Kürtler, 150 Yıldır Kendileri Olmak İçin Savaşıyorlar!
Sinan Çiftyürek
“İkinci İsrail” Mi Dediniz!
Kürtler, 150 Yıldır Kendileri Olmak İçin Savaşıyorlar!
Kürdistan’da bağımsızlık referandumu tarihi belli olmuş, 25 Eylül 2017! Dört parçada, sömürgeci metropollerde ve diasporada Kürt halkı büyük bir heyecanla destekliyor, 25 Eylül’ü adeta iple çekiyor. Yani Kürdistan halklarının gözü-kulağı-yüreği Hewler’de!
Dört parçada hiçbir parti-örgüt bağımsızlığa karşı çıkmıyor, çıkamıyor illaki destekliyor. Öyle ki programına, ideolojisine, hedef ve politikalarına uygundur-değildir demeden tüm siyasal partiler bağımsızlığı destekliyor!
“Referandum tarihi ertelensin” diyen Goran ve İslami Toplum Partisi (Komel) bile yaptıkları ortak açıklamada, “referandum ertelensin genel seçimlerle birlikte yapılsın” derken “bağımsızlık referandumu Kürdistan halkının meşru bir hakkı olduğunu” belirtirler.
Güney’de bunlar yaşanırken, Türk devleti Rojava işgalini Efrin üzerinden derinleştirmek istiyor. İşte bu koşullarda, Güney’e ilişkin “İkinci İsrail” tartışmaları yeniden tedavüle sokuldu. Efrin/Rojava işgal tehdidi üzerinde durmuştum burada konu “ikinci İsrail” propagandası ve karşı tutumun alınmasıdır.
“İkinci İsrail” propagandasını kim piyasaya sürdü? Türkiye’de bu iddianın fikir babası Doğu Perinçek ama bölge düzleminde ki tezin esas sahibi “büyük Şeytan” İran’dır. Tabi konu bağımsız Kürdistan olunca, Türkiye’de “ikinci İsrail kuruluyor” söyleminde Doğu Perinçek yalnız değil. Takipçileri, özellikle “sol, sosyalist” iddiadaki ulusalcılar arasında bir hayli yaygındır.
Vatan Partisi (VP) Genel Başkanı Doğu Perinçek bir heyetle 8-11 Temmuz tarihleri arasında “İran devletinin daveti üzerine” Tahran’a gitti. İran İslam Cumhuriyeti neden, niçin Kemalist/laik hatta solcu Doğun Perinçek ve Vatan Partili heyeti davet ediyor? Ve tam da neden bugün davet ediyor? Şeriatçı rejimle yönetilen İran tarafından davet edilmesi özellikle de bugünkü davetinin temelinde, Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu bulunuyor.
Doğu Perinçek daha havaalanındayken İran ziyaretinin esas nedenini gayet açıklıkla şöyle belirtiyor;
“Batı Asya ülkeleri hiçbiri ikinci İsrail 'le komşu olmak istemiyor. Türkiye'nin, Irak'ın, Suriye'nin, İran'ın ortasında Amerika ve İsrail ikinci bir İsrail devletçiği kurmak istiyor. Adına da Kürdistan diyor. Ama bölge ülkeleri kararlı kesinlikle buna izin vermeyecek. Barzani'ni 25 Eylül 2017'de yapılacağını açıkladığı Kürdistan'da referandum planı da Amerika-İsrail planıdır. Burada bölge ülkeleri kesinlikle karşılar ve birlikteler. Kimse Türkiye, Irak, Suriye, İran'ın ortasında İkinci İsrail ile komşu olmak istemiyor” diyor!
Perinçek ile İran’da ortak basın açıklaması yapan dini lider Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Velayeti de, “Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulmasına biz kesinlikle karşıyız. Böyle bir referandumun yapılması, bölgedeki tüm ülkelerin toprak bütünlüğüne karşı bir eylemdir. Sayın Perinçek’in kurulacak Kürdistan’ın ikinci bir İsrail olacağı tespiti doğrudur” diyerek onaylar.
Ne/neler oluyor?
I – Öncelikle Perinçek ve liderliğindeki VP’nin politik kimliği hakkında birkaç noktayı belirtelim.
Perinçek’in kıblesi Türk şoven milliyetçiliğidir. O ne solcu ne sağcıdır. Türk devletinin milli çıkarları gereği, bazen “Marksist-Leninist-Maocu”dur; bazen Ülkücü ya da AKP’lidir, bazen PKK ile “dosttur”. Bazen “ne Amerika ne Rusya bağımsız Türkiye” der. Bazen de bugünkü gibi “kahrolsun Amerika yaşasın Rusya” der. Ama Perinçek her daim Türk şoven milliyetçisidir ve daima Kürt ve diğer halkların düşmanıdır.
Perinçek ve partisinin kıblesinin Türk şoven milliyetçiliği olduğu, yerine göre CHP, yerine ve koşullara göre AKP ve çoğunlukla Ordu’yu desteklediği biliniyor. Bunun son örneği CHP’nin adalet yürüyüşüne ilişkin aldığı tutumdur.
Adalet Mitingi'ne ilişkin Perinçek: "huzur içinde barış içinde bitmesini dileriz. Her hangi bir olay çıkmayacağını tahmin ediyoruz ve düşünüyoruz. Ama biz PKK ile el ele vererek FETÖ ele ele vererek PKK'nın HDP'nin katılımıyla Türkiye'nin hiçbir sorununun çözülmeyeceğini çok iyi biliyoruz. Sorunların ağırlaştıracağını çok iyi biliyoruz. Ama daha önemlisi bu basit bir yürüyüş değil bir iktidar projesi. Amerika, Avrupa bu yürüyüşü bir iktidar projesi olarak destekliyor. CHP'yi HDP ile PKK VE FETÖ ile yan yana getirerek Abdullah Gül'leri onlara katarak bir iktidar projesinin içine itiyorlar” diyerek AKP-MHP ile nasıl ortak davrandığını gayet açık anlatır.
II -Özetlediğim politik hattıyla Perinçek ve parti heyeti İran’a giderken, Türk devlet ve hükümet yetkililerinden bağımsız olarak gitmediği açık. Ayrıca Perinçek’in partisi, son birkaç yıldır AKP’nin özellikle Erdoğan’ın danışmanı gibi çalıştığına göre (ki Perinçek’in adalet yürüyüşüne karşı çıkış gerekçelerine bakın) Türk hükümetiyle ile İran rejimi arasında bağımsız Kürdistan’a karşı ortak bir tutum geliştirmek istediği görülür.
Tarihi belirlenmiş bağımsızlık referandumuna iki ay kalmış, Mesut Barzani, Avrupa’ya bağımsızlık için uluslar arası destek turuna çıkmış ve Ankara’ya da gelecek. Tam da bu sırada, Perinçek ve beraberindeki VP heyeti, İran’a giderken basına ısrarla “ikinci İsrail kuruluyor” demesi, Velayeti’nin de aynı şeyi Perinçek fikriymiş gibi tekrarlamasıyla Türkiye’ye şu mesaj veriliyor; “gelin bölgede Şii-Sünni hegemonya kavgasını bir tarafa bırakalım Kürdistan’a karşı birleşelim” politikasının iki devlet arasında olgunlaştırılması! Ve bu fikrin esas babası da “büyük şeytan” İran’dır. Büyük şeytan İran, kendisi söyleyeceğini Perinçek’e söyletiyor.
III - İran rejiminin yıllardan beri Türkiye’ye, “bugün sıra Irak’ta, yarın Suriye, öbür size ve sonra sıra bana gelecek. Gelin şimdiden ortaklaşarak Kürtlere yani bağımsız Kürdistan’a karşı net tutum alalım” diye önerdiğini biliyoruz, bunu daha önce de dile getirmiştim. Şunu da okuyucuya hatırlatalım; İran ile Türkiye arasında bölgedeki hegemonya kavgası Kürdistan’a karşı defalarca birlikte hareket etmelerini engellememiştir. Örneğin;
Atatürk’ün 1934’te İran ile yaptığı toprak değiş tokuşu bunun çarpıcı örneğidir. “Türkiye, Küçük Ağrı’nın eteklerine kadar sınırı aşağı indirme karşılığında verimli tarım arazisi Kotur’u İran’a bırakmış böylece Kürt isyancıların sınırdan sızmasını da önlemiş”ti! Kısacası ziyaretin ana amacı bağımsızlık referandumuna karşı ortak tutum alma arayışıdır.
IV - Perinçek’in pati heyetiyle İran ziyaretinin bir başka hedefi de var. Bu hedef, Türkiye’nin kuşatma altında tuttuğu ve işgal için fırsat kolladığı Efrin işgaline ilişkin, İran’dan yeşil ışık yakma arayışıdır.
Malum en çok İran, “Akdeniz’e Efrin üzerinden açılacak Kürt koridorunu” dert ediniyor ki sahada fiilen savaşıyor. İran hem siyaseten hem de askeri gücüyle Laskiye ile Hatay arasını önemle kollaması bu politikanın ürünüdür.
V - “İkinci İsrail” söylemini Türk “sosyalistleri”de sıkça tekrarlıyor. Başta şunu herkes bilsin ya da bir yere yazsın; Kürdistan hiçbir zaman “ikinci İsrail” olmaz. Kürtler 150 yıldır savaşırken ve bu yolda yüz binlerle şehit verirken, “ikinci İsrail” ya da başka birisi olmak için değil kendisi olmak için savaştı.
“İkinci İsrail” arayanlar, önce Türkiye, S.Arabistan, Körfez ülkeleri, Mısır’a… baksınlar. “İkinci İsrail” arayanlar, başta İncirlik üssü olmak üzere Türkiye’deki onlarca NATO üssüne baksınlar! Yani kurulacak bağımsız Kürdistan’a “ikinci İsrail” diyen Perinçek ve izleyicileri önce 70 yıldır küresel kapitalizmin ve özelde de ABD’nin ileri karakolu olarak NATO üyesi Türkiye’ye baksınlar!
VI- Son olarak, Güney Kürdistan’a “ikinci İsrail” yakıştırmasında bulunanlar, bugün Türkmen, Süryani, Ermeni, Arap ve Kürt diline resmi dil statüsü tanıyan pratiğine baksınlar öyle konuşsunlar. Perinçek ve Türk ulusalcı solcuların çokça övdüğü Mustafa Kemal ve ekibi, halklara ve inançlara Türk şovenizminin ve tektipleştirmenin deli gömleğini zorla giydirirken, eleştirdiği Barzani ve hükümeti ise Güney Kürdistan’ı halklar ve inançlar bahçesi yapma yolunda ilerliyorlar. 13.07.2017
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.