Kürdistan Bayrağı ile ilgili Üç Hikayem…

  Kürdistan Bayrağı ile ilgili Üç Hikayem…

.

A+A-

1- 10 Ekim 2015 tarihinde, Ankara Tren Garı’nın önünde Kürdlere karşı gerçekleştirilen “canlı bomba” katliamından sonra, Avrupa’nın birçok ilinde olduğu gibi, Paris’te de bir protesto  eylemi yapılıyordu.

Ben de, evimizin en görünür yerinde daima özenle asıp gururla  baktığımız Kürd bayrağımızı alıp çocuklarım ile birlikte yürüyüşün başlayacağı alana gitmiştim. Yürüyüşe,  daha önceki benzer eylemlere göre, çok daha fazla bir ilgi  ve dolayısıyla katılım vardı. Yürüyüşe katılanların  çoğu, Kürd bayrağı yerine, farklı sembollü bayraklar, flamalar taşıyorlardı. Yürüyüş başladıktan kısa bir müddet sonra, kolunda “Görevli” bandı olan bir kişi yanıma yaklaşıp elimdeki Kürdistan bayrağını göstererek, bu bayrağı taşıyamayacağımı söyledi. Ben, önce bu talimata/uyarıya şaşırarak, çoktandır karşılaşıp görmediğim bir arkadaşımın ironik bir söylemi/davranışı sandım. Ancak uyarılar daha da sertleşerek devam edince, müdahalenin gerçek olduğunu anladım ve nihayet uyarıyı yapanlarla aramızda tartışmaya başladık. Tartışma, birbirimizin yakasından tutmaya kadar varıp sertleşti. Tartışmanın sertleşerek devamında anlaşıldı ki, PKK ve camiası adına bana müdahale edenler, söz konusu bayrağı, yani “Ala rengin”i Kürdistan’ın değil, “Barzanilerin bayrağı” olarak nitelendirerek karşı çıkıyorlarmış. Onlara, bu bayrağın, Kürdistan bayrağı olarak  Xoybûn tarafından belirlenip kabul edildiğini ve sonrasında da ve Mahabad Cumhuriyeti’nce de kabul edilip dalgalandırıldığını, bu nedenle tüm Kürd ve Kürdistanlıların bayrağı olduğunu belirterek direndim. Anılan karşılıklı dirençli münakaşa nedeniyle etrafımız kalabalıklaştıkça, “Ala rengin”in ve dolayısıyla benden yana tavır koyanlar artmaya başladı. Bunun üzerine PKK’liler, konuyla ilgili ısrarlarından vaz geçmek zorunda kaldılar. Sözde Kürdlerin bir protesto eyleminde “Ala rengin”i taşımam nedeniyle yaşadığım bu talihsiz olay üzerine, yürüyüşün geri kalan bölümünde, elimdeki Kürdistan bayrağını tüm gücümle daha bir şevkle  yükseltip  yürümeye devam ettim.   

Kürd ulusal inşası ve mücadelesi bakımından çok acı ve talihsiz olan bu olayın dersi ve dürtüsü ile, 2016 yazında, 2200 adet Kürdistan bayrağı yaptırdım. Amacım, Kürd bayraklarının, başta Fransa olmak üzere, tüm Avrupa’da hem  Kürdlerin ev ve işyerlerinde hem de eylemlerinde kullanılıp dalgalandırılmasının yaygınlaştırılmasının sağlanmasıydı.

 

2- 26 Ağustos 2017 tarihinde, Güney Kürdistan’daki “Bağımsızlık referandumu”nun desteklenmesi için Almanya’nın Köln şehrinde bir festivalin yapılacağını öğrendim. Bu festival, Kürdistan bayrağının eylemlerde dalgalandırılmasının yaygınlaştırılması  ile ilgili amacım için bulunmaz bir fırsattı. Zira böylesi bir eylemin ulusal coşkusu için en önemli/belirgin sembol, mümkün olduğunca çok sayıda bayrağın dalgalandırılması olacaktı. . Bu nedenle her bayrak için birer sap/çubuk da yaptırdım. Festival alanına varır varmaz, daha önce arkadaşlar tarafından tutulan bir standta neredeyse maliyet düzeyindeki  bir fiyat ile bayrak dağıtımına başladık.  Ancak bir süre sonra Festival görevlileri, standımız önünde oluşan kalabalığın güvenlik açısından risk yaratığını belirterek, standımızın faaliyetini engellediler. Buna rağmen, festivalde dört yüze yakın bayrak dağıttık.

Böylece, Köln Festivali’nin Kürdistan’ın bağımsızlığı için yaratmaya çalıştığı destek ve coşkuya, “Ala rengin”in ulusal anlamı ve renkleri ile hayli önemli bir katkıda bulunduk. Oysa, bayrakların hepsini dağıtabilseydik, festivalin ulusal duygu ve renklerine ve dolayısıyla coşku ve etkinliğine  daha bir katkıda bulunmuş olacaktık.

 

3- 17 Ekim 2020 tarihinde, Heşdi Şabi taraftarlarının, Irak’ın Başkenti Bağdat’da, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) binasına saldırarak Kürdistan Bayrağı’nı yakması, Kürd toplumunda büyük bir tepkiye neden oldu oluyor. Ben de, yine anılan eyleme tepki olarak o tarihten itibaren, Fransa’da üretmekte olduğum “Kürdistan” adlı şaraptan bir karton alana, bir Kürdistan bayrağı hediye edeceğimi ilan ettim. Bu kararımın Kürdler ve yakın dostları tarafından ilgi ve övgüyle, Kürd düşmanları tarafından  tepki ve öfke ile karşılandığını biliyor ve yaşıyorum da. . 

 

Anlatageldiğim tüm bu çabalarımla suç mu işliyorum?

Kürdlerin tüm ulusal değer ve varlıklarının, sömürgecileri tarafından kendi varlıklarının “beka”ları olarak görüldüğü bir dünyada/ortamda, her Kürdün  toplumsal yaşamın tüm alanlarındaki faaliyetini  Kürd ve Kürdistani  değerlerin savunulup, geliştirilip,  pekiştirilmesiyle devam ettirmesinden daha kıymetli ve faydalı ne olabilir ki?

Bijî Ala Kurdistanê

Bijî Kurd û Kurdistan

17.11.2020

Faysal TASKIRAN

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.