Kürtler bir ulus ve ülkeleri de Kürdistan'dır
Kürtler binlerce yıllık tarihi olan bir ulustur. Bu kadim Kürdistan coğrafyasında etnik olarak Türk, Arap, Süryani, Ermeni, diğer inanç mensuplarıyla birlikte yaşamaktadırlar.
Evet, ülkemizin adı Kürdistan, Kürt ulusuyla birlikte bu coğrafyada yaşayan bütün etnik azınlıkların, halkların ortak ülkesidir. Kürtler kardeş halklarla, özgür ve bağımsız bir devlet olarak yaşamak isterler. Kürtler, bugünkü Güney Kürdistan’da olduğu gibi, kendi dışında hiçbir halkı “öteki” olarak görmemiştir.
Her ulusun devlet olma hakkı varsa, bin yıllardır ülkesi Kürdistan’da sömürgeci devletlerin ekonomik, siyasi ve askeri baskısı altında yaşayan Kürtlerin de devlet kurma hakkı vardır. Yanıbaşımızda yüz bin nüfuslu devletler varken, 580,000 km2 toprağa ve 40 milyon nüfusa sahip bir ulusa devlet istemek asla milliyetçilik değildir. Her ulus için devlet kurma hakkı UKKTH ilkesi olurken niçin Kürtler için devlet kurma hakkı istediğimizde bazılar için milliyetçi oluyoruz?
Üstelik güya kendilerini Kürt ve Kürt örgütü sayanlar tarafından milliyetçilikle suçlanıyoruz. Bu tür örgüt ve kişilerden söz ederken geçmişten Ziya Gökalp ve Dr. Abdullah Cevdet’i anımsıyoruz. Bunlar da ilk zamanlarda Kürdistani ve Kürt yurtseveri olarak ortaya çıktılar. Daha sonra Mustafa Kemal şürekasına girip Kürtlüklerini inkar ettiler. Bunlar gibi Kürt ve Kürdistan tarihinde yer almış kişiler saymakla bitmez. Örneğin, geçmişte sömürgeci devletlerle iş birliği yapan Güney’deki CAŞLAR, bugün halen Kuzey’de varlıklarını sürdüren bir takım işbirlikçi korucu, Jitemle işbirliği yapmış, binlerce Kürt yurtseverini katletmiş itirafçılar bunlardandır.
Büyük önder Mele Mustafa BARZANİ, ‘Kürdü dünyaya anlattım ve kabul ettirdim ama Kürdü Kürde anlatamadım ve kabul ettiremedim’ der. Bu sözü 1962 yılında, Mergesor’da, Kürt Aşiretleri ile yaptığı toplantıda söylemiştir.
Geçtiğimiz aylarda Breitbart News’e konuşan Senatör Rand Paul ABD'deki başkanlık seçiminde “ABD'nin Kürtlere bugüne kadar verdiği desteğin yeterli olmadığını, Kürtlere, radikal cihatçılara karşı savunmak için kendi ülkelerinin verilmesi gerekiyor. Ancak ben bir adım daha ileri gideceğim. Ben, Kürdistan için yeni sınırlar çizeceğim ve onlara yeni bir ülkenin sözünü veriyorum” dedi.
İlginç ve çok tehlikeli bir görüş de, bazılarının, ABD’ye karşı, daha doğrusu yabancı düşmanlığı yapıp, sömürge Kürdistan mücadelesine sol Kemalistlerin gözü ile bakmalarıdır. Gerçekten, Kürtlere karşı sömürgeci devletler tarafından değişik yol yöntemle kurulan tuzaklar saymakla bitmiyor. Aynı oyunlar bu günlerde yeniden tezgahlanmak istenmektedir. Ergenekoncu, Jitemci generallerle Vatan Partisini kuran ve geçmişte Beka vadisinde Öcalan’ın askeri merasimle karşıladığı Doğu Perinçek, Yalçin Küçük gibi kimi kesimler, bazı Korucu aşiretleri kullanmak suretiyle Yüksekova’da Türk Bayrakları ile miting yapacaklarını bir çok sitede ve TV ekranlarından duyurmaktadırlar. Bunun anlamı gayet açıktır: Korucu aşiretleri silahlandırıp Kürdü Kürde kırdırmaktır.
Yalçın Küçük, 1999’da Öcalan yakalandığında devlete bir ERBİL plan sunuyor. Öcalan, ‘BARZANİ ve TALABANİ’den devlet adamı olmaz, bunlar feodaldirler, Kürt milliyetçisidirler, ben bunlara Kürt devleti kurdurmam’ diyor. İşte bu günlerde Duran Kalkan ile Mustafa Karasu’nun, Kürt Türk ayrılamaz, Kürdistan ERBİL’DEN yönetilmez, demeleri, Öcalan’ın bir devamıdır.
Gençliğimde rahmetli Terzi Niyazi usta bana; ‘(Niyazi usta Mehdi Zana’nın ustasıdır) “Ya oğlum Kürt milliyetçisi olma da ne olursan ol. Çünkü Türkiye de Türk solunun kıymeti harbisi olmadığını devlet çok iyi biliyor. Ama Kürt milliyetçisi olursan devlet yedi ceddinin peşini bırakmaz’’ demişti. Geçmişte, Kürt siyasi hareketleri çoğunlukla sol tandanslı ve laik eğilimliydi. Ancak sosyalist ülkelerin çözülüşü ve dünya konjonktürünün değişmesiyle birlikte Kürt yurtseverleri haklı olarak tamamen ulusal bir kulvarda buluştular.1969’da bizim Türk Solundan ayrılıp DDKO’nı kurmamız bu anlayışla ortaya çıkmıştı. Demek ki bizler o günlerden bu günü görebilmişiz.
Önemle, Şex Said, Qazî Mihemmed, Seyid Rıza, Dr. Qasimlo´nun katledilmeleri ve büyük Barzani’nin 50 yıla aşkın süresiz mücadelesi Kürt siyasetçilerine ders olmalıdır. Her Kürdün kütüphanesinde bu ölümsüz liderlere ait kitaplar bulunmalı. ŞEX Said, İhsan Nuri, Seyid Rıza, Qazî Mihemmed ve büyük Barzani’nin düşmanlarımıza ilişkin yaptıkları uyarıları iyi kavramalıyız. Kuşkusuz devletsiz oluşumuz ve tam bir ulusal birlik olmayınca herkes Kürdistan’ın kaderi üzerinde oynuyor. 1975’te Ölümsüz Büyük BARZANİ’nin deyimi ile ‘’Dünya adaleti, hak hukuku bir varil petrole sattı.’’ Kısacası ulusal sorun deyince siyasi, askeri ve ekonomik olarak sömürgeleştirilmiş, işgal edilmiş Kürdistan’dır. Bu anlamda ülkemiz Kürdistan çok zengindir, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri Kürdistan halkının olmalıdır. Kürdistan’da yaşayan tüm diğer halkların hak ve hukukunu korumalı ve gönül bağı ile birlikte yaşayabilmelidirler. Özgür ve bağımsız Kürdistan için hepimiz kısır çekişmelerden kaçınmalı, bizi bölmek isteyenlere ve sömürgeci güçlerle iş birliği yapanlara karşı uyanık olmalıyız, bunlarla mücadele etmeliyiz. Gelecek günler özgürlük ve bağımsızlık isteyen Kürdistanlılarındır.
09.02.2017
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.