Abdullah Öcalan’ın 2025 Açıklaması: Kürt Kimliği, Ulus-Devlet ve Küresel Siyasi Dinamikler

Hüsamettin Turan

Hüsamettin Turan

Abdullah Öcalan'ın 15 Şubat 2025 tarihli açıklaması, Kürt siyasi hareketi ve Türkiye'nin ulus-devlet yapısı üzerinde derin etkiler yaratmıştır. Bu açıklama, PKK'nın silah bırakması ve kendini feshetmesi çağrısını içererek, 40 yılı aşkın süredir devam eden çatışmanın sona erdirilmesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir.

Öcalan'ın mesajı, Kürt kimliği ve ulus-devlet ilişkisi bağlamında dikkat çekici unsurlar barındırmaktadır. Kürtlerin varlığını kabul ederken, millet veya etnisite kavramlarını reddetmesi, ulus-devlet, federasyon veya özerklik gibi taleplerin "aşırı milliyetçilikten" kaynaklandığını belirtmesi, özellikle tartışmalı bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Bu söylem, Türk devletinin resmi ideolojisi ve modernleşme paradigmasıyla büyük ölçüde örtüşmektedir.

Sosyal bilim literatüründe, etnisitenin dil ve kültür ile var olduğu, millet olmanın ise etnisitenin yaşadığı coğrafyada siyasi, ekonomik ve kültürel olarak kendini yönetme ve statü kazanma arzusu ile şekillendiği genel kabul görmektedir. Öcalan'ın açıklaması, bu tanımları göz ardı ederek Kürtleri etnik ve milli bir grup olarak görmeyen bir tutum sergilemektedir. Bu yaklaşım, Kürtlerin ulusal hak taleplerini reddeden ve ulus-devlet anlayışını merkezileştiren politikalarla örtüşmektedir.

Öcalan’ın yakalanmasından bu yana, Türk devletinin politik söylemlerini benimsediği ve uyguladığı gözlemlenmektedir. Bu açıklamanın zamanlaması, iktidarın siyasi ve ekonomik sıkışıklığı, 3. Dünya Savaşı'nın yarattığı hukuki ve siyasi belirsizlikler, Türk devletinin Misak-ı Milli hedefleri ve Kürt milletinin olası statü kazanımlarını engelleme çabalarıyla ilişkilendirilebilir.

PKK'nın kuruluş gerekçelerinin reel sosyalizmin etkileri ve Soğuk Savaş ortamı üzerinden açıklanması, manipülatif bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Kürt ulusunun kültürel temellerinin neolitik devrim ve uygarlığına dayandığı, edebi ve sanatsal gelişmişliğinin 1. milenyum sonrası ortaya konduğu, tarihsel ve arkeolojik çalışmalarla desteklenmektedir. Mitani'den Medlere uzanan süreçte, Kürt ulusu bölünme, parçalanma, sömürge ve soykırım politikalarına karşı direniş göstermiştir. PKK'nın 1975-1978 döneminde ortaya çıkışı, bu direnişin bir sonucu olarak görülmektedir.

Ancak, PKK'nın bu direnişi kullanırken, Kürt yurtseverlerine karşı da şiddet uyguladığı ve "demokrasi" kavramını kendi içinde otoriter bir yapıyla çelişkili şekilde kullandığı eleştirilmektedir. Öcalan'ın geçmişte "Ben de Kürt aşkı yoktur!" ifadesi ve yargılandığı mahkemede "Kürtler, Türk ulusu içinde bir unsurdur!" söylemi, Türk devletine olan bağlılığını göstermektedir. Öcalan'ın 15 Şubat 2025 tarihli açıklaması, Kürt kimliği ve ulus-devlet ilişkisi bağlamında önemli tartışmalar yaratmıştır. Bu açıklama, Kürtlerin etnik ve milli taleplerinin inkarı olarak değerlendirilmekte ve Türk devletinin resmi ideolojisiyle uyumlu bir çizgi izlemektedir. Bu durum, Kürt siyasi hareketi ve bölgedeki dengeler üzerinde derin etkiler yaratacaktır.

(Yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Rûpela Nû'nun kurumsal bakış açısıyla örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir)