Osman Aydın: Dünyadan Harika Bir İnsan Göçtü
Bir insan ancak bu kadar güzelliği üzerinde barındırabilir. Dürüstlük, güzel ahlak, çalışkanlık, adalet, tevazu, hoşgörü, empati, merhamet, alçak gönüllülük, yardım severlik. Sayabileceğiniz bütün güzellikler onun kişiliğinin süslü parçalarıydı.
Osman AYDIN
Bir insan ancak bu kadar güzelliği üzerinde barındırabilir. Dürüstlük, güzel ahlak, çalışkanlık, adalet, tevazu, hoşgörü, empati, merhamet, alçak gönüllülük, yardım severlik. Sayabileceğiniz bütün güzellikler onun kişiliğinin süslü parçalarıydı.
16 yıl boyunca Federal Almanya’nın Çalışma Bakanı olarak başarılı performansı ile bilinir. Onu her zaman televizyonlarda görmek mümkündü. Bazen Kürt sığınmacılara bizzat yardım götürürken Şırnak’ta, bazen başında dört ucu düğümlü mendili kafasında okul inşaatına el arabasıyla kum taşırken Afganistan’da, bazen polis tarafından arabasının altına sokulduğunda bile “ben bakanım” demeden söyleneni yapan İspanya’da, bazen çocuklar yararına ve çocukları eğlendirmek için TV ekranlarında izledik onu.
Norbert Blüm, Çalışma Bakanı olarak katıldığı Yayıncılar Birliği'nin 1997 Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü'nü Yaşar Kemale vermesi nedeniyle Welt am Sonntag gazetesine yazdığı yazıda, Türk devletinin Kürtlere karşı acımasız olduğunu politik kaygıları düşünmeden açıkça yazmıştı. Çünkü onun adalet duyguları fazlasıyla incinmişti. “Kürtlerin Türkiye'de kendi yaşam tarzlarını sürdürmek ve anadillerini kullanmaktan başka bir şey talep etmediğini” yazıyordu.
Blüm, 1991 yılında Saddam'ın saldırısından kurtulmak için Türkiye'ye kaçan Kürtlerle ilgili bir anısını dile getirirken, "Bana kimse bunun bu kadar vahim olmadığını anlatmasın. Ben, 1991 yılında Türkiye - Irak sınırındaki Işıkveren köyünde her şeyi kendi gözlerimle gördüm. Dağın buz kesen tepelerinde 300 bin Kürt mülteci, dört ayrı kampta tutulmuşlardı. Ne su, ne de yakıp ısınmak için bir parça odunları vardı. Çocukların inlemesini duydum. Bitkin çocuğunu Kızılhaç doktoruna emanet etmek için çabalayan bir babanın (daha bugün bir çocuğumu toprağa verdim) şeklindeki çaresiz sözlerini ömrüm boyunca unutmayacağım. Kampın çevresindeki Türk askerlerinin hepsi de cehennem köpekleri gibi süngülerini takmışlar ve sanki Cengiz Han'ın ordularına karşı savaşmaya hazırlanıyor gibiydiler. İnatla ve merhametsizce sadece birkaç kilometre aşağıda, hayat kurtaracak sıcak vadiye inmelerine izin vermiyorlardı. Böylece Kürtler ve çocukları ölüyorlardı. Bu bir devlet değil, çetedir.” Diye yazıyordu. Çünkü onun getirdiği yardım malzemeleri, onun gözleri önünde askerlere dağıtılmıştı.
Yazısında ayrıca 1956 yılında Türkiye'de işçilik yaptığını da hatırlatan Blüm, "Ben ne konuştuğunu bilen biriyim. Türkler dost canlısı ve yardımseverdir. Ama hükümet zalimdir ve böyle insafsız bir yönetimle Avrupa Birliği yolu açılamaz" diyordu.
Yaşar Kemal'in Barış Ödülü'nü hak ettiğini de vurgulayan Blüm, yazısını şöyle tamamlıyordu:
"Yaşar Kemal ülkesinin acısını dile getiriyor. Üstelik yalnızca birkaç protesto gösterisiyle değil, tüm hayatıyla. Bu yüzden Barış Ödülü'nü hak etti."
Bugün 84 yaşında çok sevdiğin insanları bırakıp gittin. Yerin tereddütsüz Cennettir. Toprağın bol olsun. Seni tanıyan herkesin başı sağ olsun.
Fotoğrafta kucakladığı çocuk Güney Kürdistanlı sığınmacı bir Kürt çocuğudur. Çocuğu kucaklayışında sevgi ve merhameti kelimelerle anlatmak mümkün mü bilmiyorum.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.