Salman: Türkiye’den Komite’ye somut yanıtlar gelmedi
.
İHOP Genel Koordinatörü Feray Salman, BM İnsan Hakları Komitesi’nin Türkiye oturumlarını bianet’e değerlendirdi: “Resmi delegasyonun cevapları tatmin edici düzeyde değildi.”
İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) Genel Koordinatörü Feray Salman, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’nin, Türkiye’deki durumun da ele alındığı 142. oturumunu bianet’e değerlendirdi.
Salman, hak ihlalleri konusunda Komite’nin Türkiye’ye sorduğu sorulara, resmi heyetten doyurucu ve somut yanıtlar gelmediğini, bazı soruların sadece yasa maddesi okunarak yanıtlandığını söyledi.
Feray Salman ayrıca, bugün akut olarak yaşanan “sağlıklı çevrede yaşama hakkı” gibi sorunların ya da olağanüstü hal (OHAL) döneminde değiştirilen ve bugün de geçerli olan “mahalli seçimler sonrası kayyım atama” gibi yasa maddelerinin ele alınamadığını belirtti.
İnsan Hakları Ortak Platformu, BM İnsan Hakları Komitesi için hazırladığı alternatif raporunda, Can Atalay’la ilgili yargı süreci üzerinden hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesindeki değerlendirmesini sunmuştu.
İHOP Genel Koordinatörü Salman, toplantıda dile getirilen hak ihlalleri ile Türkiye’nin yanıtlarına ve Komite’nin gözlem raporuna dair sorularımızı yanıtladı.
Türkiye’nin Komite ile “gecikmeli rapor süreci”
Türkiye ile ilgili insan hakkı ihlallerinin değerlendirilme süreci nasıl işledi, bugüne nasıl geldi?
Türkiye, 2002 yılında imzaladığı ve 2003 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’ni onayladığında, hem bu sözleşmede yer alan insan hak ve özgürlüklerini hayata geçirme bakımından hem de Sözleşme’nin denetim organı olan İnsan Hakları Komitesi’ne belirli periyodlarda uygulamaya dair rapor verme yükümlülüğünü üstlenmişti.
Sözleşme onayının ardından bir yıl içinde verilmesi gereken raporunu 7 yıl sonra, 2011 yılında verdi. Bu raporu 2012 yılında değerlendiren İnsan Hakları Komitesi, ikinci raporun 31 Ekim 2016 yılında verilmesini talep etti ancak raporun bu tarihte verilmemesi üzerine Komite 2021 yılında Türkiye’nin de talep etmesiyle rapor öncesi sorular listesi gönderdi.
Türkiye bu sorular listesi temelinde hazırladığı raporu 3 Ağustos 2022’de İnsan Hakları Komitesi’ne gönderdi. Bu arada sivil toplum örgütleri de Komite’nin sorularına yönelik raporlarını göndermişti.
Nihayet 23-24 Ekim tarihlerinde Komite, Türkiye’nin raporunu 142. oturumunda, Türkiye’den 7 bakanlık temsilcisi ve BM Daimi Temsilciliği mensuplarının oluşturduğu Türkiye resmi heyeti ile yüz yüze yaptığı diyalog toplantısında değerlendirdi.
Türkiye’deki durum, hak örgütlerinin dikkati çektiği sorunları da içeren sorular ve Türkiye’nin yanıtları bu toplantılarda konuşuldu. Toplantılarda insan hakları, ifade özgürlüğü ve diğer konulardaki sorunlar tam anlamıyla dile getirildi mi?
BM’nin televizyon kanalından çevrimiçi de yayımladığı bu oturumlarda 5 Komite üyesi, Sözleşme’nin maddeleri üzerinden sorularını sordular. En son değerlendirmeden bu tarihe kadar geçen sürede, Türkiye’de 2 yıl süren OHAL döneminde OHAL KHK’leri ile yapılan yasal değişiklikler ve uygulamalar (ihraçlar, mal varlıklarına el koyma, Anayasa değişikliği sonrası yargının bağımsızlığı, Terörle Mücadele Kanunu) iki gün üçer saat süren ve sorular-cevaplar biçiminde yürütülen diyalog, oturumların temasını oluşturdu.
Kadına karşı şiddet ve İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış, LGBTİ+’lar başta olmak üzere ayrımcılık uygulamaları ve ayrımcılıkla mücadelede yasal zemindeki sorunlar, yolsuzlukla mücadelede Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) hazırladığı raporlar ve tavsiyeler konusunda atılan adımlar, ceza infaz kurumları, zorla kaybedilmeye karşı önleyici hukuki çerçeveye ilişkin sorunlar, Terörle Mücadele Yasası’nın insan hakları savunucularına, gazetecilere ve genel olarak ifade özgürlüğünü kullananlara yönelik keyfi kullanımını sağlayan muğlaklığı oturumlarda ele alındı.
Türkiye’ye sorular
Salman, Türkiye heyetine yöneltilen tespit, sorunlar ve soruları şöyle özetledi:
1. İnsan Hakları Eylem Planı (İHEP) - 2021: Belirtilen somut normlara göre hangi yasal düzenlemeler yapıldı?
2. Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) Kullanımı: TMK’nın ifade özgürlüğü gibi hakları kısıtlayıcı şekilde kullanılması konusunda Komite eksiklikler tespit etti.
3. Madde 27 - Azınlık Hakları: Azınlıkların korunması için Türkiye'nin çekinceleri kaldırmayı planlayıp planlamadığı soruldu.
4. Özçelik Kararı ve İhtiyati Tedbirler: Komite, Türkiye’nin ihtiyati tedbirler konusundaki yaklaşımı hakkında bilgi talep etti.
5. Ayrımcılık ve Nefret Suçları: Türkiye'de ayrımcılık ve nefret suçları ile ilgili alınan önlemler nelerdir?
6. Olağanüstü Hal (OHAL) Süreci: OHAL döneminde adli denetimin uygulanmadığı durumlar ve OHAL İnceleme Komisyonu tarafından yapılan ret kararları hakkında bilgi talep edildi.
7. Başvuru ve Şikayetlerin Soruşturulması: OHAL sürecinde yapılan başvuru ve şikayetlerin nasıl soruşturulduğu ve Komisyonun bağımsızlığına dair detaylar istendi.
8. (OHAL) Alakuş/Türkiye Davası: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görülen Alakuş/Türkiye davasına yönelik detaylar istendi.
9. AİHM Yalçınkaya Davası: Yalçınkaya davasının Türkiye’deki yasal çerçevedeki yansımaları ve etkisi soruldu.
10. Yolsuzluk (Sözleşme, Madde 8): Yasal çerçevede yolsuzlukla ilgili boşluklar (GRECO endişeleri) ve OECD'nin 2024 yılı yolsuzluk tavsiyeleri ile ilgili olarak 2013’te Sedat Peker’in iddiaları gibi belirli vakalarda yürütülen soruşturmalar hakkında bilgi istendi.
11. El Konulan Mal Varlıkları: 2016 sonrasında el konulan mal varlıklarının güncel durumu ve yasal süreçler hakkında bilgi talep edildi.
12. 2017 Anayasa Değişiklikleri: Cumhurbaşkanının parlamento ve yargıya atama yapabilmesi gibi yetkileri ile ilgili olarak yargı bağımsızlığına yönelik hangi önlemlerin alındığı sorgulandı.
13. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Statüsü: TİHEK’in B statüsünden A statüsüne geçme planları olup olmadığı ve kurum üyelerinin atama süreci hakkında bilgi talep edildi.
14. TMK’nın Anayasa ile Uyumu: Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 1. ve 2. maddelerinin Anayasa ile uyumlu olmadığı ve insan hakları savunucularına karşı kullanıldığı belirtildi.
15. İdam Cezasının Geri Getirilmesi: Türkiye’nin idam cezasının geri getirilmesine ilişkin duruşu soruldu.
16. 7262 Sayılı Kanun ve STK’lar: Kitlesel imha silahları ile ilgili düzenlemelere uyma zorunluluğunun STK'ları etkilediği belirtildi.
17. Cinsiyet Temelli Şiddet: 2023 yılında uzaklaştırma emirlerine rağmen kadınlara karşı şiddetin devam ettiği, kadınların şiddete maruz kaldığı ve şiddetin normalleştiği belirtildi.
18. Tutuklu Hamile Kadınlar: Hamile kadın tutukluların durumu ve maruz kaldıkları şiddetle ilgili ikincil mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla hangi yasal başvuruların yapıldığı sorgulandı.
19. Namus Bahanesiyle İşlenen Cinayetler ve Sığınma Evleri: Namus bahanesiyle işlenen cinayetler konusunda hangi etkin önlemlerin alındığı ve hafifletici sebeplerin uygulanmasının önlenmesi için ne gibi tedbirler alındığı soruldu.
20. Ücretsiz Hukuki Yardım: Şiddet mağduru kadınlar için atılan adımlar ve ücretsiz hukuki yardıma erişim konusundaki gelişmeler soruldu.
21. Seyahat Özgürlüğü (Madde 14-15): Pasaport iptalleri, ülkeden ayrılma yasağı, akademisyenler, öğrenciler ve yurt dışındaki kişilerin Türkiye'ye iadesi ile ilgili güncel sayı ve gerekçeler hakkında bilgi istendi.
22. Interpol Kırmızı Bülteni Kullanımı: Türkiye'nin Interpol kırmızı bültenlerini nasıl kullandığı hakkında bilgi talep edildi.
23. Sığınmacı ve Mülteci Hakları: Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite’nin (CAT) gözlemleri doğrultusunda, 1951 Sözleşmesi ve 1967 Protokolü bağlamında geri göndermeme ilkesinin nasıl güvence altına alındığı, Suriyeli ve Afganistanlı mültecilerin insan kaçakçılığına karşı korunması için alınan önlemler hakkında bilgi istendi.
24. Zorla Kaçırılma Vakaları: 2016 sonrası yurtdışına zorla kaçırıldığı iddia edilen kişiler ve bu tür suçların önlenmesi için hangi prosedürlerin uygulandığı soruldu.
25. Ceza İnfaz Kurumlarının Kapasitesi: Yeni açılması planlanan ceza infaz kurumlarının aşırı kalabalığı çözme konusunda etkisi ve uluslararası standartlara uyum bakımından durumu hakkında bilgi talep edildi.
26. Ceza Sisteminde Hayatını Kaybedenler: Mustafa Kabakçıoğlu davası gibi soruşturma sürecinde hayatını kaybedenler ile ilgili soruşturmaların yürütülme şekli ve uluslararası standartlara uyum hakkında bilgi talep edildi.
27. Hücre Cezaları: Uzun süreli hücre cezalarının uluslararası standartlara uygunluğunun sağlanması için hangi adımların atıldığı soruldu.
28. İşkence ve Kötü Muamele (Madde 11 ve 13): OHAL döneminde işkence vakaları ve bu tür vakalara karşı alınan önlemler, soruşturma sayıları ve mağdurların rehabilitasyon durumu hakkında bilgi talep edildi.
29. Kırılgan Gruplara Karşı İşkence: Mültecilere karşı işkenceye karşı yasal yardımdan kaç kişinin yararlandığı soruldu.
30. Adil Yargılanma Hakkı: Terörizmle ilgili davalarda adil yargılanma ve yargının bağımsızlığı, hâkimlerin güvenceleri ve teminatları hakkında bilgi talep edildi.
31. İnsan Kaçakçılığı ve Ulusal Eylem Planı: Zorla çalıştırma, zorla evlendirme ve kaçakçılık mağdurlarına sunulan mali yardımlar, oturma izinlerinin yenilenmesi ve sivil toplum kuruluşları ile etkin işbirliği konularında bilgi istendi.
32. Güvenli Geri Dönüş Politikası: Sığınmacılar için güvenli geri dönüş politikalarının ve süreçlerin nasıl işletildiği hakkında bilgi talep edildi.
“Yanıtlar tatmin edici değildi, eksikti”
Türkiye, bu sorulara yeterli yanıtları verebildi mi, yanıtları tatmin edici ve açıklayıcı oldu mu? Eksik kalan noktalar var mı?
Türkiye’yi temsil eden resmi delegasyonun bu sorulara yönelik olarak verdiği cevaplar maalesef tatmin edici düzeyde olmadı. Bazı sorulara yasa maddelerini okuyarak yanıt verdiler.
Ama uygulamada karşılaşılan sorunların nasıl çözüldüğüne ya da çözmek için hangi adımların atıldığına dair somut yanıtlar gelmedi. Bazı sorulara verilen yanıtlar eksikti.
Örneğin, OHAL KHK’lerinin Meclis denetiminden geçmediğine ilişkin şikayetler sorulduğunda, hepsinin TBMM’de kabul edildiği, Anayasa Mahkemesi’nin de denetiminden geçtiği ifade edildi. Ancak heyet temsilcileri, KHK’lerin ne zaman TBMM’de görüşüldüğü, Anayasa Mahkemesi’nin ne zaman iptal davalarını kabul ettiği konularına değinmedi.
Türkiye’nin yanıtları UNTV’deki kayıttan dinlenebilir (Türkçe çeviri için Arapça kanalını seçebilirsiniz.)
“Kayyım uygulamaları ele alınmadı”
Toplantılarda hangi konu başlıkları eksik veya yetersiz kaldı?
Bugün akut olarak yaşadığımız sorunlar, örneğin “sağlıklı çevrede yaşama hakkı” ya da OHAL döneminde değiştirilen ve bugün de geçerli olan “mahalli seçimler sonrası kayyım atama” gibi yasa maddeleri ele alınamadı.
Bu toplantı, sorunların çözümüne dair adım atılmasında fayda sağlayacak mı, yapıcı bir ilerleme sağlamada etkili olur mu?
Komite, bu oturum sonrası nihai gözlem raporunu 7 Kasım’da yayımladı.
Komite, nihai gözlem raporunda toplam 66 tavsiye verdi. Bu tavsiyelerin arasından üçünün önümüzdeki üç yıl içinde uygulanmasına ilişkin adım atmasını ve 8 Kasım 2027 tarihine kadar Komite’ye iletmesini istedi.
Komite’nin öngörülebilir gözden geçirme döngüsüne uygun olarak, taraf devlet, raporun sunulmasından önce Komite’nin sorun listesini 2030 yılında alacak ve üçüncü periyodik raporunu oluşturacak olan cevaplarını bir yıl içinde sunması beklenecek.
Komite’nin beklentileri
Türkiye’den adım atması beklenen üç başlıkta Komite’nin tespitleri ve önerileri şöyle:
Yargı bağımsızlığı
“Komite, 2016’daki darbe girişiminin ardından binlerce hâkim ve savcının Gülen hareketiyle bağlantılı oldukları iddiasıyla adil yargılanma güvencesi olmaksızın görevden alınmasından endişe duyuyor. Komite ayrıca, 2013 yılında üst düzey hükümet yetkilileri ve yakınlarının adının karıştığı geniş çaplı bir yolsuzluk soruşturmasının ardından hakimlere yönelik tutuklama, kovuşturma ve disiplin tedbirlerinden de endişe duyuyor.
Hâkim ve savcıların toplu olarak görevden alınmasının ardından, yürütme tarafından kontrol edildiği bildirilen bir süreçte binlerce yeni hâkim ve savcı işe alındı. Atama süreci 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 7. ve müteakip maddelerinde düzenlenmiş olsa da, Komite sürecin şeffaflıktan yoksun olduğu ve siyasi kriterlere dayandığı yönünde raporlar almıştır. Komite ayrıca, hakimlerin açık ve şeffaf kriterler olmaksızın ve bir tür disiplin yaptırımı olarak zorla görev yerlerinin değiştirildiği veya görevden alındığına dair raporlardan da endişe duyuyor.
Taraf devlet, hâkim ve savcıların seçimi, atanması, terfii, disiplini ve görevden alınmasına ilişkin kural ve usullerin şeffaf ve tarafsız olmasını, Sözleşme'ye ve Yargı Bağımsızlığına İlişkin Temel İlkeler ve Yargı Bağımsızlığına İlişkin Temel İlkeler de dâhil olmak üzere ilgili uluslararası standartlara uygun olmasını sağlamalı.
Ayrıca, atamaların kesinlikle liyakatlerine ve kapasitelerine göre yapılmasını sağlamalıdır. İhraç mağdurlarının, yargı denetimi de dahil olmak üzere, bağımsız ve tarafsız mekanizmalar aracılığıyla etkili hukuk yollarına erişebilmelerini ve buna uygun olarak tam tazminat alabilmelerini sağlamak için gerekli tüm tedbirleri almalıdır.”
Terörle mücadele usullerinde adil yargılanma hakkı
“Komite, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun ceza yargılamasına dahil olan kişilerin haklarına ilişkin hükümlerini not ederken, hükümeti eleştirenler, insan hakları savunucuları, barışçıl protestocular ve gazeteciler de dahil olmak üzere terörle ilgili davalarda adil yargılanma hakkının sistematik olarak reddedildiğine dair raporlardan endişe duyuyor. Bu bağlamda Komite, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda terörle ilgili davalarda savunma hakkına getirilen kısıtlamalardan endişeli. Örneğin, dosya içeriğinin sanıklar tarafından incelenmesini kısıtlayan 153.2 maddesi ve gözaltındaki kişinin avukata erişimini 24 saate kadar kısıtlayan ve işkence veya kötü muamele riskini artıran 154.2 maddesi.
Komite ayrıca, taraf devletin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile ilgili bağlayıcı kararlarını (madde 7, 9, 14, 19, 21 ve 22) uygulamamış olmasından üzüntü duyuyor.
Taraf devlet, terörle ilgili suçlardan şüphelenilen veya bu suçlarla itham edilen kişilere, Sözleşme'ye uygun olarak, yasalarda ve uygulamada tüm uygun yasal ve usuli güvencelerin sağlanmasını temin etmeli ve mevzuatı bu doğrultuda değiştirmelidir. Ayrıca, terörle ilgili davalardaki mahkûmiyet kararlarını gözden geçirmeli ve adil yargılanma güvencelerinden yararlanamayanlara etkili hukuk yolları sağlamalıdır.”
Örgütlenme özgürlüğü
“Komite, olağanüstü hal sırasında sendikalar, insan hakları örgütleri, avukat dernekleri ve eğitim kurumları da dahil olmak üzere 1700'den fazla dernek ve vakfın kalıcı olarak kapatıldığını gösteren güvenilir raporlardan endişe duyuyor.
Komite, kapatma işlemlerinin olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinde yer alan muğlak kriterler çerçevesinde, etkili bir yargı denetimi veya adil yargılama güvenceleri olmaksızın gerçekleştirilmiş olmasından endişe duyuyor.
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kuruluşları yeniden açma ve onaylarını iade etme yetkisine rağmen, kuruluşların büyük çoğunluğu kapalı kalmaya devam ediyor.
Komite, 7262 sayılı Kanun'un İçişleri Bakanlığı'na, bağımsız kuruluşların faaliyetlerini kısıtlama, muğlak risk değerlendirme kriterlerine ve zayıf kanıt standartlarına dayalı olarak denetleme ve yönetim kurulu üyelerini görevden uzaklaştırma konusunda geniş takdir yetkisi tanıyan ve böylece bireyleri bu kuruluşların yönetim kurullarında görev almaktan veya üye olmaktan caydıran caydırıcı bir etki yaratan hükümlerinden endişe duyuyor.
Taraf devlet, derneklerin işleyişini düzenleyen mevzuatını ve uygulamalarını Sözleşme ile tam uyumlu hale getirmeli ve getirilen her türlü kısıtlamanın Sözleşme'nin 22. maddesine uygun olmasını sağlamalıdır.
Ayrıca, insan hakları örgütleri, sendikalar, avukat dernekleri ve eğitim kurumları da dahil olmak üzere sivil toplum örgütleri için elverişli bir ortam yaratmalı ve meşru faaliyetleri nedeniyle taciz veya misilleme korkusu olmadan ve gereksiz veya aşırı kısıtlayıcı idari engellerden muaf olarak faaliyet gösterebilmelerini sağlamalıdır.”
Bu haber, Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir. Haberin içeriğinden yalnızca IPS İletişim Vakfı/bianet sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.
Ayça Söylemez /Bianet
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.