Kürt uzman İşxan Anqosî: Karabağ kadim Kürt topraklarıdır, ancak bu savaşa müdahil olamayız
Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ sorunu yeniden alevlendi. Med İmparatorluğu döneminde Kürt yurdu olan Karabağ’da bugün Azeriler ve Ermeniler egemenlik savaşı veriyor.
İki devlet arasında yürütülen savaşın arka perdesinde bölgedeki büyük güçlerin vekalet savaşı olarak değerlendirilirken, Kürt toprakları üzerinden yapılan bu savaşta hiç kimsenin Kürtlerden bahsetmemesi de uluslararası siyasetin bir başka cilvesi olsa gerek.
Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki çatışma Kürt kamuoyu tarafından da dikkatlice takip ediliyor. Kürt siyasi uzmanların görüşüne göre; bu savaş Kürtlerin savaşı değil ve bu savaşta Kürtler mümkün mertebe tarafsız kalması yönünde.
Kürtlerin kadim toprakları olan Karabağ’da Kürtlük adına artık bir şey kalmış değil. Ancak yeninden alevlenen Karabağ sorununda Kürtlerin buradaki varlığı ve kadim tarihi yeniden gündeme taşınmış durumda. En son Sovyetler Birliği döneminde “Kızıl Kürdistan” olarak tanımlanan bölgedeki Kürtlerin tarihi, Ermen ve Azeri çatışmasında Kürtlerin tutumu, Karabağ sorunun arka planını Ermenistan Ezdi Kürt Ortadoğu uzmanı araştırmacı İşxan Anqosî(*) ile konuştuk.
-Kürtlerin Azerbaycan ve Ermenistan’daki varlıkları hangi dönemlere dayanıyor?
Bölgenin tarihi üzerine bazı şeyler söyleyelim daha sonra Ermenistan-Azerbaycan arasındaki çatışmalara değinelim. Azerbeycan Hazar Denizi ile Karadeniz arasında yer alan bir bölge. İran’daki Azerbaycan bölgesi ile sınırdır. Bu topraklar eski Med İmparatorluğu toprakları içerisinde yer alıyordu. Tarihteki ismi Adrepatin(Adropatena) olarak geçer. Adrepaten isimli Med İmparatoru bu coğrafyada yöneticilik yaptı. Medler Aleksandr Mekodoni(İskender) ile savaşa girince yıkılış süreci başladı ve İran-Med imparatorluğu iki kısma bölündü, Adropatena İskender’in kontrolüne geçti.
Bu bölgenin esas halkı Medlerdir, yani Kürtlerdir. Timurleng, Cengiz Han, Batuhan liderliğinde 11. ve 13. Yüzyıllarda Tatarlar ile Moğolların istilası başladı. Daha sonra Akkoyunlular, Akkoyunluların akınları oldu.
Bölgedeki Kürtler Türk kavimlerince asimile edildi. İranlı ve Tacikastınlı tarihçiler de bu istila dönemlerinden bahsederken “Biz Daren diline geçtik” derler. Derikhan diline geçtik derler. Heredot tarihi yazarken Kürtlerin tarihini çaldı ve İranlılara mal etti. Şimdi de tarihçiler Med İmparatorluğundan bahsederken Medya-Pars imparatorluğu derler. Mesele Bakü kenti Kürtçe bir isimdir. Kürdistan’ın kuzeyi anlamında kullanılan Bakur kelimesinden türemiştir. Bu topraklar binlerce yıllık Kürtlerin topraklarıdır ve Kürdistan’ın bir parçasıdır.
11 ve 13’üncü yüzyılları arası Türk kavimlerinin istilası ile birlikte bölgede yaşayan Kürtler ve Talişler dillerini unuttular, asimile oldular ve dilleri Azerîce oldu.
“Azerî ismiyle bir ulus söz konusu değil”
Azerbaycan ismiyle bir ulus söz konusu değildir. Azerbaycan ulusu Sovyetler döneminde oluşturuldu. Adrepatin denilen bölgenin kuzeyi Karadeniz tarafı Ermenistan, Hazar Denizi tarafı ise Azerbaycan olarak isimlendirildi.
Ermenistan ve Azerbaycan olarak geçen devletler arasında kalan bölgede Laçin, Kubatlı, Kelbecer ve Zengilan bölgelerinde ise hala Kürtler yaşıyordu. Sovyetler döneminde bu bölgelerin ismi “Kızıl Kürdistan” olarak isimlendirildi. Ancak ne yazık ki Kızıl Kürdistan inşa edilemedi. Laçin merkezli kurulan ve kısa ömürlü olan Kızıl Kürdistan üzerinden çok oyunlar oynandı. Özellikle “Müslümanlık” üzerinden Kürtler Azerbaycan ile kardeş oldukları, aynı dinden oldukları propagandasıyla oradaki Kürtler, “devlet istemiyoruz” dediler. 1923’de Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu sürecinde Kuzey Kürdistan’daki Kürtler benzeri bir tutum sergilediler. Azeriler Kürtleri asimile politikasına başladılar. Kürtlerin maalesef ulus bilinci birçok kez İslam tarafından “ümmetçilik” adı altında yok edilmiştir.
“Kürtlere ait bu topraklara Ermeniler çok sonradan geldi”
Kürtlerin bin yıllardır yaşadığı bu topraklara Ermeniler, çok daha sonradan geldiler. Bugün Ermenistan olarak kurulan devlet, Sovyetler döneminde kuruldu. Ermeni toprakları değildi. Tarihte 13 kez Rus-Osmanlı savaşı yaşandı. Ruslar ve Osmanlılar arasında yaşanan savaşlarda Türkiye’nin katliamlarından kaçan Ermeniler, sınırı geçerek Rusların hâkim olduğu topraklara sığındılar. 1918 yılında Ermenistan Sovyetler eliyle kuruldu.
Örneğin benim dedemlerin yaşadığı bugün Ermenistan sınırındaki köy, bizim eski topraklarımızdır. 1826-36 yılları arasında Ankosi aşireti olarak Osmanlılar ile savaş halinde olmuşuz. Bedir Han bey Kürtleri Müslümanlaştırması politikasını Ankosi aşireti kabul etmedi. Çünkü bizim aşiret Ezdiydi. O dönem Ankosi aşireti büyük katliamlar yaşadı. Güney-Kuzey Kürdistan arasında Gelîya Şêhîdan diye bilinen eski adı Gelîya Pirpeti olan bölgede Ankosilere karşı yürütülen katliamlar oldu. İsmi yaşanan katliamlar nedeniyle Gelîya Şêhîdan olarak değişmiştir. Bu katliamlardan kaçan aşiretimiz bugünkü Ermenistan’ın olduğu topraklara göç etmiş. Göç ettiğimiz yerler Ankosilerin yaylalarıydı. O zaman Ermenistan diye bir yer yok, biz Türklerin ve bölgedeki Müslüman aşiretlerden kaçarak kendi yaylarımıza yerleşmişiz.
1992’de Laçin’de Kızıl Kürdistan gündeme geldiğinde ben Savunma Bakanı’ydım. Ancak ne Kürtlere ait bir ordumuz vardı, ne de silahımız vardı. Ermeniler Laçin, Kerbece, Kubatlı, Zengila gibi Kürt bölgeleri ise Karabağ ile Ermeniler arasında yer alan bölgeler olduğu için, Kürtleri kullanarak kendi sorunlarını çözmek istediler. Ermeni-Azeri savaşı başladığında uluslararası arenada suçlu konuma düşmemek için, Kürtler o bölgede savaşıyor şeklinde lanse etmek istediler. Kürtler de Ermenileri destekledi. Tabi savaş sıcakken verilen sözler ile savaş sonrası yerine getirenler arasında her zaman fark olmuştur. Savaş sona erdiğinde Kürtlerden kimse Laçin’e gelmedi. Laçin Karabağ ile Ermenistan arasındaki bir bölge. Ermeniler Karabağ ile ilişkilerini Kürt bölgelerinden sağlamayı amaçlıyorlardı.
Ermeniler savaşta Kerbercer, Laçin Zengila, Kubatlı ve Kürt köylerini kontrol edince Karabağ ile aralarındaki sınırı aşarak Karabağ’a ulaştılar.
-Ermenistan-Azerbeycan arasındaki Karabağ savaşı neden yeniden alevlendi ve neden şimdi?
Karabağ sorunu 1988’de başladı. Mevcut durumda Ermeniler, Karabağ’ı Azerilerden almış durumdalar. Azeriler ise yeniden Karabağ’ı almak istiyor. Ancak, Karabağ halkı Ermeni’dir ve Azerbaycan’a bağlanmak istemiyorlar. Bana göre bu savaş Türkiye tarafından körükleniyor. Erdoğan’ın bizzat kendisi Azerileri silaha davranma konusunda cesaretlendirdi, Ermenistan'ı tehdit etti, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’i cesaretlendirdi. Aliyev’in kendisi de aslen Kürt’tür.
Rusya ile Türkiye’nin ilişkileri iyi değil. Çünkü Türkiye Suriye’den yine Rojava’nın Serêkaniyê, Efrin, Girê Sipî bölgelerinden çıkmak istemiyor. Rusya ise Suriye’deki tüm yabancı güçlerin çekilmesini ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasından yana. Rusya ile Türkiye arasındaki gaz ihracatı durdurulmuş durumda. Libya’da da Rusya ile Türkiye karşı karşıya geldi.
Erdoğan, Ruslara problem yaratmak için bana göre Karabağ meselesini yeniden alevlendirdi.
Ermenistan aralarında Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Beyaz Rusya ve Ermenistan yer aldığı Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nü yardıma çağırdı. Bu ortak güvenlik örgütü üye ülkelerden birine saldırı olması durumunda diğerlerinin desteklemesi gerekiyor.
Rusya, Azerbaycan’ı uyardı. Ermenistan topraklarına girmeleri halinde ittifak halindeki ülkelerin Ermenistan’ı destekleyeceğini kaydetti.
Ancak şu ana kadar Karabağ’ın Ermenistan toprakları olduğu uluslararası arenada kabul edilmiş değil.
Ermenilerin bir gücü yok. Rusların verdiği silahlarla savaşıyorlar.
Bu savaşta Ermeniler çok güçlü değil. Çünkü kendini bile zar zor ayakta tutan bir ülke. Rusya’nın desteği olmadan ayakta kalamıyor. Nasıl Karabağ’da savaşacak? Azerilerin de bu savaştan vazgeçeceğini sanmıyorum. Türkiye’den destek alıyor. Azerbaycan, Ermenilerin o topraklardan geri adım atmaya mecbur bırakacaktır. Uzun sürecek bir savaş gibi görünüyor.
Azerbaycan, Türkiye’ye ihraç edeceği doğal gaz boru hattını Gürcistan üzerinden döşemeyi planlıyor. Boru hattı Ermenistan sınırlarından geçmiyor. Karabağ öyle stratejik bir yerde ki, bir tarafı Azerbaycan’a bir tarafı Ermenistan’a bir tarafı da Türkiye’ye sınır. Karabağ hattı kullanılırsa boru hattının muhakkak Ermenistan sınırından geçmesi gerekir. İran sınırından geçirebilirler ancak.
Bu yüzden Batum(Gürcistan) üzerinden geçirilmesi onlar için daha sağlıklı olacaktır.
Karabağ her ne kadar Ermeniler bizim Azerbaycan bizim toprağımız dese de Karabağ eski bir Kürt toprağıdır. Ancak Kürtlerin yapacağı bir şey yok.
-Bölgedeki Kürtler bu savaştan nasıl etkilenecek? Kürtler nasıl bir tavır içinde olmalı.
Bana göre Kürtler Azeriler ile Ermeniler arasında cereyan eden bu savaşa taraf olmamalı. Ermeniler de Kürtler gibi mazlum bir halk, bilinç düzeyi yüksek ve merhametliler. Ancak Ermenilerde de milliyetçilik çok fazla.
Karabağ Ermenileri ile Ermenistan Ermenileri de birbirinden haz etmez. Karabağlılar bu savaşı istemiyorlar. Laçin, Kerbecer, Kubatlı, Zengilan bölgelerinde hala Kürtler yaşıyor. Onlar da bu savaştan olumsuz yönde etkileneceklerdir. Ancak Kürt olduklarını söyleme cesaretleri yok. Asimile edildiler.
Azerbaycan’da zaten Kürtlerin varlığından bahsedemeyiz. Var olan Kürtler de zaten asimile edilmişlerdir. Ermenistan’da 40-50 bin arası Kürt nüfusu var.
Ermenilerin de Kürtlere karşı olumsuz politikaları var. Ermeni devleti ve siyasetçileri “Ezdiler Kürt değil” propagandası yapıyor. Bazı cahil, tarihinden bihaber Ezdiler bu propagandaya inanıyorlar.
Kürdistan Bölgesi Parlamentosu’nda olduğu gibi Ermenistan Parlamentosu’nda da 2 Kürt parlamenter yer alıyor. Biri Ezdi biri Müslüman Kürtlerden belirleniyor. Kürtlerin seçimiyle değil devletin belirlediği bu parlamenterden Müslüman olan, Irak, Suriye, Türkiye, Rusya, İran’daki Müslüman Kürtlerin Ermenileri desteklemesi çağrısı yaptı. Ezdi olan parlamenter ise Ezdi ile Ermenilerin kardeş olduğundan ve birlikte topraklarına sahip çıkılmasından dem vuruyor.
İki Kürt parlamentere sözüm şu; Ermenistan devletine kölelik yapıyorsanız yapın, ancak kimse size Kürt milleti adına açıklama yapma hakkı vermemiştir. Kürtlerin kendi haklarını elde etmek ve dünya barışını sağlamak için IŞİD teröristleri ile savaşıyor. Kürtlere karşı savaşan IŞİD teröristlerinin arkasında Müslüman devletler var. Yine Avrupa devletleri, Rusya, Almanya Kürtlere karşı olan ülkeleri destekliyor.
Ermeni -Azeri savaşı Kürtlerin savaşı değildir. Ermeniler ile Azerilerin, Azeriler ile Karabağlıların savaşıdır. Biz bu savaşa taraf olacağımıza, köklü bir tarih sahibi olan ve bu toprakların en kadim halkı olarak, Ermeniler ile Azeriler arasında savaşın durması ve kan dökülmemesi için arabulucu olmayı isteyebiliriz. Ancak Kürtler adına bir taraf olma ve savaşma çağrısı yapmaya kimsenin hakkı yoktur.
Yarın Ermeniler ve Azeriler anlaşmaya vardığında Azerbaycan “Ezdi Kürtler bize düşmanlık yaptı” diyecek, Ermenistan da “Müslüman Kürtler bize düşmanlık yaptı” diyecektir. Karabağ sınırının iki tarafında Kürtler var. Bu bir kardeş savaşına dönüşür. Bu yüzden Kürtlerin bu savaşa taraf olmamaları aksine savaşı durdurmak için irade göstermeleri gerekir.
*İşxan Aslan Anqosî kimdir?
Ermenistan’da Ezdi bir Kürt ailede dünyaya gelen İşxan Aslan Anqosî, Dengê Erîwan radyosunda uzun süre çalıştı. Sovyetler döneminde Kızıl Ordu bünyesinde Irak, Afganistan, İran ve Pakistan’da çalışmalar yürüten İşxan Aslan Anqosî , Ortadoğu uzmanı ve danışmanlığı yapıyor. Anqosî, Kızıl Kürdistan ilan edildiğinde Savunma Bakanlığı görevi üstlenmişti.
İşxan Aslan Anqosî’nin Kürt tarihi üzerine kitabı ve şiirleri bulunuyor.
Serpil Güneş/Basnews
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.