PAK: 33 Kurşun olayının 77. yıldönümünde savaşa, çatışmalara ‘hayır’, siyasi çözüme ‘evet’ diyoruz

PAK: 33 Kurşun olayının 77. yıldönümünde savaşa, çatışmalara ‘hayır’, siyasi çözüme ‘evet’ diyoruz

PAK (Kürdistan Özgürlük Partisi) 1943’te Van’ın Özalp ilçesinde yaşanan ve 33 Kürdün öldürülmesiyle sonuçlanan olayın yıl dönümünde siyasi çevrelere Kürt sorununun çözümü için çağrıda bulundu.

A+A-

PAK (Kürdistan Özgürlük Partisi) 1943’te Van’ın Özalp ilçesinde yaşanan ve 33 Kürdün öldürülmesiyle sonuçlanan olayın yıl dönümünde siyasi çevrelere Kürt sorununun çözümü için çağrıda bulundu.

PAK Basın ve İletişim Bürosu’ndan yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Van'ın Özalp ilçesinde Temmuz 1943'te kaçakçılık yaptıkları iddiasıyla 40 köylü gözaltına alınır. Mahkeme yalnızca 5 kişiyi tutuklayarak geri kalanları serbest bırakır.


2-085.jpg

Mahkemece serbest bırakılan köylülerden 33’ü, mahkemenin kararını hazmedemeyen ve Özalp'a gelen 3.Ordu Komutanı Mustafa Muğlalı'nın emriyle 30 Temmuz 1943 tarihinde hayvan kaçakçılığı yaptıkları iddiasıyla evlerinden bir gece yarısı toplatılıp karakola götürülmüş ve sonrasında ise Sefo Deresi'ne (Geliyê Sefo) götürülmüşlerdir. Bunlardan biri ‘Bizi öldürmeye götürüyorlar’ diyerek firar etmeyi başarmış, diğer 32 kişi gözleri ve elleri bağlı olarak yargısız, sualsiz Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın emriyle kurşuna dizilmişlerdir.


 

Şair Ahmed Arif 33 kurşun olayını, bu katliamı şöyle ifade etmişti:


 

‘Vurulmuşum

Düşüm, gecelerden kara

Bir hayra yoranım çıkmaz

Canım alırlar ecelsiz

Sığdıramam kitaplara

Şifre buyurmuş bir paşa

Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız


 

Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz

Rivayet sanılır belki

Gül memeler değil

Domdom kurşunu

Paramparça ağzımdaki...’


 

Evet, olaydan yaralı olarak kurtulan köylü durumu ilgili makamlara duyurmayı başardıysa da yapılan başvurulardan bir sonuç alınamadı.


 

Bu şekilde örtbas edilmeye çalışılan olay, ileriki yıllarda bazı parlamenterler tarafından yeniden gündeme getirildi. TBMM Başkanlığı'na verilen bir soru önergesinin kabul edilmesi üzerine olayla ilgili asker ve sivil yöneticiler hakkında soruşturma açıldı. Bütün sanıkların Genelkurmay Askerî Mahkemesi'nde tutuklu olarak yargılandığı davada kurşuna dizme emrini verdiğini söyleyen Orgeneral Muğlalı, ileri yaşı ve hafifletici nedenlerden ötürü 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ama Askerî Yargıtay kararı bozdu; Orgeneral Muğlalı yeni yargılama başlamadan 11 Aralık 1951'de (71 yaşında) hapiste öldü. 12 Şubat 1956 ve 25 Şubat 1956 tarihlerinde Meclis'te görüşülen konu, 1958 tarihli Meclis Tahkikat Komisyonu raporu ve Meclis görüşmeleriyle zaman aşımı ve çeşitli af yasalarından dolayı kapatılmıştır.


1-076.jpg

Tarihe ‘33 Kurşun olayı’ olarak geçen bu yargısız infaz, Kürt halkının maruz kaldığı ne ilk, ne de son katliam oldu.


 

Türkiye Devleti'nin kuruluşundan 1940'lara kadar, Şeyh Saitleri, Cıbranlı Halit Beyleri, Seyid Rızaları ve onlarca Kürt liderini idam eden, çocuk, kadın, yaşlı demeden binlerce Kürdü mağaralarda yakan, onbinlerce Kürdü toplu kıyımdan geçiren, kafasını kesen, boğan, öldüren, Zilan Deresi’ni kan gölüne dönüştüren Türkiye Devleti’nin hiçbir yetkilisi bu yaptıklarından dolayı yargılanmadılar, cezalandırılmadılar.


 

Bundan cesaret alan daha sonraki Türk Devlet yöneticileri de aynı tutumlarını sürdürdüler.


 

İşte Van’ın Özalp İlçesinde 3.Ordu Komutanı Orgeneral Mustafa Muğlalı’nın emriyle 32 Kürt köylüsünün yargısız, sorgusuz bir şekilde katledilmeleri de Türkiye Devleti’nin izlemiş olduğu inkar ve imha siyasetinin tekerrürü olmuştur.


 

Ne yazık ki, 33 Kurşun olayından sonra da bu asimilasyon, inkar ve imha siyaseti, onbinlerce kürdün öldürülmesine, binlerce köyün yakılıp, yıkılıp, boşaltılmasına yol açmıştır.


 

Roboski’de de 33 Kürt gencinin yargısız, sorgusuz Türkiye Devleti’nin askeri güçleri tarafından katledilmesiyle, neredeyse 33 Kurşun olayı yeniden tekerrür etmiştir.


 

33 Kurşun olayının 77. Yıldönümünde, Türkiye Devleti’ne bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Savaş, askeri operasyon ve ölüm, Kürt , Kürdistan meselesinin çözüm yolu değildir. Tüm silahların sustuğu bir ortamda, tüm Kürt partilerinin katılımıyla, diyalog yoluyla, siyasal çözüm yollarını açmak en doğru, makul ve insani yoldur.

30.07.2020


 

PAK Basın ve İletişim Bürosu

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.