KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİN TEMEL TAŞI: ŞÊX UBEYDULLAH
Kürt milliyetçiliğinin “millet”(ulus) ve “milli devlet” kavramlarının Kürtler tarafından ifade edildiği momenti yakalamak ve takip etmek için bu düşüncenin teorisini ve aksiyonunu birlikte geliştiren Şêx Ubeydullah, modern Kürt tarihinin temel taşıdır.
Kürt milliyetçiliğinin doğuşu ve gelişmesi süreci içinde millet kavramının ve birleşik bağımsız devlet fikrinin, şimdiye kadar ulaşılan tarihi belgelere göre ilk teorik belirlemesini yapan ve bunu aksiyona dönüştüren Şêx Ubeydullah’ın görüşlerini bilmek gerekir. Kürt milliyetçiliğinin “millet”(ulus) ve “milli devlet” (ulus-devlet) kavramlarının Kürtler tarafından ifade edildiği momenti yakalamak ve takip etmek için bu düşüncenin teorisini ve aksiyonunu birlikte geliştiren Şêx Ubeydullah, modern Kürt tarihinin temel taşıdır.
Kürtlerde milliyetçilik anlayışının ilk ortaya çıkışı 19. yüzyılın hemen başlarıdır. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan değişik halkalara ait milliyetçi akımların ortaya çıkışı düşünüldüğünde, Kürtlerin de milliyetçi düşünce ile tanışmada geç kalmadıkları ancak, milliyet kavramını geç şekillendirdikleri görülür. Kürtlerin millet olma sürecini geç ve ağır yaşamasının nesnel, tarihsel ve sosyal nedenleri vardır ve bu konu ciddi bir araştırmayı gerektirir.
Kürt milliyetçiliğinin belirgin biçimde siyasal aksiyona dönüşmesini, Şêx Ubeydullah liderliğinde başlayan 1880 Kürt Milli Hareketi’nde görüyoruz. Bu harekette Kürt milliyetçiliğinin tanımlanışı ve bu tanımın siyasal isteğe yansıyış biçimi çok dikkat çekicidir. Bu hareketin önderi olduğu için Şêx Ubeydullahı yüceltmek, sadece işin bir yanıdır. Şêx Ubeydullahı asıl önemli kılan, Kürt milliyetçiliğini tanımlaması ve şekillendirmesi çabalarıdır. Diyebiliriz ki sosyolojik anlamda Kürt milliyetçiliğinin temeli olan millet kavramının ilk teorik temellerini yazılı belgelerde yansıtan Şêx Ubeydullah olmuştur. Bu nedenle Şêx Ubeydullah’ın yaptığı millet tanımını kavramak gerekir. Kuşkusuz bu konuda eldeki bilgi ve belgeler kısıtlıdır. Bu kısıtlı kaynaklardan yine de bir bakış açısı yakalamak ve konunun özünü anlamak mümkündür.
Amerikalı misyoner Dr. Cochran, Şêx Ubeydullah hakkında, “Ben şuna inanıyorum ki, o bütün Kürtleri birleştirip kendi liderliği altında bağımsız bir devlet kurma planlarına sahipti ” diye yazmaktadır.
Keza Tebriz’deki Britanya Konsolosu William Abbott, yazdığı resmi bir mektupta, “Onun projesi, Kürdistan devletinin başı olup Türkiye ve İran’daki Kürtleri birleştirmek” sözlerini kullanarak onun amacını özetlemektedir.
Britanya Erzurum Konsolosu Trotter da bu konuda şunları söyler: “Şuna hiç şüpheniz olmasın ki, bu adamın amacı Sultanın memurlarını bölgeden çıkarıp kendisini Kürdistanın lideri olarak tanıtmaktır.”
Tahran’daki Britanya Orta Elçisi Mr. Thomson ise bu konuda şu görüşleri ifade eder: “Şeyh en son İran sınırındaki Kürt liderlere yaptığı açıklamalar ve gönderdiği elçilerle amacını açıklarken, Kürt halkının Türkiye ve İran’a olan sadakatini engellemek, kendi liderliğinde bir devlet kurmak ve bu amaçla İran’a karşı bir savaşta bütün Kürt aşiretlerini birleştirmek için çaba sarf ettiğini" yazıyor.
Bu kaynakların belirttiği durum, Şêx Ubeydullah’ta bağımsız birleşik devlet fikrinin kristalleşmiş olduğudur.
Şêx Ubeydullah millet tanımını yaparken, onu bu noktaya getiren yaşadığı konjoktürel durumdur. 1877 – 1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ve sonrasında yaşananlar, onun bu konularda yoğunlaşmasını sağlar ve bu süreçte bağımsız bir Kürt devletinin kurulması fikri onda temel tercih haline gelir. Böyle bir devleti kurma iradesini geliştirirken, milliyet tanımı ve devletin sınırları konusundaki sorulara da cevap arar.
Şêx Ubeydullah, Amerikalı misyoner Dr. Cochran’a yazdığı 5 Ekim 1880 tarihli mektubunda millet kavramı ile ilerideki projeleri hakkında ipuçları vermektedir: “Kürt halkı 500,000’den fazla aileyle ayrı bir halktır. Dinleri diğerlerine göre farklıdır, yasaları ve gelenekleri ayrıdır”
Burada diğerleri dediği Farslar ve Türklerdir. Onun ulus tanımlamasına getirdiği ilk unsur demografik bir belirlemedir ve bu yaklaşık o güne göre 500,000 aile yaklaşık 4 milyonluk bir nüfusu ifade etmektedir. İkinci unsur olarak tarihsel ve sosyal gelişme içinde bir halkın yarattığı sosyal gelenekler ve dinsel tercihlerdir. Görülüyor ki Şêx Ubeydullah Müslüman kimliği ile Kürt kimliğini birleştirip, millet kavramanın ayırt edici temel ögesi olarak sunuyor. Onun Dinsel ayrılıkla ilgili saptamasını, İranlıların Şii, Türklerin Hanefi ve Kürtlerin Şafii mezhebine mensubiyetini kast etiği şeklinde de okunabileceği gibi bu ayırımın Kürtlerin Müslümanlık öncesi dinine bir yollama yapmış olduğu şeklinde de okunabilir. Bu yeterli bir fark olmasa da Şêx Ubeydullah bu alanda da bir farklılığın bulunması gerekliliğini kaçınılmaz görüyor.
Bu farklılığı belirten Şêx Ubeydullah, farklılığın gereği olarak bir adım daha atarak bu halkın kendi yönetimini kendisinin kurması arzusunu da açığa vuruyor. İran’ın Urumiye Valisi İkbal du-Devle’ye yazdığı 15 Ekim 1880 tarihli mektubunda şu belirlemeyi yapıyor:
“(...) İranlılar ve Türklerin yönetimindeki Kürtler birleşerek tek bir millet olmaya karar verdiler. Düzeni kendileri korumaya çalışacaklar(...)” demektedir.
Ayrıca Dr. Cochran’a yazdığı yukarıda anılan mektupta bu hususla ilgili belirlemeleri de var: “Kürdistan ahalisi ister Türk ister Pers yöneticileri ile ve her iki hükümetle işlerin yürümeyeceği konusunda fikir birliği içindedir. Kendi işlerimizi kendimiz yönetmek istiyoruz. Böylece güçlü ve bağımsız oluruz ve diğer milletler gibi ayrıcalıklarımız olur.”
Şêx Ubeydullah bu belirlemesiyle, Kürtlerin kendi kaderini tayin haklarının olduğunu, bu tercihin de bağımsız ve diğer devletlerle eşit statüde bir devlet kurma hakkı olduğunu çok çarpıcı bir biçimde vurguluyor.
Şêx Ubeydullah’ın teorik olarak yaptığı millet tarifi çağın koşullarında ve onun entelektüel bilgi birikimi bazında düşünüldüğünde hayli ileridir. Onun tanımında saklı bulunan ve ancak görülebilir unsurlar dikkate alındığında modern sosyal siyaset bilimindeki millet kavramına uygun olduğu görülür. Kürtleri ayrı bir halk olarak belirlerken, millet kavramının tanımında, geçmişteki tarihi birlikteliği, geleceğe yönelik toplumsal istemi, kamusal yönetim hakkını, vatan olarak kabul edilen ortak coğrafyayı, dinsel farklılığı dil ve tarih gibi unsurları temel ve belirleyici ögeler olarak kullandığı görülüyor.
Şêx Ubeydullah ile yakın ilişki içinde olan o dönemdeki tüm yabancılar, onun temel amacının Kürtlerin birliği ve bağımsız bir Kürt Devleti olduğu konusunda hemfikirdirler. Bildiğimiz kadarıyla Kürtlerde ilk millet tanımını yapan Şeyh Ubeydullah’ı, bağımsız devlet düşüncesine iten önemli nedenler vardır. Onun bu husustaki tercihini ve düşünce dünyasını oluşturan nedenlerden sadece önemli birkaçını sıralamak mümkündür.
Şêx Ubeydullah’ın ırk, kültür ve dil birliği olan Kürtleri bir millet olarak algılaması, onu doğal olarak devlet fikrine ve aksiyonuna yöneltmiştir. Ayrıca medrese eğitimi ve öğretimi sırasında edindiği entelektüel kültür birikimi ve medreselerin verdiği kültürel milliyetçilik bilinci onun bu düşüncelerini beslemiştir.
Onu bağımsız devlet fikir ve aksiyonuna iten bir diğer önemli neden Osmanlı ve İran Devletleri’nin Kürdistan’daki kötü yönetimleridir. Bu kötü yönetimlerin Kürtlerin sosyal, ekonomik ve etik değerlerinde önemli yıkıntılar yaratması onun için kabul edilemez bir durumdu. Bu hususta Dr. Cochran’a yazdığı mektupta bu husustaki sıkıntılarını çok açık biçimde dile getiriyor: “Bütün milletler arasında Kürtler kötü ve rüşvetçi olarak tasvir ediliyor. Sizi temin ederim ki bu kötülüklerin hepsi Türk ve İran yönetimlerinden kaynaklanıyor. Çünkü Kürdistan bu iki devlet tarafından yönetiliyor.”
O, durum tespitinden kendisine görev çıkarıyor ve çözüm getiriyor. Ona göre bütün bu kötülüklerin ortadan kalkmasının yolu Kürdistan’ın Kürtler tarafından yönetilmesi ile mümkündür. Yani bağımsız Kürt devletinin kurulması tek çözüm olmaktadır.
Onun bağımsız devlet fikrine ve aksiyonuna yönelmesinde ki çok önemli bir neden de bölgedeki Ermeni egemenliği ihtimali ve bunun doğurduğu korkudur. Berlin Antlaşması’nda Ermenilere bazı ayrıcalıkların sağlandığı ve Kürdistan coğrafyası üzerinde bir Ermeni devletinin kurulacağı duyulunca, Kürtler kendileri için kötü günlerin uzakta olmadığını ciddi biçimde düşünmeye başladılar. Aslında Ermenilerin özellikle Berlin Antlaşması’nın 61. maddesini temel alarak doğu eyaletleri üzerinde hak iddia edişleri ve Kürdistan’da terör eylemlerine başlamaları Kürtler arasında bir birlik oluşturmanın belki en önemli nedeni oldu. Hatta diyebiliriz ki Ermenilerin Kürdistan üzerinde hak iddia edişleri, Kürtlerde vatan duygusunun gelişmesinde önemli itici gücü olmuştur.
Kürdistan konusundaki hassasiyeti nedeniyle Ermenilerin bu tür istemleri, Şêx Ubeydullah’ı son derece kaygılandırıyor ve bu kaygılarını şu sözlerle dışa vuruyor: “Ermeniler Van’da bağımsız bir devlet kuracaklarmış. Nesturiler de kendilerini İngiliz tebaası ilan edip, İngiliz bayrağını yükselteceklermiş. Kadınları da silahlandırmak zorunda kalsam buna asla izin vermeyeceğim.”
Şêx Ubeydullah yönetimindeki 1880 Kürt Millet Hareketi, Kürtlerin tarihinde önemli bir başlangıç ve temel taşıdır. Milli ve bağımsız devlet fikrinin temellerini bu hareketin önderi attı. Denebilir ki milli, bağımsız ve birleşik Kürdistan fikrinin babası Şeyh Ubeydullahtır. Kürt milliyetçiliğinin kaynakları, tarihsel serüveni ve Kürtlerde teorik millet tanımı konuları araştırıldığında, en azından şimdi elde olan bilgi ve kaynaklar karşısında, Şeyh Ubeydullah’ı başlangıç olarak almak yanlış bir yaklaşım olmasa gerek.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.