90’lı yıllardan AİHM’in hak ihlali kararlarını hatırlattı: Hafta sonu soruşturma açıldı, MSB açıklama yaptı, partisi CHP kınadı

.

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 1993’de Diyarbakır'da 11 köylünün askeri helikoptere bindirildikten sonra kaybedilmesi, 1994’de Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağıllı köylerinin savaş uçaklarıyla bombalanması ve 33 köylünün öldürülmesine ilişkin AİHM’in hak ihlali kararlarını bir yayında hatırlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı haftasonu hakkında soruşturma açtı. Milli Savunma Bakanlığı sert bir açıklama yayınladı. İYİ Parti, MHP dışında partisi CHP’nin sözcüsü de kınama açıklaması yaptı: “Milletimizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri'ni töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir”

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TV100’deki yayında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) eleştirerek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Bu Türk Silahlı Kuvvetleri değil mi 12 Eylül’de faşist darbeyi yapan? Bu ordu değil mi 15 Temmuz’da darbe girişimi yapan, köyleri yakan… Onlarca faili meçhul cinayet. Benim takip ettiğim davalar var. 15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi? AİHM kararıyla sabit hale gelen…”

“Milletvekili olarak eleştirel yaklaşmalıyız. Biz soru sorarız, doğru olup olmadığını sorgularız. En azından TSK üzerinden bu tür şaibelerin kalkması amacıyla bunu sorarız… Bu kadar köyü kim yaktı? Daha yeni Roboski, Uludere oldu…”

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hakkında “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin Kurum ve Organlarını Aşağılama” ve “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama” suçlarından iki ayrı soruşturma başlattı.

MSB: Mehmetçiğin tüm faaliyetleri uluslararası hukuka uygun

Milli Savunma Bakanlığı da konuyla ilgili bir açıklama yaptı.

Bakanlığın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Asil milletimizin bağrından çıkan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, ülkemizin huzur ve güvenliği ile bölgemizin, dünyanın ve tüm insanlığın barış ve istikrarına katkı sağlamak için tüm terör örgütlerine karşı büyük bir özveri ve fedakarlıkla mücadele etmektedir.

Mehmetçiğin tüm faaliyetleri uluslararası hukuka uygun, tüm dünyanın gözü önünde ve şeffaf bir şekilde icra edilmektedir.

Buna rağmen terör örgütlerinin insanlık dışı saldırılarına tepki koyamayanlar terör örgütünün farklı konulardaki alçakça yalanlarına sahiplenerek kahraman ordumuza iftira atmaya çalışmaktadırlar. Bu iftiraları atanlar, bunlara alet olanlar en hafif tabiriyle gaflet ve delalet içindedirler.

Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, tüm bu hezeyanlara ve kara propaganda çabalarına rağmen dün olduğu gibi bugün de terör örgütlerine karşı mücadelesini uluslararası hukuk ve milli, manevi, insani değerlerimiz çerçevesinde azim ve kararlılıkla sürdürmektedir, sürdürecektir.”

CHP: İfadeler kabul edilemez

Tanrıkulu’nun açıklamalarına bir tepki de partisi CHP’den geldi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, milletimizin gözbebeği Türk Silahlı Kuvvetleri’ni töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, söz konusu ifadeleri “Hadsiz ve iftira” olarak niteleyerek kınadı.

Sezgin Tanrıkulu, tartışma konusu olan ifadeleri ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“AKP’nin kuruluşundan önce gerçekleşti, AİHM kararıyla sabit”

“Ankara CBS hakkımda soruşturma başlatıldığını kamuoyuna duyurmuş. İki husus var; birinci olarak AKP’nin kuruluşundan önce gerçekleşmiş ve insanlığa karşı suç olduğu AİHM kararlarıyla sabit olan ‘Kürtlere karşı’ bu ağır ihlalleri AKP milletvekillerinin ve yöneticilerinin kurumsal olarak linç kampanyası başlatmaları ve Devlette devamlılık esastır prensibi üzerinden bunu sahiplenmeleri AKP’nin derin devletin yeni sahibi olduğunun bir kez daha itirafıdır. İkinci olarak; Çetelerin, uyuşturucu kaçakçılarının, rantçıların peşine düşmesi gereken Ankara CBS’nın bir tatil günü hakkımda soruşturma başlatması ve kamuoyuna duyurması da gözardı edilmemesi gereken bir uygulamadır.

Geçmişteki hakikatler, şimdiki siyasi pozisyonlarınıza göre eğilip bükülemez, değiştirilemez. Aşağıda AİHM’in Türkiye’yi mahkum ettiği iki davadaki kararlarından kısa alıntılar aktarıyorum. İlkinde Ekim 1993 tarihinde Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı bir köyde 11 köylünün nasıl kaybettirildiğine ilişkin karar var. Devlet bu köylülerin helikopterle götürüldükten sonra kaybettirildiğini inkâr etmiş. Oysa kaybedilen 11 kişinin yakınları, akrabalarının helikoptere bindirildiğine tanıklar. Köylüler zorla kaybettirildi.

İkinci dava Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağıllı köylerinin savaş uçaklarıyla bombalanması ve 33 köylünün öldürülmesine ilişkin AİHM kararı. Bunlar benim yargılarım değil, AİHM kararları. Şu an beni linç etmeye kalkan zihniyet, on yıl sonra Roboski’de bir katliam olduğunu söyleyenleri de linç edecek. Ama hakikatler siz linç ettiğinizde de ortadan kalkmaz.”

Tanrıkulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Şırnak’ta 33 köylünün savaş uçaklarınca bombalanması ve 1993 yılında Diyarbakır’da 11 köylünün kaybettirilmesi ile ilgili verdiği kararları da yaptığı açıklamaya ek olarak paylaştı.

Kurdistan Haberleri

Valilik yasakladı, kadınlar haykırdı: Jin jiyan azadî
Mesrur Barzani: Terör bitmedi, Uluslararası Koalisyon'a ihtiyacımız var
Hakan Fidan: Erbil ile Bağdat arasında boru hattı yakında açılabilir
Irak Cumhurbaşkanı: Türkiye'de Kürt meselesinin barışçıl çözümünü destekliyoruz
Reber Ahmed: Uluslararası koalisyonla ilişkilerimizi yeniden yapılandırmalıyız