Mide kanseri olan 68 yaşındaki tutuklu Ahmet Çakal’ın tedavisi için yapılan ‘infaz erteleme’ başvurusu ATK ve hastane raporlarına rağmen reddedildi. Ret gerekçesi ise ağır hasta tutuklunun ‘devlet ve toplum güvenliği açısından tehlike oluşturması’ ve itirafçılığı kabul etmemesi.
İzmir’deki Şakran 2 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan 68 yaşındaki Ahmet Çakal, Nisan ayında mide kanaması geçirerek hastaneye kaldırıldı.
Varis, boyun fıtığı, gastrit, uyku bozukluğu, kaşıntı, vücutta yağ kistleri, 2’nci Tip diyabet (şeker hastalığı), akciğer (hafif amfizem), prostat büyümesi hastalıkları bulunan Çakal’a burada mide kanseri teşhisi de konuldu.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nden avukat Fatma Demirer, kemoterapi tedavisine başlayan müvekkili Çakal’ın tedavisi için infaz erteleme başvurusunda bulundu. Cezaevi yönetimi de bu talebi yineledi.
26 Mayıs tarihinde İzmir Katip Çelebi Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Onkoloji ve iç hastalıkları bölümü yaptıkları tetkikler sonucu, “Mide kanseri nedeniyle kemoterapi planlanan hastanın kemoterapi sürecinde cezasının tehiri uygundur” beyanında bulundu.
Bunun üzerine Çakal’ın dosyası, Adli Tıp Kurumu’na (ATK) sevk edildi. Raporu inceleyen ATK de Çakal’ın infazının ertelenmesi yönünde görüş bildirdi.
Bu raporla yeniden infaz erteleme başvurusu yapan avukat Demirer, 23 Haziran’da savcılıktan ret yanıtı aldı.
Savcılık, ret gerekçesini “Hükümlünün örgütten ayrıldığına veya itirafçı olduğuna dair herhangi bir kararın bulunmadığı tespit edildiği bildirilmekte, devlet ve toplum güvenliği açısından tehlike arz edebileceği düşünülmekte” diyerek açıkladı.
Savcılığın ret kararını ‘devlet ve toplum güvenliği’ne dayandırmasına değinen avukat Demirer, “İzmir Cumhuriyet Başsavcısı, kanun maddesini hukuka aykırı ve keyfi yorumlamış, devlet güvenliği ibaresini ekleyerek yasa koyucu gibi davranmış, yasada yer almayan bir hususu belirtmiştir. Yasayı genişleten ve anlamından koparan hukuk dışı bir anlayış ile yaklaşmıştır. Başsavcılığın itiraza konu kararı, hukuka aykırı bir cevaba dayandırılarak reddedilmiş olması keyfi ve hukuka aykırıdır” dedi.
‘Yaşamsal ihtiyaçlarını tek başına karşılayamıyor’
Çakal’ın hastaneye gidiş dönüş süresinin 4-5 saati bulduğunu kaydeden Demirer, müvekkilinin bu nedenle yaşadığı zorlukları şöyle anlattı:
Hekimleri kemoterapi nedeniyle mide kanaması, iç kanama, bağırsak kanaması olabileceği uyarısı yapmış ve öyle bir durumda hemen gelmesini söylemiştir. Ancak 24 Haziran’da iç kanama bulgusu nedeniyle Yeşilyurt Hastanesine sevki 7 saat sürmüştür. Ring aracında kapalı ve hijyenik olmayan ortam kalması, açık yaraları olduğu, kemoterapinin yan etkileri (bayılma, kusma vb) ve pandemi süreci de düşünüldüğünde Çakal için her hastaneye gidişi eziyete dönüşmektedir. Müvekkil yaşamsal ihtiyaçlarını tek başına karşılayamamakta bakıma muhtaç hale gelmektedir.
‘Bu koşullara dayanamayacak durumda’
Demirer, Çakal’ın maruz bırakıldığı bir diğer hak ihlaline de dikkat çekti. Çakal’ın müebbet hapis hükümlüsü olduğunu ancak ‘yer olmadığı’ gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleriyle birlikte tutulduğunu dile getirdi.
Bu nedenle Çakal’ın 24 saatte sadece 2 saat havalandırma olduğunu ve psikolojik olarak bu koşulara dayanamayacak durumda olduğunu belirten Demirer, hayati riski olan müvekkili için taleplerinin kabul edilmesi çağrısında bulundu.