Ortak mücadele kapsamında bir araya gelen 7 parti ve kurum ortak bir metin hazırlığında. Ekonomiden, siyasal rejimin gidişatına iç ve dış politikaya kadar geniş kapsamda tartışmalar yürüten 7’li masa; ekonomi, demokrasi, inanç özgürlüğünü esas alan laiklik, Kürt sorunun eşit haklarla demokratik çözümü, kadınların hak eşitliği, gibi bir çok başlıkta çalışmalarını yoğunlaştırmış durumda. 7’li masanın gündeminde bu birlikteliğin ismi de tartışılıyor.
Halkların Demokratik Partisinin (HDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) çalışmalarına devam ediyor. Bu birliktelik içinde yer alan ve toplantılara bizzat katılan Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ile 7’li masanın çalışmalarının hangi aşamada olduğunu, ne yapmak istediğini ve hedeflerini konuştuk. Platformu mücadele birliği olarak tanımlayan Gürkan, “Mücadele birlikteliği sağlanabilirse seçim taktiği de bunun bir parçası olur. Tartışmaların ana ekseni seçime odaklı yürütülmüyor olsa da seçim sürecini yok sayamayız” dedi. Gürkan “Sadece 7 parti ve örgütün değil, sendikaların, meslek odalarının, emeklilerin, üretici köylülerin, küçük esnafın ortak talepleriyle bu mücadele sürecinin geliştirilebileceğini düşünüyoruz” dedi.
Ekonomik ve siyasal sorunların derinleşmesi karşısında Millet İttifakından sıkça iktidakilerin ülkeyi iyi yönetemediği eleştirilerini duyuyoruz. Emek Partisi ve mücadele ortaklığı kurma çalışmasına devam ettiği 7’li masa süreci nasıl değerlendiriyor?
20 Aralık’taki mali operasyondan sonra döviz kurlarındaki oynama, halkın alım gücünü daha da düşürmüş durumda. Bunun karşısında emekçilerin ücretleri, asgari ücret konusunda yeni düzenemeler olmadığı için tüketim mallarına gelen zamlar halkın yaşamını doğrudan etkiliyor. Hükümetin yeni bir tedbir alma yönünde girişiminin de olmadığını görüyoruz. En başından beri hükümetin yanlış politikalarla ülkeyi bu hale getirdiğini söyleyebiliriz. Zaten dünya ekonomisinde de daralma var, kapitalist sistemin yapısal sorunlarını yaşıyoruz. Ancak Türkiye’de bir avuç tekelin ve sermaye grubunun çıkarlarını esas alan politikalarda ısrarın sonucu olarak bu ekonomik koşulların sonuçları işçi ve emekçiler açısından daha derin etkiler bırakıyor. Özellikle ulaştırma ve enerji gibi devlet kaynaklı zamların geri alınması, ücretlerin iyileştirilmesi halkın en acil talepleri arasında bulunuyor.
Yargıda muhalefete yönelik cezalar, Mecliste seçim yasası ve en son sosyal medya yasasıyla gelen düzenlemler, birçok alanda gelen yasaklara baktığımızda seçime artan baskılarla gidiyoruz. İktidar önümüzdeki dönem nasıl bir zemin oluşturmak istiyor?
Gezi, Kavala, Demirtaş, Kaftancıoğlu kararları ve HDP’yi kapatma davasının seyrine baktığımızda siyasi iktidarın birkaç yönelimine dikkat çekmek gerekir. Bunlardan birisi tek adam yönetimini daha otoriter, daha baskıcı bir siyasal rejimde tahkim etmek istiyorlar. Bir diğer yanı bugün ilan edilmiş bir seçim tarihi olmasa da seçim sürecine girilmiş bulunuyor. İktidar seçim sürecine normal koşullarda girmeyeceğini her gün yeni bir uygulamayla gösteriyor. Seçime giderken yargıdaki kararlar, siyasi baskılar, miting, konser ve hatta tiyatroların yasaklanması seçime nasıl gidileceğinin göstergesi. Buna iktidar açısından bir ‘yol temizliği’ gibi de bakabiliriz. Kutuplaşma siyaseti de üreteceği için bu süreci özellikle ekonomi ve dış poltikada azalan halk desteğini yeniden toparlamak üzere değerlendirmek istiyor. Benzer bir yaklaşımı dış politikada da görüyoruz. Ukrayna savaşına etkili diplomasi adına müdahil olmaya çalışan iktidar yayılmacı-çatışmacı dış politikada ısrar ediyor. Bu ısrarı Irak ve Suriye topraklarında operasyon adı altında yürütülen askeri müdahaleleri de içeren çatışmalı dış politikalarında da görüyoruz.
‘7’Lİ MASA GENİŞLERSE MÜCADELE GELİŞİR’
Peki bu sorunlar 7’li masada nasıl değerlendiriliyor? Üçüncü seçenek olarak adlandırdığınız mücadele ortaklığının bu sürece yönelik politikası ne olacak?
Çok uzun süredir bir rejim tartışması yürütüyoruz. Cumhur İttifakının ve Milet İttifakının ortaya koyduğu siyasal rejim anlayışları var. Bu iki anlayış arasında sıkışmadan, halkın egemenliğini esas alan, demokratik hak ve özgürlükleri güvenceye alan bir rejim tartışması yürütüyoruz. Ortak mücadele ve ittifak konusundaki tartışmalarımızı bu konular oluşturuyor. Tabii ki bu masa başında oluşturulacak bir birliktelik değil. En başından beri seçim süreciyle sınırlı bir tartışma yapmayacağımızı, bugün yaşanan temel sorunlara karşı bir mücadele birlikteliği olacağını ifade ediyoruz. Bugün ekonomik sorunlar karşısında ek zam yapılması ve tüketim mallarına gelen zamların geri alınması halkın en acil talepleridir. Önümüzdeki dönemde sadece 7 parti ve örgütün değil, sendikaların, meslek odalarının, emeklilerin, üretici köylülerin, küçük esnafın ortak talepleriyle bu mücadele sürecinin geliştirilebileceğini düşünüyoruz.
Hükümetin pek çok alanda yarattığı sorunlarla karşı karşıyayız. Doğanın talanı, insan hakları ihlalleri, iş cinayetleri, kadın cinayetleri, ekonomideki yağma ve talan düzeni, ihale yasalarıya kamu kaynaklarının bir avuç sermaye ve iktidar yandaşına peşkeş çekilmesi gibi suçlar var. Bunların göz önüne serilmesi için “Hafıza, hakikat, hesaplaşma” adıyla bir sempozyum buluşması yapacağız.
DEKLARASYON METNİ HENÜZ ŞEKİLLENMEDİ
İttifak için üzerinde çalıştığınız deklarasyon ne aşamada?
Hem 7 kurum olarak hem de başka partilerle ikili ve üçlü görüşmelerimizde, esas olarak siyasal rejim tartışması kapsamında ülkenin temel sorunlarında, işçi ve emekçilerin çıkarlarının politik platformunu oluşturmanın gerekliliği üzerinde durmuştuk. Şimdi bu tartışmaları 7 kurum olarak sürdürüyoruz. Henüz şekillenmiş bir durum söz konusu değil ama deklarasyon metninin önümüzdeki haftalarda olgunlaşacağını ümit ediyoruz.
Hangi başlıklarda ortak bir metin yazılacak?
İttifakın isminden mücadele konularına kadar konu başlıkları var. Ekonomi, siyasal rejim, iç ve dış politika esas alınarak bir tartışma yürütülüyor. Halk için ekonomi, demokrasi sorunları kapsamında inanç özgürlüğünü esas alan laiklik, Kürt sorunun eşit haklarla demokratik çözümü, kadınların hak eşitliği, doğa ve çevre politikaları, demokratik haklar, siyasal özgürlükler, mültecilik konuları gibi başlıklarda tartışma yürütüyoruz.
7 örgütün bir araya gelmesinde seçim ittifakının öncelikli hedef olmadığı defalarca ifade edilmişti. Ancak seçim konusu sürekli gündemde. Bu konuda bir hazırlığınız veya kararınız var mı?
7 kurum olarak şu konuda hemfikiriz: Mücadele birlikteliği sağlanabilirse seçim taktiği de bunun bir parçası olur. Tartışmaların ana ekseni seçime odaklı yürütülmüyor olsa da seçim sürecini yok sayamayız. Ancak henüz belirlenmiş bir seçim taktiğimiz yok, yoğunlaştığımız konu mücadele ortaklığının çerçevesi üzerine diyebiliriz.
Seçim güvenliğinin kuşkusuz daha kapsamlı düşünülmesi gerekiyor. EMEP’in de içinde olduğu Seçim Güvenliği Platformunun bu konuda çalışmaları var. Daha adil bir seçim için nasıl bir politik ortam gerekir, seçim ilan edildiğinde neler yapılmalı, seçim gününü nasıl planlamalı gibi çok aşamalı bir tartışmayı yürütüyor. Farklı siyasi partiler, sendikalar, meslek odaları ve demokratik kitle örgütleri de burada yer alıyor. İktidarın bütün hamleleri dikkate alınarak bir çalışma planlama gayretinden söz edebiliriz.
Kaynak: Evrensel Gazetesi