Ahmet Kınay / Rûdaw
Cuma günü BBC Türkçe haber sitesinden paylaşılan bir habere göre, Alman Arkeoloji Ensitütüsü ekibinden Dr. Lee Clare liderliğinde Göbekli Tepe (Girê Mirazan)kazılarında şimdiye kadar yazılan tüm tezleri çüretecek bir bilgi paylaşıldı. Bu bilgiye göre Göbekli Tepe'deki yapıların (hangi yapı olduğunu şimdilik bilmiyoruz) alt katmanına inildiği ve burada ev yani yerleşim yeri tespit edildiği kamouyuna açıklandı.
Bu "tapınak" alanında böylesi bir yerleşim yerinin bulunması son derecede önemli bir bilgidir. Zira Göbekli Tepe keşfedilmeden önce klasik arkeoloji kuramına göre (Prof. Dr. Gordon V. Childe'nin marksist tezi ve bu tezi devam ettirenler); “insanlar ilk önce hayvanları ve bitkileri evcilleştirdiler daha sonra yerleşik hayata geçmekle birlikte inanç merkezlerini kurdular” şeklinde yorumları vardı.
Ancak Göbekli Tepe'nin Alman Arkeolog Klaus Scmidt (2014 yılında vefat etti) tarafından keşfedilip kazılmasından sonra bu klasik kuram(lar) çürütüldü.
Zira Göbekli Tepe'de ortaya çıkan buluntulara göre burada ne yerleşime ne hayvan ne de bitkilerin evcilleştirildiğine dair bir iz bulunamamıştı.
Buradaki verilere göre Klaus Scmidt, sosyolog ve din tarihçisi Max Weber'in "ilk önce inanç/din vardı" tezine yoldaşlık edip buradaki insanların ilk önce tapınak yaptıkları ve bu tapınağa belli dönemlerde ziyaret edip ritüellerini gerçekleştirdiklerini daha sonrada yerleşik hayata geçtiklerini savunuyordu.
Bu yorum diğer insanları tatmin etmediğinden burayla ilgili şizofrenik yorumların geliştirilmesine ziyadesiyle yardımcı oluyordu. Arkeolojinin klasik kuramlarını kabul etmeyen ve bu yapıların çıkarıldığı tarihte insan eli ve zihninin ürünü olamayacağını, bu komplike yapıları yapsa yapsa doğa üstü varlıkların yapacaklarını (başka gezegenden gelen varlıklar!) savunanların sayısı hiç de azımsanacak sayıda değildi.
Fakat bu son buluş bu düşüncedeki insanların mesailerini de heba etmiştir.
Maalesef buranın emaktarı Klaus Scmidt'de yanılmıştır, dönemin verilerine göre bu son derecede normal bir durum olduğunu özelikle belirtmek isterim.
Klaus Scmdit alt tapaklarda 20'ye yakın yapıların olduğunu elbette biliyordu, sadece bu yapıların bir yerleşim yeri olacağını tahmin edememişti.
Aslında bu tarihlerde insanların yerleşik bir hayata geçtiklerinin ipucunu bizler Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde bulunan Körtik Tepe yerleşminden biliyorduk, Göbekli Tepe'nin özelikle su kaynağından yoksun olmasından bu yorum net bir şekilde dillendirilmiyordu, bu konuda Kürt arkeolog ve yazar Cemal Özçelik'in “Göbekli Tepe Öteki Dünyaya Açılan Kapının Şifreleri” kitabında burada daha önceleri su olduğunu ve zamanla bu suyun kuruduğunu dile getirmişti, bu açıdan Cemal Hoca'nın isabetli yorumundan kendisini tebrik ediyorum.
Son olarak bizlerin Göbekli Tepe'deki mimariden daha çok ördükleri duvarlardan bu insanların ev yaptıklarını, bu şekilde barındıklarını tahmin edebiliyorduk ama bu kalıntıların zamana yenik düştüğü ve yıkıldıklarından verisiz yorum getirilemiyordu.
Kaderin cilvesinden olacak ki bu yerleşim yeri tam olarak tapınak alanının altından çıkmıştır, bu da bize gösteriyor ki; burada yaşayan insanların muhtelemen bu mimariye yakın yani taşlardan yapılmış evlerde oturduklarını gösteriyor. Yine muhtemelen bu insanlar taşlardan kendilerine duvar inşa etmiş bile olabilirler, bu da tespit edilirse Urfa'daki çoğu köy mimarisinin aradan binlerce yıl geçmesine rağmen aynı metotlarla evlerini inşaa ettikleri ortaya çıkacaktır.
Bu bilgiler önümüzdeki günlerde daha detaylı açıklandığında burayla ilgili yeni yorumlar yapılacaktır. Şu an burada tespit edilen yerleşim yerinin hangi tarihe denk düştüğü, hayvan ve bitki kalıntıların olup olmadıklarını bilmiyoruz. Göbekli Tepe "kültürünün/medeniyetinin" ne kadar geriye çekileceğini şimdilik bilmiyoruz, bununla birlikte alt tabakalarda kaç tane yerleşim yeri ve tapınak alanının olduğu bilinmemektedir. Yerleşim yerlerin altında da mezarların çıkılacağı düşünülünce buranın üstündeki sis perdesi zamanla kalkacaktır. Tabi tüm bunların ortaya çıkması epey zaman alacaktır, muhtemelen kazı alanının bozulmaması için kazma işi çok yavaş bir tempoda seyredecek ve tüm alan ortaya çıkarılmayacaktır.
Bu yüzden yetkilier daha fazla veri sunmadan açık yorumlardan kaçınmak isabetli olacaktır.
Biz insanaların bu konuda özelikle arkeoloji biliminden çıkaracağı ders varsa o da bir olayın dibini görmeden yorumlardan kaçınılması olacaktır, hele ki bu alandan olmayıp geçimini sağlayan insanlar buna özelikle dikkat etmeleri gerekiyor.
Zira tek bir buluntu bile tüm inançları yok etmek için yeterlidir.