Kürtler ve Araplar dışında Türkiye'deki diğer topluluklar, Türk kimliğini benimsedi mi?
.
KONDA'nın raporunda "Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?" sorusuna etnik ve dini-mezhepsel kimlik bazında verilen cevapları değerlendiren uzman isimler ve konunun tarafları çıkan oranları nasıl karşıladı?
KONDA Araştırma, "Türkiye 100 Kişi Olsaydı" başlıklı raporunu geçen günlerde kamuoyu ile paylaştı.
Şirketin sitesinde raporun yeni yapılan bir araştırma olmadığı, 10 yıl süresince yapılan araştırmaların bir derlemesi olduğu şu şekilde anlatıldı:
Bu gösterimde yer alan dağılımlar, 18 yaş üstü nüfusu temsil ediyor. Türkiye toplumunun farklı alanlardaki durumunu ortaya koyan bu oranların hesaplamaları, KONDA Barometresi kapsamında 11 yıl boyunca, Türkiye genelinde yaptığımız 125 araştırmaya ve 2008-2018 arasında 3 kez tekrarlanmış KONDA Hayat Tarzları Araştırmasının verilerine dayanmaktadır. En son 2021 araştırmalarına dayanan oranlar 10 yıl öncesiyle de karşılaştırılmıştır.
Raporda kişilerin eğitim seviyesi, ekonomik ve çalışma durumu, medeni hali, din-mezhep mensubiyetinin dağılımı, sosyal medya kullanımı da dahil olmak üzere pek çok alt başlık yer aldı.
Rapora göre Türk'üm diyenlerin oranı yüzde 77.
100 kişiden 77'si 'Türk'üm' dedi
Birçok dikkat çekici verinin yer aldığı raporda denekler etnik kimlik olarak kendini şu şekilde tanımladı:
Türk: 77
Kürt (Zazalarla birlikte): 19
Arap: 2
Diğer: 2
Kendini Kürt ve Arap olarak tanımlayan arttı
Raporda 2011'deki sonuçlara da yer verildi.
Buna göre 2011'deki raporda deneklerin 81'i kendini Türk, 15'i Kürt, 1'i Arap, 3'ü diğer olarak tanımlamıştı.
Yani 10 yılda kendisini Kürt ve Arap olarak tanımlayanlar artarken, Türk ve diğer olarak tanımlayanlarda düşüş var.
Sadece dini inancım yok diyenler arttı
Raporda din ve mezhep bazında dağılımda insanlar kendilerini şu şekilde tanımladı:
Sünni: 88
Alevi: 4
Dini inancı yok: 6
Diğer: 2
Yine 2011'deki sonuçlara bakıldığında "Sünni'yim" diyenlerin 2, Aleviyim diyenlerin 1, diğer diyenlerin 1 rakam azaldığı görülürken, dini inancım yok diyenlerin 2'den 6'ya çıktı.
Alevilerden oranlara itiraz var / Fotoğraf: hacibektaş.bel.tr
Alevilerden itiraz
Sosyal medyada bu sonuçlara hak verenler de olduğu gibi itirazlar da oldu.
En çok itiraz da kimi Alevi temsilcilerinden geldi.
Çünkü Türkiye'nin nüfusu 84 milyon olduğu düşünülürse ve raporda "Aleviyim" diyen yüzde 4'ün rakamsal karşılığı 3 milyon 360 bin kişi.
Oysa bugüne kadar farklı kaynaklarda Alevilerin sayısının 10 ile 15 milyon arası olduğu iddia edilmişti.
Ali Yıldırım / Fotoğraf: Facebook
"Alevi nüfusu 10-12 milyon civarı"
Bu orana itiraz edenlerden biri de araştırmacı yazar Ali Yıldırım.
Alevilik üzerine kitapları bulunan Yıldırım, 10 yıl önce "Alevi Coğrafyası" adlı bir çalışma yapmış, bu haritada Türkiye'deki Alevi yerleşimleri ve sayılarıyla ilgili bilgiler vermişti.
Yıldırım, gerek kendilerinin gerek Diyanet'in araştırmaları gerekse de CIA'nın (ABD Dış İstihbarat Servisi) Türkiye'ye dair yayımladığı ve medyaya da yansıyan raporuna göre Türkiye'deki Alevi nüfusunun 10-12 milyon civarında olduğunu öne sürdü.
"Alevilerin birçoğu halen kimliklerini saklıyor"
Yıldırım, raporda oranların düşük çıkmasını şu nedene bağladı:
Bunda birinci neden geçmişten gelen kaygılardan dolayı Alevilerin birçoğu hala bire bir tanıdıkları kişiler olmadıkça ilk etapta kimliklerini saklamayı tercih ediyorlar. Böyle bir anket iyi niyetle dahi yapılmış olsa insanlar direk cevap vermek istemiş olabilirler. Şu da bir gerçek Aleviler arasında doğum oranları 1960'lardan beri toplumun diğer kesimlerine göre düşük. Alevilerin sayısı azalmasa bile toplum içindeki oranlarında bir düşüş olabilir.
"Alevi gençlerinde ateizm, deizm yaygın"
Yıldırım, ikinci önemli nedenin ise Alevi gençleri arasında ateizm, deizm gibi akımların çok yayılmış olabileceğini öne sürdü.
Gençler arasında birçok kişi kendisini "Aleviyim" demek yerine "Alevi kökenli" olarak tanıtmalı tercih ettiğini aktaran Yıldırım, "Bu yani şu anlama geliyor annem babam Alevi ama ben değilim kökenliyim. KONDA'nın anketinde 'dini inancım yok' diyen yüzde 6'lık ve diğer olarak belirten yüzde 2'lik kesimin büyük bir kısmı da bu konumda olan Alevi gençleri olabilir" ifadelerini kullandı.
Doğan Bermek / Fotoğraf: Twitter
"Toplumun yüzde 4'ü Alevi ise 6 bin cemevine kim gidiyor?"
Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek, sonuca itiraz edenlerden.
KONDA'nın raporundaki Alevilerle ilgili oranın gerçeği yansıtmadığını öne süren Bermek, "Toplumun sadece yüzde 4'ü Alevi ise 6 bin cemevine kim gidiyor?" diye sordu.
Bekir Ağırdır / Fotoğraf: Twitter
"Ne kadar Alevi var diye yapılmış bir araştırma değil"
Konuyla ilgili aradığımız KONDA Araştırma Şirketi Başkanı Bekir Ağırdır ise raporun kendi başına bir araştırma değil, 125 araştırmadan 10 yıllık seriden değişime dair not olduğunu belirtti. Ağırdır, "Ne kadar Alevi var diye yapılmış bir araştırma değil" yorumu yaptı.
Raporda Kürtlerin oranı yüzde 19 çıktı / Fotoğraf: Evrensel
Arap ve Kürtler dışında diğer kimlikler Türklüğü benimsedi mi?
KONDA'nın raporunda dikkat çeken bir diğer önemli detay ise etnik bazda ezici çoğunlukla Türk'üm yanıtı verilirken, geri kalanın Kürt ve daha az sayıda Arap ve diğer olarak tanımlanan açılımı yapılmayan gruptan oluşması.
Diğer diyenlerin Türkiye'deki diğer etnik gruplara mensup kişilerden oluşması yüksek ihtimal.
Ancak bu tablo akıllara şu soruyu getiriyor: Kürtler ve Araplar dışında Arnavut, Boşnak, Pomak, Çerkes, Gürcü, Laz, Roman gibi etnik kökenlere mensup olanların ezici çoğunluğu artık Türklüğü bir etnik kimlik olarak da benimsedi mi?
Ayhan Kaya / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Kamuoyu araştırmalarında etnik kimlik, inanç gibi konularda sağlıklı verilere elde edilemeyeceğini düşünüyorum"
Rapordaki etnik ve dini kimliklere dair değerlendirmesini sorduğumuz isimlerden biri de etnik gruplar ve göçler üzerine çalışmaları olan Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Kaya oldu.
"Rapordaki verileri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorumuza Kaya, şu cevabı verdi:
Genel olarak bu tür kamuoyu araştırmalarında etnik kimlik, inanç ve maddiyat gibi konularda sağlıklı veriler elde edilemeyeceğini düşünüyorum. Soruların içeriği, toplumsal ve siyasal bağlam, geçmişten gelen kolektif hafıza, son yıllarda yaşanan kutuplaşma, insan hakları ve özgürlük gibi konularda yaşanan sıkıntılar göz önünde bulundurulduğunda son on yılda gerçekleştirilen bu tür anketlerin çok güvenilir olamayacağını düşünüyorum. Hele konu kimlik olunca, çok uzun yıllardır kimliklerini kamusal alanda ifade edemeyen Aleviler gibi grupların bu tür araştırmalar yoluyla haritalandırılmaları bana çok da mümkün görünmüyor.
"Kutuplaşmanın olduğu dönemlerde Türklük kimliğine sarılmayı hayatta kalma stratejisi olarak benimsemişlerdir"
Kaya, "Kürt ve Arap kimliği dışında diğer bütün alt kimlikler (Arnavut, Boşnak, Pomak, Çerkes, Gürcü, Laz vb.gibi) kimlikler Türk kimliğini sadece vatandaşlık olarak değil etnik olarak da benimsemiş durumda mı?" sorusuna ise "Türkiye'de milliyetçilik yüzyılı aşkın bir süredir egemen ideoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk milliyetçiliği, Arap, Kürt, Ermeni milliyetçilikleri gibi literatürde geç kalan milliyetçilik olarak tanımlanır. Bu coğrafyada Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Süryani milliyetçilikleri birbirine rakip olmuşlardır. Bunlar dışında kalan gruplara ait olan bireyler zaman zaman mevcut siyasal ve toplumsal bağlama bağlı olarak demokratikleşme dönemlerinde Arnavut, Boşnak, Pomak, Çerkes, Gürcü, Laz, Roman vb kendi etno-kültürel kimliklerini ifade etme yoluna giderken, siyasal daralmanın, kutuplaşmanın olduğu ve demokrasi karşıtı siyasetin egemen olduğu dönemlerde egemen ideoloji olan Türklük kimliğine sarılmayı bir hayatta kalma stratejisi olarak benimseyebilmişlerdir. Dolayısıyla sorunuzun yanıtı bağlamla açıklanabilir" diye konuşarak cevap verdi.
"Alevilerin bu tür araştırmalarda açıklıkla kimliklerini ifade etmeleri bana çok mümkün görünmüyor"
Kaya, raporda son olarak Alevi oranının yüzde 4 çıkmasıyla ilgili olarak şunları söyleyerek sözlerini noktaladı:
Aleviler, AB Entegrasyon sürecinin sekteye uğradığı 2005 yılından bu yana kendilerini özgür hissetmemektedirler. 2009 yılında başlatılan Alevi çalıştayları zamanında da bugün de Alevilerin mevcut iktidara ve yönetim anlayışına yeterince güvenmedikleri bilinmektedir. Bu nedenle mevcut bağlamda yine kolektif hafızasında Çorum ve Sivas katliamı gibi pek çok olguyu bulunduran Alevi topluluklarına ait bireylerin bu tür araştırmalarda açıklıkla kimliklerini ifade etmeleri bana çok mümkün görünmüyor.
Ferhat Kentel / Fotoğraf: Twitter
"Nüfusun karışık olduğu yerlerde gerçek etnik kimliğini söylemiyorlar"
Kaya'ya sorduğumuz soruları sosyolog Prof. Dr. Ferhat Kentel de yönelttik.
Kentel, "Sorunun bir tarafından bakarsak evet ama zaten bu yıllardır böyle" dedi ve şöyle devam etti:
Kürt ve çok az da Arap dışında diğer etnik grupların bu konularda verdiği cevaplarda benzer eğilimler görülüyor. Sebeplerine gelince Kürtlerin çoğunluğu bir bölgede yaşıyor ve burada yaşayanlar kimliğini söylemekten çekinmiyor. Ama örneğin batıda veya orta Anadolu'da yaşayan Kürt söyleyemiyordu. O yüzden zaten oranlar da böyle çıkıyor. Muhtemelen gerçek oran daha yüksektir. Muhtemelen Alevilerde söylemiyorlar çekindiklerinden.
"Çerkesler, Boşnaklar, Arnavutlar ulus devlet içinde en çok asimile olan gruplar"
Kentel, buna karşın Çerkesler, Boşnaklar ve Arnavutlar gibi toplulukların ulus devlet içerisinde en çok asimile olan gruplar olduğunu öne sürerek, "Gidip belki kendisine 'nerelisin' diye sorsan 'Bosnalıyım' diyebilir ama muhtemelen anket gibi işte dışarıdan gelen birisinin sorusu halinde Boşnak olduğunu söylemiyor. Çerkeslere gelince Çerkesler çok dağınık. Belki bir yerde toplu olsalar söylerlerdi örneğin Kayseri Uzunyayla'da Çerkesim diyen daha çok duyarsanız. Ama diğer yerlerde başka yani Türk nüfusla karışık olduğu yerlerde yaşayanlarda böyle tanımlayanlar çok bulamazsınız. Çerkesler son yıllarda kimliklerini dile getirmeye başladılarsa da Boşnaklar kimliklerini daha çok saklayan bir kesim" değerlendirmesinde bulundu.
Yaşar Güven / Fotoğraf: Jineps Gazetesi
"Baskı ortamlarında gerçek değerleri göremeyiz"
Ağırlıklı olarak Çerkeslere yönelik yayın yapan Jineps gazetesi yazarı Yaşar Güven de birçok alt kimliğin kendilerini artık Türk olarak tanımlamayı seçtiği gibi bir çıkarım yapmanın doğru olmadığını öne sürerek, sözlerini şöyle tamamladı:
Bugün gidin Kayseri Uzunyayla'ya Çerkes köylerindekiler Çerkesim diyeceklerdir ama resmi bir yaklaşım olduğunda tek tipleşmenin sonucu Çerkesiz ama Türk'üz, Lazız ama Türk'üz diyenlere rastlamanız mümkündür. Bu nedenle daha ileri bir demokraside insanların kimliklerini çekinmeden dile getirecekleri bir sayımı gerekli görüyoruz. Baskı ortamında gerçek değerleri asla göremeyiz insanlar genel ifadelerle geçiştiriyorlar.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.