OSMAN AYDIN: KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK MEKTUP

OSMAN AYDIN: KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA AÇIK MEKTUP

.

A+A-

Osman AYDIN

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu:

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı

Siz, CHP Genel Başkanı sıfatıyla 23 Aralık 2021 günü Elmadağ Belediyesi’nin düzenlediği bir programa katılırken bir gazetecinin sorduğu soruyu, “Kürdistan lafından ben de rahatsız oluyorum. Benim ağzımdan hiç bugüne kadar böyle bir şey duydunuz mu? (...) İki kırmızı çizgimiz var, birincisi vatan, ikincisi bayraktır. Bunlar bizim kırmızı çizgimizdir. ” şeklinde cevaplamıştınız.

Sayın Kılıçdaroğlu:

Verdiğiniz demeçlerde çok sık olarak empati, eşitlik, hoşgörü gibi değerli kavramlardan söz ediyorsunuz. Bu kavramlara inandığınızı varsaydığımdan size bu açık mektubu yazmak gereğini duydum. Bu kavramlardan bihaber olan biri olsaydınız bu gereği hissetmeyecektim.

“Kürdistan” varolan bir coğrafyanın adıdır ve Kürtlerin binlerce yıldır üzerinde yaşadıkları yurtlarıdır. Bu isimlendirme Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de resmi olarak kullanılmış, kayıtlara geçmiş ve devletin arşivlerindeki yerini almıştır. Devletin resmen kabullendiği “Kürdistan” sözcüğü sizde neden rahatsızlık yaratiyor doğrusu anlaşılır bir şey değil.

Bu isimlendirmenin varlığını veya yokluğunu bu saatten sonra tartışmak abesle iştigal olur. Sadece hepimizin yapacağı şey bu gerçeği kabul ederek konuyu konuşmaktır.

“Kürdistan” isimlendirmesi bir coğrafyanın kadim ismi ve bir halkın vatanı olduğuna göre bu isimlendirme elbette yerine göre coğrafik, yerine göre siyasi anlamda kullanılmıştır ve kullanılacaktır.

Sayın Kılıçdaroğlu:

Empati sözcüğünü sık kullanan birisiniz. Sözkonusu konuşmanızda kırmızı çizgilerinizin olduğundan söz ediyorsunuz. Elbette kırmızı çizgileriniz vardır. Hatta olmalıdır da. Bu çok doğal bir durum. Ancak başkalarının da kırmızı çizgilerinin olabileceğini düşündünüz mü hiç? Başkalarının da sizin gibi kırmızı çizgilerinin olabileceğini kabul etmeniz gerekmez mi?

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin son yüz yılında partinizin iktidarları döneminde Kürtler yok sayıldı. Kürtçe yasaklandı. Katliamlar ve asimilasyon uygulamaları yapıldı fakat mızrak çuvala sığmadı ve şimdi Kürtler ve Kürtçe’nin varlığını kabul ettiniz ama Kürtlerin yurdu Kürdistan hala antidemokratik çemberinizden kurtulmuş değil.

“Helalleşme” dediniz. Günlerce anlattınız, yazıldı, çizildi ama anlaşılıyor ki bu helalleşme Kürtler ile Kürtlerin sahip olduğu değerleriyle ilgili değilmiş. Bunu sözkonusu söyleminizle siz belirtmiş oluyorsunuz.

Bir asırlık partinizin, çok partili döneme geçildikten sonra Kürt halkının oylarını alamamasını ve hatta şimdilerde Kürt halkının size tevecühünün yüzde 1 – 2 lerde olduğunu elbette yetkili organlarınızda tartışıyorsunuzdur. Acaba bu tartışmaların sonunda doğru cevabı bulabildiniz mi? Bu husus kamuoyunun merak konusu olarak ortada durmaktadır.

Kürdistan ismi bütün Kürtler için tartışmasız kabul gören bir kavramdır. Bu ismi, bölücülükle, terörle, vatan hainliğiyle örtüştürmek eğer Kürt halkına karşı özel bir planın parçası değilse, cehaletin sonucudur demek acaba çok kaba bir belirleme mi olur? Elbette ki niyetim kabalaşmak değil, amacım sadece bu konuda düşüncelerimi ve duygularımı yansıtmaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin imzacısı olduğu başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi pek çok uluslararası anlaşmanın hükümleri -ki bunlar iç hukukun üstünde yer alırlar- ve partinizin üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal’in ilkeleri karşısında bu açıklamanız, talihsiz bir açıklama olarak tarihe geçecektir.

Siz iktidar olmak isteyen ciddi bir partinin Genel Başkanısınız. İktidara geldiğinizde bu uluslararası ilkelere uymak durumunda olmayacak mısınız? O zaman bu tür talihsiz söyemlerde bulunmanız sizin için ciddi güven kaybı olmayacak mı?

Kabalaşmak elbette reddettiğim bir durum ama Kürtlerin sahip olduğu değerlere yönelen saldırı ve tahribatlara duyarsız kalmayı da hiç bir Kürt’ten beklemeyin.

Türkiye’de milyonlarca insan sizi iyi bir parti adamı değil, iyi bir devlet adamı olarak görmek istiyor. Milyonların bu isteğini lütfen ciddiye alın. Ciddi devlet adamlığının gereklerinden biri de gerçekler ne kadar can yakıcı olursa olsun onu kabullenmek ve o gerçekliğe uygun olarak politika üretip sorun çözmektir.

Saygılarımla

Osman Aydın

01.01.2022

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.