Almanya'da İranlıları sınır dışı etmeme önerisi

.

Almanya'da İçişleri Bakanı'nın İranlıların sınır dışı edilmesine son verilmesi önerisi tartışılıyor. Muhafazakâr muhalefet ise öneriye tepkili.

lmanya'da iç güvenlik politikasına yönelik adımların görüşüldüğü en üst düzey siyasi karar merci olan İçişleri Bakanları Konferansı, 30 Kasım'da bu yıl ikinci ve son kez toplanıyor. Almanya'nın 16 eyaletinin içişleri bakanları ve senatörlerinden oluşan konferansa, Federal İçişleri Bakanı da konuk olarak katılıyor.

Nancy FaeserFotoğraf: Jürgen Heinrich/IMAGO

Konferansa günler kala, Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser'in Ekim ayında paylaştığı bir görüş tartışılıyor. Faeser, İran'ın Eylül ayından bu yana rejim karşıtı protestolarla kaynaması nedeniyle İran vatandaşlarının İran'a sınır dışı edilmesine son verilmesi önerisini gündeme getirmişti.

Halihazırda bazı eyaletler bu yönde adım atmış bulunuyor. Aralarında Almanya'nın en büyük eyaletlerinden Kuzey Ren-Vestfalya ve Aşağı Saksonya'nın da bulunduğu toplam beş eyalet, İran vatandaşlarını sınır dışı etmeye son verme kararı aldı. Aşağı Saksonya'nın aynen Faeser gibi Sosyal Demokrat Partili (SPD) olan İçişleri Bakanı Boris Pistorius'un, İçişleri Bakanları Konferansı'nda, meslektaşlarını benzer bir adım atma yönünde ikna etmeye çalışması bekleniyor. Konuya ilişkin yaptığı açıklamada Pistorius, "İran'da insan haklarının durumu felaket ve durum her geçen gün kötüleşiyor" diye konuştu.

Aminata TouréFotoğraf: Miodrag Soric/DW

Sınır dışı uygulamasını durduran eyaletlerden Schleswig-Holstein'ın Uyum ve Eşitlik Bakanı Aminata Touré de kısa süre eyalet meclisinde yaptığı konuşmada, "Burada yaşayan İranlılar çaresiz durumdalar" ifadelerini kullanmıştı. Almanya'daki İranlıların "oturma hakkına ilişkin sorunlarının tüm eyaletler ve federal devlet tarafından yeniden değerlendirilip tartışılması gerektiğini" kaydeden Touré, tek çözümün yalnızca genel bir sınır dışı etme yasağı olduğunu dile getirmişti.

Muhalefet: Suçlular için bedava bilete hayır

Ancak 16 yıllık Angela Merkel iktidarının ardından geçen yıl muhalefet rolünü devralan Hristiyan Birlik partileri (CDU/CSU), söz konusu öneriye karşı çıkıyor. Hristiyan Demokratların öneriye karşı çıkmasının temel nedeni, olası bir sınır dışı yasağı durumunda, hüküm giymiş olan ve anayasal düzen ve toplumsal barış açısından tehlike arz eden İranlıların da sınır dışı edilemeyecek olması.

CDU/CSU meclis grubunun başkan yardımcısı Andrea Lindholz, DW'ye yaptığı açıklamada "Genel bir sınır dışı etme yasağı fikrine eleştirel yaklaşıyorum. Çünkü bundan suçlular ve tehlike arz edenler de fayda sağlaeyacaktır. Hiç kimse hayatını tehlikeye atmak zorunda bırakılmamalı, ama aynı zamanda kimseye bedava bilet de verilmemeli" diye konuştu.

Örneğin CDU'nun kardeş partisi CSU'nun iktidarı elinde bulundurduğu Bavyera eyaletinin yönetimi, suç işleyen ve işleyebilecek İranlıların sınır dışı edilmesini sürdürmekte kararlı. Aynı şekilde CDU'nun iktidarda olduğu Saksonya eyaletinin yönetimi de aynı tutuma sahip.

CDU'lu federal meclis üyesi Christoph de Vries ise "iltica başvurusu yapan kişinin tehlike altında olup olmadığının" zaten hesaba katıldığını ve başvurusunun sonucu üzerinde "önemli bir rol oynadığını" dile getirdi. De Vries, bu yüzden "muhalifler, kadınlar ve eşcinsellerin şu anda sınır dışı edilme konusunda korkmasına gerek olmadığını" ifade etti.

Christoph de VriesFotoğraf: Felix Zahn/photothek/picture alliance

De Vries, "Genel bir sınır dışı yasağı durumunda, örneğin Hamburg İslami Merkezi'nin genel müdür yardımcısının İran'a sınır dışı edilmesi mümkün olmayacaktı. Bu kişi, terör gruplarıyla ilişki içerisindeydi ve İran'da korkması için hiçbir neden yoktu. Zira bu kurum, talimatlarını doğrudan molla rejiminden alıyordu" değerlendirmesinde bulundu.

"Sınır dışı edilenler işkence tehlikesi altına girer"

Hristiyan Birlik partileri, söz konusu kararın sağlıklı bir biçimde alınabilmesi için, Dışişleri Bakanlığı'ndan yeni bir İran durum raporu hazırlanmasını talep ediyor. Bunun karşısında mülteci yardım kuruluşları ise, İran'dan gelen haberlerin bu çerçevede yeterli olduğunun altını çiziyor.

DW'nin sorularını yanıtlayan Almanya'da göçmenlerle ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşu Pro Asyl'ün yetkilisi, "Bizim görüşümüze göre, Almanya, İran gibi bir işkence devletine bir kişinin sınır dışı edilmesi durumunda işkence tehdidi altına girmeyeceğini garanti edemez" diye konuştu. "İltica hakkı evrenseldir. Dolayısıyla hem suçluların ve sözü edilen tehlike arz eden kişilerin de iltica hakkı vardır" açıklamasında bulunan yetkili, Almanya'da suç işleyen kişilerin Almanya'da yargılanıp, gerektiğinde hüküm giymesi gerektiğini ifade etti.

Aynı şekilde Uluslararası Af Örgütü de DW'ye yaptığı açıklamada, "Genel bir sınır dışı yasağı uygulamasına istisna getirilmesi fikrini mantıklı bulmuyoruz" dedi.

Sınır dışı edilen İranlıların sayısı az

Peki bu yönde getirilecek bir uygulama, kaç kişiyi etkileyecek?

İçişleri Bakanlığı verilerine göre, halihazırda Almanya'da ülkeyi terk etme yükümlülüğü bulunan yaklaşık 12 bin İranlı yaşıyor. Ancak yılın ilk 8 ayında bunların yalnızca 31'i sınır dışı edildi. 2021'de bu sayı 28 idi ve bunun büyük çoğunluğu suç işleyen kimselerdi.

Örneğin Berlin eyaleti, 2020, 2021 ve 2022 yıllarında tek bir İranlı’yı bile sınır dışı etmedi.

Federal İçişleri Bakanlığı tarafından aktarılan bilgilere göre, sınır dışı uygulaması kağıt üzerinde mümkün olsa da, bu yöndeki kararların hayata geçirilmesi konusunda engeller çok fazla.

DW Türkçe

Kurdistan Haberleri

Üçüncü Dünya Savaşı - Arzu Yılmaz*
Eğer Danielle Mitterrand bugün burada olsaydı
Myles Caggins: Kürdistan petrolünün yeniden ihracatı için birçok adım atıldı
Dersim ve Ovacık belediyelerine kayyum atandı
Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz