Libya’da Türkiye'yi ne bekliyor?
Hükümete Libya'ya asker gönderme yetkisi veren tezkerenin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının bir yıl süreyle görev yapacağı Libya’ya gönderilecek asker sayısı ve kapsamı ile diğer ayrıntılara Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan karar verecek.
Haber Merkezi- Türk askerinin Libya'da görev yapmasına ilişkin tezkerenin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 509 milletvekilinin katılımında 184 ret oyuna karşı 325 kabul oyuyla geçmesi, önümüzdeki dönemde Türkiye’yi bekleyen gündeme dair soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.
Zira önümüzdeki hafta için öngörülen oylamanın aniden bu perşembe gününe alınması, Ankara’nın askeri ve siyasi açıdan giderek sıkışan Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle bağlantılı güçlere hızlı bir destek sağlamaya yöneldiği şeklinde okunuyor.
Hükümete Libya'ya asker gönderme yetkisi veren tezkerenin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının bir yıl süreyle görev yapacağı Libya’ya gönderilecek asker sayısı ve kapsamı ile diğer ayrıntılara Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karar verecek.
İlk aşamada deniz piyadeleri gönderilebilir
Ancak Ankara kulislerinde beklenti, ilk aşamada 200 kadar deniz piyadesinin istişari ve destek amacıyla sahaya gönderilmesi, ardından da önümüzdeki ay daha büyük çaplı bir gücün görevlendirileceği yönünde.
Türkiye’ye Tunus veya Cezayir’den henüz bir askeri üs veya deniz limanı imkanı sağlanmamış olması ise, müdahalenin çerçevesini sınırlandırıyor.
TOBB Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek'e göre Libya’ya asker konuşlandırmak sonuçları açısından çok ümit vaat etmiyor.
“Başka bir ülkenin iç savaşına müdahil olmak, buradan siyasi amaç devşirmek sonuçları açısından başarılması zor bir misyon. Öncelikle deniz güvenliğinin sağlanması gerekiyor, yoksa çok riskli bir iş. Militarizme teslim olmamak, aklıselimden uzaklaşmamak gerek.”
Suriyeli savaşçıların gönderilmesi
Türkiye'nin Suriyeli savaşçıları Libya'ya göndereceği iddiasına da değinen Özpek, söz konusu savaşçıların bir devlet hiyerarşisi içerisinde olmadıklarını belirterek, bu başıboş güçlerin yaptıkları eylemlerden dolayı sorumluluğu Türkiye Cumhuriyeti’nin üstlenmek zorunda kalabileceğini de önemle vurguluyor.
Merkezi Washington DC’de bulunan Middle East Institute’te Libya analisti Emadeddin Badi, tezkerenin kabulünden sonra Suriye’den daha fazla sayıda düzensiz birliğin Libya’ya akın etmesi durumunda iç savaşın daha kötü bir noktaya evrilebileceği uyarısında bulunuyor.
euronews Türkçe’ye konuşan Badi, “Bu aşamada Türkiye açısından öncelikli sorunlar lojistik düzeyde ortaya çıkacak” diyor.
Tezkerenin geçmesinden önce Suriyeli savaşçıların Libya savaş sahnesine inmesini “gizli kapaklı bir müdahaleye” benzeten Badi, Türk birliklerinin gönderilmesini çok daha “resmi” buluyor.
Mısır’la ilişkiler daha da gerilir mi?
Mısır yönetimi ise, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin geçmesine tepki gösterdi ve söz konusu adımın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2011 yılında aldığı 1970 sayılı "Libya’ya silah gönderilmesine ilişkin kararına" aykırı olduğunu ileri sürdü.
General Hafter'in iki günlük Mısır ziyareti esnasında Devlet Başkanı Abdulfettah el Sisi ile görüşerek askeri destek talep ettiği yönünde Arap basınında iddialar dile getirilmişti.
Ancak Badi’ye göre, şu ana kadar Hafter güçlerine lojistik destek verdiği iddia edilen Mısır’ın Türkiye ile Libya meselesi üzerinden bir vekalet savaşına girişecek askeri yetenekleri bulunmuyor.
“Türkiye’nin müdahale kararına tepki olarak Mısır’ın desteğini daha da artıracağını ise beklemiyorum” diye ekliyor Badi.
Rusya belirleyici güç
Uzmanlar bu aşamada Rusya’nın tepkisinin belirleyici olacağı ve önümüzdeki günlerde Ankara-Moskova hattında Libya üzerinden bir istikrar planının geliştirilebileceği konusunda ise hemfikir.
Oxford Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler alanında misafir öğretim üyesi ve Valdai Kulübü uzmanı olan Galip Dalay, Türkiye’nin sahada hem aktör olarak etkin olup hem de anlamlı diyalog kurabileceği yegane ülkenin Rusya olduğunu düşünüyor.
euronews Türkçe’ye konuşan Dalay, “İtalya ile de pozisyonumuz benzer, ama İtalya sahada Haftar’a bu ölçüde nüfuz edebilecek bir ülke değil. Şu anda sahada aktif olarak askeri dengeye hitap edebilecek ve Türkiye ile konuşabilecek tek ülke Rusya’dır” diyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek üzere 8 Ocak'ta Türkiye'yi ziyaret edecek. Görüşme gündeminde Libya’da olası ateşkes mutabakatı üst sıralarda yer alıyor.
Dalay, “Türkiye Rusya ile “sınırlı bir Astana” sürecini, Trablus ve çevresine odaklanan sınırlı bir diyalog şeklinde başlatabilir, Rusya buna Cezayir gibi Arap dünyasında en yakın ilişkileri tesis etmiş olduğu bir ülkeyi dahil edebilir” diyor.
Dalay’a göre, Rusya önümüzdeki dönemde Libya ve Suriye dosyalarını daha fazla birleştirecek ve Libya’da Ankara’ya destek karşılığında İdlib’de daha fazla taviz isteyebilir, Ankara’yı Esad rejimine alan açan bir denkleme daha fazla zorlayabilir.
Dalay, “dış politikadaki krizlerin merkez üssünün Doğu Akdeniz’e kaydığını” düşünüyor.
Moskova her ne kadar Libya krizine doğrudan ya da dolaylı müdahil olduğu yönündeki iddiaları reddetse de, Putin'e yakın bir oligarkın sahibi olduğu Wagner Grup adlı paramiliter örgüte bağlı paralı askerlerin Hafter’in saflarında savaştığı konusundaki iddialar son dönemde oldukça güçlendi.
Dalay, taraflar arasında bir diyalog iradesi şekillenmesi durumunda, askeri olarak sahanın yeniden şekillendirilebileceği, paralı askerler meselesinin ise o süreçte askeri stratejiler çerçevesinde ele alınabileceğini kaydediyor.
Euronews
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.