Ali Fikri Işık
Her ne ad altında olursa olsun, buna ortak vatan bağlamı dahil, Kürtler Türkiye’yi yönetmeye hiçbir bakımdan talip olamazlar. Bu talebin maddi hiçbir koşulu yoktur; ahlaken bu doğru değildir, kendi bir karış toprağında, resmi ve hukuki bir statüsü yokken, bütün Türkiye’yi, iktidar alanı olarak ilan etmek etik değildir. Etik olmayan taleplerin, nesnel siyasi gerekçeleri de olmaz. Siyaset pratiği açısından da bu mümkün değil çünkü Türkiye devleti, Türkçe içinde şekillenmiş bir devlettir ve yaklaşık yüz yıllık devlet olma tecrübesine sahiptir. Kürtlerin en küçük dilsel haklarına rıza göstermeyen bir toplumu, iktidar olma imkanları için ikna edemezsiniz.
Sevgili Vahap Coşkun’un çok parlak bir isabetle söylediği gibi, “Demokrasi, Türkiye’de muhalefetin ideolojisidir ve iktidar olan her muhalefet, önce demokrasiyi buharlaştırıyor.” Bunun anlamı şudur; Kürtler Türk siyasetinin basit bir oy deposudur. Hiçbir vaatte bulunmadan ulaşılan ve kullanılan bir özne ne siyasetin parçası ne de partneridir. Türkiye siyasetinin böyle algıladığı Kürtlerin, Türkiye’de iktidar talep etmeleri, son derece gülünçtür.
Demokratik bir Türkiye Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye’dir ama Türk demokrasisinin Kürt sorunu adıyla merkezi bir sorunu yoktur. Kim ne derse desin, Kürt meselesi, Türkiye de siyasetin ve demokrasinin bir sorunu değildir. En şık ve göz alıcı haliyle Kürt meselesi, Türkiye’de sadece seçim stratejilerinin, basit, pratik bir detayı olmaktan öteye geçememiştir.
Aslında bu iç burkan durum, Türklerin bir suçu ya da kabahati değildir; onlar kendi devletlerini kendi çıkarları doğrultusunda yönetmeye devam ediyorlar. Sorun Kürtlerin sorunudur ve Kürtler de çok hevesli bir biçimde “demokrasicilik” oyununun, defansif oyuncusu olmaya çoktan gönül düşürmüş vaziyetteler.
Bu bir kısır döngüdür ve Türkiye’de her iktidarın ömrüne bereket katan bir çeşnidir. Devlet Kürtlüğe kapalıdır, Türkiyelileşmek de bu devletin itibar etmediği bir söylemdir. Kaldı ki son elli yıllık pratiğin kendisi, Türkiyelileşme söylemini boşa çıkarıyor. Çok kan aktı ve taraflar hiçbir platformda yüzleşme imkanı bulamadı.
Cepheleşmiş bir Türkiye’de siyasetin ittifaklar aracılığıyla icra edildiği bugünün Türkiye’sinde Kürtlerin demokrasi vurgusu ve temennisi hakikatten bu dilek ve temenniden öteye geçemez ve bu hatırlatma, bizzat mevcut siyaseti güçlendirir.
Kürt meselesini Türkiye siyasetinin parçası ve partneri haline getirmek, bir Kürt bloğu, ittifakı örmekten geçiyor. Türk siyaseti karşısında nötr kalacak bir ittifak, Kendisini Kürt meselesinin çözümüyle sınırlayacak bir blok. Türk siyasetinin her rengiyle görüşebilen, her tarafıyla Kürt meselesini müzakere eden bir yapılanma.
Türkiye’deki ittifaklara, Kürt meselesini çözme koşuluyla iktidar olanaklarını açacak bir birlik. Kürtlerin ulusal ve demokratik haklarını bir plan dâhinde Türk siyasetiyle pazarlık yapacak özgüven ve esneklikte bir strateji. Şiddeti her haliyle açıkça ret eden ve siyaseti, siyasetin imkanlarıyla şekillendiren yeni bir tür kongre partisi.
(K24)