OSMAN AYDIN: VATAN KONUSUNDA FARKLI ALGILAR

OSMAN AYDIN: VATAN KONUSUNDA FARKLI ALGILAR

.

A+A-

Osman AYDIN

Türk kimliği irdelendiğinde, Türk halkının toplumsal genlerine sinmiş bazı özellikler nede-niyle bugün pekçok sorunun çözümü ya çok güçleşmekte veya imkansız hale gelmektedir. Çünkü toplumun kavradığı ve sahip olduğu değerler ile devlet tarafından kavratılmak istenen değerler farklıdır. Bir başka anlatımla toplumun sahip olduğu ve kimliğinden gelen tercihler ile devletin resmen dayattığı tercihler farklıdır. Yani gerçek kimlik ile kazandırılmak istenen resmi kimlik örtüşmemektedir. Bu nedenle toplum ile devletin resmi ideolojisi arasında devamlı bir uyuşmazlık ve çatışma görülmektedir.

Devlet aşamasına gelmiş toplumlarda temel iki öge herzaman siyasetin ve hukukun odak ögeleridir: VATAN ve DEVLET. Türk toplumunun devlet geleneği eskidir. Ancak devlet geleneği ile vatan sahipliği aynı tarihsel geçmişe sahip değildir. Şu veya bu modelle yönetilen Türk toplumunun tarihi, bir anlamda yurt / vatan arama serüvenidir. Denebilir ki Türk toplumu, uzun dönem vatan / anavatan edinemeden yönetilmiş bir toplum karakterine sahiptir. Giderek bu durum, ulus olmadan devlet olma yapısını kendisine kazandırmıştır.

Türk halkının belleğine kazıdığı önemli bir özdeyişi vardır: “Vatan, doğduğum yer değil, doyduğum yerdir.“ Bu özdeyiş Türk toplumu ile vatan arasındaki ilişkinin çarpıcı formülasyonudur. Devlet, bu halkın belleğine vatan kavramını kazımak isterken, tarihsel ve sosyal olgulardan uzak, hurafe ve sloganlara dayalı söylemlerin arakasına sığınma gereğini duymaktadır. Bu nedenle, “vatan”, “millet”, “Sakarya”, vatanın bölünmez bütünlüğü“, “çakıl taşı” gibi kavramlarla Türk halkı vatan ögesine ve bilincine motive edilmeye çalışılmıştır.

Önce Osmanlı Meclisi Mebusanı’nda, daha sonra da Büyük Millet Meclisi’nde siyasi bir kararla kabul edilen Misakı Milli ile devletin olmazsa olmaz şartı olan anavatan olarak kabul edilen coğrafyanın sınırları belirlenmiş olmasına rağmen, Türkiye Cumnuriyeti ve kurucu önderi Mustafa Kemal bile bu misakın arkasında durmamıştır.

1924 yılında gazetecilere Musul meselesi nedeniyle demeç veren Mustafa Kemal “Musul bizim için yalnız petrol meselesi değildir. Musul bizim için memmleket meselesidir. Musul memleketin bir parçasıdır. Bundan vazgeçilemez „ dediği halde birkaç ay sonra Kuzey Irak ve Musul meselesinin çözümü Cemiyeti Akvam’a bırakılarak sonuçta bir miktar petrol karşılığında İngilizler’e verilmiştir. Yani “memleket parçası” “müstevlilere” terkedilmiştir.

Türk toplumunda oluşan/oluşturulan vatan algısı budur.

Kürt kimliğine bakıldığında ise farklı bir algı ile karşılaşmaktayız. Tarihin en büyük göç dalgalarına, en amansız istilacıların yağma ve katliamlarına defalarca maruz kalmış olmalarına karşın Kürtler, vatan olarak algıladıkları coğrafyayı terk etmemek konusunda ısrarla ve inatla direnmişlerdir.

Devlet Kürtlerin bu ısrarlı tercihini yıkmak için sürgünler ve katliamlar gerçekleştirmekten geri durmamıştır. Son yarım yüzyılda da savaş bahane edilerek, Kürtler ile yaşadıkları yurtları arasındaki ilişkiyi koparmaya çalışmaktadır. Kürtler binlerce yıllık yurtlarından koparılmak için kendilerine dayatılan büyük trajediyi yaşamaktadrılar.

Kürt sorununun Türkiye’de çözüme ulaşamamasının ve devlet tarafından çözülmek istenmemesinin altında yatan pek çok önemli neden vardır. Bu önemli nedenlerden biri Kürt ve Türk halkının toplumsal genlerine kazınmış ve kimliklerinin bir ögesi haline gelmiş olan “vatan” kavramını algılamalarındaki ve sahiplenmelerindeki farklılıktır.

Kürtler binlerce yıllık vatanlarına sahip çıkarken, Türkler sonradan kondukları bu coğrafyayı kendi vatanı olarak tanımlarken Kürtleri de yok saymaktadırlar.

Vatan algısındaki bu farklılık, Türkiye’de yaşayan insanların muhtaç oldukları barışa, demokrasiye, insanca yaşamaya, mutluluğa ve rafaha ulaşılmalarında önemli bir engeldir. Devlet bu engelin aşılması yönünde istekli görünmediği gibi, Türk halkını hala aksi yönde motive etmenin çabası içindedir

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.