AYM, izin verilmeyen bir alanda bile olsa barışçıl biçimde toplanma hakkının engellenmesinin tazminat nedeni olduğunu belirterek, Dilan Alp'e 87 bin 750 lira tazminat ödenmesine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 2013 1 Mayıs'ında Taksim'e çıkmak isterken polisin gaz fişeğiyle başından vurulan Dilan Alp'le ilgili yapılan bireysel başvuruyu karara bağladı. AYM, izin verilmeyen bir alanda bile olsa barışçıl biçimde toplanma hakkının engellenmesinin tazminat nedeni olduğunu belirterek toplanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti ve 87 bin 750 lira tazminat ödenmesine karar verdi.
Taksim'de 2010 yılında 1 Mayıs mitingi düzenlenmiş, 3 yıl arka arkaya düzenlenen mitingler 2013 yılında Taksim'deki yayalaştırma projesi gerekçe gösterilerek yasaklanmıştı. Buna karşılık birçok sendika ve siyasi parti 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanacağını kamuoyuna bildirmişti. Taksim’e çıkmaya çalışan Dilan Alp, olaylar sırasında gaz kapsülü ile başından vurularak ağır biçimde yaralanmıştı. Kafatasında kırıklar ve beyin doku hasarı oluşan Alp için, “Yaşamının tehlikeye girdiği” yönünde rapor verilmişti.
T24'ten Gökçer Tahincioğlu'nun haberine göre Alp, tedavi gördükten sonra Başbakan, İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi, İstanbul İl Emniyet Müdürü ve doğrudan eylemi gerçekleştiren kolluk görevlileri hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Savcılık, suç duyurusunu, aynı gün yaşanan diğer olayların dosyası ile birleştirdi. Siyasiler, vali ve kolluk amirleri hakkındaki dosyayı ise ayırdı. Ancak üç yıl sonra bu kez suç duyurusu da ana dosyadan ayrılarak ayrı soruşturma başlatıldı.
Savcılık, İstanbul Emniyeti’nden olay günü görev yapan ve Alp’i vuran polisin isimlerini istedi. Emniyetten gaz tabancasını kullanan kişinin tespit edilemediği, olay günü polisin görevini yaptığı yanıtı geldi. Emniyet, bununla da yetinmeyerek Alp’in polise taş, molotof ve bilye atan grubun içerisinde olduğunu bildirdi. Buna kanıt olarak da sadece yüzü maskeli birinin fotoğrafı bulunduğuna yönelik raporu gösterdi. Ancak savcılığın Alp hakkında açtığı soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.
KASK NUMARASI VAR, İSİM YOK
Savcılığın gerekli araştırmaların yapılarak isimlerin bildirilmesi ısrarına rağmen emniyet, bölgede bu silahı kullanmakla görevli emniyet mensubu olmadığı yanıtını verdi. Bunun üzerine savcılık olay günü bölgede görevli polislerin ifadesini aldı ancak tamamı olayı görmedikleri yönünde ifade verdi. Jandarma Kriminal Dairesi de kendisine iletilen görüntüler üzerinden silahı ateşleyeni bulamadığını bildirdi. Olay yerindeki polisler kask numaraları üzerinden tespit edilmek istendi ancak bu kez de emniyetten hangi polisin hangi kask numarasını taşıdığına yönelik liste gönderilmedi. Bunun üzerine 16 polis hakkında takipsizlik veren savcılık, dosyayı, “daimi arama” kararı vererek rafa kaldırdı. Soruşturma, bir süre sonra zamanaşımına girdi. Savcılık, “daimi arama” kararına rağmen zamanaşımına kadar bir başka işlem de yapmadı.
Alp’in açtığı tazminat davasında ise istinaf mahkemesi 100 bin TL manevi, 25 bin TL maddi tazminat ödenmesine hükmetti ancak bu dava henüz kesin karara bağlanmadı. Kamu Denetçiliği Kurumu da polislerin eyleminin hak ihlali niteliğinde olduğuna hükmetti.
AYM 'SİLAHTAN FARKI YOK' DEDİ
Olayı değerlendiren AYM, kararında, gaz silahlarının kullanımı konusunda kritik bir yorum yaptı. Bu silahların, ateşli silahlardan farkının olmadığını ve ölçülü biçimde kullanılması gerektiğini belirten AYM, “Güç kullanımının Anayasa’nın 17. maddesine göre başka bir çarenin kalmadığı zorunlu bir durumda ve ölçülü bir şekilde gerçekleştiğinin soruşturma makamlarınca resen ortaya konulması gerekmektedir. Bu çerçevede kolluk görevlilerinin eylemlerinin yanında kendilerine uygun talimatın verilip verilmediğinin, gaz fişeği atışı için kullanılan silahlar konusunda bu kişilerin yeterli eğitim alıp almadığının ve olası riskleri önlemek adına tedbir almakta ihmalleri bulunup bulunmadığının da incelenmesi gerekmektedir” dedi.
EZİYET YASAĞI İHLAL EDİLDİ
Vurulan Dilan Alp’in şiddet eyleminin saptanamadığına işaret eden AYM, böyle bir durumda güç kullanımının kaçınılmaz olduğu yönünde tespit yapılamayacağını vurguladı. Ancak Alp’in başından vurulmasının kolluğun orantısız güç kullanarak başvurucunun yaralanmasına sebep olduğunu ortaya koyduğu kaydedildi. Anayasadaki “eziyet yasağının” ihlal edildiği ifade edildi.
Kararda, polislerin kimliğinin tespit edilememesi de hak ihlali sayıldı ve dosyayı rafa kaldıran ve zamanaşımına girmesine neden olan savcılık eleştirildi. Kararda, izinsiz biçimde yapılsa bile barışçıl eylemlere müdahale konusunda sınırlılıklar bulunduğuna işaret edilerek, şöyle denildi: “Başvurucunun barışçıl olmadığı herhangi bir eyleminin olduğu ileri sürülmediğinden başvurucunun yaralanmasına neden olacak şekilde fiziki müdahalede bulunulması ve böylelikle gösteriye son verilmesi toplanma hakkına yönelik bir müdahale olarak kabul edilmelidir. Dolayısıyla toplantı hakkının amacı, şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Demokratik bir toplumda, barışçıl yöntemlerle fikirlerini savunanlara toplantı özgürlüğü ve diğer yasal araçlarla kendilerini ifade edebilme imkânı verilmelidir. Barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kişilerin toplantı hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir. Toplantı veya gösteri yürüyüşüne katılanların bir kısmının şiddete başvurmaları diğerleri açısından bu hakka müdahaleyi meşru kılmaz.”
Kararda, Alp’in açtığı tazminat davası sürdüğü için bu konuda ayrıca bu aşamada karar verilemeyeceği ancak toplanma hakkının ihlal edilmesine nedeniyle kendisine 87 bin 750 lira lira tazminat ödenmesi gerektiği vurgulandı.