PAK Gn. Bşk. Mustafa Özçelik: Kürtlerin milli taleplerini sahiplenenler Kürt sorununun çözümünde muhataptırlar
.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "Kürt sorununun çözümü için meşru bir organa ihtiyaç duyulduğu, bu organın mecliste temsil edilen HDP" olduğu yönündeki açıklamasının ardından tartışmalar devam ediyor.
Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümü için meşru bir organa ihtiyaç olduğunu belirterek, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın meşru bir organ olmadığını, ancak HDP'nin meşru bir organ olarak görülebileceğini söylemiş, HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ise "Asla unutulmaması gereken şey, demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır" ifadesiyle tartışmalara yol açmıştı.
ÖZÇELİK: MUHATAPLAR KÜRTLERİN MİLLİ TALEPLERİNİ SAHİPLENENLERDİR
Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik de “Kürtlerin milli taleplerini sahiplenenler Kürt sorununun çözümünde muhataptırlar” dedi.
Özçelik ”Türkiye ve Kuzey Kürdistan'daki 25 milyonu aşkın Kürt nüfusunun siyasal temsilcileri, Kürt sorununun çözümünde muhatap güç, Kürtlerin ve Kürdistan'ın varlığını, milli demokratik haklarını, siyasi, milli, coğrafik bir statü hakkını savunanlar, kendilerini Kürt, Kürdistani güç olarak ifade edenlerdir” dedi.
PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik Özçelik, sözlerine şöyle devam etti:
“HDP 5,5 milyon Kürt oyunu almasına rağmen , kendisini Türkiyeli bir parti olarak tanımlıyor, bir Kürt, Kürdistan partisi olarak kendisini tanımlamıyor.
HDP, "Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Ulus, Ortak Vatan" diyerek, Kürt milletinin ve ülkesi Kürdistan'ın varlığını, kollektif , milli, demokratik haklarını yadsıyor.
Kürt, Kürdistan toplumunun milli demokratik haklarını savunan en geniş kesimler yerine, İmralı ya da HDP'yi Kürt sorununun çözümünde muhatap olarak görmek, göstermek, aslında çözümsüzlüğü derinleştirmekten öte bir anlam taşımamaktadır.
Bugün Kürt toplumunun en geniş kesimleri şu asgari program etrafında bir araya gelerek ve Türkiye Devleti tarafından bu taleplerin çözümü için muhatap alınarak, Kürt sorunun kalıcı çözümü yolunda önemli, barışçıl bir zemin yaratabilirler:
-Kürt kimliğinin Anayasa’da ve tüm yasalarda tanınması.
-Kürtçe’nin resmi dil olarak kabulü ve Kürtçe ana dille eğitim hakkının tanınması; çok kültürlü, çok dilli, çok dinli, çok mezhepli, etnik çoğulculuğu garanti altına alacak şekilde bütün bu hak ve özgürlüklerin yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması.
-Düşünce, ifade ve inanç özgürlüğünün sağlanması, Kürdistan isimli partiler dahil örgütlenme hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması; bunun yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması.
-Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin tüm gereklerinin yerine getirilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve eşitlik haklarını içeren diğer uluslararası hukuki sözleşmelere konulmuş tüm çekincelerin kaldırılması ve bu sözleşmelerin eksiksiz bir şekilde hayata geçirilmesi, İstanbul Sözleşmesi'nin tekrar kabulü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’nın 90. Maddesi’nin uygulanması.
-Siyasi faaliyetlerinden, yazdıkları, çizdikleri ve söylediklerinden, yaptıkları açıklama ve sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı tutuklanan veya cezaya çarptırılan herkesin derhal serbest bırakması, bu nitelikteki tüm davaların düşürülmesi.”
DR. VAHAP COŞKUN: KILIÇDAROĞLU’NUN İFADELERİ YENİ BİR KAPI ARALAR
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Vahap Coşkun, bu sözleri önemli bulduğunu söyledi.
Türkiye’de yıllarca Kürt sorununun inkâr edildiğini dile getiren Dr. Vahap Coşkun, ancak Kılıçdaroğlu’nun bu sorunu kabul ettiğini ve siyaseten bu sorunun çözülebileceğini söylediğini belirtti.
HDP’nin kapatılmak istendiğini ve parti üzerinde ciddi baskıların olduğunu söyleyen Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fakat Kılıçdaroğlu HDP’nin meşru bir muhatap olduğunu söylüyor. Bu açıklama Türkiye’de yeni bir siyasi kapı aralayacaktır. Diğer yandan Kürt sorununda 3-4 aşama var. Her aşamada muhataplar birbirinden farklılaşıyor. Bir yandan bu sorun demokratik, siyasi ve hukuki alanlardaki bir sorundur. Bu açıdan baktığınızda sorunun parlamentoda çözümü gerekmektedir ve HDP de parlamentoda yer alan siyasi bir partidir. Eğer Kürtlerin hakları konusunda konuşacak olursak, burada Kürtlerin tamamı muhataptır, fakat temsiliyetin büyük çoğunluğu HDP’de olduğu için büyük muhatap da HDP’dir.”
“SORUNUN FARKLI AŞAMALARI VAR”
“Diğer yandan Kürt sorunu sadece demokratik bir sorun değildir” diyen Coşkun, “Burada silahlı sorun da var ve silah PKK’nin elinde. Eğer bu sorunu çözmek istiyorsanız, silahların bırakılması için de PKK’yle görüşülmesi gerekir. Kılıçdaroğlu bir yandan HDP’yi muhatap aldığını söylüyor -ki bu doğru bir yaklaşımdır- diğer yandan da PKK’yle görüşmeyeceklerini belirtiyor. PKK’yle ilgili söyledikleri sorunun çözülmesi konusunda yanlış bir ifadedir” şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun Kürtlerin yanı sıra dindar ve muhafazakar kesimlerle iletişim kurmak istediğini dile getiren Coşkun, şunları belirtti:
“Kılıçdaroğlu son yerel seçimlerde CHP’ye büyük bir başarı kazandırdı ve CHP bu başarıyı sürdürmek istiyor. Önümüzdeki bir, bir buçuk yıl içerisinde hem parlamento hem de cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. Bu seçimlerde Kürtlerin oyları çok önemlidir. Kürtler hangi taraftan yana oy kullanırsa o taraf seçimi kazanacaktır. Bu nedenle Kılıçdaroğlu Kürt seçmeni ve HDP seçmenini kendi tarafına çekmek istiyor. Bu açıklamanın amacı da budur.”
DEMİRTAŞ: MUHATAP HDP’DİR
Kürt sorununun çözümünde "muhatap kim" tartışmasına Selahattin Demirtaş da katıldı.
Cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Twitter paylaşımında çözümün adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) olduğunu söyledi.
"Benim bildiğim HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir" ifadelerini kullanan Demirtaş, "Tabii ki HDP, Kürt sorununun çözümünde tüm tarafların ve her kesimin, açık ve şeffaf katılımını, muhataplığını bilecek siyasi birikime ve deneyime sahiptir. Faydasız ve çoktan tükenmiş tartışmalar gündeme getirmek çözüme katkı sunmaz" dedi.
GENÇ: KÜRT SORUNU KONFORLU BİR YERDE DEĞİL
Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını CHP’nin Kürt sorunu konusunda söylem ve siyaset arayışı içerisinde olduğunu gösterdiğini dile getiren Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, “Hangi sebeple olursa olsun, CHP’nin geçmişteki pratiklerine baktığımızda bu açıklama önemli bir yerdedir, önemsemek lazım” dedi.
Yüksel Genç, yine de Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi tarif ederken üstenci bir dil kullandığını belirterek, “HDP de kendileri gibi Meclis’te eşit haklara sahip, eşit temsili olan bir partidir. Rol atfetmek egemen bir söylemdir ve bu alışkanlık hiç değişmemiş” ifadelerini kullandı.
Kürt sorununun kolay çözülemeyeceğini ve konforlu bir sorun olmadığını vurgulayan Genç, “Bu söylem ya Kürt sorununun niteliğini bilmemekle ilgili ya da Kürt sorununu algılarında çekmek istedikleri yerle ilgili. Çünkü Kürt sorunu o kadar basit ve konforlu bir şekilde çözülebilecek bir sorun değil” şeklinde konuştu.
Kürt sorununun her zaman çok aktörlü ve muhataplı olduğunu kaydeden Genç, son yıllarda uluslararası ve bölgesel aktörlerin de sorunun içinde yer aldığını şu sözlerle özetledi:
“Kürt sorunu dünyanın ilgiyle izlediği bir yerde durduğu için çok aktörlü bir problemden söz ediyoruz. Çok aktörlü olması muhatapsızlık ya da çözülemeyecek bir sorun olarak görülmemelidir.”
“MASA HER ZAMAN YENİDEN KURULUR”
Kürt sorununun muhataplığı konusundaki düşüncelerini paylaşan Genç, şunları ifade etti:
“Aktörlerin farklı farklı rolleri olduğunu ama bu işin asıl muhatabının İmralı olduğunu düşünüyorum. Dünya hiçbir zaman tek görüşmede, tek oturumda büyük sorunları çözemez. Dolayısıyla ‘Abdullah Öcalan 2013’te muhataptı da ne oldu?’ demek yanlış bir ifadedir. İsterseniz üç isterseniz on kez masa bozulur ama o masa her zaman yeniden kurulur.”
HDP’nin AK Parti’yle birlikte Kürtlerden en çok oy alan ikinci parti olduğunu söyleyen Genç, “HDP’ye oy veren Kürtler, AKP’ye oy veren Kürtlerden farklı olarak ulusal hakları, Kürt kimlik haklarını mesele yapmış, çözüm için bazı talepleri olan seçmen kitlesidir. Dolayısıyla HDP, kendisine oy veren seçmenlerin isteklerine de talip. Güven ortamının oluşturulması, yasal sahanın hazırlanması gibi pek çok konuda HDP yeri doldurulamaz çok önemli bir aktördür, kimlik talebi olan Kürtlerin oylarını alması nedeniyle de önemli bir politik kulvardır. Ancak Kürt sorununun Türkiye nezdinde, aslında bölgeye sirayet edebilecek ölçekteki ana muhatabının Öcalan olduğunu düşünüyorum” dedi.
ALTAN TAN: KÜRT SORUNUNDA MUHATAP, PARLAMENTODAKİ TÜM PARTİLERDİR
Kürt siyasetçi ve eski HDP milletvekili Altan Tan ise “Kılıçdaroğlu’nun tam olarak ne kastettiğini anlamakta zorlandım” diyerek, şu ifadeleri kullandı:
“Kılıçdaroğlu ‘Kürt sorununda muhatap HDP’dir’ mi diyor yoksa ‘Kürt sorununda muhataplardan biri de HDP’dir’ mi diyor? Bunu tam olarak anlayamadım. Eğer muhatap HDP’dir diyorsa, peki CHP Meclis’te ne yapıyor? Kürt sorunu CHP’nin de sorunu değil midir? Veya bu sorun Gelecek Partisi’nin, DEVA Partisi’nin, İYİ Parti’nin ve MHP’nin de sorunu değil midir? Dolayısıyla bunun açıklığa kavuşturulması gerekir.”
Kürt sorununun çözümü konusunda parlamentodaki tüm partilerin muhatap olduğunun altını çizen Altan Tan, Sezai Temelli’nin açıklamalarını da eleştirdi:
“Madem Kürt sorununda tek muhatap Öcalan, peki HDP Meclis’te ne yapıyor? HDP muhatap değilse ve tek muhatap Abdullah Öcalan ise o zaman HDP’nin dükkânı kapatıp evine dönmesi lazım. Ama (Temelli) şunu söyleyebilirdi: ‘PKK ile ilgili konularda Abdullah Öcalan muhataptır.’ PKK’nin lideri ve kurucusudur, şu andaki lider kadrolar onu önder olarak kabul ediyor. PKK’yle ilgili konularda - örneğin silah bırakma, bundan sonraki süreçte PKK militanlarının ne olacağı süreci vs.- Abdullah Öcalan’la görüşebilir.”
Altan Tan, “Kürt sorunu Barzani’den de Talabani’den de Öcalan’dan da HDP’den de büyüktür. Bu yönüyle de Kürt sorununun çözümünde birinci muhatap Kürt halkıdır ve Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarının tamamıdır” şeklinde konuştu.
CHP’DEN TEMELLİ’YE TEPKİ
Bu arada HDP'li Temelli’ye tepki gösteren CHP Sözcüsü Faik Öztrak, şunları ifade etti:
“Sayın Genel Başkanımız hatırlayacaksınız; sözde açılım süresinin en başında söylediklerini bu mülakatta da tekrar etmiştir. Bize göre çözümün adresi Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Teröristlerle pazarlığa oturarak bu sorunu çözemezsiniz. Gayri meşru unsurlarla bu sorunu çözemezsiniz. TBMM'deki meşru siyasi partiler bu soruna çözüm bulacaklardır. HDP de bu partilerden biridir. Geçmişte gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiştir. Erdoğan yönetimi çözümü mecliste değil, İmralı ve Kandil ile müzakerede aramıştır. Bunun sonuçları milletimiz için ağır olmuştur. Beceriksizliğin ve öngörüsüzlüğün bedeli gerçekten ağırdır.”
Öztrak, “Tekrarlıyoruz; bu sorun çözülecekse, milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki meşru partiler aliyle çözülecektir, nokta" ifadelerini kullandı.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin, "Kürt sorununda çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı'dır" açıklamasına çeşitli çevrelerden tepki gelmesi üzerine Temelli, bunun şahsi fikri olduğunu ve HDP’yi bağlamadığını söyledi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.