Alman Gazeteciler Birliği (DJV), Türkiye’den eleştirel gazetecilere yönelik "eziyeti" bırakmasını ve gözaltında tutulan gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi. İsviçre'de 20'den fazla hak örgütleri de Türkiye’yi uluslararası hukuka uygun davranmaya çağırdı.
Yaklaşık 30 bin üyeyle Avrupa'nın en büyük gazeteci örgütlenmesi olan Alman Gazeteciler Birliği (DJV), Türkiye’nin gazeteciler üzerindeki baskıyı daha da artırmasından duyduğu endişeyi dile getiren bir açıklama yaptı.
Diyarbakır’da gazetecilere yönelik düzenlenen polis baskınları ile gözaltıları sert şekilde eleştirdi.
Açıklamada, son günlerde Türkiye’nin yurtdışında yaşayan gazetecilerin kanallarını kapattığına dikkat çekildi ve pek çok kullanıcı için o kanalların, kalan nadir bağımsız haber alma kaynakları olduğu savunuldu.
DW Türkçe’deki habere göre DJV Başkanı Prof. Dr. Frank Überall, yapılanların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın medyayı düşman gören çizgisinin ve bağımsız sesleri bastırmak için yıllardır sürdürdüğü politikasının bir göstergesi olduğunu belirtti.
Überall ayrıca Türkiye hükümetinden gözaltında tutulan gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını da talep etti.
Überall, son haftalarda gazeteciler ve medyaya yönelik yaşanan baskıların sonuçsuz kalmaması gerektiğini de belirterek, Almanya hükümetinden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a "gazeteci avı yapmanın hoş görülür bir suç olmadığını açıkça ortaya koymasını" talep etti.
İsviçre’de kampanya başlatıldı
Mezopotamya Ajansı’nın (MA) aktardığına göre de İsviçre’de aralarında SOLIFONDS, Mojust International Fondation, medico international schweiz, Plattform fu¨r Frieden und Solidarita¨t, SP Schweiz, Collectif Question Kurde de l'Université de Genève, Basta, Demokratische Juristinnen und Juristen der Schweiz DJS, Solidarité sans frontières, VERT-E-S Suisse’in bulunduğu 20’yi aşkın yakın sivil toplum kuruluşu, siyasi parti ve hak örgütleri bir çağrı yaparak gözaltındaki gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.
Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıların giderek arttığına dikkat çeken İsviçre’deki açıklamada, Türkiye’nin gazeteciler için bir cezaevine dönüştüğüne vurgu vardı.
Türkiye’de Kürt meselesi başta olmak üzere hükümeti rahatsız eden konularda haber yazan gazetecilerin hedef haline getirildiği kaydedilen açıklamada, Terörler Mücadele Kanunu (TMK) ile bütün eleştirenlerin “terörist” eleştirilerin ise “terörizm” ile yaftaladığı ifade edildi.
Hükümetin yeni yasa tasarıları ile düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıları yasal bir çerçeveye oturtmaya çalıştığı belirtilen açıklamada, Türkiye’nin uluslararası hukuka uygun davranması çağrısı yapıldı.
Diyarbakır’da gözaltına alınan gazetecilerin derhal serbest bırakılması istenen çağrıda, düşünce ve ifade özgürlüğü için dayanışma çağrısı yapıldı.
Ne olmuştu?
Diyarbakır’da 8 Haziran’da evlere ve basın yayın kurumlarına yapılan baskınlarda;
- Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan,
- Xwebûn Gazetesi Yazıişleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş,
- JİNNEWS Müdürü Safiye Alagaş,
- JINNEWS editörü Gülşen Koçuk,
- Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç ile birlikte gazeteciler
- Ömer Çelik,
- Suat Doğuhan,
- Ramazan Geciken,
- Esmer Tunç,
- Neşe Toprak,
- Zeynel Abidin Bulut,
- Mazlum Doğan Güler,
- Mehmet Şahin,
- Elif Üngür,
- İbrahim Koyuncu,
- Remziye Temel,
- Mehmet Yalçın,
- Abdurrahman Öncü,
- Lezgin Akdeniz,
- Kadir Bayram
- Feynaz Koçuk
gözaltına alındı. Gözaltı süreleri 4 gün uzatıldı. Gazetecilerin dosyasının üzerinde gizlilik kararı bulunuyor.