Uluslararası Af Örgütü (Amnesty), Rojava’nın El Hol Kampı’nda kötü koşullarda tutulan ve ebeveynleri IŞİD’li olan en az 27 bin çocuğun ülkelerine iade edilmesi çağrısında bulundu.
Uluslararası Af Örgütü 30 Kasım 2021 tarihli açıklamasında, Rojava’nın Haseki kentindeki El Hol kampında aileleri IŞİD’li olan “on binlerce çocuğun keyfi şekilde özgürlüğünden mahrum bırakıldığını ve hayatlarını tehdit eden insanlık dışı koşullara maruz bırakıldığını” savundu.
Açıklamada, devletlerin çocukları vatandaşlığa kabul etmek konusundaki “utanç verici gönülsüzlüğü nedeniyle çocukların geleceğinin belirsizlik içinde olduğu” ifade edildi.
Amnesty’e göre, son iki yıldır, El Hol kampında yaşayan çocukların “gıda, temiz su, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlere yeterli erişimi yok” ve Rojava Özerk Yönetimi “12 yaşındaki erkek çocukları keyfi olarak alıkoyuyor, iki yaşındaki çocukları onlara bakım veren kişilerden ayırıyor ve sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlıyor. Çocuk emeği de dahil olmak üzere şiddet ve cinayetler, çocukların büyüme ve gelişimini ağır bir biçimde etkiliyor.”
Uluslararası Af Örgütü Suriye Araştırmacısı Diana Semaan konu hakkındaki açıklamasında, “Suriye, Irak ve 60’ın üzerinde ülkeden on binlerce çocuk, devletleri sorumluluklarını üstlenmeyi ve bu çocukları güvenli ve emniyetli bir ortama getirmeyi reddettiği için sefalete, travmaya ve ölüme terk edilmiş durumda” dedi.
Semaan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devletler bu çocukların yaşam, hayatta kalma ve gelişme hakkını korumaya ilişkin uluslararası insan hakları yükümlülüklerinden kaçınmaya son vermeli ve onları acilen vatandaşlığa kabul etmelidir. Ayrıca, Özerk Yönetim, Suriyeli çocuklar ile anneleri veya onlara bakım veren kişiler için net bir iade mekanizması oluşturmalıdır.”
Uluslararası Af Örgütü, görgü tanıkları da dahil olmak üzere kamplardaki durumu bilen 10 kişiyle görüşmeler gerçekleştirdi. Bu kişiler, El Hol kampındaki koşulları ve Özerk Yönetimin “suistimallerini” anlattı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin (BMİHYK) verilerine göre, IŞİD’le çatışmaların sona erdiği 2019’dan bu yana Suriye, Irak ve üçüncü ülke vatandaşları olan, çoğunluğu kadınlar ve çocuklardan oluşan 60 bin kişi El Hol kampında yaşıyor. Kampta, IŞİD ile değişen derecelerde bağlantılı kişilerin yanı sıra çatışmalardan kaçarak kampa sığınan ve IŞİD ile hiçbir bağlantısı olmayan binlerce kişi var.
“Çocuklar yaftalanıyor, alıkonuyor ve ailelerinden zorla ayrılıyor”
El Hol Kampı, Özerk Yönetimin polis gücü olan Asayiş'in kontrolünde. Kampın ana bölümü Suriye ve Iraklılara ayrılmış durumda; ana kamptan kontrol noktasıyla ayrılan ve Ek Bölüm olarak bilinen kamp alanında ise Irak hariç üçüncü ülke vatandaşı kadınlar ve çocuklar bulunuyor.
Amnesty’ye göre, Ek Bölümdeki çocuklar, onlara bakım veren kişilerden çeşitli biçimlerde zorla ayrılıyor.
Açıklamaya göre, geçen yıl boyunca Asayiş, Ek Bölümde bulunan 12 yaşındaki erkek çocukları, herhangi bir kabahat işlediklerine dair kanıt olmaksızın, yalnızca gelecekte "radikalleşebilecekleri" şüphesiyle annelerinden ve onlara bakım veren kişilerden ayırarak, “keyfi şekilde” alıkoydu.
Asayiş, erkek çocukları, El Hol kampı dışında "rehabilitasyon merkezleri" olarak adlandırılan, gıda, su ve sağlık hizmetlerine yeterli erişimden yoksun, verem ve uyuz gibi hastalıkların yaygın olduğu gözetim merkezlerine gönderiyor.
Ek Bölümde bulunan henüz iki yaşındaki çocuklar hastaneye gönderilmek üzere annelerinden veya onlara bakım veren kişilerden zorla ayrılıyor. Çocukların kamp dışında sağlık hizmetlerine ihtiyaç duyması halinde, insani yardım örgütleri uzun bir süreç sonucunda sevk sağlıyor. Silahlı güvenlik güçleri, sağlık merkezlerine götürülürken çocuklara eşlik ediyor ve annelerinin veya bakım veren kişilerin çocukların yanında olmasına izin vermiyor. Sonrasında ise bakım veren kişilere çocuklarının sağlık durumuyla ilgili hiçbir bilgi verilmiyor.
Amnesty, “Çocuk Hakları Sözleşmesi gereğince hiçbir çocuğun özgürlüğünden keyfi şekilde yoksun bırakılamayacağına ve çocukların gözaltına alınmasının ancak son çare olarak ve uygun olan en kısa süre için başvurulabilecek bir tedbir” olduğuna dikkat çekti.
Diana Semaan, "Özerk Yönetim keyfi olarak alıkonulan tüm erkek çocukları derhal serbest bırakmalı, aileleri ayırmaya son vermeli ve ebeveynlerinden veya vasilerinden ayrı kalan tüm çocukları olabildiğince hızlı bir şekilde aileleriyle birleştirmelidir" değerlendirmesinde bulundu.
“Dolaşım özgürlüğü ve geçim imkanları kısıtlanıyor”
Açıklamaya göre, Özerk Yönetim tarafından dolaşım özgürlüğüne getirilen sert kısıtlamalar gerçekte hürriyetinden yoksun kılma kapsamına giriyor.
Uluslararası Af Örgütü'nün görüştüğü kişilerin bildirdiğine göre, kadınlar ve çocuklar önceden onay almadan kampın dışına çıkamıyor ve Asayiş kamp dışına çıkışa nadiren onay veriyor.
Ek Bölümdeki kadınlar ve çocuklar, insani yardım örgütlerinin sağlık ve diğer temel hizmetleri sağladığı hizmet alanına erişmek için Asayiş'ten izin almak ve Asayiş'in idaresindeki kontrol noktasından geçmek zorunda. Kontrol noktasında yüzleri açık bir şekilde fotoğraf çektirmeleri gerekiyor ve bu nedenle peçeli kadınlar peçelerini çıkarmaya zorlanıyor. Bu süreç, hizmet alanına her gidişte tekrar ediyor ve kadınları kendileri veya çocukları için tıbbi bakım talep etmekten caydırarak zaman zaman uzun süreli enfeksiyonlar ve göz ve diş sağlığının ağır zarar görmesi gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor.
Kadınların ve erkeklerin iş imkanlarına erişimi oldukça sınırlı. Özerk Yönetim, insani yardım örgütlerinin El Hol ana kampında kadınları ve erkekleri istihdam etmesine kısa süreliğine izin vermişti ancak yakın zamanda bilinmeyen nedenlerle bu kararını askıya aldı.
Yetişkinler için geçim imkanı olmaması; çocukların güvenli alanlara ve eğitime yetersiz erişimiyle birleşerek çocuk emeğinde artışa yol açtı. Save The Children adlı insani yardım örgütü, El Hol kampında üç ila 17 yaş arası çocukların yalnızca %40'ının eğitim gördüğünü saptadı. Covid-19 karantinaları sürecinde öğrenim merkezlerinin kapatılması ve internet bağlantısı ve cep telefonlarının bulunmaması nedeniyle uzaktan eğitimin bir seçenek olmaması sonucunda kamptaki çocuklar eğitimlerine devam edemedi.
Mevcut durum iç karartıcı, gelecek ise belirsiz
Görüşülen kişilerin aktardığına göre, Özerk Yönetim’in kampta şeffaf ve tutarlı bir güvenlik planı oluşturmak ve uygulamaktaki yetersizliği, yaygın şiddet ortamının yanı sıra öfke ve korku ikliminin oluşmasına sebep oldu. Save The Children tarafından yayımlanan bir rapor, kamptaki yüksek cinayet oranlarına dikkat çekiyor.
Rapora göre, bu yıl kampta 79 kişi öldürüldü; buna vurularak öldürülen üç çocuk ve yangınlar gibi çeşitli olaylara atfedilen sebeplerle ölen 14 çocuk da dahildi.
Diana Semaan sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Bu dayanılmaz koşullar, halihazırda ızdırap çeken çocukların ruhsal sağlığı üzerinde feci etkiler yaratıyor. Bağışçılar, insani yardım örgütlerinin, El Hol ve kuzeydoğu Suriye'deki diğer kamplarda çocuklara psiko-sosyal destek sağlamak için gerekli fonları almasını temin etmek zorundadır."
Geri dönüş önündeki engeller
Bazı Suriyelilerin kamptan kalıcı olarak çıkmasına izin veriliyor; ancak Suriyeliler evlerine geri dönüşte çok sayıda engelle karşı karşıya. Suriye hükümetinin kontrolündeki bölgelere geri dönme korkusu, Özerk Yönetimin bazı kişilerin geri dönme talebini reddetmesi ve bunun sonucunda ailelerin birbirinden ayrılması, kadınların gözaltında tutulan veya kaybolan erkek yakınları olmadan geri dönmek istememesi ve yüksek ulaşım maliyetleri bunlardan bazıları.
Kuzeydoğu Suriye'de faaliyet gösteren insani yardım örgütleri yetersiz fonlar nedeniyle Suriyeli çocuklara kamptan çıktıktan sonra koruma sağlayamıyor. Bu da genellikle çocukları; çocuk ticareti, çocuk yaşta evlilik veya silahlı güçler tarafından silah altına alınma tehlikesine açık hale getiriyor. Iraklı çocuklar ve üçüncü ülke vatandaşı çocuklar için kamptan çıkmanın tek yolu ülkelerine iade edilmeleri. Irak 2021'de yavaş yavaş iade sürecini başlattı. Ancak diğer ülkelerin büyük çoğunluğu, tüm çocukları tekrar vatandaşlığa kabul etmek konusunda isteksiz davranıyor.
Rûdaw