K24
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, "Türklerle siyasi yönleri de olan askeri bir anlaşmamız var. Bu askeri anlaşmayı mümkün olduğunca dürüstçe ve hızlı bir şekilde uyguluyoruz" dedi.
New York’ta basın toplantısı düzenleyen Jeffrey, ABD’yle Türkiye arasında Rojava’da oluşturulacak ‘güvenli bölge’ planına ve Suriye’deki gelişmelere dair açıklamalarda bulundu.
Suriye rejiminin hala askeri zafer kazanmayı hedeflediğini ancak baskı altında olduğu için Anayasa Komitesi’ni kabul ettiğini ve siyasi çözüme kapıları araladığını belirten Jeffrey, "Bu noktada sembolik ve bu yüzden baskıyı devam ettirmemiz gerek" ifadesini kullandı.
‘Güvenli bölge’ planına ilişkin de değerlendirmede bulunan Jeffrey, şunları söyledi:
"Türkiye ile bu konuda bir süredir çalışıyoruz. Birçoğunuzun bildiği gibi 2014'te DAİŞ karşıtı koalisyonun parçası olarak temelde YPG’li yerel güçlere destek vermek için Suriye'ye girdik, buraya daha sonra Arap savaşçıların da katıldığı DSG de dahil oldu ve çok etkiliydi. Suriye'nin kuzey doğusundaki insanlarla konuştuk, birçok grup var ve hepsi de öyle ya da böyle Türklerin endişelenmek için bir nedeni olduğunu anlıyor. Türklerin elbette askeri seçeneği var. Bunu, Afrin'de Cerablus'ta ve el-Bab'da PKK unsurlarına ve PKK ve DAİŞ’li olduğunu düşündükleri unsulara karşı yaptılar. Her ikisine de saldırı düzenlediler."
Jeffrey, DAİŞ’e karşı mücadeleyi sürdürmek ve Türkiye ile yerel güçlerin endişelerini gidermek için taraflarla ‘güvenli bölge’ teklifini görüştüklerini söyledi.
Jeffrey, buna Halk Savunma Birlikleri (YPG) güçlerinin ve ağır silahların konum ve faaliyetlerine göre farklı mesafelere çekilmesinin de dahil olduğunu aktardı.
Türkiye ve ABD'nin ortak kara devriyesine başladığını ve 4 ortak helikopter uçuşunun da gerçekleştirildiğini ifade eden Jeffrey, "Bu devam edecek ve genişleyecek. Bizce bu bir başarı. Elbette Türkler bu konuda daha hızlı hareket etmemizi istiyor, çünkü onların güvenlik çıkarları söz konusu ama sonuçta bence herkes iyi bir iş yapıyor" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "İki hafta içinde buradan (güvenli bölge) bir sonuç çıkmazsa kendi hareket planlarımızı devreye sokacağız" açıklaması sorulan Jeffrey, şunları kaydetti:
"Türklerle siyasi yönleri de olan askeri bir anlaşmamız var. Mültecilerin dönüşü dahil daha fazla konuyu konuşmaya hazırız. Bu askeri anlaşmayı mümkün olduğunca dürüstçe ve hızlı bir şekilde uyguluyoruz. Herkes diğer tarafın daha hızlı hareket etmesini, daha iyi olmasını istiyor. Bu diplomatik ilişkilerde alışılmadık bir durum değil, ama yine de genel olarak memnunuz. Türklerin endişelerini dinliyoruz. Onlara elimizden geldiğince cevap vermeye çalışıyoruz ve Türkiye'ye her düzeyde tek taraflı bir operasyonun hiç kimsenin güvenliğinde bir iyileşme sağlamayacağını açıkça belirttik."
‘Güvenli bölge’nin hangi alanları kapsayacağı sorulan Jeffrey, şöyle devam etti:
"Detaylar üzerinde çalışılıyor ama birçok askeri prensip konusunda anlaşmaya varıldı. Güvenli bölgenin belirli derinliklerinden bahsedemem çünkü şimdilik bölgeden bölgeye kuzeydoğuda sadece üçte birini görüştük. Bunu üç bölüm halinde yapıyoruz ve şimdi sadece üçte birini yaptık. Bölgeden bölgeye şu ya da bu nedenle değişiyor ve buna üçüncü ülkenin askeri güçlerinin güvenliği ya da orada dolaşan diğer güçler de dahil. Faaliyete bağlı olarak, YPG'nin geri çekilmesi, ağır silahların çekilmesi, ABD-Türkiye ortak devriyesi ve hava hareketine bağlı değişken derinlikler var."
Jeffrey, Minbic konusunda ise Türkiye ile farklı bir anlaşmaları olduğunu ve buna mültecilerin geri dönüşünün de dahil olduğunu söyledi.