ABD ve NATO, Türkiye'nin S-400 alımına neden karşı çıkıyor?

ABD ile Türkiye arasındaki S-400 ve F-35 krizi hakkında bilinmesi gerekenler

Sistem nasıl çalışıyor?

  1. Uzun menzilli izleme radarı, havadaki nesneleri takip ediyor ve gelen bilgiyi komuta aracına gönderiyor. Potansiyel hedefler, komuta arasında değerlendiriliyor
  2. Hedef tanımlandıktan sonra komuta aracı füzenin fırlatılmasına karar veriyor
  3. Fırlatmayla ilgili veriler, hedefe göre en iyi konumda bulunan fırlatma aracına gönderiliyor ve buradan karadan havaya füzeler gönderiliyor
  4. Angajman radarı, füenin hedefine ulaşmasına yardımcı oluyor 

Türkiye'nin acil gereksinimi karşılamak üzere NATO'ya yaptığı başvuru sonunda ABD, Hollanda ve Almanya kendi envanterlerindeki Patriot savunma sistemlerini Türkiye'ye yerleştirdi. 

Halen Türkiye'de NATO görevi kapsamında İspanya ve İtalya'nın anti-füze sistemleri konuşlu bulunuyor. 

NATO'dan gelen desteğe paralel olarak Türkiye, yeni ihaleler açarak kendisine ait hava savunma sistemi arayışını da hızlandırdı. 

İlk ihale sonucunda Türkiye'nin beklentilerini karşılayan Çin'in CPMIEC şirketinin geliştirdiği FD-2000 savunma sistemlerinde karar kılındı ancak şirketin ABD yaptırım listesinde olması ve NATO'dan gelen itirazlar sonucunda geri adım atıldı. 

Aynı ihalede yer alan ABD yapımı Patriot sistemleri ise hem fiyatının pahalı olması hem de üretici Raytheon şirketinin teknoloji transferine yanaşmaması nedeniyle elenmişti. 

İhale sürecinin tamamlanamamasının ardından Türkiye, önce kendi savunma sistemini geliştireceğini ilan etmiş ancak 2017 senesinde Rusya ile S-400 hava savunma sistemleri konusunda bir sözleşme imzalandığını açıklamıştı. 

Türk yetkililer, toplam maliyeti 2.5 milyar dolar olan S-400 için peşinatın Rus yönetimine transfer edildiğini kaydederken, bu işbirliğinin daha da geliştirilebileceği hatta S-500'lerin ortak üretilebileceği mesajını vermişlerdi. 

ABD ve NATO, Türkiye'nin S-400 alımına neden karşı çıkıyor?

ABD, Türkiye'nin S-400 sistemlerine birçok nedenden dolayı karşı çıkıyor: 

  • NATO'nun en stratejik üyelerinden birisi olan Türkiye'nin ittifakın en önemli hasmı konumundaki Rusya ile geliştirdiği bu ilişkinin ortak güvenlik mimarisini zafiyete uğratacak olması kaygısı. 
  • ABD savunma sanayiinin en önemli müşterilerinden olan Türkiye'nin başka üreticilere kaptırılması riski. 
  • Türkiye'nin S-400 tedariğinin, ABD Kongresi'nin 2017 Ağustos ayında çıkardığı ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamına girmesinden dolayı yaptırımlara muhatap olacak olması ve dolayısıyla Türk-Amerikan ilişkilerine yeni bir darbe vurulacak olması. 
  • Türkiye'nin de üretim programında yer aldığı ve konuşlandıracağı 5. kuşak savaş uçağı F-35'lerin hassas ve üstün özelliklerinin ayrıca her türlü faaliyetlerinin S-400 radar sistemi tarafından ele geçirilebilecek olması kaygısı. Dolayısıyla Türkiye'nin F-35 projesinin dışında bırakılması ve parasını verdiği uçakların teslim edilmeme olasılığının artmış olması. 

NATO açısından ise öne çıkan iki unsur bulunuyor. Birincisi, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemlerinin hiçbir şekilde NATO'nun mevcut savunma ve radar sistemlerine entegre edilemeyecek olması. 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, konunun Türkiye-NATO arası bir soruna dönüşmemesi için dikkatli bir dil kullanırken, tüm müttefik ülkelerden NATO sistemlerine uygun askeri donanım edinmeleri tavsiyesinde bulundu. 

İkincisi ve daha önemlisi NATO-Rusya ilişkileri. Türkiye'nin son dönemde Rusya ile geliştirdiği yakın işbirliği, Suriye iç savaşının sonlandırılması sürecinde Astana Süreci'ni geliştirmesi ve aynı zamanda başta ABD olmak üzere geleneksel Batılı müttefikleriyle Suriye ve diğer konularda giderek daha gergin bir ilişki içinde olması NATO tarafından çok yakından izleniyor. 

Kuruluşunun 70. senesini kutlayan NATO'nun halen en büyük hasmının Rusya olması, caydırıcılık açısından hem Doğu Avrupa hem de Karadeniz bölgesinde yeni askeri yapılanmalar sürecinde olması Türkiye'nin S-400 savunma sistemlerini alma kararını daha da karmaşık hale getiriyor. 

NATO yetkilileri, bu sürecin ittifak içinde bir çatlak yaratmasından ve ortak savunma yapısına zarar gelmesinden kaygı duyduklarını saklamıyorlar. 

Türkiye'nin ABD ve NATO'nun bu yaklaşımına karşı yanıtı ne?

Türkiye, ABD ve NATO'nun kaygılarına siyasi ve askeri-teknik yanıtlar veriyor.

Türkiye'nin daha önce ABD'den Patriot sistemi almak istemesine karşın, uygun koşullar sunulmadığını, ayrıca Kongre'nin geçmişte yaptığı engellemeler nedeniyle parası ödenmiş askeri teçhizatların bile teslim edilmediğini anımsatan Ankara, füze tehdidine karşı acil gereksinimini, en iyi teklifi sunan Rus şirketiyle gidermek durumunda kaldığını söylüyor.

Bu alışverişin Türkiye'nin NATO içindeki konumunu zedeleyeceği ve ayrıca NATO içinde çatlak yaratacağı kaygılarının yersiz olduğunu belirten Türk yetkililer, Rus yapımı S-300 savunma sistemlerinin Yunanistan, Bulgaristan ve Slovakya'da da olduğunu anımsatıyor. 

Buna ek olarak, Türkiye'nin S-400 sistemlerini stand-alone yani mevcut NATO sistemlerine entegre etmeden bağımsız olarak kullanacağını belirten Türk yetkililer, bu savunma sistemlerinin Türkiye tarafından geliştirilecek yazılım ile kullanılacağını dolayısıyla Türk topraklarındaki hiçbir NATO ekipmanına zarar vermeyeceğini kaydediyorlar.

Amerika Haberleri

Trump 2.0: Tehditlerle şekillenen NATO dönemi
Biden pimi çekti, dünya Putin’in insafına kaldı!
Türkiye’de düzenli sosyal yardıma muhtaç hane sayısı arttı
Yunanistan istihbaratı, Kıbrıs darbesine dair gizli belgeleri yayınladı
SÜLEYMANİYE- Sudani ve Talabani'den yeni hükümet vurgusu