İsmail Beşikci

İsmail Beşikci

Sosyolog
Yazarın Tüm Yazıları >

Müslüman Kürdlerde Milliyetçiliğin Gelişimi

A+A-

 

Nûbihar ve Zehra Vakfı 16 Mart 2025’te, Başakşehir’de, İnci Düğün Davet Salonları’nda, Kürd toplumunun her kesiminden insanların katıldığı bir iftar yemeği verdi. Kanımca 1000 (bin) kişiden fazla davetli vardı. Bu yemeğe İBV Başkanı İbrahim Gürbüz ve Davut Özalp’la birlikte ben de katıldım.

Bugün Basra Körfezi’nden Fas’a kadar 23 Arap devleti var. Bu devletler genel olarak Arap Birliği’ne üyedirler. Ayrıca, İslam İşbirliği Konferansı’na üye 57 İslam devleti var. Arap Birliği’ne bağlı ülkelerin hepsinin aynı zamanda İslam İşbirliği Konferansı’na üye oldukları biliniyor. Gerek Arap Birliği’ne üye devletlerin, gerek, İslam İşbirliği Konferansı’na üye devletlerin hepsi kendi milli çıkarları doğrultusunda hareket ederler. Bu devletler, kendi milli çıkarlarını korumak, büyütmek için bazan, ümmetin birliğini, geleceğini hiç düşünmeden, Arap Birliği veya İslam İşbirliği Konferansı’ kararlarına aykırı hareket ederler. Ama bu devletler, Kürdler, herhangi bir parçada milli haklar mücadelesine giriştikleri zaman, ayrı ayrı tepki verdikleri gibi, Arap Birliği veya İslam İşbirliği Konferansı olarak da tepki verirler. Kürdlerin bu mücadelelerinin İslam ümmetinin çıkarlarını baltaladığını, İslam ümmetini böldüğünü vs. söylerler. Fakat Kürdlerin sık sık karşılaştıkları soykırımları her zaman görmezlikten, bilmezlikten gelirler. Örneğin 16 Mart 1988’de, Halepçe’de karşılaştıkları soykırım konusunda Arap Birliğine bağlı ülkelerin hiçbirinin, bu konuda Saddam Hüseyin’in eleştirdikleri görülmemiştir. Aynı şekilde, İslam İşbirliği Konferansı’na üye devletlerinde bu konuda Saddam Hüseyin’i eleştirmedikleri, suçlamadıkları yakından bilinmektedir.

Bu devletlerin, Kürdleri baskıyla, zulümle yönettikleri de bilinmektedir. Örneğin İran, her gün henüz yirmili yaşlarda olan birkaç Kürdü idam etmektedir. Bu uygulamanın sistematik olduğu da anlaşılmaktadır. Henüz yirmili yaşlarda olan, evlenip çocukları olacak olan Kürdlerin sistematik idamlarını da bir çeşit soykırım olarak değerlendirmek gerekir. Çünkü bu şekilde Kürd nüfusunun büyümesi, çoğalması engellenmektedir. 16 Mart 1988’de, Halepçe’ye zehirli gaz püskürtülmesi ise tam anlamıyla bir soykırımdır.

***

1960’larda, 1970’lerde ve daha sonraları, milliyetçilik küçümsenirdi. Hem sol enternasyonalizm, hem sağ enternasyonalizm, ‘her türlü milliyetçiliğe karşıyız’ diyerek, milliyetçiliği küçümserdi. Halbuki, örneğin Türk milliyetçiliği ile Kürd milliyetçiliği arasında çok büyük bir fark, dağlar kadar büyük bir fark vardı. Türk milliyetçiliği asimilasyoncudur. Kürdleri ve azınlık halkları asimile etmek Türk milliyetçiliğinin şaşmaz bir görevidir. Halbuki Kürd milliyetçiliğinin, baskı-zulüm altında kalan, inkarla, redle, çeşitli yasaklarla karşılaşan Kürdleri, Kürd değerlerinin gün yüzüne çıkarmak gibi bir içeriği vardır. Bugün Kürdler arasında Kürd milliyetçiliğine daha olumlu bir yaklaşım var.

Yukarıda sözünü ettiğimiz iftar yemeği, Nûbihar Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Çevik’in Kürtçe konuşmasıyla başladı. Süleyman Çevik, yemek gecesi Halepçe soykırımının yıldönümüne denk geldiği için, Halepçe’de yaşamını yitirenleri anarak sözlerine başladı. Çevik, Kürdler arasında birliğin gerekliliğine vurgu yaptıktan sonra, Kürd dili üzerinde durdu. Dilin insan bedeninin bir parçası olduğunu, kimliği oluşturan, milli şuuru oluşturanın dil olduğunu söyledi ve dil çalışmalarına, özellikle de Kürtçe kitap basan tüm Kürt yayınevleri katkı ve destek istedi.

Nûbihar Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Çevik’ten sonra, Zehra Vakfı yöneticisi Abdullah Şahin de Kürtçe yaptığı konuşmada Halepçe’yi anarak, dilin önemine değinen bir konuşma yaptı.

Süleyman Çevik ve Abdullah Şahin’den sonra Zehra Vakfı’dan yazar Muhittin Zinar da bir konuşma yaptı. Zinar şunları seyledi: “Kainatı ve hayatı ayakta tutan düstur yardımlaşma ve dayanışmadır. Bu yüzden İlahi yasa, iyilikte ve takvada dayanışmayı emrederken, kötülükte ve düşmanlıkta yardımlaşmayı reddeder. Nubihar, alemdeki bu muazzam bağlantısallık yasasının kültürel, toplumsal ve politik yaşamda esas alınmasını salık verir. Duamız, Kürt, Türk ve Arap milletlerinin hukuki ve siyasi ilişkilerinin bu anlayışa uygun olarak şekillenmesi ve başkalarını yutmakla beslenen ırkçı hırslara yenik düşmemesidir. Nubihar, ideolojik dayatmalar yerine, önyargıları beslemek yerine, ahlaki değerleri ön plana çıkarır. Bu anlayışın bize yüklediği görev ise, politik korolara eşlik etmekten ziyade, barışın temelinde sevginin, hedefinde ise adaletin vesilelerini çoğaltmaktır.”

Bu yemeğe bazı ailelerin çocuklarını da getirmesi bence çok iyi. Ama binden fazla davetli arasında kadınların sayısı azdı. Bu konunu da konuşulması, tartışılması önemlidir, kanısındayım.

Nûbihar Dergisi, Ramazanlarda her yıl iftar yemeği veriyor. Kürdlerin bir araya gelmelerine, sohbet etmelerine vesile olduğu için bunun önemli bir gelenek olduğunu düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.