Rae haq (Alevilik)
Cemal Özel
Rae haq (Alevilik) tartişma-araştirmalarinda yapilan metodolojik hatalara karşi hatirlatmalar.
Teoloji; basit bir tanim ile tanri veya din bilimidir yani din ve inançlari inceler. Türkçe de buna "ilahayat" denmekte olup karşiligi istisnalar haricinde bulunmamaktadir.
Türkiye de ilahayat daha çok müslüman-sunni-hanefi kadrolar yetiştirmek ve toplumu manupile edip yönlendirmek için kullanilmaktadir ve bu istisnasiz bütün dogu toplumlari için geçerlidir.
Rae haq din`i araştirilirken belli kesimlerce idolojik kaygilar güdülerek yapilmaktadir. Buda; islam ve Türk baskisindan dolayi günümüzde yok olmak üzere olan bu din-inanci, ögrenmek, anlamak isteyenlere haliyle yanliş şeyler anlatmaktadir.
Bu yazida islam ve Türk`lük bekeasindan kaynakli manupilasyonlara deginilmeyecek, sadece sol-sosyalist kesimlerin yaptiklari metodolojik kimi hatalar irdelenecektir....
Sebebi ise; kimi sol-sosyalist kesimlerin bu din hakkinda akla hayale gelmiyen, zeka sinirlarini zorlayan tespitlerde bulunmalari ve bunun üzerinden Rae haq dini incelemelerinde akil tutulmasina sebebiyet vermeleri ve araştirma açisindan sagliksiz bir ortamanin oluşmasina sebebiyet verilmesidir.
Kuşkusuz bu yanlişlik ile iç inden geçtigimiz tarihsel momentte baş edebilmek zor ve meşakatli oldugu kesindir.
Insanlik tarihi bunun örnekleri ile doludur.
Tipki Roma`yi Neron yakmadigi halde onun yiktiginin söylenmesi veya Marie Antoinette`ye atfedilen " ekmek yoksa pasta yesinler" demedigi söz gibi.....
Rae haq din`i yüzyillarca islam ve son yüz elli senedir Türk`lügün baskisi altinda oldugu için, içe kapanik yaşamak zorunda kalmiş, zamanla yazili belgeleri ve sözel hafizasi tahrip edilmiştir. Tamda bu yüzden bu dinin eskatolojisi bilinememektedir ve bu büyük sorun olarak önümüzde durmaktadir.
Ilk yapilmasi gereken elde bulunan veya derlenebilecek "yazili ve sözel anlatilarin" toplanmasi ve incelenmesidir. Bu yapilirken hiç bir idolojik-felsefi kaygi güdülmeden; iyi-kötü. dogru-yanliş, mantikli-mantiksiz, olumlu-olumsuz,eksik -fazla görmeden bagimsiz olarak inancin ortaya çikartilmasi gerekmektedir.....
Kisaca alt başliklar altinda; Rae haq`in ne olup olmadigi hakkinda, idoloji kaynakli metodolojik hatalardan dolayi yapilan yanlişlara deginelim.
"Rae haq/Alevilik enternasyonaldir"
Rae haq dindir ve sadece kuzey bati iranda mevcuttur. Etnik olarak Rae haq baz alinirsa Kürd`dür (Kirmanc ve Kurmanc) bunun yaninda Turani/Türkik(?) olan veya asimilasyondan dolayi kendisini Türk olarak tarif eden ve Slav-Balkan kökenlilerde bulunmaktadir.
Yarsan ( Ehl-i haq, Kakai) ve Nusayrilik ( Arap Alevileri diye bilinir, kuzey bati veya bati Suriye`de bulunurlar) ise biri birine yakin olmakla beraber ayri dinlerdir...
Enternasyonal; "dünya ölçeginde" demektir, oysaki Rae haq: Rusya, Çin, Afrika, Avrupa ( göçmen olarak oraya gidenler hariç) Amerika v.s gibi yerlerde yoktur ve tarihte hiç olmamiştir...
Dolayisiyla enternasyonal degildir ve belirli bir cografyanin dini inancidir.
Bu anlamda Hiristiyanlik, islam ve Budizm v.s. enternasyonal dinlerdir
Enternasyonalist ise dünya üzerindeki milletleri esit görmektir.
Rae haq`te ise 73 millet inanci vardir. 72 millet, Rae haq toplumu dişinda kalan, 73. millet ise "güruhu Naciye`den" olanRae haq`cilarin kendileridir.
Tamda bu yüzden Rae haq`i olunamiyor, doguluyor...
Yani bir din olarak enternasyonalist degildir ama bir Rae haq`i mensubu dinsel dünyanin dişinda tabiki enternasyonalist olabilir ve bu teolojik-eskatolojik olarak kariştirilmamasi gerekiyor..
Evet, Rae heq`ideki bu inanç "dogru-yanliş, iyi-kötü" bulunabilir ama dogma böyledir ve bu egip bükmeden söylenip yazilmasi gerekmektedir...
"Rae haq`i dogmatik degildir, bilimseldir"
Dogma: Eski Yunanca "fikir", kelimesinden gelir, cümle içinde; "karar, kararname" olarak kullanilir. Eskatolojik olarak Arapçasi Nas`dir, "kesin ve nihayi olma" anlamindadir..
Yani dogma; degiştirilemez olduguna inanilan şeylerdir ve bu yüzden; " üzerinde düşünülmesi, sorgulanmasi veya incelenmesine gerek yoktur".
Farkli bir ifade ile; "ilahi buyruklar olup, mutlaka itaat edilmesi geremektedir".....
Evet, " Rae heq`ide dogma yoktur" diyenler: "Rae haq`ide, asla ve asla degiştirilemeyecek ve sorgulanmayacak şeylerin olmadigini aksine din ve inançsal her bir şeyin sorgulanabilir ve degiştirilebilir oldugunu söylemiş oluyorlar....
Burda, ileri satirlarda tekrar dönmek üzre bir virgül koyalim....
Bütün dini inançlarda dogma vardir, dogmasiz bir din`i inanç olmaz yani dogma olmadan din olmaz.
Bu, begenme - begenmeme veya mantikli - mantiksiz bulmadan bagimsiz olarak kati süretle böyledir....
Tekrardan konuya dönelim:
Rae heq`ide Tanri inanci vardir, Kürdi: Yezdan, Xade ve Haq (Arabiden alinma) denir.
Işte bu yaratici güç (Tanri) bütün bir evreni, dogayi ve insanlari yarattigina inanilir. Ve bu yaraticinin yardimcilarida vardir, ki, bunlara melek denmekte olup kutsaldir.
Çok önemli inançsal figürler olan Xizir ve Mehdi vardir.....
Birde kimi " Derviş, Pir, Bava" gibi ruhbandan şahislarin olagan üstü ( Tanri tarafindan bahşedilmiş) kudrete sahip olduguna inanilir...
Kisaca; bu inanilan şeyler birer DOGMA`dir. ..
Tipki TC anayasasi gibi "degiştirilemez, degistirilmesi dahi teklif edilemez", üstüne sorgulanamazda....
Rae heq`i ve genel olarak Alevilikde Tanri, Xizir, Bava Duzgi ( Düzgün Baba diye yanlişlikla bilinir) Şit, güruhu Naci(ye), Hace Bektaş v.s. tartişilip sorgulanamaz...
Ritüel olarak; Cem, semah, cenaze, dogum-ölüm, evlilik törenleri,
kurban v.s..`de degistirilip sorgulanamaz...
Basit olarak daha iyi anlaşilmasi icin; diger dinlerdeki ilahi buyruklarda böyledir. Tipki Zerdüşt,ibrahim, Nuh ve Muhammed`in peygamberligi, Isa`nin mesihligi, cennet-cehennem inanci, ibadet şekilleri, evrenin yaratiliş şekli v.s. gibi.....
Yukarida kisaca belirtilmeye calişildigi gibi Alevilikte dogmalar vardir dolayisiyla dokmatik bir din`dir, ki bunlar olmazsa Alevilik diye bir şey olmaz yani mevcut hale gelemezdi...
Şimdi sorulmasi gereken; sorgulama, kuşku, üzerinde düşünme, deneme-yanilma yöntemi olan bilim ile nasil Alevilik kiyaslanip veya nasil ayni şey oldugu söylenecektir!.
Daha acik bir ifade ile; hangi bilimsel yöntemle şah-i Merdan`i, Tanri ve dünyayi yaratisi, Xizir, Adem, havva, şeytan, şit, Naciye, Bava Duzgi, Mehdi, reenkarnasyon izah edilecektir?...
Olmadi, Evlenirken neden kemik kirildigini, Bava Mansur`un duvari
yürüttügünü, Bava Kureş`in elinde Yilanli kampçi ile Ayi`ya bindigini, Hace Bektaş`in Güvercin donunda Anadolu`ya geldigini hangi bilimsel disiplin ve yöntem ile izah edilecek?
Yoksa; bu dogmalar red veya inkar mi ediliyor?
"Rae haq, din degil bir ögretidir"
Din: Avestan kökenli irani/aryenik bir kelimedir. Kisaca doga üstü inanc, ritüel ve buna paralel düşen ahlak gibi ögelerin toplamidir.
Çevremizde olan şeylerin nasil meydana geldigi-oluştugunu, insan-doga üstü gü ler ile izah eder. Ve yine bu izah; paralel veya sonucunda sosyal hayati ve kurallarini düzenler.
Dolayisiyla; evren-dünyanin nasil meydana geldiginden, nelerin yasak veya nelerin yasak olmadigindan, nasil yaşanilmasi, ibadet, dogum, ölüm, evlilik v.s gibi tören-ayinlerin nasil yapilmasi gerektigine kadar sosyal hayatin sinirlarini belirler....
Kabaca çizilen bu çerçeve Alevilige uyuyor mu?!.....
"Yezdan ( Xade, Homa,Haq,) dünyayi ve üzerinde bitki, metal, hayvan ve ilk insan olan Adem`i, onun kaburga kemiginden Havva`yi yaratti".....
Görüldügü gibi burda; doga üstü bir güç olan Yezdan tarafindan yaratilişin gerçeklestigi anlatilmaktadir...
Aleviler; cem yapip, semah dönüp, Yezdan`i (yaratani) kutsar, yaratilişi böylece ifade ederler.
Dinsel işlerin yürütülmesini Pir ve Rayver/Rayberler yapar ve bunlar ruhbandan siniftirlar. Çünkü bunlar belirlenmiş insanlardir ve belli ocaklara bagli olup dinsel makamlar baba`dan ogula gecer. Bunlarin dişinda kimse Pir ve Rayver/Rayber olamamaktadir...
Yine cemlerde Pir öncülügünde kendi ahlak kurallarini uygularlar. Bunun dişinda bir zamanlar, toplum sorunlarini kendi inanç çerçevesince çözmeye calisirlardi.
Örnek olarak; kötülük yapmiş biri "düşkün (afaroz)" ilan edilip, kimileri eskiden Tercan`daki "düşkünler ocagina" yollanirdi ve kişi orda rehabilite edilirdi...
Yine dogum, ölüm ve evlilik gibi ritüeller inancin çizdigi çerçeve dogrultusunda Pir`ler önderliginde gercekleştirilir ve bunun dişina çikilmaz idi......
Görüldügü gibi Alevi inanci bir bütün olarak yaratiliş inancindan başlayip toplumun en küçük hücresine kadar egemendir
Dolayisiyla bir dindir. Din olmamasi için yukarida belirtilenlerin hiç birisinin olmamasi gerekmektedir...
Burda bir paragraf açalim; kimi çevrelerce "Alevilikte peygamber yoktur" o yüzden "din degildir" denmektedir. Bu argümanin ici boş ve cahilcedir, çünkü; bir din-inancin olmasi için "peygamber olmasi" gerekmemektedir. Buna örnek olarak çok tanrili dinler, Budizm, hinduizm, şintoizm ve doga dinleri verilebilir....
Gelelim " ögretiye"...
Doktrin`nin sonradan Türkçe`ye çevrilip karşiligina "ögreti" denmektedir.
"Düzenli bir bilimsel veya dinsel görüşü oluşturan dogma ve ilkelerin bütünü demektir"
Herhangi bir bilimsel düşüncenin, idolojinin, ekonomik-siyasi politikalarin ögretisi olabilir.....
Örnekleyecek olursak; dinsel olarak Zerdüşt, Isa veya Muhammed`in, idolojik olarak Marx, Hitler, ekonomik-siyasi politika olarak Truman doktrin/ ögretileri v.s. gibi...
Ayrica Yahudilikteki kabala, gnostizm, islami mezhep- tarikatlar ve sufilik v.s. ögretiler üzerine bina edilmiştir...
Bir düşünce-inancin ögretisi olmasi onun "iyi-dogru veya üstün " oldugu anlamina gelmemektedir....
Kaldiki "ögreti" sadece Alevilige özgü bir şeyde DEGILDIR.
Dolayisiyla "Alevilik bir ögretidir" mantiginin hiç ekstra "üstünlük karşiligi ve espirisi" yoktur. Tonlanmaya çalişilan anlam cahilane, gereksiz bir tanimdan baskaca bir şey degildir...
Hepsi tami tamina bu kadardir.
Sol cenahta oldugunu sananlarin bir baska acaip argümanida; "din gericiliktir", dolayisiyla Rae haq/Alevilik "din olamaz" tezidir.
Din gericilik-ilericilik mi yada Tanri var mi yok mu tartismasi Aleviligin degil, fen-sosyal bilimler veya materyalistlerin konusudur. Yine bu kesimler, bunuda kariştirip ve algilayamiyorlar.....
"Alevilik kominal bir yasam ve sosyalizmdir"
Komün: Latince communis: "toplumsal, genel" kelimesinden gelir.
Bir toplum, grup, cemeatin ortaklaşa üretip tüketmesine denip, genelde kapali sosyolojik yapilardir....
Buna, din`i cemeatlar, tarikatlar, mason localari v.s. gibi yapilari örnek verebiliriz...
Evet, Rae haq çok uzunca bir dönem ve belirli yerlerde merkezi hükümetin (Osmanli gibi) veya müslüman cemaatin baskisi sonucu yari kapali bir toplum-cemeaat olarak dişa karşi yaşamişlardir. Ayni şey Yezidi ve Yarsan dinleri içinde geçerlidir...
Bu kadari dogru olmakla beraber asla öyle belirtildigi gibi "beraber üretme ve tüketme" yoktur.
Kuşkusuz, kimi işlerde biri birilerine yardim etmişlerdir ve bu, bütün diger dini-toplumsal yapilarda da mevcuttu. Yani ortada farkli bir sosyolijik durum bulunmamaktaydi...
Diger dini topluluklar da nasil ki "zengin ve fakir" var idiyse Rae heq`i toplumunda da ayni durum mevcut idi.
Genelde kirsal bölgelerde yaşamaya mecbur birakilmiş, bir çok yerde "kuş ucmaz, kervan geçmez" yerlerde yaşamiş ve
genelde kendi topragi bulunmakta, tipik klasik köylü toplumu idi yani geçim tarim ve hayvancilikla kazanilirdi...
Yari göçebe Kürd Alevilerde bulunmakla beraber, daha çok büyük miktarda sürüleri olan ve aşiret şeklinde yaşamaktaydilar. Kişin Suriye Kürdistan`inin iliman iklimine, yazin ise daha serin ve bol otlakli Agri, ordan Arran`a (günümüzde Karabag denilen yer) kadar giderlerdi...
Siklikla kendi aralarinda tarla siniri, su veya otlaklar yüzünden kavga eder ve bu yüzden kimi zaman ölüm ile sonuçlanan hadiseler dahi yasanmaktaydi. Kimi zaman ise, ekonomik getirisi olan şeyler yüzünden aşiretler arasi çatişma çikar veya başka dinden olanlara karsi saldirilar hatta küçük çapli savaşlarda yapilmiştir...
Rae heq`i tarihi bunun örnekleri ile doludur....
Kabaca görülecegi üzre: Aleviligin "komün cemeati" ile zerre kadar bir ilişkisi bulunmamaktadir...
Sosyalizm moderndir, Marx`in dedigi şekliyle " işçi sinifinin ve üretim araclarinin topluma aid olmasini savunan iktisadi-politik bir idolojidir"...
Simdi gariban Rae heq`i toplumunun yaşadigi yerlerde kapitalizm yoktu dolayisiyla burjuvazi ve işçi sinifi bulunmamakta, geri iktisadi-sosyal bir sosyolojik yapi icinde yaşamaktaydilar.....
Dolayisiyla böylesi bir sosyolojik cemeattan sosyalist bir toplum çikartmak amiyane deyimle "sinekten yag çikartmaya" benziyor ve bu iddia "deli saçmasindan başkaca bir şey degildir...
Evet Türkiyede ki toplumun büyük bir bölümü Türk`çü ve devletcidir.
Tam da bu noktada kendisini solcu sanan marjinal figürler ihtiyaç duyduklari insan kaynagini Türk`çü-devletci kesimden karsiliyamamaktadirlar...
"Aleviligin kominal ve sosyalist bir toplum oldugu " zirvasi iste bu noktada insan kaynagini gidermeye yönelik uydurulmustur....
Kisa ve acisiz olarak Rae heq`i; diger bütün dinler gibi; iyi-kötü, dogru-yanliş, mantikli-mantiksiz bir DIN`dir ve başlarina gelen "pişmiş tavugun başina dahi gelmemiştir"....
NOT; Sol idoloji hakkinda ne düşündügümüzden bagimsiz olarak modern toplumlardaki solculuk ile Türkiye`deki solculuk ayri ayri şeylerdir.
Türkiye`de bir çok şahis, politik parti veya örgütler solcu sanilmaktadir ama malesef modern demokratik dünya da bilinen solculuk ile alakalari bulunmamaktadir...
Kendisini solcu sananlar icin rae heq`i/Aleviligin ne olup olmadigina dair bilgilerin hic ama hiç bir anlami yoktur ve bu yüzden hiç bir şekilde bu dini araştirma geregi duymamaktadirlar....
Dolayisiyla her kendini solcu sanan keyfine göre Alevilige don biçmektedir.
Ve bu öyle bir şeydir ki; aklin devre dişi kaldigi haldir...
Rae haq/Alevilik hakkindaki abuk-sabuk belirleme, kafa karişikligi ve manupilasyon islamci ve Türkçülerin yaninda işte bu kesimden gelmekte ve bu verili durum saglikli bir toplum için tehlike oluşturmaktadir.
Ve bunlardan azade olmak gerekmektedir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.