Kürt Fobisinden vazgeçin !
Coğrafyamizda ve çevresinde yaşanan insani, vicdani ve hukuki paramparçalığı insani duygulara sahip her kesi günlük yaşamında tedirgin etmekte, düşündürmekte ve uykusunu kaçırmakta, rahatsız etmektedir. Aksını düşünmek mümkün değildir.
Bölgemizde her geçen gün daha da vahimleşen bu derin kaosun, hakimiyet kurması öngörülemez gelişmelere hız vermektedir ve tüm bölge yavaş yavaş dipsiz uçuruma yaklaşiyor.
Bunun birçok sebebi vardır. Türkiye için Erdoğan ve yandaşlarının dış politikadaki tarihi sapma ve yanlışları komşu coğrafyalardaki gerilim ve çatışmaları hem Kürdistana, hemde Türkiye"ye taşımıştır.
Yedi haziran ve onu takiben tüm süreç boyunca, özellikle Cizre, Nuseybin, Sur ve Silopi"de görülen kent savaşlarını aratmayacak, kanlı manzaraların ötesinde durupdururken, Azez düşüyor bahanesiyle sınır ötesi Bati Kürdistada, tüm insanlık için IŞİD vahşetine karşı kahramanca savaşan YPG mevzilerini, sadece Kürt olduklari için top ateşine tutmanın başka türlü izahı olamaz.
Bu, afedilmiyen siyasi öngörüsüzlük, ilkesizlik, fikri bulanıklığa, ölçüsüz ve sevyesiz Kürt düşmanlğını da ilave edersek, dahada zorlaşır.
Kürtlere olan, bu korku ve nefreti teorilerle, ideolojilerle açıklamak mümkün değil ve anlaşılacak gibi de değidir. Bundan böyle, bu konuyla ilgili çok değerli bir dostumun bana anlatığı bir anısını sizinle paylaşmak istiyorum.
“ Seneler önce, Londra da bir iş görüşmesinde Mısırlı bir zatla ayni toplantıda tamamen tesadüfü bir araya geldik. Görüşmeler, katılımcıların kısa tanıtımıyla başladi ve benim Kürt olduğum öğrenen Mısırlı;
- Ayrılmadan önce Kürtlerle ilgili bir anımı paylaşmak istiyorum. Neden olmasın dedim ve toplantımıza devam ettik.
Toplantı biti ve bana atıfta bulunan bey çantasını çabucak topladı ve yanıma geldi;
- Ben, eski Mısır Başkanı Cemal Abdül Nasırın özel sekreteri ve ayni zamanda damadıyim. Biliyorsunuz Nasır Arap dünyasında birlik ve beraberlik için büyük çaba sarfetti ve bu arada hem çok sevildi ve bir okadarda antipati kazandı.
O dönemde Irakta Abdülkerim Kasım devlet başkanıydı ve Cemal Adül Nasır ile aralari açılmıştı. Nasır ona karşı bir şeyler yapmak istiyordu.
Kahirede okuyan kürt öğrenci, Fuad Masumu (Irak Cumhurbaşkanı Dr. Fuad Masum) çağırdı. Onun yönetiminde, kürtçe yayin yapacak bir radyo istasyonu kurdurdu. Proğram, kürtlere hitap ediyordu ama arada sıra Abdülkerim Kasıma da şöle bir atıfta bulunacaktı.
Ben, Nasırın offıcınde oturuyorum içeriye, korumaları geçerek telaşlı ve kızgın bir bey girdi;
- Ben Türkiye Kahire Büyük Elçisiyim ve hemen Abdül Nasır ile görüşmem gerek, çok mühümdür !
Doğrusu ben korktum acaba ne oldu! Allah göstermesin bir savaş durumu felan mi diye, düşündüm! Sormaya çalıştım cevap alamadım ve telaşından oturamiyordu. Ben bu arada Nasırın odasına girdim ve durumu anlattım oda telaşlandı ve toplantıdan kalkarak benim ile dışarıya çıktık. Büyük Elçiyi karşıladı;
- Sayin Elçim inşallah hayirdir diye sordu!
- Siz Türkiyeye savaş ilan etmişsınız, farkındamısınız, bunu asla kabul edemeyiz dedi.
- Nasır, eğer savaş durumu olsaydi ilk başta benim haberim olmalıydı ama benim haberim yok. Bildiğim kadariyle ülkelerimizin ilişkileri oldukça iyidir dedi.
- Evet, siz kürtçe yayin yapıyorsunuz, böyle bir şey olamaz, biz bunu kabul edemeyiz, bize karşi fiili bir savaştır” dedi. Nasır rahatladı;
- Sayin Elçim, ülkenizde Kürt varmi? Heyecanını ve kırgınlığını gizlemiyen Elçi evet vardır, dedi.
- Bu herhalde modern tarihinizde bir ilk olacak, resmi bir Türk makami Türkiyede Kürt vardır diyor! O zaman, Cumhurbaşkanınız bize ”Ükemizde kürt vardır ve sizin kürtçe yayınınız bize zarar veriyor diye resmi başvuru yapsınlar bizde size cevap verelim” dedi.
Bu inanılmaz milli Türk politikasının ve stratejilerinin son yüz yılık kasti Kürt halkının varlığını red ve inkari, uluslararası eksende ülkeyi itibarsızlaştırmış, tekleştirmiş ve bölgedeki son polıtik sapma ve yanlışlıklarıyla, çıkışı olmayan savaş felaketine sürüklemektedir.
Kürtlere fırtına toplarıyla saldırmak, yok saymak ve yok etmek hiç bir zaman Türkiyenın menfatına değildir.
Korkunun ecele faydası yoktur, akılı politikaların yolu, Kürtleri tehlike görmekten değil, dost ve mütefik görmekten geçer ve buda hepimizin menfatinedir.
Sayîn Erdoğan ve siz yandaşları, bu metod sizden çok önceleri de denendi malesef Kürt fobisi çıkmaz sokaktır, gelin Kürt fobisinden vazgeçin !
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.