Osman Aydın: Menemen Olayı ve Kürtler
.
Osman AYDIN
Türkiye Cumnuriyeti tarihinde pek çok yönüyle karanlıkta kalmış olan olaylardan biri de Menemen Olayı’dır. Resmi tarihin izahını yalanlayan bilgi ve bulgular, bu olayın devlet yetkilileri tarafından düzenlenen provokatif bir olay olduğuna dair güçlü şüpheleri haklı çıkarmaktadır. Bu konuda şüpheler ordu komutanı General Fahrettin Altay ve o dönemde 1. Kolordu Komutan vekili olan Mustafa Muğlalı’yı işaret etmektedir.
Olayı başlatan beş kişi Giritli Derviş Mehmet, Şamlı Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan ve Küçük Hasan’dır. Onlara katılanların bir kısmı bindirilmiş güçler, bir kısmı da merak saikiyle katılan Menemen halkıdır.
Olayın başlamasıyla Menemen’deki askeri birliğin komutanı deneyimli muvazzaf subaylar varken, asıl mesleği öğretmenlik olan Mustafa Fehmi Kubilay’ı görevlendirir.
Olaydan bir ay sonra 24 Ocak 1931 günü yargılamalar başlar ve 29 Ocak'ta mahkeme, 36 (ölmüş olan bir sanık ile birlikte 37) kişinin idamına, 40 kişinin sorumsuzluğuna, 27 kişinin beraatine, 41 kişiye de çeşitli hapis cezaları verilmesine karar verir. Bu karar TBMM’nin 611 sayılı kararı ile idam hükümlülerinin altısını yaş küçüklüğü nedeniyle cezalarını müebbet hapse, iki kişinin de idam cezasını iki yıl hapse çevirir.
İdam mahkûmları, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edilir. İlginçtir idam edileceklerden biri idam sehpasının önünden kaçar ancak iki hafta sonra yakalanıp, idam edilir.
Bu yargılamanın bazı özelliklerini belirtmede yarar var.
1. Mahkeme bir sıkıyönetim mahkemesidir ve Menemen Olayı nedeniyle kurulmuştur.
2. Mahkemenin başkanı Miralay (Albay) Mustafa isimli kişidir. Bu kişi ilerde General Mustafa Muğlalı adıyla Van’ın Özalp İlçesin’de 33 Kürdü yargısız kurşuna dizdiren kişi olarak karşımıza çıkacaktır.
3. Yargılama bir gün sürüyor. 24 Ocak 1931 de 145 sanıklı dava başlıyor ve ertesi gün karar açıklanıyor. Kişilerin savunma yapamadıkları, hatta yeterince sorgulanmadıkları açıktır. Zaman ancak kimlik tesbiti için yeterli olabilmektedir.
4. Bildiğimiz kadarıyla bu davada üç Kürt yargılanmıştır. Şeyh Esad, oğlu Mehmet Ali ve Harputlu Hayrullah (Hamal olan bu kişi de idam ediliyor. Suçu olayı seyrederken onun omuzundaki hamallık ipini göstericilerden birisinin alıp, ve bu iple Kubilay’ı bağlaması)
5. Olay nedeniyle idama mahkum edilen iki Kürt aydını Şêx Esad Erbîlî ve oğlu Mehmet Ali Efendi olay öncesinde, sırasında ve sonrasında hiçbir zaman Menemen’de bulunmamışlar. İstanbul Erenköy Kazasker’de ikamet etmektedirler.
6. Bu davada 4 tane de kadın yargılanmıştır.
7. Davanın sonunda 28 kişi idam edilmiştir.
8. Davada sanıkların müdafi tutuma hakları yoktur ve karar Yargıtay nezdinde temyize tabi tutulmamıştır.
Cumhuriyeti’nin açık ve gizli güç odaklarının her dönemde Kürt entellnektüel kaynaklarının kurutulması yönündeki anlayışı Menemen Olayı ile bir daha sergilenmiştir.
Kamuya sunulan bilgi kaynaklarında Menemen Olayı nedeniyle yargılanıp asılan Şêx Esad Erbîlî hakkında bazı yanlışlar mevcut.
Birinci yanlış, sanatçı Mehmet Ali Erbili’in dedesi olduğu yolundaki belirlemedir. Aslen Güney Kürdistan’ın Erbil kentinden olan Şêx Esad, (ki Erbîlî isimini buradan almış) Mehmet Ali Erbil’in dedesinin babasıdır. Mehmet Ali Erbil’in dedesinin adı da Mehmed Ali’dir.
İkinici yanlış, Mehemet Ali Erbili’in dedesi Şêx Esad’ın Menemen Olayı nedeniyle idam edildiği yolundaki belirlemedir. Şêx Esad hakkında Menemen Sıkıyönetim Mahkemesi idam kararı vermiş, ancak 65 yaşından büyük olduğu için idim cezası 24 yıl ağır hapse çevrilmiştir.
Üçüncü yanlış, 95 yaşında öldüğüne ilişkin belirlemedir. Mahkemede kimlik tesbiti sırasında Şeyh Esad 1264 (1847) doğumlu olduğunu beyan etmektedir. 3 Mart 1931 tarihinde Menemen Hastahanesi’nde üremiden vefat ediyor. Buna göre 84 yaşında vefat etmiştir.
Bazı kaynaklar onun zehirlenerek öldürüldüğü yolunda iddialarda bulunmaktalar.
Şêx Esad bir din bilgini ve tarikat (Nakşibendi/Xalidî) önderidir. Şairdir. Kürtçe, Türkçe Farsça şiirleri bulunmaktadır. Saidi Kürdi’nin yakın arkadaşıdır ve arşivlerde birlikte çektikleri bir fotoğrafları da bulunmaktadır. II. Abdulhamit döneminde 10 yıl kadar Erbil’e sürgüne gönderilmiş ve meşrutiyetin ilanından sonra tekrar İstanbul’a dönmüştür.
Menemen olayı nedeniyle 23. Aralık 1930 tarihinde oğlu ile birlikte gözaltına alınıyor. (Olay günü olay yerinden çok uzakta bir yerdeki evinden oğlu ile birlikte gözaltına alınması, onun hakkında kararın daha önceden verildiğini göstermektedir.)
Kemalist yönetim Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasına ilişkin yasayı çıkarırken hedeflediği en büyük amaç, Kürdistan’da Kürtleri bilgi kaynaklarından ve eğitim kurumlarından uzak tutmaktı. Çünkü o dönemin Kürt aydın kesiminin yetiştiği eğitim kurumları ya devletin denetimindeki Darülfünün (Üniversiteler) veya medreselerdi. Medreselerin eğitim kurumları olmasının ötesinde dil ve kültür bazında Kürt ulusalcılğının da en önemli kaynaklarından biriydi. Bu iki kaynaktan yetişen Kürt aydın kesimi, Kemalist yönetim tarafından, 1925 yılındaki Kürt Ulusal Hareketinin bastırılmasından sonra büyük ölçüde ya yok edildi, ya da Kürdistan dışına çıkarılarak kendi coğrafyaları ve halkı ile ilişkilerini koparıldı.
Kuzey Kürdistan’da medrese çıkışlı Kürt aydın kesimine yönelik baskıların bir nedeni de Kürt Nakşibendiliği’dir. 18. yy.ın sonlarında Kürt bilgini Mevlana Xalid’in Nakşibendiliği yeniden yorumlaması ve ona Kürdistani bir kimlik kazandırması ile birlikte Bahaeddin Nakşibendi tarafından kurulan Türk Nakşibendiliği, Kürt Nakşibendiliğine hep düşman olmuştur. Çünkü Mevlana Xalid’in öğrencileri Kürdistan’da kurdukları medreselerde Kürtçeyi eğitim dili olarak kullanırlarken, bir yandan da Kürt ulusal bilincinin gelişmesine çalıştılar. Nehri Şêxleri, Barzan Şêxleri, Şêx Ali Ailesi (Şêx Said’in dedesi), Sise Şêxleri ve daha birçok medrese sahibi yurtsever şeyh aileleri Nakşibendiliğin Xalidî koluna mensuptular ve bu misyonun altındaydılar.
Şêx Esad Erbîlî Xalidî Nakşibendiliğinin postnişini idi. Menemen Olayı Şêx Esad Erbîlî’yi ortadan kaldırmanın bahanesi oldu. Mahkeme sorgu tutanaklarında ve savcının iddianamesinde gerek Şêx Esad ve gerekse oğlu Mehmet Ali hakkında Menemen Olayı ile ilgili olarak hiç bir somut iddia veya delil ortaya konmamıştır. Sadece sanıklardan iki kişinin Şeyh Esad’ın bir sohbetinde bulunduğunu (sohbetin içeriği de bilinmiyor) söylemesi onların bu olayla bağlantısının kurulmasına ve Nakşibendi Tarikatı’nın gizili örgüt sayılmasına yetmiştir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.