“PAK Gn. Bşk Mustafa Özçelik’in Çağrısına Değer Biçiyoruz”
.
RÛPELA NÛ/ PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik 17.12.2020 günü yaptığı açıklamada, Güney ve Rojava Kürdistanı’ndaki Tehlikeler İçin Acil Toplanma çağrısı yapıp “Çağrımızın esas amacı Güney Kürdistan’daki milli, yurtsever kazanımların sahiplenilmesi ve korunmasıdır” dedi.
TIKLAYINIZ: PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik: Güney ve Rojava Kürdistanı’ndaki Tehlikeler İçin Acil Toplanalım
PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik’in çağrısını Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Siyasetçi Reşit Deli ve Siyasetçi, Yazar Recep Maraşlı’ya sorduk.
Görüşlerine başvurduğumuz Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, Siyasetçi Reşit Deli ve Siyasetçi, Yazar Recep Maraşlı’dan aldığımız yanıtları siz değerli okurlarımızla paylaşıyoruz.
Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz:"Yaptığınız bu çağrıya değer biçtiğimizi belirtmek isterim"
Öncelikle yaptığınız bu çağrıya değer biçtiğimizi belirtmek isterim. Hem hegomonik devletlerin hem de bölge işgalci devletlerin Bunca yönelimlerin tüm Kürt halkına, kazanımlarımıza sınır tanınmadan yapıldığı bu süreçte, yine bu kazanımlarımızı korumanın, büyütmenin ve kalıcı hale getirmenin ilk şartı ulusal değerler ve halkımızın talepleri doğrultusunda bir araya gelmektir. Biz parti olarak bu süreçte de geçmişte de ve gelecekte de esas olanın diyalog ve müzakere olduğu hep söyledik söylemeye ve bunun için emek vermeye de devam edeceğimizi belirtmek isterim. Bizler açısından bu çağrı olumludur. Umarız ki buna olumlu cevap verilir ve bu cevap üzerine hep beraber çağrısını yaptığınız toplantıyı planlarız.
Reşit Deli (Siyasetçi):"Bu adım Kürdistani ve iyi niyetli bir çağrıdır"
PAK Genel Başkanı Sn. Mustafa Özçelik’in Güney ve Batı Kürdistan’da PKK ile Güney Kürdistan Hükümeti arasında gelişen olaylar dolayısıyla oluşan gerginliğin daha da büyümemesi için Güney Kürdistan yönetimine yaptığı çağrı genel anlamda doğru ve yerinde bir adımdır. Bu adım aynı zamanda Kürt olmanın yüklediği sorumluluğun bir gereği olup Kürdistani ve iyi niyetli bir çağrıdır. Bu nedenle Ben de Kürt ve Kürdistani bir birey olarak bana düşeni yapmayı kendime tarihi bir görev olarak görüyorum ancak tabiri caizse “kaş yapayım derken göz çıkarmamak” için dikkat edilmesi gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Taraf konumunda olanları iyi tanımak lazım. Bir taraf yüzyıllardır sürdürülen mücadele ve bu mücadelede ödenen bedellerin sonucunda elde edilen ve her Kürd'ün hayali olan Güney Kürdistan’daki statüyü korumakla mükellef olan mevcut Kürdistan Hükümeti, diğer taraf ise Kuzey Kürdistan’ın siyasi aktörleri tarafından tanınan, bilinen ve Ortadoğu’da serseri mayın gibi tüm Kürt kazanımlarını hedef alan, kime hizmet ettiği belli olmayan PKK’dir. Hattı zatında bana göre Ortadoğu’da yaşayan her Kürt ve Kürdistani birey mevcut durumda Kürdistan’ın statüsünün korunması adına taraf olmalıdır. Lakin Kürtlerin geleceği açısından derin yaraların açılmaması için de sömürgeci devletlerin oyunlarının önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda bu girişim sonucu bir araya gelmesi muhtemel taraflara etkin yaptırımların uygulanabilmesi için bu girişime müdahil olan tüm siyasi partilerin, Kürt kanaat önderlerinin, yazarların ve aydınların hemfikir olması gerekir. Bu görev özellikle Kuzey Kürdistan’daki siyasi kadrolara düşmektedir. Çünkü PKK’nin bu amaçsız ve patavatsızca tutumu Kuzey Kürdistan’daki alternatifsizlikten aldığı güçten kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak tüm samimiyetimle belirtmek isterim ki Federal Güney Kürdistan hükümetinden beklentimizin ve talebimizin ne olabileceği konusunda bir fikrim yok. Tabi ki Güney Kürdistan hükümetinin mevcut statüyü koruması taraftarı olarak benim de fikirlerim var fakat bu girişimin tarafsız bir rolü olması gerektiğinden şimdilik fikirlerimi açıklama gereği duymuyorum. Sadece şunu belirtmek isterim ki Güney Kürdistan Hükümeti’nin mevcut statüyü korumak için PKK’ye karşı sergileyeceği tavrı Kürt siyasi partileriyle, aydın ve yazarlarla paylaşması doğru bir tutum olup hali hazırda paylaşmaktadır. Bu tutumunda vazgeçmemelidir. Özünde bütün Kürdistani siyasi aktörler şunu iyi bilirler ki PKK’nin Kürtlerin kazanımlarına yönelik yaptığı her şey bir projenin sonucudur. Bu proje de Kürtlerin geleceğini karartma projesidir
NOT: Bu nedenle, bu girişimin başarılı olabilmesi için PKK’nin bu girişimin en azından başında dışarıda tutulması gereklidir.
Recep Maraşlı (Siyasetçi, yazar):"Sorunların diyalogla çözülmesi yönündeki bütün çabaları destekliyorum"
Düşüncemi sorduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum. / Kürt ulusal demokratik güçleri arasındaki bir çatışmanın tek kazanan tarafının genelde sömürgeciler, özellikle de Türk sömürgeciliği olacağı açıktır. Son 30 yıl içindeki pek çok kazanımın temelinde PKK-KDP-YNK arasındaki çatışmaların belli bir açık ya da zımni uzlaşma (konsensus) ile durmuş olmasının rolü çok büyüktür. Buna Rojava’daki SDG (YPG-YPJ) güçleri de dahil olmuştur.
Dolayısıyla hem kitlesel desteği, hem siyasi hem de askeri yapıları bulunan bu güçlerin hiç bir şekilde birbirlerine silah kullanmamaları, aralarındaki sorunların barışçıl ve diyalog yoluyla çözülmesi çok önemlidir. Bu yöndeki bütün girişimleri, çabaları destekliyor, son derece hayati ve önemli buluyorum. Maalesef özellikle TC'nin genel saldırganlık ve yayılmacılık politikasının hedefinde bu kez Güney Kürdistan yönetimi üzerine baskı yaparak hem PKK, hem SDG ile çatıştırarak, buradan büyük bir kazanç elde etmek var. Dolayısıyla sorunun gerçekte Kürt ulusal güçleri arasında değil özellikle Türkiye'nin dayatmasıyla ve İran'ın da Kürdistan üzerindeki rekabetinden kaynaklandığını tespit etmek önemlidir. O halde bu sorun çıkarılan yerde değil, sorun çıkaran kaynağa bakılması daha önemlidir./ Bu genel saptamalardan sonra; gerçekten de bu güçler arasında herhangi bir çatışmasını istemeyen (örneğin PAK gibi) yapıların olumlu roller oynamasını yürekten dilerim. Ne var ki bana göre böyle Kamuoyu önünde yapılmış açık çağrıların herhangi bir katkısı olacağını pek sanmıyorum. Daha sessiz ve bizzat yapılan görüşmelerle yol alınması daha çok mümkündür. Eğer olanak ve ilişkiler mevcut ise tarafların görüşmelerini, uzlaşmalarını sağlayacak mekanizmalar zorlanmalı. Bahsettiğiniz türden, özellikle de sadece Kürdistan Bölgesel Yönetimini esas alan, onun liderliği altında bir çağrının hayat bulacağına ihtimal vermiyorum.
Tarafları bir araya getirirken altın kural EŞİT MESAFE ve SAMİMİYET olabilir. Ve hep yapıldığının tersine ANLAŞMAZLIK KONULARINI ÖNE ALARAK DEĞİL, anlaşılabilecek konuları öne alan bir görüşme yolu izlenmesi daha doğrudur. Eğer uzlaşmazlık konuları öne alınırsa, görüşmeler daha baştan tıkanır ilerleme sağlanamaz. Ama uzlaşılabilecek konulardan başlanırsa, ortak adım atmaya başlanabilir. Bu girişimlerin sabote edilmemesi için sessiz, gösterişten uzak ve sabırlı biçimde yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle de kamuoyuna açık çağrılar sonuç almaktan ziyade kendi konumunu, niyetini deklere eder sadece ama istenen sonucu vermez.
PAK'ın açıklaması ise ulusal güçler arasındaki çatışmayı istememekle beraber Kürdistan Bölgesel Yönetimini odak aldığını, diğerlerini bunun etrafında konumlandırdığını göstermiş oluyor.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.