ACININ REFLEKSİ: BÜYÜK FELAKET VE SİYASETİN BÜYÜK POPÜLİZMİ

.

Yaşar Abdulselamoglu

Siyasetin hizmet görevi, bir devletin büyüklüğü ya da normal bir devlet oluşu felaketler anında sınanır. Ülkemizde büyük bir felaket yaşanıyor. Lozan sözleşmesi gereğince boyunduruğu altına sokulduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Kürt, türk bütün vatandaşların yaşam hak, özgürlük ve güvenliklerini korumakla yükümlendirilmiştir. 
Yüzyıldır, siyasi olarak devlet olarak bunun tersini bir misyonla meşgul olsa da, insanlık Doğa Felaketi karşısında vatandaş ayrımı yapmaz tavrı beklenir. 
Pazarcık merkezli deprem Kurdistan’ın ve Andolu’nun en az on ilini kapsıyor. Yüzbinin üzerinde yapı yerle bir olmuş. Tabii ki, bir devletin gücünü aşan bir durum olabilir. Ancak, Dünya bu anları iyi bilir; normal devletler anında Türkiye Devletine haber ilettiler, yardıma gelmek için. Devlet’in işi bu yardım talebine anında cevap vermek ve bunun koordinasyonunu yapmaktır. 
İsmine büyük devlet de denilse, bu felaket türkiye devletinin tek başına altından kalkabileceği bir iş değildir. Uzmanlaşmış, gerekli teknikle donanmış çok sayıda büyük ekipler gereklidir. 
Deprem haberi yayıldığı an, en az 50 ülke anında reaksiyon verdi, bir çok ülke uçak kaldırdı. Deprem üzerinden 48 saat geçiyor, henüz hiç bir yerden, yabancı ekiplerin kurtarma işlemlerine katıldıkları ile ilgili tek bir haber, görsel yayınlanmadı. Dün öğle saatlerinde Bulgar Kızılhaç ekibinin Adana’ya indiklerini bizzat izlemiştim. Kurdistan cankurtaran ekibinin Habur’dan giriş yaptıklarını Kürt kaynaklarından izledik, peki bunlar nerede, nereye sevk edildiler. Yabancı ekiplerin koordinasyonu nasıl sağlandı, bu konularda tek bir bilgi yok, bu konuda Devlet basınında dönüp dolaşan tek haber; “Azerbaycan’ın “ilk yadım gönderen, 450 kişilik yardım ekibi, Rusya’nın yardım önerdiği, ve Biden’in Erdoğan’ı aradığı haberleri idi. Bu üç haberin de ön plana çıkarılarak görünürlük kazandırılması tamamen siyasi seçici bir tavır. 
Devlet, yabancı ekipleri yönlendirdiği yeri göstermek, ve bunların haberini de yapmak zorunda değildir, diyen olabilir, ancak; aynı zamanda, sosyal medya durmadan ulaşılamayan binlerce yerlerden imdat çağrıları ile dolu, 24 saat, 48 saat oldu tek bir kurtarma ekibinin gelmediğini bildiriyorlar. Devlet ortalıkta olmadığı gibi, yabancı ekipleri de nerede koordine ettiği, nereye gönderdiği konusunda hiç bir haber yok. Sosyal medyada bizzat yer altında canlı olanların kendilerinin kurtarılması için imdat çağrısı yapanların çağrıları karşılıksız bekliyor, bunu saatler sonra tekrarlıyorlar. 
Devlet, ortada yok, dedik, ama devlet, “dezenformasyon yaratan şu kadar kişi hakkında dava açmakla" meşgul, devlet medyası, TV muhabirleri bile, yardım ekiplerinin 24 saattır ulaşılmadığı yerleri göstermek zorunda kalıyorlar. Ortada devlet yok, ama ortada siyasetçiler var; “cumhur ittifakı” sahaya indi”, “Millet ittifakı” altı kişilik ekip gönderdi”, Kemal Kılıçdaroğlu yardımın koordinasyonu ile ilgili konferans verecek”, filan parti başkanı işte felaketzadelerin yanında dolaşıyor. Devlet yok, siyasi popülizmin sahada görsel paylaşması var. 
Dün gece Devlet medyası ve tüm türk medyasında da ana kaygı, ilk 24 ya da 48 saat içinde bir depremden sonra yapılması gerekenlerin baş sorun olması gereken acil yardım esas kaygı değil idi; Medyaya çağırdıkları bilim adamlarından, Doğu Fay hatındaki depremin Batıyı, İstanbul’u, Ege’yi tetikleyip tetiklemeyeceği meselesi saatlerce konuşuldu. Bununla, hem Depremin ilk anında yapılması gerekenleri karartma, hem de bilinç-altı olarak esas felaketin bu değil, Batı’da meydana gelecek bir deprem olduğu kaygıları ortaya kondu. 
Kurdistan ve Anadolu şehirlerinden 10’nunda deprem odu, on bin binası ile yerle bir olan ilçeler var, yüzbinlerce bina yerle bir oluyor. Enkaz altından dün geç gece yarısına kadar ölü sayısı 1630 olarak veriliyordu. Aynı zamanda, Suriye’de çok daha dar bir alanda örgüt ya da vatandaşlar elleriyle 1360 ölü çıkartıyordu. Suriye’de devlet açıktan yok, bizde Dünya’nın ilk onuna girmek isteyen Büyük Devlet var. Ölü sayısı neredeyse başa baş veriliyor. Kamuoyu bunu garip görmüyor.
O büyük Devlet ki, yıllardır, insanı yaşatan tekniği, ekibi kurtarmakla değil, insanı öldüren tekniği ve ekibi yaratmakla gurur duyuyor. Her devlet, gelişmiş teknik ya da kaya parçaları ve sopalarla insan öldürebilir, bunun teknik ayrıntısı bir devleti büyük devlet yapmaz. Büyük Devlet, Felaketler zamanında erken kurtarma ve insanı yaşatma refleksi ve mahareti gösterebilen devlettir. Bu büyük felaket özelinde ölçersek, Suriye’deki bir örgüt, Türkiye Cumhuriyeti devletinden daha etkili olmuştur. 
Karşılıklı olarak siyaset Türkiye Seçim arifesinde Depremi daha yeni birbirilerine karşı kullanacaklar. Tümü boş laf! Vatandaş bu devletin kendisi için büyük bir devlet olmasını bırak, normal bir devlet olmadığını son 48 saat içinde yaşayarak görüyor. Depremin çapı çok büyük, heryere ulaşmak zor, diyenlerin argümanı boştur. Yollar, köprüler yıkılmışlar (yolla, köprülerle “şitlenmeyin” denilmişti size!) geçit yok bahaneleri, hiçtir. Dünya heryere, bir kaç saat içinde ulaşmak için sizden daha erken seferber oldu, size düşen sadece oraya indiklerinde koordinasyonu sağlayıp, hangi ekibin nereye yöneleceğini düzenlemek idi. Devlet olma misyonunu, boyunduruğu altında bulunan milete esas olarak şiddet uygualamakla sınırlı tutan devlet aklı, “normatif devletin şefkat yüzünü” tamamen unutmuştur. Oysa, Türk Devleti, Ortadoğu’daki diğer Lozani Devletlerden farklı olarak “şiddet” “normatif vicdan” arası bir makas değiştirme döngüsüyle “devlet olmaya” devam ediyordu. 
Büyük felaket karşısında siyasi popülizm gösteren sadece “boyunduruğumuzun kendilerine verildiği” Türk siyaseti olmadı, Kuzey’de Kürt Siyaseti de, felaketin ciddiyetine oranlı bir siyasi koordinasyon yaratamadı. Diyarbakır Merkezli kurulacak bir “Kürt Kriz Masası” acil yardımın koordine edilmesi için önemli bir rol oynayabilirdi. “Parti olarak alandayız” görselleri, anlayıştan ziyade tepki toplamaya başladılar. Şimdi, parti olarak değil, Ulus olarak davranma zamanıdır. Diyarbakır’da yüzlerce kişiyi yatacak yer, yemek veren bir hotel sahibi, bu işini kendi sosyal medya ve kişisel gayretleri ile yapıyor. Kürt şehirlerinde onbinlerce insanın yardım ve acil dayanışma çabalarını bir merkezde örgütleme ve koordine etme görevini ifa etmektir esas olan; Kürt Kriz Masası’nı kurmak için bugün de geç değil! Yabancı halklar bu deprem için kendi Kriz Masalarını oluşturdu, yardımları koordine ediyorlar. 
Millet, elbet, devletsiz de, bu felaketi atlatacaktır, büyük bedellerle de olsa! 
Hepinizin başı sağ olsun!

Kurdistan Haberleri

Üçüncü Dünya Savaşı - Arzu Yılmaz*
Eğer Danielle Mitterrand bugün burada olsaydı
Myles Caggins: Kürdistan petrolünün yeniden ihracatı için birçok adım atıldı
Dersim ve Ovacık belediyelerine kayyum atandı
Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz