30 Ağustos 2016 Türk tankları suriyede sözüm ona DAİŞ ve PKK`ya karşı savaşa girmişti. Aynı dönemde ise ABD Suriyedeki YPG güçlerini açık bir şekilde silahlandırmada bir sakınca görmedi. ABD bu dönemde değim yerindeyse YPG üzerinde Suriye`ye daha da bir demirlendi. Hem ABD hem de Rusya “YPG”yi (tabiki Kürtlerin karakaşı için değil!) alabildiğine kendi çıkarları için DAŞİ`e karşı silahlandırdı.
Suriye’de Kürdler topraklarını haklı olarak savunurlarken, süper güçler bu durumdan yararlanarak (ABD ve Rusya) YPG gibi kimi güçlere ağır silahlar pazarladılar. Suriye gerçektende kolay yutulabilinecek bir lokma değil. Bu durum onun gücü veya büyüklüğünde değil, coğrafik olarak hem Rusya hemde ABD açısından önemli stratejik bir bölge oluşundandır. Bu bağlamda altı senedir Suriye`yi dize getiremediler, en baştada Türkiye.
İşin içerisine ne kadar el girdiyse (Rusya, ABD, İran, Katar, Türkiye ve beslemeleri) Suriye`nin eli dahada güçlendi. Suriye bir fiil olarak şuan parçalı bir durumdadır. Bir yandan Rusyanın, diğer yandanda ABD`nin denetimindeki bölgeler bu durumu doğrulamaktadır. Buna Esad rejimi dünden razı, en azında bir dönem daha Suriye`de parçalıda olsa denetimi elinde bulundurmak istiyor. ABD`nin Suriye`nin sınır bölgesinde YPG`ye bağlı sınır birlikleri gücü oluşturması TC`ye altın tepside fırsat vermekle kalmamış, baş aşağı giden Erdoğan Rejimine nefes aldırtmıştır. Bu provakasyonu iyi değerlendiren Erdoğan rejimi ancak böyle ayakta kalacağını bilmektedir. Son 20 Ocak TC`nin Afrin saldırısıyla bölge, Suriye daha da dizayn edilerek Afrin Kürtlerin denetiminde çıkarılarak yeni bir şekil alacaktır. Bu bağlamda geçen hafta TC Genel Kurmay Başkanı H.Akar ve Mit müsteraşı Hakan Fida'nın Rusya gezisi böyle okunmalıdır. Rusya TC`nin iki önemli konuğuna bir yandan açık çek diğer yandanda Afrin saldırılarına start verdirtti. TC bu arada bölgede önemli bir aktör olan İranı'da ihmal etmeyerek onayını aldı. Çünkü hem Suriye, Türkiye, Irak hem de İran Kürtlerin statiko sahibi olmalarını istemiyorlar. Bunu en son Kerkük işgalinde açık bir şekilde gördük. Bence bu saldırı ve işgal girişimi seneryonun önemli bir parçasıdır. Bu işgal girişimiyle Afrin Esad rejimine bırakılacak ve Türkiye gibi işgalci, sömürgeci güçler rahat bir nefes alacaklardır. Bununla birlikte Kürtler açısında stratajik önemde bulunan Afrin gibi önemli bir koridor, Sömürgecilerce hem denetlenmiş hemde kapatılmış olacaktır.
TC gittikçe elindeki sıfırları tüketiyor, son tangosunu oynuyor. Erdoğan AKP`sinin geleceği sırf İslami duyguları mıncıklamada yatmıyor. 2023 Erdoğan AKP`si için bir Milad ve final dönemidir. Tüm enerji, hesap, politika ve hedefini sekiz yıl evvel belirttiğim gibi buna endekslemiştir. Bundan amaç 1923 T. Cumhiriyet rejiminin alternatifi olan 2023 İslam Cumhuriyeti'nin ilanıdır. Bu hedefe ulaşabilmek için Erdoğan rejiminin kimi sunni gerekçelere ihtiyacı var. Dışarda tehdit, içeride tehdit edebiyatı ile kendi yandaşları ve aynı zamanda Milliyetçi, Kemalist solcularıda yanına katarak, bir süre daha böyle yol kat etmek istiyor. Kürdler bu işte her dönemde olduğu gibi bir malzeme, bir sebep olarak gösterilerek, TC rejimlerinin olmazsa, olmaz kurtarıcı simitleri olmuştur. TC rejimlerinin yegane kurtuluş simitleri olan Kürdler, ya yem olmaya devam edecekler yada geçmişten ders alarak insiyatiflerini kendi ellerine alacaklardır. Kürtlere karşı bu son Afrin çıkarması ile birlikte camilerde fetvalar veriliyor, fetih çağrıları yapılıyor. Bu camilere gidip savaş çığırtkanlıklarını duyan dindar Kürtler aynı çatı altında bir saniye bile durmamalı onların fetvalarına onay vererek, amin dememeliler.
Dindar Kürt toplumu son Afrin işgal saldırısıyla renkleri ve safları bellirlemelidir. Aksi takdirde bu kesimler hem bu dünyada hemde diğer dünyada lanetleneceklerdir. Erdoğan rejimini 2023 lere taşımak dindar Kürtlerin görevi olmamalıdır. Hele, hele ayukka çıkmış hile, düzenbaz ve hırsızlıkların destekçileri hiç olmamalıdır. Verilen fetvalar dün Kerkkükte, bugün Afrinde, yarın içerde dedikleri PKK lı olsun, olmasın tüm Kürt ve Alevi kesimlerine vede aynı zamanda da dindar Kürt kardeşlerinede verilecektir. Bu böyle biline. Bizi anladık fakat yarın sıra dindar Kürt kesimlerine geldiğinde, artık çok geç olmuş olacaktır. Daha fazla günaha girmeden ve Allah katında sorgulanmadan, Ahmedê Xani`nin üç yüzyıl evvel kaleme aldığı Mem û Zîn destanındaki itifak dizelerini dönerek bir daha oku. Senin kuyunu kazıyanlarla arana duvardan cizgiler koy ve Afrin işgali Müslümanlıkla bağdaşmaz diyip, safını nihayet belirle, Çünkü sırada sen varsın, bunun ötesi yok.....