Abuzer Bali Han

Abuzer Bali Han

Yazar
Yazarın Tüm Yazıları >

Kürtlerin tarihi intiharları ve de günümüzde bunlardan hiç ders çıkaramayan Kürt

A+A-

ee.png

Abuzer Bali han

Osmanlı, özerk Kürt beyliklerine karşı giriştiği her savaş sonunda hedef aldığı beyliğe son vererek varlığını bölgede daha da güçlendirerek sürdürmüştür!  Revanduzlu Mir Muhammed Paşa’nın (Mirê Kor, bir gözünde sorun yaşadığı için) kurduğu devlet ve adına para bastırdığı güçlü ordusuyla Osmanlıya kafa tutar güce erişince, yenilmezliğini kabul ettirmek için Botan Miri Bedirhan Paşa’nın kurduğu Botan Kürt Devleti’ne de göz diker. İki Kürt Devleti arasındaki savaşları kışkırtan Osmanlılar, araya üçüncü bir güç olan Mir Bedirhan Paşa’nın yeğeni Êzdinşêr’i de Bedirhan Paşa’ya isyan ettirir. Üç büyük Kürt hükümdarı birbirine saldırtılarak  bölgedeki Kürt gücünü zayıflatırlar. Revanduzlu Mir Muhammed Paşa’nın yayılmacı politikası Osmanlı yönetimini rahatsız ettiği için, Reşid Paşa önderliğindeki bir Osmanlı ordusu, Revanduz'a doğru büyük bir direnme ile karşılaşmadan yol alır. Revanduz’un  doğal kale görünümlü surları, şehirin düşmesini uzatır. En sonununda kuşatılan şehir teslim olur. Revanduzlu Mir Muhammed Paşa 1836 yılında Osmanlı Paşası olan Reşid Paşa'ya teslim olur…

mir-muhammed-pasaye-revanduzi.jpg

Mir Muhammed Paşaye Revanduzî

Revanduzlu Mir Muhammed Paşa, cesur bir savaşcı, yeni savaş silah ve taktiklerin geliştirilmesi için askerleri içinde yetenekli olan kişilerden heyetler seçerek Avrupa’ya gönderen biriydi! Osmanlılar O’ndan çok korkmaktaydı!.. Teslim alınan Mir Muhammed Paşa, İstanbul’a esir olarak gönderilir. II. Mahmud kendisini Amasya’da kalması için izin verir. Kürdistan'a bir daha dönemeyen Revanduz Miri, bazı tarihi vesikalara göre 26 Aralık 1838 yılında Amasya'da bir süikast sonunda öldürülür!.. Bazı kaynaklarda ise Revanduzlu Mir’in İstanbul’dan Trabzon’a afedilerek deniz yoluyla gönderildiği ve oradan da kara yoluyla memleketine gitmesi için izin verildiğini yazsalar da bu yolculuk sırasında Revanduzlu Mir’in öldürüldüğü ve nereye gömüldüğü dahi belli olmadan Osmanlı O’nun izini de kaybettirir!

mir-bedirxan-pasa.jpeg

Mîr Bedirxan Paşa

Bugün Soran Kürt Emaretinden geriye neredeyse Revanduz Kalesi'nin bilinen doğal tarihi alandan geriye sadece bir duvar kalmıştır…

Botan Miri Bedirhan Paşa’ya (1802, Cizre - 1868, Damaskus -Şam- ) gelince tarihin kendisine bahşettiği o güçlü Kürt Devleti’ni  yaşatacağına, şahsi hırsına kapılarak bazan yeğeni  Êzdinşêr ile bazan da   Revanduzlu Mir Muhammed Paşa’nın güçlü ordusuyla kendisini zayıflatarak yenilgisini de Osmanlı paşasına bırakır. 1847 Botan Miri Bedirhan Bey ve yeğeni Êzdinşêr’in yersiz  ve hırslı kapışmaları sonucu zayıflanarak Osmanlı ordusuna yenilgisi ve sürgüne gönderilmeleri ile Kürtlerin yakın çağdaki bağımsızlık mücadelesi meşalesi de söndürerek, bir çağı daha tarihte  kapamış oldular!..

Bu yukarda bahsedilen ve peşpeşe yıkılan Kürt devletleri, Osmanlıların tarihte silinmeleriyle Kürtlerin cumhuriyet dönemine de devletsiz kalmalarının zeminini de hazırladı! II. Abdülhamit’in istibdat yönetimine karşı mücadeleye katılan Kürtler, yeni cumhuriyetin kuruluşuyla hak sahibi olacağını sanarak düzenin değiştirilmesine katkı sundular. 1880 Şeyh Ubeydullah Nehri Kürt Ayaklanması adı ile tarihe geçen ayaklanma bastırıldıktan sonra, Nehrililerin çoğu Batı Anadolu’ya sürgün edilirler!

 Mahmud Esad’ın dayısı Ubeydullah Efendi ile birlikte İstanbul’a gelerek 1908’de Hukuk Mektebine kayıtını yapar. İstanbul Hukuk’tan 1912 yılında mezun olduktan sonra İsviçre’de Fribourg Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’nde yeniden hukuk öğrenimi  geliştirmek için önce lisans diplomasını almış daha sonra, “Du Regimes des Capitulations Ottomanes” (Osmanlı Kapitülasyonları Rejimi Üzerine) adlı doktora tezi ile “Cum Laude” derecisyle Hukuk doktoru olur!..

Mahmut Esat, Lahey Adalet Divanı’nda Türkiye ilgili bir davayı götürüp kazanınca da adı her tarafta duyulur olmuş.  Atatürk, O’nun bu başarısı nedeniyle kendisine Mahmut Esat „Bozkurt” soyadını vererek kendisine yakınlık göstermiştir. Cumhuriyet yönetiminde Kürtlerin dili, ırkı ve kültürü yok sayılarak neleri varsa tümü Türklere mal edilir. Bu yeni yönetimin başına Selanikli Arnavut kökenli  Mustafa Kemal Paşa, "Atatürk“ ünvanıyla reisicumhur, başbakanlığa da Siirtten Malatya’ya göçen Kürünoğullar Kürt kökenli İsmet Paşa da başbakan olurlar!

  Bu konuyu uzun uzadıya yazmaya ne hacet. Yeni kurulan devletin Adalet Bakanlarından Dr. Mahmut Esad Bozkurt, Atatürk ve İsmet İnönü’yü de temsilen meclis kürsüsünde yüzlerce Kürt vekilin de gözlerinin içine bakaraktan şöyle der:“Benim fikrim, kanaatim şudur ki, bu memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır.“ der. Adalet Bakanı Dr. Mahmut Esad’a „Bozkurt“ soyadını bizat Atatürk tarafından kendisine verilirken, O’nu da ruhen teslim almış oluyordu! 

Kısaca Mahmud Esad’ın hayatına değinirsek O, 1892 yılında İzmir’in Kuşadası ilçesinde doğan, ailesi ise çiftçilik ve ticaretle uğraşırdı. Babası İzmir Umumi Meclis üyeliğinde bulunan Hacı Mahmut Oğulları’ndan Hasan Bey’in oğludur. II. Abdülhamit’in istibdat yönetimine karşı mücadeleye katılan dayısı Ubeydullah Efendi ile birlikte İstanbul’a gelerek 1908’de Hukuk Mektebine girmiştir.  Ubeydullah Efendi’nin ataları 1880 yılında Şeyh Ubeydullah Nehri Kürt Ayaklanmasından sonra  Ege Bölgesine sürgün edilen Kürtlerdendi. Diğer bir deyimle Dr. Mahmut Esad Bozkurt’un atalarının soyu Şeyh Ubeydullah Nehri’nin  sülalesine kadar dayanırlar. Bu konuda iyi bir araştırma yapmak lazım. Kime dayanırlarsa dayansınlar! Mahmuud Esad gibi yurtdışında hukuk öğrenimi, sonra da doktora tezi yazan birinin söylediği insanlık dışı sözleri günümüze damgasını vuran sözlerdir!

Siz bakmayın Türklerin şu atasözüne:“Ağaçtan maşa, Kürtten paşa olmaz!“ demesine!.. Osmanlı Sarayındaki kökü Bedirhan Paşa’ya dayanan onlarca Bedirxani Kürt Paşaları sarayda sadık ve güvenilir kişiler olarak yıllarca Osmanlıya hizmet yapmışlardır!..

Osmanlı Devri kapanınca, sonra bir yeni devir daha „Cumhuriyet“ adı  ile açılır! Halk arasında askere giderken tekrarlanan bir söz var:“Herro, merro!  Kürt Memet nöbete!“ Cumhuriyet yönetiminde yine Kürtlerin eliyle Kürtlerin üstüne çizgi atılır!..

Başbakan ve daha sonra reisicumhurluk yapan İsmet Paşa’nın Kürt konusundaki gelgitleri hep sürer gider! İsmet Paşa, Şeyh Said, Seyid Rıza ve arkadaşlarının asılmalarına sadece sesiz kalmamış ve asılanlara verilen cezalarda da söz ve yetki sahibi olan biriydi! 1937 yılında daha başbakan iken "Artık Dêrsim’de savaş bitmiştir. Bölgeyi normal hale getirmenin de zamanıdır!“ dediği için tüm faşist ırkçı takımının başta Atatürk ve Celal Bayar olmak üzere bir gece içinde İsmet İnönü’yü başbakanlıktan indirerek yerine Celal Bayar’ı başbakan olarak tayin ederler! O da 1938 yılı boyunca bölgeye barış ve huzur operasyonları adı altında faşist uygulamaları ile Kürtleri katlederek, geriye kalanların da kara vagonlara bindirilerek Anadolu’nun dört biryanına sürgüne gönderilirler. Bölge uzun bir süre insansızlaştırılır! Dersimlilerin başına gelmedik olayların sayısı azdır!.. Bu dönemde tüm Kürdistan bir Dersim’e dönüştürülür…

İsmet Paşa’nın Kürt kökenli Reisicumhurluğuna, yine Kürt olan Cemal Gürsel’in askeri okullarda bir Kürt düşmanı olarak yetişmiş olması, Hırıstiyan çocuklarının küçük yaşlarda ailelerinde alınarak yeniçeri ocaklarında kendi atalarına düşman yapıldığı gibi, O da Kürt olduğu halde bir Kürt düşmanı olmuştu. Cemal Gürsel,   Dersim’in Pilvenk Aşireti’nden olup, Erzurum’un Hınıs ilçesinde 10 Haziran 1895 tarihinde doğan, asker bir babanın 5 çocuğundan biriydi.  Hızır Paşa gibi O, da halkına düşmandı! 1961 yılında Cemal Gürsel, Diyarbakır'da halka açık meydanda konuşurken şu sözleriyle tanındı:“Bu memlekette Kürt yoktur! Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm!..“ diyordu. Adam kendi yüzüne tükürmekten haberi bile olmadan suskun halkın gözlerinin içine baka baka bu iğrenç sözlerini sarfediyordu!..

Bilmem ki Kürt kökenli diğer Türk Reisicumhurları olan Fahri Korutürk, Turgut Özal’ın yaptıkları ve kendilerne yapılanları da buna eklediğimizde Egemen Türklerin Kürtleri, Kürtler eliyle dövmeleri daha mı hoşlarına gidiyor?!.

Bir ülkede devlet eliyle milyonlarca Kürd’ün anadili yasaklanmışsa ve  o dili konuşanları egemen devletin insanları tarafından aşağılanıyorsa, o devletin de hali bugünkü Türkiye gibi olur!…

İnsan onuru kutsaldır! Bir kez ayaklar altına alınırsa onu tekrar ayağa kaldırmak çok güçtür!..

Aralık—2023

Abuzer Bali Han

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.