Kürtlerin ulusal birliği mümkün mü?

Kürtlerin ulusal birliği mümkün mü?

Kabaca Şiwan Perwer’in Halepçe şarkısında söylediği “defter ve kalemlerinizi alıp dünyaya sesimizi duyurun” popülizmi belki, bir trajedi anında, bir yardım çığlığı olarak normal kabul edilebilir ama bir ulusun, ulusal birliği benzer yöntemlerle inşa edile

A+A-

Ali Fikri Işık

Ölüm ile yaşam arasında gidip gelen kültürel bir varlık olarak Kürtler, Ortadoğu’da ilan edildikleri günah keçisi dehşetinden, gücün dehşetiyle, arındırıcı birliğe kavuşabilirler mi? Diğer bir ifade ile bin yıldır inşa edemedikleri birliği, sadece gücün dehşeti ya da duygusal kapasitesinden medet umularak, sırf duygudaşlık üzerine inşa edebilirler mi? 

“Hawar” ile “Yekitî” arasında duran o büyük mesafe doldurulmadan yani “ihtiyaçların aklileştirilmesi” çeşitli düzlemlerde ve eş zamanlılık içinde, herkesi tarif eden akli düzeyde, tasnif edilip tanımlanmadan, bin yılların gecikilmiş hali, salt bir imdat çağrısıyla telafi edilebilir mi? Hawar sadece imdat çağrısıdır ve yardım talebini ima eder; Yekitî, birlik talebidir ve ortak ihtiyaçların ortak aklını muhatap alır. Ortak akıl için, üstünde müzakere edilecek akli düzeyler zorunludur.

Her şeyden önce Hawar ve Yekitî’nin bambaşka içeriklere sahip olduğunu idrak edemeyen zihin, Hawar’ın Yekitî’nin basit bir izdüşümü olduğunu içselleştiremez. Elbette Hawar’a da ihtiyacımız var, Yekitî’ye de. İkisi de kültürel varoluşumuzun çok değerli kimlik kartlarıdır. Burada sözü edilen mesele, Hawar ve Yekitî ile nasıl iş görebileceğimizdir. Geleneksel olarak Yekitî’yi küçümseyen Hawar’a büyük anlamlar atıf eden bir kültürel varlığız.

Kabaca Şiwan Perwer’in Halepçe şarkısında söylediği “defter ve kalemlerinizi alıp dünyaya sesimizi duyurun” popülizmi belki, bir trajedi anında, bir yardım çığlığı olarak normal kabul edilebilir ama bir ulusun, ulusal birliği benzer yöntemlerle inşa edilemez.

Açıkça söylemek lazım gelir, Kürtlerin birlik şuuru gelişmemiştir, hatta Kürtler birlik halini sevmezler. Birlik bir başkasının yükünü taşımak kadar ağır gelir. Birlik bilincini, koskoca bir tarih şekillendirememişse, üç beş Hawar, çağrısının bu ihtiyacı karşılayacağı da epey kuşkuludur. Tarih içinde oluşan istikrarlı bir topluluğun, istikrar içinde geliştiremediği duygudaşlık kapasitesini, salt siyasetin ihtiyaçlarıyla gidermek, çok kestirme ve kolaycı bir yol gibi duruyor.

Birlik meselesi, hele ulusal birlik meselesi, dışarıya bakılarak, dışarıdakini taklit ederek çözebileceğimiz bir mesele değil; ulusal birlik bir iç meseledir ve içeriye bakmadan, bu meselenin akli düzeyleri tespit bile edilemez. Ulusal birlik esasında herkes için bir hukuk ve statü talep etmektir. Herkesi içeren ve hiç kimseyi dışarıda bırakmayan bir kapsayıcılık öngörür. Eğer bu doğruysa mesele, toplumun gelecek tasavvuru değil, bugünüdür. Gelecek tasavvurunu bugünden bir tanrı gibi ipotek altına almak, ulusal birliğe hizmet etmez. Birleştirmez, ayrıştırır.

Kendi ahvalımızın gerçekçi bir tablosunu çizmeden, bir bakıma bu tabloya etki eden günahlar ve sevaplar tartıya çıkarılmadan, birlik filan sağlanamaz. Olsa olsa herkese ayrışmak için bahane ve mazeret üretilmiş olur. Nitekim olan da budur.

Antik çağlarının günah keçisi, ekseriyetle bir insandı; günümüzde Ortadoğu’nun günah keçisi, bir bütün olarak Kürtlerdir. Günah keçisinin mutlak yazısı ölüm ile ölüm arasında gider gelir; ölüm varsa diriliş yoktur. Troya çoktan düştüğü halde askerlerine savaşmalarını emreden Vergilius’un Aenes’inin ifadesiyle “Mağlup edilmiş olanları, şimdi kurtarılamayacaklarını bilmekten başka hiçbir şey kurtaramaz.”

Oysa, herhangi bir statüko ile uzaktan yakından alakası olmayanların bilmesi gereken en “değerli değerleri” kaybedecek bir şeylerinin olmadığıdır. Her iktidar tanınmaya ihtiyaç duyar; tanınmayan iktidarların hiçbir hükmü yoktur. Köle efendisini tanıdığı için köledir. Kaybedilecek bir şeyi olmayanların iktidarı tanıyor olmaları, köleliği kabul ediyor olmalarından başka bir sonuç doğurmaz.

Bu yazı ilk olarak K24’de yayınlanmıştır

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.