Pandemi nedeniyle geçen yıl cezaevlerinde birçok adli tutuklu ve mahpus, Covid-19 iznine çıkarıldı. TBMM'de yapılan son görüşmelerle bu izin 31 Mayıs'a kadar uzatıldı. Bu izinden yararlanamayan siyasi tutuklu ve hükümlülerin durumunda ise herhangi bir değişiklik yapılmadı.
Siyasi suçlardan tutuklu ve hükümlü bazı mahpusların aileleri, sağlık sorunları gerekçesiyle yakınlarının serbest bırakılması talebiyle Diyarbakır Barosu'nda oturma eylemine başladı.
Sekiz aileyle devam eden ve ''Adalet Nöbeti" adı verilen eylem, 10. gününde.
Mahpus annelerinin ağırlıkta olduğu eylemde, hayati tehlikesi olan tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması ya da adli mahkumlar gibi Covid iznine gönderilmesi talep ediliyor.
Diyarbakır'daki birçok sivil toplum örgütü temsilcisinin de ziyaret ettiği aileler, daha fazla ailenin katılımıyla taleplerini daha güçlü duyurabileceklerine inanıyorlar.
BBC Türkçe'den Hatice Kamer'in haberine göre, İnci Güler Altındağ, 28 yıldır mahpus olan ve müebbet hapis cezası alan ağabeyi Abdülselam Güler için eyleme katılmış. Kalp hastası abisini uzun zamandır göremediğini belirten İnci, son görüşte abisinin nefes alıp vermekte güçlük çektiğini anlatıyor:
"Şu an 51 yaşında, cezaevi koşulları çok zor, başına bir şey gelecek diye elimiz yüreğimizde, kötü bir haber gelecek diye artık telefonları bile korkarak açıyoruz, rahmetli annem ölünceye kadar af çıkar diye umutlandı, biz de cenazesi gelmesin diye korkar hale geldik."
28 yıldır mahpus olan ve müebbet hapis cezası alan abisi Abdülselam Güler için eyleme katılan İnci Güler Altındağ.
Pandemide adli mahpuslara tanınan Covid-19 iznine değinen İnci, siyasi tutukluların paketin dışında kalmasını adil olmadığını söylüyor.
Hasine Güler'in de eşi ve oğlu da müebbet hapis cezası almış. 26 yıldır mahpus olan ve İskenderun cezaevinde tutuklu eşi Sıddık Güler'in birçok hastalığı olduğu, Adli Tıp Kurumu'ndan (ATK) alınan "Cezaevinde kalamaz" raporuna rağmen bırakılmadığını anlatıyor.
Yaşlı kadın, eşinin iki defa korona olduğunu ve çok ağır atlattığını belirtiyor. Aileye daha yakın olması için Diyarbakır Cezaevi'ne nakil talepleri ise reddedilmiş. Kendisinin de birçok sağlık sorunu olduğunu belirten Hasine Güler, bu yüzden uzun zamandır eşini ve oğlunu görmeye gidemediğini söylüyor:
"Eşimin sağlık durumu kötü, onu en son üç yıl önce ziyaret edebildim, görüşe tekerlekli sandalye ile gelebildi, şimdi durumu daha da kötüymüş. Birçok hastalığı var, hastaneye son gidişinde elleri kelepçelenince gitmek istememiş. Korona çok kötü etkilemiş, su içmeyi bile unutur hale gelmiş."
Adaletten başka bir taleplerinin olmadığını söyleyen Hasine Güler, yaşlı eşinin kendi ihtiyaçlarını gidermeyecek durumda olduğunu vurguluyor ve ekliyor:
''Yeter ki onu bıraksınlar, tedavisini evde biz yapabiliriz.''
Feyziye Kolakan'ın oğlu Ahmet de 28 yıldır hapiste. Oğlunun kalp, böbrek, tansiyon, mide gibi birçok hastalığının olduğunu söyleyen yaşlı kadın, "O kadar çok dertliyim ki üç gün üç gece anlatsam bitmez" diyor.
Maddi imkansızlıklardan dolayı seyrek aralıklarla ziyaretine gidebiliyormuş, pandemi de eklenince dört yıldır onu görememiş. "Bandırma çok uzak, ben de yoksul bir insanım, üç dört yılda bir ancak ziyarete gidebiliyorum. Oğlum gibi binlerce hasta mahpus var, çocuklarımız ölmeden serbest bırakılsın istiyoruz" diyor.