Şengal'in üzerinden 9 yıl geçti… Ezidi temsilciler: Soykırım devam ediyor
.
Abdulhakim Günaydın
Ezidilerin acısı dinmiyor. Şengal'e yapılan IŞİD saldırısının üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen Ezidi toplumunun birçok problemi hâlâ çözülmüş değil.
Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Şengal'de (Sincar) Ezidi Kürtlere yönelik gerçekleştirdiği katliamın üzerinden 9 yıl geçti.
3 Ağustos 2014'te gerçekleşen katliamda acılar ilk günkü gibi taze.
Saldırıda kadın ve çocukların da içinde olduğu binlerce insan hayatını kaybetti, binlercesi de IŞİD tarafından kaçırıldı.
Kaçırılanların birçoğu köle pazarlarında satılırken, hala binlercesi de kayıp.
Şengal "73'uncu ferman" oldu
Saldırıdan sonra Şengal ve çevresinde onlarca toplu mezar bulundu.
Bu Ezidilerin yaşadığı ilk katliam değildi. Tarih boyunca benzer birçok katliama maruz kaldı Ezidiler.
Hatta kimi kaynaklara göre daha önce 72 katliam yaşandı. Bu yüzden Ezidi toplumu son IŞİD saldırısını "73'üncü ferman" olarak nitelendiriyor.
Yüzbinlerce Ezidi yaşadığı bölgeyi terk etti
Yüzbinlerce Ezidi, yaşanan katliam nedeniyle yaşadığı bölgeleri terk etti.
Kimi Irak Kürdistan Bölgesi'nin Erbil ve Duhok kentlerindeki çadır kamplarda yaşamını sürdürürken, kimileri de Avrupa ülkeleri başta olmak üzere ABD ve Kanada gibi ülkelere göçtü.
Yüzbinlerce Ezidi yaşadığı bölgeleri terk etti / Fotoğraf: AFP
İlk "soykırım" tanımı Avrupa Parlamentosu'ndan geldi
Brüksel merkezli Avrupa Parlamentosu, tarihi bir karara imza atarak Şubat 2016'da IŞİD'in saldırılarını soykırım olarak tanıdı.
Parlamento kararında "Sözde İslam Devleti Hristiyanlara, Ezidilere, diğer dini etnik ve azınlıklara soykırım uygulamıştır" dedi.
Ardından Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi de Haziran 2016'da yayınladığı raporda IŞİD'in Ezidiler ve diğer azınlıklara soykırım suçu işlediğine yer verdi.
Daha sonra İsviçre, Lüksemburg, Belçika, Hollanda, Ermenistan ve Almanya soykırımı tanıdı.
Son olarak Birleşik Krallık, dün yani katliamın 9'uncu yıldönümünün arifesinde Şengal'de yaşananları resmen soykırım olarak tanıdığını bildirdi.
Katliamın üzerinden yıl geçmesine rağmen hala birçok sorun çözülmüş değil / Fotoğraf: Reuters
Ezidiler yaralarının sarılmasını bekliyor
Saldırının üzerinden 9 yıl geçti ve Ezidi toplumu hala yaralarının sarılmasını bekliyor.
Peki, geçen 9 yılda ne değişti? Ezidi toplumunun uluslararası kamuoyundan talepleri neler?
IŞİD'in kaçırdıklarından ne kadarı kurtarıldı? Daha kurtarılmayı bekleyen kaç insan var?
Göç edenlerin durumu nedir? Geri dönmek istiyorlar mı?
Kaç toplu mezar bulundu, bunlardan kaçı açıldı ve kaç ceset çıkarıldı?
Tüm bu soruları Ezidi temsilcilerine sorduk.
Irak Kürdistan Bölgesi'nde (IKB) faaliyet yürüten Ezidileri Kurtarma Ofisi Başkanı Hüseyin Qaidi, kayıp ve bulunan toplu mezarlarla ilgili son bilgileri Independent Türkçe ile paylaştı.
"Şimdiye kadar 3 bin 570 kişi kurtardık"
Qaidi, ofisin Ekim 2014'ten beri faaliyet yürüttüğünü ve tek amaçlarının kaçırılan Ezidileri kurtarmak olduğunu söyledi.
Hüseyin Qaidi / Fotoğraf: Independent Türkçe
Ofisin kuruluşundan sonra yaptıkları kapsamlı çalışmalarda Ezidi toplumundan 6 bin 417 kişinin IŞİD tarafından kaçırıldığını kaydeden Qaidi, "Şimdiye kadar 3 bin 570 kişi kurtarıldı.
Bunlardan 339'ü yetişkin erkek, bin 208'i kadın, geriye kalanlar da kız ve erkek çocuklardan oluşuyor" bilgisini paylaştı.
Kadın ve çocukların da içinde olduğu 2 bin 600 civarında kişinin hala kayıp olduğunu aktaran Qaidi, katliamın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini belirtti.
"70 toplu mezar açılmayı bekliyor"
Şengal ve çevresinde şimdiye kadar 85'ten fazla toplu mezarın tespit edildiğini ve bunlardan 15'inin açıldığını belirten Qaidi, devamında şunları kaydetti:
"Açılan mezardan 400'ün üzerinde ceset çıkarıldı. 70 toplu mezar hala açılmayı bekliyor. BM'nin kadın ve çocuk alanında çalışma yürüten kurumları başta olmak üzere uluslararası kamuoyundan hem toplu mezarların bir an önce açılması hem de kayıp Ezidilerin bulunması için daha fazla yardım etmelerini talep ediyoruz. Umarım Independent aracılığıyla sesimiz tüm dünyaya duyulur ve bunun için adım atılır."
IŞİD tarafından kaçırılan binlerce kadın ve çocuktan hala haber alınamıyor / Fotoğraf: AP
"İnsanlar korkudan evlerine dönemiyor"
Ezidi Yüksek Ruhani Meclisi (EYRM) Üyesi Qawal Behzad Süleyman da soykırım yaşanmasına rağmen dünya devletlerinden bekledikleri yardımı alamadıklarını söyledi.
Hala on binlerce insanın kamplarda çok zor şartlar altında yaşadığını hatırlatan Süleyman, Şengal'in askeri ve siyasi hegemonyanın altında olduğu için insanların korkudan evlerine dönemediğine değindi.
Katliam yaşandığında kaçırılan 5 yaşındaki çocukların şu an 14-15 yaşına geldiğine dikkati çeken Süleyman, "Geç kalınan her gün bizim için kayıptır, çünkü Ezidiliğe dair bilinç kalmıyor.
Örneğin bir Ezidi çocuğa nerelisin diye sorulduğunda ‘şu kamptanım' şeklinde cevap veriyor. Bu toplumumuz için büyük bir tehlike teşkil ediyor. Gençliğimiz yok oluyor" diye konuştu.
Qawal Behzad Süleyman / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Çok katliam gördük, fikir ayrılıklarını bir kenara bırakalım"
Şengal ve çevresinin bir an önce siyasi ve askeri oluşumlardan arındırılarak Ezidilerin yurtlarına dönebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması çağrısında bulunan Süleyman, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En öncelikli mesele Şengal'e dönüşün yolunun açılması ve güvenliğin sağlanmasıdır. Uluslararası toplumdan talebimiz de budur. Ezidiler şimdiye kadar zulüm, sayısız saldırı ve birçok katliama maruz kaldı. Dünya ülkeleri benzer bir katliamın yaşanmaması ve Şengal'in güvenliği için garantör olmalı. Ezidi toplumuna çağrım da fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp ittifak ve birlik olmalarıdır. İttifakın olmaması toplumumuzu güçsüz kılıyor. İnsanlarımızın ata yurdu topraklarına dönmesi ve güvenliğinin sağlanması için hep birlikte, yek vücut hareket etmelidir."
"Şam şekir e, lê welat şêrîntir e"
45 yıldan uzun bir süredir Avrupa'da yaşayan Ezidilerin dini liderlerinden Peşimam Şehmus Deniz, Avrupa'ya göçün devam ettiğini belirtti.
Yaşanan korkunun bir travmaya yarattığını söyleyen Deniz, Ezidilerin büyük bölümü benzer bir olayın tekrarlanacağı endişesiyle güvenli bölgelere geçtiğini kaydetti.
Peşimam Şehmus Deniz / Fotoğraf: Independent Türkçe
Onlarca yıl geçse de her Ezidi'nin tek hayalinin ata toprağına dönmek olduğunu ifade eden Deniz, dönme isteğini şu sözlerle tarif etti:
"Şam şekir e, lê welat şêrintir e (Şam şekerdir ama vatan daha tatlıdır. Şahsen 45 yıldan fazladır Almanya'da yaşıyorum. Çocuk yaşımdan beri buradayım. Her sabah bir gün dönecek hayali ile uyanıyorum. Dönenler de oluyor ama farklı farklı zorluklarla karşılaşıyorlar. Son günlerde Urfa'nın Viranşehir ilçesine bağlı Zevra Ezidi köyünde yaşananlar herkesin malumudur. Dolayısıyla her şeyden önce dönmek için gerekli şartlar oluşturulmalıdır."
"Ezidilerin kimseye zulmettiği görülmemiştir"
Tüm dünya ülkelerinin diğer din ve inançları kabul ettiği gibi Ezidi inancını da kabul etme çağrısında bulunan Peşimam Şehmus Deniz, "Biz de her kes gibi korkmadan, özgürce Ezidi olduğumuzu, inancımızı yaşamak istiyoruz" dedi ve ekledi:
"Herkes bunu açık ve net biliyor ki bugüne kadar Ezidilerin hiçbir toplum ve inanç kesimine bir zararı olmamış. Bizler sabah uyandığımızda güneşe dönüp yaptığımız ilk iş önce 72 millete daha sonra toplumumuza dua ediyoruz. Ezidilerin kimseye zulmettiği görülmemiştir. Toplumumuza yönelik baskı, saldırı ve katliamların son bulmasını, biz de herkes gibi özgür bir şekilde ata topraklarımızda yaşamak istiyoruz."
Ezidi toplumu Şengal katliamının devam ettiği görüşünde / Fotoğraf: Reuters
"Yaraların sarılmaması soykırımın devam ettiğinin göstergesi"
Ezidi Kültür Vakfı Türkiye Temsilcisi Eyüp Burç ise katliamın 9'uncu yılında uluslararası kamuoyu ve birçok devletin yaşananları jenosid (soykırım) olarak kabul ettiğine değindi.
Herkesin rahatlıkla Şengal katliamını soykırım olarak nitelendirebileceğini ve kafa karışıklığı tartışmasının da bittiğine vurgu yapan Burç, "BM, ABD, Avrupa Birliği komisyonları ve birçok ülke bunu teyit etti" dedi.
Soykırımın 9'uncu yıl dönümünde Ezidi toplumu olarak beklentilerinin insanlığa karşı bir suç olan jenosidin cezalandırılması için uluslararası bir mahkemenin kurulması gerektiğine değinen Burç, "Bir ceza mahkemesi BM ve ilgili devletler tarafından kurulmadığı ve dahli olan suçlu veya suçlular cezalandırılmadığı sürece soykırım devam ediyor anlamına gelir. Öncelikle suçlular yargılanmalı. Çünkü hala yüz binlerce insanımız çadırlarda, kamplarda yaşıyor. Yine yüz binlercesi dünya ülkelerine göç etti. Ata toprağından koparılmakta soykırımın bir parçasıdır. İnançlarından dolayı dışlanıp, hor görülmeleri de soykırımın bir elementidir. Ayrıca hala binlerce insan kayıp ve akıbetleri bilinmiyor. Dolayısıyla tün bunlar soykırımın devam ettiğinin bir göstergesidir. Bir an önce yaralar sarılmalı, gereken adımlar atılmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Eyüp Burç / Fotoğraf: Twitter
"Şengal uluslararası korunmaya alınmalı"
Burç'a göre Ezidi toplumu 1995'te Bosna Hersek'te yaşanan Srebrenitsa katliamı için kurulan mahkemenin bir benzerinin Şengal için de kurulması gerektiğine inanıyor çünkü soykırım tüm insanlığı ilgilendiriyor.
Göç eden Ezidilerin yurtlarına dönebilmesi için mutlak suretle Şengal'in uluslararası korunmaya alınması gerektiğine işaret eden Burç, "Farklı kesimlerin itirazı olsa da örneğin Bağdat Antlaşması hala yürürlüğe girmiş değil. Bu sadece Şengal için değil, örneğin Türkiye'de bile köylerine dönmek isteyen Ezidilere engeller çıkarılıyor. 1980'lerde olduğu gibi Ezidi kimliği tekrar resmi olarak tanınmalıdır. Devlet bir toplumu ‘dinsiz' kabul edemez. Siz böyle davranırsanız yerel güçler da çok kötüsünü yapar" diye konuştu.
Hâlâ çok sayıda Ezidi kamplarda yaşamlarını sürdürüyor / Fotoğraf: Reuters
Ezidi Kültür Vakfı Türkiye Temsilcisi Eyüp Burç, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bin yıllık tarihimizde toplumumuz neredeyse katliamsız bir gün geçirmedi. Ezidiler artık kendilerini yönetmeli ve güvenliklerini kendileri sağlamalı. Şengal ve Şexan'da kendine has ve otonom bir bölgenin oluşması elzemdir. Bunun güvenliğini de Irak Kürdistan Bölgesi ve uluslararası güçler tarafından sağlanmalıdır. Ez cümle Ezidi toplumu kimliklerinin tanınması, yaralarının sarılması, kamplarda yaşayanların dönmesi ve güvenliklerinin kendilerinin sağladığı ve himaye edildiği bir statünün oluşmasını istiyorlar."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.