Memduh Selim ve arkadaşlarının Antakya sancağındaki faaliyetleri - 10
.
Seîd Veroj
Memduh Selim, 1929’un sonlarına doğru Fransa yönetimi tarafından Antakya Lisesi’nde Felsefe öğretmeni olarak görevlendirilir. Antakya’da bulunduğu süre içerisinde, arkadaşlarıyla birlikte bir yandan “vatani” dediği Suriye’deki Arap şovenistleriyle ve diğer yandan da Kemalist casuslar dediği aslen 150’liklerden olan Tarık Mümtaz, Refik Halid ve diğer Kemalist Türk yanlılarıyla sürekli bir didişme halinde olmuştur. Fransa yönetimindeki Suriye’de “vatani” Araplara ezilmemeğe çalışırken diğer yandan da mümkün derecede arkadaşlarıyla birlikte örgütsel faaliyetlerini yürütmeye çalışır. Burada Kürdler adına örgütsel çalışma yaptıkları için, özelikle deşifre olmuş dört beş şahsiyetin adı geçmektedir; Memduh Selim, Mevlanzade Rıfat, Ali İlmi, Hüsnü Barazi, Emin Brosk ve tarih öğretmeni olan Çerkes Mahmut.
Sancaktaki Türk yönetim yanlısı basın, Antakya Lisesi’nde görev yapan bu üç Hoybun üyesine yönelik sürekli bir şikâyet, karalama ve itibarsızlaştırma kampanyasını yürütmüştür. Daha önce de belirtiğimiz gibi, Fransa, Türkiye ile yaptığı anlaşma gereğince; başta Kürd kadroları olmak üzere muhaliflerin 50 km sınırın ötesinde ikamet etmeleri gerekiyordu, Kürdlerin örgütsel ve siyasal faaliyetlerini sürekli gözetim ve denetim altında tutuyordu, Kürd siyasi kadrolarına baskı uyguluyor ve gerektiğinde onları farklı bölgelere sürüyordu. Yukarıda adı geçen üç şahsiyete Emin Brosk ve Mutasarrıf Hüsnü Barazi’yi de eklemek gerekir. Aslen Cıbran aşireti mensubu olan Emin Brosk, Xoybûn’un en aktif üyelerinden biriydi. Kaleme aldığı bir el ilanı Temmuz 1937’de İskenderun Sancağı, Kürd Dağı ve genel olarak Türkiye-Suriye sınırı bölgesindeki Kürd çevrelerinde dağıtıldı.[1] Memduh Selim Bey Hüsnü Barazi’yi anlatırken; Gayet fikirli bir Kürt’tür. Türkiye aleyhinde birtakım emellere taraftar değilse de, Suriye’de Kürtlerin tesanüd ve tekamülüne, terakki ve inkişafına bütün kalbiyle taraftardır. Benim de şeriki hissiyatımdır, lakin berayi siyaset tezahür edemiyor.”[2]
Dönemin Vakit gazetesinde yayımlanan bir yazıda, başta Memduh Selim ve Mevlanzade Rıfat olmak üzere Hoybun üyelerine yönelik karalama ve itibarsızlaştırma kampanyası açık bir şekilde görülmektedir. “Merkezi Halep’te olan Hoybun Kürt Cemiyeti azaları faaliyetlerine devam etmektedirler. Son zamanlardaki büyük muvaffakiyetsizlik bu serserileri nevmit (umutsuz, çaresiz) etmişse de gene faaliyetten geri durmamışlardır. Cemiyetin kâtibi umumisi Memduh Selim Halep’e giderek Mevlanzade Rıfat’la görüşmüş ve bazı beyannameler tabettirip Türkiye hududu civarına yaklaşmış ve bu beyannameleri Türk köyleri arasında neşretmek istemişse de Fransız mevki kumandanı meseleden haberdar olmuş ve bu hainleri yakalayarak melanetlerini icradan men etmiş, ikisini de Halep’e göndermiştir. Bunun üzerine Mevlanzade Rıfat Halep’te, Memduh Selim Antakya’da ikamete memur edilmişlerdir. İkisi de 24 saatte bir defa Fransız kumandanını ziyaretle ikamet mahallini değiştirmediklerini ispata mecbur edilmişlerdir.
21 Memduh Selim, Ali İlmi ve Mahmut, Vakit, 8 Eylül 1930. / Arşiv
Fransız idaresi bu adamları bir taraftan Türkiye aleyhinde faaliyette bulunmaktan menederken diğer taraftan da terfileri cihetini asla ihmal etmemektedir. Memduh Selim, Antakya lisesinde yüksek bir maaşla felsefe muallimi bulunmaktadır. Ali İlmi Edebiyat, Mahmut da Tarih muallimidir.
Bütün Antakya halkı bu üç melunun bilhassa Memduh Selim’in mektepte bulunmasından, hatta Antakya’da ikamet etmesinden şiddetle müteessirdir. Müteaddit defalar memleketten tart ve ihracı için mahalli hükümete müracaatlar yapılmışsa da hiçbir tesiri olmamıştır.”[3]
Bu ahvalde Memduh Selim, 1936’nın sonlarına kadar Antakya’da çalışmalarını ve yaşamını sürdürür. 9 Eylül 1936’da Paris’te Fransa ve Suriye heyeti arasında imzalanan bir anlaşmayla, Fransa Suriye’nin bağımsızlığını tanıdı. Bu anlaşmayla o zamana kadar Fransa’nın denetiminde olan İskenderun Sancağı meselesi de gündeme gelir. Bu sancağın Suriye denetiminde mi kalacağı yoksa Türkiye’ye mi geçeceği konusunu çözüme kavuşturmak için, Fransa’nın denetimindeki bölgede bütün etnik ve inanç gruplarının katılımıyla referandum gibi bir seçim yapılır. Antakya sancağında yapılacak seçim öncesinde, bir değerlendirme yapmak üzere Hoybun üst düzey yöneticilerinin katılımıyla farklı bölgelerde bazı toplantılar yapılır. Bu toplantılardan biri de Yüzbaşı Tevfik Cemil, Haco Ağa’nın oğlu Hasan ve Memduh Selim’in katılımıyla 22 Ağustos 1936’da Cezire’de yapılır. Hoybun üyeleri Kemalistlere karşı bir pozisyon alarak, mümkün derecede oradaki ekalliyetlerin Türkler lehine oy kullanmasını engellemeye yönelik bir tutum alırlar. Sancaktaki Fransız yöneticilerin telkin ettikleri fikre göre ise, sancağın vaziyeti zerre kadar değişmeyecektir. Ancak durum böyle olmadı, Türkiye lehine sonuçlanan referandumdan sonra, İskenderun Sancağı kademeli olarak Türkiye’ye katıldı ve Memduh Selim de Antakya’yı terk etmek durumunda kaldı.
Bu seçim sonrası sancaktaki ekalliyetlerin tutumuyla ilgili yaptığı değerlendirmede; “Ermenilerden gayrisi ile iş görülemez, yine bunlarla elbirliği zaruridir. Hınçaklar, sancakta biraz daha kuvvetlidir. Komünist Ermeniler de çoktur, lakin Taşnakların tesiri hepsinin fevkindedir. Herifler komitecidir... Fakat, şu Suriye işi herkesin elini kolunu bağlıyor, ne olacağını kimse bilmiyor, bu da Kemalistlerin şansıdır.”[4] diyecektir.
Memduh Selim’in 1936’nın sonlarında yapılan seçime kadar da Antakya’da olduğu dönemin istihbarat raporlarından anlaşılmaktadır. 18.11.1936’da İskenderun-Antakya’da yapılan seçimlere dair hazırlanan raporda; “Kızıllar” köyünün üçte biri, “Aktepe” kısmen, “Kırıkhan” Ermenileri Hoybuncu Memduh Selim’in tazyikiyle intihaba iştirak etmişlerdir.[5] denilmektedir.
24.08.1938 tarihli istihbarat raporunda ise Memduh Selim’in Halep’te İs’af-ı Muhacirin [Muhacirlere Yardım] adıyla kurulan cemiyettin katib-i umumisi olduğu belirtilmektedir. Ayrıca cemiyetin diğer faal azalarının, milletleri ve dini inancı da aşağıdaki gibi belirtilmiştir:
İhsan (Karamurt nahiyesi müdürü sabıkı) Alevi
Süleyman (Süveydiye nahiyesi müdür sabıkı) Alevi
Sadık Mukayyet (Antakya Muhasibi) Arap (sünni)
Memduh Selim Kürt
Zeki Arsuzî Alevi
Nedim Verd Alevi”[6]
Fransa Antakya’yı Türkiye’ye bıraktıktan sonra Memduh Selim Antakya’dan ayrılarak Derea, Lazkiye’de öğretmenlik yapmış ve daha sonra da Şam’da çalışarak orada eğitim müfettişi olarak emekliliğe ayrılır. Yaşamının geri kalan kısmını Şam’da geçirmiş ve orada muhacirler mahallesinde oturmuştur.
Lübnan’da yaşayan Çerkes kızı Feriha’ya olan aşkı, onu Mehmed Uzun’un Sîya Evînê romanının ana kahramanı yapmıştır. “Onu asıl roman kahramanı yapan, Çerkes kızı Feriha’ya duyduğu umarsız aşktır. Kavuşmaya çok yakın bir zamanda örgütü Xoybûn, Şam’dan kalkıp Ağrı’ya gitmesini ister ondan. Örgütün verdiği görevle aşkı arasında kalan Memduh Selim Bey, uzun süren bir iç muhasebeden sonra örgütün verdiği görevi kabul eder; aşkını orada bırakır, Ağrı’ya gider, isyana katılır. Döndüğünde, uğruna savaşmaya gittiği davası kadar sevdiği kız bıraktığı yerde değildir.[7] Yaşamının son dönemlerinde Gurgîn Mele Hesen’e pişmanlık duyduğu konuları anlatırken, “çok sevdiği Çerkes kızıyla evlenmemeyi” bunlardan biri olarak sıralayacaktır.
Mele Hesen Hişyar’ın oğlu Gurgin’e anlattıklarına göre hayatında pişmanlık duyduğu üç konuyu şöyle sıralamış: Birincisi, babamı dinleyip tıp mektebini okumamak; ikincisi, çok sevdiğim Çerkes kızıyla evlenmemek ve üçüncüsü de siyasete girmemdi.[8]
(Devam edecek.)
[1] Sabri Ciğerli & Didier Le Saout, age., s. 321
[2] T.C. Vekaleti Emniyet İşleri Umum Müdürlüğü, 12053/23490, 43 sayılı rapora ilişkin Ek: 22 /10/ 1936 gün ve 12 05 2 sayılı yazı
[3] Vakit Gazetesi, 8 Eylül 1930
[4] T.C. Vekaleti Emniyet İşleri Umum Müdürlüğü, 12053/23490, 43 sayılı rapora ilişkin Ek: 22 /10/ 1936 gün ve 12 05 2 sayılı yazı
[5]https://katalog.devletarsivleri.gov.tr/Sayfalar/eSatis/BelgeGoster.aspx?ItemId=1977746&Hash=9ACC42C911C75D8B67115CC1F993DD36326AD8704F61338A4F3DAB83D90E4468&Mi=2, 27.08.2024
[6]https://katalog.devletarsivleri.gov.tr/Sayfalar/eSatis/BelgeGoster.aspx?ItemId=1977828&Hash=C94EA5AFABCA00D80B29DC93108F66338B84984E7B415BFEFFDB890546A0E139&Mi=3
[7] Muhsin Kızılkaya, https://ararat-welat.blogspot.com/2010/07/iki-cami-arasnda-binamaz-caresiz-kurt.html, 20 Temmuz 2010
[8] Konê Reş, https://kovarabir.com/11439/kone-res-memduh-selim-bege-wani-1897-1976-diplomate-kurd-endazyare-pewendiyan-di-navbera-kurd-u-ermeniyan-de-u-himdare-komela-xoybune/, 23.08.2024
Kaynak: Rûdaw
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.