Semawa’daki toplu mezar; Enfal’i tanıtmak için bir fırsat
Gazeteci ve Yazar - Arif Kurbani
Son günlerde Semawa’da toplu mezarların ortaya çıkmasıyla Enfal katliamı bir kez daha yerli ve yabancı medya kuruluşların ve sosyal medya kullanıcıların gündem konusu oldu. Kürtlerin alışılmış bir huyu gibi bu konu da birkaç gün yoğun bir şekilde konuşulduktan sonra unutuldu. Hâlbuki kader tayin edici olduğu kadar Kürtlerin geleceğini ilgilendiren önemli bir konu.
Dolayısıyla bu milletin yetkilileri stratejik bir düşünceyle hareket edip 2003 yılından sonra, özellikle toplu mezar konusunda yaptıkları hataları tekrarlamamalı.
Uluslararası koalisyon güçleri Irak’ta Baas rejimini yıkma planları yaptıkları sırada dönemin Erbil ve Süleymaniye idareleri Enfal sırasında kaybolan insanların cesedine ulaşmak için bir komisyon kurulmasına karar verdi. Bir yıldan daha az bir sürede hem komisyonun çalışmaları hem de Irak’ın farklı ilerinde yaşayan insanların çabası sonucu yaklaşık 300 toplu mezar bulundu.
Ancak Ağır Ceza Mahkemesi, Baas rejiminin liderlerini yargıladığı bir döneme denk geldiği için toplu mezarların Saddam Hüseyin’in işlediği suçları ispatlamak için yargılanmasında kullanılmasına karar verildi. Akabinde rastgele toplu mezarların açılmasını önlemek adına “toplu mezar koruma kanunu” çıkarıldı. Söz konusu yasa ile özel birimlerin onayı ve haberi dışında hareket edenlere karşı ağır yaptırımlar belirlendi.
Toplu mezarlar hakkında toplanan bütün delillerin uluslararası toplumun gözetiminde yargılamalara katkı sağlayacağı gerekçesiyle uzman bir ekip ile birkaç toplu mezarın açılmasına karar verildi. Diğer bütün belgelerle birlikte toplu mezarlar dosyası olayın bir soykırım olduğunu ispatlamak için güçlü ve etkili birer delil olarak Irak Yüksek Mahkemesinin dosyasına eklendi.
Hazar ve Irak’ın güneyinde toplu mezarlardan çıkarılan naaşların, mahkemenin incelemesi bittikten sonra Kürdistan’a gönderilmesine karar verildi. Öte yandan Erbil yönetimi tarafından kurulan komisyon, Barzanilerin akıbetini araştırma çalışmaları sonucu toplu mezarlardan çıkarılan naaşları Barzan bölgesine nakletti.
Farklı aşamalarda birkaç kemik parçası daha bulunarak geri getirildi. Ancak daha sonra bulunan toplu mezarların Enfal’de katledilmiş Kürtlere ait olduğu belgelerle ispatlanmasına rağmen konu askıda kaldı.
Saddam iktidarının yıkıldığı dönem, dünyanın Kürt milletini tanıması ve varlığından haberdar olması için önemli bir fırsattı. Özellikle kitle imha silahı olduğu gerekçesiyle savaşa meşruiyet verdikleri bir dönemde. Saddam’ın yıkılışından sonra Irak’ın, savaşa neden olan söz konusu silaha sahip olmadığı ortaya çıktı.
Bu durum kendi içlerinde özellikle savaşa katılan ülkeler arasında bir tür mahcupluk duygusu yaratmıştı. O sırada toplu mezarların kitle imha silahlarından daha önemli bir konu olduğunu ispat etmek için bir fırsat vardı. Böyle önemli bir konuyu gündeme getirmenin dünya çapında yankısı olurdu. Çünkü o dönem herkesin gözü Irak’ın üstündeydi. En azından Enfal sırasında kör ve sağır olan dünyanın bu olaya karşı kayıtsızlığını bir nebzede olsa telafi ederdi. Ama Kürtler bunu yapmadı ve bu fırsatı tepti.
Toplu mezarların bazıları dağıtıldı, yakınları ise azizlerinin bir gün dönecekleri umudunu toprağa gömdü. Şimdi Semawa’daki toplu mezarların açılması Kürtlere yeniden bir fırsat veriyor. Daha önce yaptıkları hatalardan ders alarak Irak’ta Kürt meselesini çözmek ve dünyada ise Kürt soykırımının tanınmasını sağlamak için bu konuyu gündeme getirmeleri hayati önem taşıyor.
Son zamanlarda Semawa’da bulunan iki toplu mezarda çıkarılan kemiklerin çocuk ve kadınlara ait olduğu ortaya çıktı. Bu durum nedeniyle katledilenlerin yakınlarına bir destek çabası var.
Önceki yıllarda siyasi anlaşmazlıklardan dolayı medya ve mezhepsel dil Kürtlere karşı bir tavır içindeydi. Kürtlere düşman gözüyle balkıyordu. Kürtlerin bu değişimi de kendi lehinde kullanması gerekiyor. Halen bazı polis yetkilileri arasında düşmanca düşünceler besleyenler var ki bunun bir örneğine geçen günlerde toplu mezarlarda kurbanlara ait kemiklerin çıkarılması sırasında şahit olduk.
Daha önce Bağdat tarafından “soykırımın bir suç olarak tanındığına dair karar var” gerekçesiyle dünya medyasının toplu mezarlarda yapılan çalışmaları haber yapması engelleniyordu. Hatta soykırımı sıradan bir olaymış gibi göstermeye çalışanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Fakat Kürtler bu delilleri dünya gündemine taşınmak için planlı bir şekilde çalışmalı.
Şu ana kadar açılmamış yüzlerce toplu mezar var ve mevcut durumda elimiz onlara kolayca ulaşıyor. Elimizde bulunan deliler sayesinde bu suçun tanınması için uzun olan yolu kısaltabiliriz.
Semawa’daki toplu mezarlarda bulunan naaşların birçok ülkenin temsilcisinin gözü önünde çıkarılması gerekiyordu. Hiçbir film, kitap, belge ve anlatım insanın kendi gözüyle mezardan çıkarılan kemikleri ve bir çocukla annesinin sarılırken kurşuna dizilmiş halini görmesi kadar etkili ve kalıcı olmaz.
Naaşların çıkarılış anı birçok duyguyu içinde bulunduruyordu. Naaşların topraktan çıkarıldıktan sonra Kürdistan’a getirip bir anıta defnedilmeleri, bulundukları toplu mezarlar kadar etkileri olmuyor. Toplu mezarlardan çıkarılan elbiseler ve eşyalar çok önemli ama siyah ve sarı saçlı çocukların emzikleri, yaşlı ninelerin ağarmış saçlarının yanında tesbih ve muskalarının kemiklere karışmış hali anıtlara terk edilmemeli. Katledilen milyonlarca Yahudi’nin cesetleri bile bulunmadı çünkü hepsi ateşte yakılarak kül edildi. Ancak öldürülmeden önce kesilen altın renkli saçları ve daha canlıyken dişlerinden koparılan altın ve gümüş dişler müzelerde korunuyor.
Bizim toplu mezarlara yapıldığı gibi muamele yapılmadı. Geride kalan diğer toplu mezarların bu şekilde bir çalışmaya tabi tutulmasına müsaade edilmemeli. Mezarlar açıldıktan sonra uzunca bir süre açık bırakılması, Irak ve Kürdistan vatandaşlarının yanı sıra Irak’ta görev yapan yabancı temsilcilerin, dünyaca ünlü yönetmen ve önde gelen medya kuruluşlarının görmesini sağlamak da oldukça kalıcı etkiler bırakır.
Mezarların görüntüsü bozulmadan aynı şekilde Kürdistan’a nakledilmesi ve anıtlarda öylece kurulması önemlidir. Ya da katledilen insanların anısına, Arapların gelecek nesilleri için Nugre Selman bölgesinde bir anıt yapılmalı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.