MLSA'dan 3 Mayıs önerisi: 'Kürt Gazetecilerle Dayanışma Günü' olarak kutlansın
.
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, Dünya Basın Özgürlüğü Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada Türkiye’de Kürt gazetecilerin maruz kaldığı baskılara dikkat çekti. Ok, 3 Mayıs'ın "Kürt Gazetecilerle Dayanışma Günü" olarak kutlanması önerisinde bulundu.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun 1993 yılında aldığı kararla 3 Mayıs, tüm dünyada “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” olarak kutlanıyor. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke içerisinde 165'inci sırada yer alan Türkiye’de, gazeteciler ve medya kuruluşları, günü tutuklama, gözaltı, sansür ve kapatılmalarla karşılıyor.
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) verilerine göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002'den bu yana en az 894 gazeteci tutuklandı. Gazetecilerin davalarını ve hukuksal süreçleri takip eden Medya ve Hukuk Çalışmalar Derneği (MLSA) Eşdirektörü Veysel Ok, 3 Mayıs dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu.
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TEHDİT ALTINDA'
Uluslararası basın özgürlüğü endeksinde gerilerde yer alan Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğunu belirten Ok, iktidarın kendi görüşü dışındaki gazetecileri yargı yoluyla taciz ettiğini söyledi. Bu tutumun Türkiye'nin demokratik yapısını ve uluslararası ilişkilerini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Ok, şunları söyledi:
"Son yıllarda kabul edilen dezenformasyon kanunları, gazetecilere yönelik baskıları artırıyor. Bu kanunlar, iktidarın bilgi akışını kontrol etme ve eleştirel sesleri bastırma amacı taşıyor. Uluslararası alanda, Türkiye'nin basın özgürlüğü konusundaki durumu yakından takip ediliyor. Ancak, henüz Türkiye'ye karşı ciddi yaptırımlar uygulanmış değil. Sonuç olarak Türkiye'de basın özgürlüğüne yönelik endişeler artıyor” diye belirtti.
KÜRT GAZETECİLERİN TUTUKLANMASI
Kürt sorununda yaşanan çözümsüzlüğün Kürt kurumlarına yansıdığına dikkati çeken Ok, baskıların en yoğun yaşandığı alanlardan birinin Kürt medyası olduğunu belirtti. Kürt gazetecilere yönelik her ay düzenli bir şekilde operasyonların yapıldığına işaret eden OK, şöyle konuştu:
“Geçen sene basın özgürlüğü gününde gazeteci Dicle Müftüoğlu ve Sedat Yılmaz tutuklandı. Bu sene de Erdoğan Alayumat, Esra Solin Dal ve Mehmet Aslan tutuklandı. Bu süreç, gazetecilere yönelik baskılarla birlikte sistematik bir hal almış durumda. Baskıların temel sebeplerinden birincisi, Kürt gazetecilere yönelik sansür ve baskı yoluyla tüm gazetecilere bir mesaj gönderme amacı taşıyabilir. İkincisi, Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve diyalog eksikliği, baskıların daha da artabileceği endişesini doğuruyor."
DAYANIŞMA ÇAĞIRISI
Tüm baskı ve yönelimlere rağmen Kürt medyasına yönelik dayanışmanın yetersizliğini eleştiren Ok, şu ifadeleri kullandı:
"Batıda yeterince bir dayanışma olmuyor. Bu da basın özgürlüğü mücadelesi konusunda güçlü bir mücadeleyi ortaya çıkarmıyor. Bir gazetecinin tutuklanması bir halkın tutuklanmasıdır. Çünkü Şırnak’ta veya Hakkari’de yaşanan bir olayı o gazeteci ortaya çıkarıyor. Yani kamuoyunun bilgi edinme hakkı ortadan kalkıyor. Onun için 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü Kürt Gazetecilerle Dayanışma Günü’ne çevirmek gerekiyor. ”
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.