PAK: "Enfal sadece Kürdistan halkına değil, tüm insanlığa karşı yapılmış bir soykırımdır"

PAK: "Enfal sadece Kürdistan halkına değil, tüm insanlığa karşı yapılmış bir soykırımdır"

Kürdistan Federe Devleti sadece Kürtler için değil, Asuri, Türkmen, Arap ve tüm diğer etnisiteler, Yezid, Süryan, Hıristiyan, Kıldan, Şebek, Ehli Hak, Şii tüm farklı din ve mezhepler için korunak olmuştur.

A+A-


PAK : "Enfal Jenosidini Unutmayacağız!"

Yıl 1986. Iraq’ın Saddam Hüseyin’i İran’la süren savaşa rağmen büyük bir askeri güçle Kürdistan’a saldırdı. Hedef 13-70 yaş arası tüm erkekleri yok etmekti. Hedefe ulaşmak için tüm araç ve yöntemler serbestti; karadan ve havadan bombalama, köy ve yerleşim yerlerini ortadan kaldırma, yerinde toplu infazlar, kimyasal silahların kullanımı vs.

Bu vahşice saldırılar, düşük veya yoğun ağırlıklı olarak tam üç yıl sürdü, fakat en büyük ve yoğun saldırılar 1988 de gerçekleşti. Bu saldırılardan biri de Halepçe katliamıydı. Saldırıların hedefinde Asuriler ve Türkmenler ’de vardı. Enfal saldırılarında 182.000 Kürdistanlı öldürüldü, Güney Kürdistan’ın 4665 köyünden 4000 tanesi yerle bir edildi. Qaledıza, Seyidsadıq gibi kasabalarda tek bir bina dahi bombardımanlardan kurtulmadı. Saldırılarda 3000 cami, 2000 okul, 300 hastane ve 27 kilise yıkıldı. Bir milyona aşkın Kürt evini ve yurdunu terk ederek dağ, bayır yollara düştü. Elektrik, telefon, yol gibi altyapı tesisler işlemez hale getirildi, tarlalar ekinsiz kaldı, ülkede evcil hayvan kalmadı. Saddam’ın emriyle Dukan barajının trübünleri tamamen açıldığında, yüzlerce yerleşim yeri sular altında kaldı.

Saddam ve şurekası bu soykırıma Kuran’daki bir ayetten esinlenerek “Enfal” adını verdi. “Enfal”ın sözcük anlamı “savaş ganimeti” dir. Doğrudur, Saddam Kürdistanı yıkmakla, ulaşabildiği eli silah tutan tüm erkekleri öldürmekle kalmadı, bugün DAİŞ’in yaptığı gibi onbinlerce Kürdistanlı kadına savaş ganimeti olarak el koydu ve Arap çöllerine sürdü. Kadınlarımıza tecavüz edildi, petrol zengini Haliç devletlerinde pazarlarda satıldı.

Enfal soykırım planlarının ilk belirtisi daha 1983 yıllında Baas birliklerinin Barzan bölgesinde ele geçirebildiği 10-70 yaş arası tüm erkekleri tutuklayarak, arap çöllerinde günlerce susuz bırakılarak, diri diri toprağa gömerek sergilediği vahşetlerde görüldü. Barzan kadınlarını da Musul ve Erbil’de zorunlu ikamete tabi tuttu.

Çağdaş tarihin tanıklık ettiği en büyük katliamlardan biri de, işte bu vahşi operasyonları ile “Enfal” adı verilen soykırım girişimidir. Saddam, bu jenosit saldırılarını 1986-1989 arası üç yılda, İran-Irak savaşının gölgesinde yürüttü. ABD ve Avrupa başta olmak üzere, tüm İslam ülkeleri, komşu ülkeler bu üç yıl boyunca sesiz kaldılar. Ne zaman ki yüzbinlerce Kürdistanlı kar ve kışta, can havliyle Türkiye sınırına yığıldığın, yaşanılan trajedinin büyüklüğü televizyon görüntüleri ile milyonların odasına girdi ve bu durum Batı dünyasında homurdanmalara yol açtı, işte o zaman uluslararası kuruluşlar daha yeni harekete geçmeye başladılar. Halen de kara “Enfal”ın yol açtığı insanlık trajedisinin fotoğrafları hafızalarda tazeliğini koruyor.

Enfal soykırımından 30 yıl sonra, Kürdistan’ın dört parçasında da katliam, ölüm ve yıkım devam etmektedir. 

Açıktır ki, ne Enfal soykırımıyla, ne ondan önceki , ne de sonraki soykırımlarla Kürdistan halkının özgürlük mücadelesinin ortadan kaldırılamayacağı yaşamda defalarca kanıtlanmıştır.

Güney Kürdistan’da Enfal’den kurtulan çocuklar bugün ellerinde Kürdistan bayrağı ile bağımsızlığa doğru yürüyorlar.

Güneybatı (Rojava) Kürdistan’da halkımızın bir statü elde etmesinin yolu, ulusal birlik ve ortak bir ulusal yönetimden geçecektir.

Doğu Kürdistan’da her zamankinden daha fazla ulusal birlik ihtiyacı öne çıkmıştır.

Kuzey Kürdistan’da bugün en canalıcı ihtiyaçların başında süren bu savaşa son verilmesi gelmektedir. Bu savaşa karşı, ulusal, Kürdistani bir duruş sergilenmelidir. Türk devleti’nin artık şunu anlaması gerekmektedir: Nasıl ki 90 yıldır katliam ve yıkım siyasetiyle Kürdistan özgürlük mücadelesini ortadan kaldıramadıysanız, bundan böyle de bir sonuç alamayacaksınız. Bu sorun siyasal yollarla ve diyalogla çözümlenebilir. PKK’yi de bir kez daha bu yanlış ‘’silahlı özyönetim’’ ve ‘’hendek’’ siyasetinden derhal vazgeçmeye çağırıyoruz. Bu siyaset halkımıza ve ülkemize zarar vermektedir. 

Evet, Enfal sadece Kürdistan halkına değil, tüm insanlığa karşı yapılmış bir soykırımdır.

Tüm yıkım ve vahşetiyle Enfal soykırımı Kürtleri teslim alamadı. Kürt halkı yakılıp yıkılan yerleşim yerlerini yeniden kurdu, yol ve köprüleri, altyapıyı daha iyi hale getirdi. Tarlalar yeniden yeşerdi, sürüler Kürdistan bayırlarında otlamaya başladı. Toprakları üzerinde kendi yönetimini oluşturdu ve Irak’ın hiç bir zaman gerçekleştiremediği demokrasi ve özgürlükçü bir ortamı tesis etti.

Kürdistan Federe Devleti sadece Kürtler için değil, Asuri, Türkmen, Arap ve tüm diğer etnisiteler, Yezid, Süryan, Hıristiyan, Kıldan, Şebek, Ehli Hak, Şii tüm farklı din ve mezhepler için korunak olmuştur. Kürt halkı hem kendini hem de tüm insanlığı İŞİD başta olmak üzere tüm vahşi saldırılardan koruyor.

Artık dünyanın Kürdistan gerçeğini görmesi gerekir, kendi kendisini yönetmesine açık destek sunması gerekir. Kürt halkının soykırım ve katliama tabi tutan ülkelerle yaşamaya zorlanmaması gerekir. Biz tüm dünya Kürtleri, Güney Kürdistan Federe Devletine destek olmamız, kanımız ve canımızla bağımsızlığa giden yolda beraber yürümeliyiz. Sadece bir bölgesi için olsa bile, Kürdistan bin yıllık tarihi boyunca hiç bir zaman bağımsızlığa ve özgürlüğe bu denli yakınlaşamamıştır.

Kürdistan Parlamentosu 14 Nisan gününü kara “Enfal”ı anma günü olarak ilan etmiştir. Kürt halkı hiç bir zaman tarihin en büyük jenosidini unutmayacaktır.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.