Günümüzde Kürd mantığında ne varsa şu veya bu şekilde Türk mantı(ksızlı)ğı etkisindedir. Farklı bir ifade ile genelde Kürd Türk'ün karikatürü konumundadır. Bu hangi ideoloji, din-mezhep, sınıf, yaşanılan şehir, cinsiyet v.s. fark etmeksizin böyledir.

Kürd toprakları Türklerin kontrolü altındadır. Dolayısıyla Kürdlerdeki bütün bir değişim-dönüşüm Türk dinamik/basıncına göre şekilleniyor. Şehirleşmeden sağlığa, spordan sanata, ordan siyasete kadar v.s. Çünkü; Kürdler "özne değil nesne konumundadır" Bundan yüzyıllar önce Kürdler kendi cografyalarında ya tam bağımsız ya da vasal devletçiklere sahip idi. Kendi toplumunu kendisi yönetir, ihtiyacı olan sivil-asker, bürokrasi veya din adamını medreselerinde yetiştirirdi. Bu medreseler o zamana göre ortalama kalitenin üzerinde olmakla beraber çevredeki diğer halklarca bilinir ve saygı duyulurdu. Hatta buralarda yetişen Kürdler Selçuklu ve Osmanlı'da eğitmen olarak veya önemli devlet mevkilerinde görev almışlardır. Avrupalıların ümit burnunu keşfetmesi ve oradan Hindistan'a gidilmesi baharat yolunu ortaya çıkartmış ve
tarihi ipek yolunun önemini bir hayli azaltmıştır. Böylece Avrupa'da ekonomi gelişmiş ve onun tetiklemesi sonucu bir dizi gelişme ve ilerleme kaydedilmiş, böylece Avrupalılar dünyadaki en dinamik ve belirleyici güç konumuna erişmiştir. Bu bütün bir modern çağ boyunca devam etmiş, günümüzde ise hala bu özelliğini korumaktadır.

Osmanlı işte bu Avrupa'ya karşı artık Ortaçağdaki yapısıyla duramamış sonucunda onları taklit edip böylece kendi varlığını sürdürmeye çalışmıştır. Tam da bu sebepten dolayı başta askeriye olmak üzere sivil bürokraside Batılılar gibi örgütlenmiştir. Yani modern çağda Avrupalılar ne icat ettiyse veya kurumlaştıysa belirli bir süre sonra Osmanli-Türkler onu alıp taklit etmiştir.... Avrupa'daki gelismeler yeni bilimsel disiplinleri ortaya çıkartmış ve böylece tarihsel olarak insanlık büyük bir sıçrama yapmıştır.

Klasik Kürd medreselerinde ögretilenler ise artık modern dünyanın ihtiyacını karşılamaktan bir hayli uzağa düşmüştür. Artık Ortadoğu toplumu için yeni bilgi ve icatlar Avrupayı taklit eden Osmanlı üzerinden olmaktaydı. II Mahmut Kürd mirliklerini ortadan kaldırmış hanedan üyelerini tasfiye etmiş ya da güçten düşürüp sıradanlaştırarak Kürd siyasal-toplumsal yapısına büyük darbe vurmuştur.

Osmanlı, Kürd toplumunu çekip çevirmek için mirlerin yerine cahil, ufuksuz aşiret ağaları, onları da istenilen hattan çıkmaması için Nakşi şeyhlerin "kontrolüne" bırakmıştır. Osmanlı Kürd coğrafyasında işte bu ağa çocuklarını alıp İstanbul'da kurmuş olduğu aşiret mekteplerinde tornadan geçirmiş, kendisine bağlı kadrolar yetiştirmiştir. Böylece bunlar üzerinden hem Kürdleri kontrol edip Kürd toplumu çekip çevrilmiş, hem de kadro ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır.
 

Evet 19. ve 20 yüzyılda Batı'dan Osmanlı-Türk tarafından alınan bilgi ve okul sistemi, bütün bir Kürd toplumunun ekonomik, siyasal ve toplumsal yapısını belirlemiştir. Yani bu anlamda modern çağda Kürdler doğru-yanlış ne öğrendilerse Türkler üzerinden öğrendiler.
 

Başta Milliyetçilik olmak üzere siyasal islam, kominizm v.s. bütün ideolojiler buna dahildir.Türkler genetik kültürleri gereği hiçbir şeyi istisnalar haricinde doğru-düzgün yap(a)maz. Bir de buna Türklük bekası kaygıları eklenince herşeyi iğdiş etmek zorundadır. Aksi halde bu yapay(sahte) millet yok olur.İşte bu yüzden Türkten veya Türk üzerinden bir şey öğrenen Kürd asla herhangi bir şeyi doğru düzgün öğrenemez-yapamaz. Öğrendiği her şey yarım yamalak olur ve yaptığı her işte bu doğrultuda yürür.
 

Mesela şehirleşmeden tutalım, eğitim, ideolojik olarak siyasal islam, solculuğa kadar ordan demokrasi algısı ya da herhangi bir şeyi ögrenmeyi örnek verebiliriz. Bu da Kürd'ün sosyal - siyasal ve ekonomik hayatında büyük sıkıntılar çekmesine sebebiyet verir ve medeni dünya ile bütünleşmesini engeller. Kürd tam da bu sebepten dolayı hep çuvallamak zorundadır. Peki bu bir "kader midir?"!