Altan Tan/ Independent Türkçe
13 Şubat 1925'de başlayan Şeyh Said Kıyamı ile ilgili bugüne kadar çok şey yazılıp çizildi.
Üzerinden yüz yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen kıyam ile ilgili tartışma ve polemikler halen de devam ediyor.
Hareketin dini mi, yoksa milli (etnik talepler içeren) bir hareket mi olduğu en çok tartışılan konuların başında geliyor.
Bir diğer önemli konu da Şeyh Said ile birlikte kıyama katılan Kürt eşraf, ağa, bey, aydın ve şeyhlerinin konumları; yargılama esnasındaki tavırları, söz ve eylemleri.
Kemalist rejimin yanında yer alan Kürtlerin durumları, ihbar ve iftiraları da ayrı bir mevzu.
Bugüne kadar herkes kendi duruşu ve bakış açısına göre olayları anlattı ve yorumlarda bulundu.
Kıyamın başlangıcından sonuna kadar cereyan eden olaylarla ilgili devlet arşivi incelemeye açılmadığından rivayetler bazen birbirine 180 derece zıt oldu.
Merak edilen konularla ilgili bilgiler ancak bir şekilde devlet arşivlerine ulaşabilen İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker ve bombalı bir suikastla öldürülen yazar Uğur Mumcu gibi çok az sayıda kişinin yayımladıkları/yayımlayabildikleri ile sınırlı kaldı.
Mahkeme üyesi Ahmet Süreyya Örgeevren'in bizzat kaleme aldığı 'Şeyh Sait İsyanı ve Şark İstiklal Mahkemesi' adlı kitabı da bu konu ile ilgili az sayıdaki kaynaklardan biri.
Diyarbekir'in Piran (şimdi Dicle ilçe merkezi) köyünde13 Şubat 1925 günü başlayan ve hızla bölgeye yayılan olaylar üzerine Ankara Hükümeti Şark İstiklal Mahkemesi'ni kurdu ve mahkeme üyeleri yola çıkarıldı.
Şark İstiklal Mahkemesi üyeleri 12 Mart 1925 günü Diyarbekir'e vardılar.
Mahkeme şu kişilerden oluşuyordu:
- Mahkeme Reisi Denizli Mebusu Mazhar Müfid Bey (Kansu)
- Üye Kozan Mebusu Ali Saib Bey (Ursavaş)
- Üye Kırşehir Mebusu Lütfi Müfid Bey (Özdeş)
- Üye Bozok Mebusu Avni Bey (Doğan)
- Savcı Karesi Mebusu Ahmed Süreyya Bey (Örgeevren)
- Şark İstiklal Mahkemesi 13 Nisan 1925'te önce; Siverekli Şeyh Eyyüp (Urfa milletvekili Kasım Gülpınar'ın büyük dedesi) ve
- Kürt Teali Cemiyeti Başkanı Seyyid Abdülkadir Efendi ve oğlu Mehmed Bey olmak üzere daha önce tutuklananları yargılamaya başladı.
Şeyh Said 15 Nisan 1925'te askerler tarafından Muş-Varto arasındaki Abdurrahman Paşa Köprüsü'nde teslim alındı ve ifadesi alınmak üzere Varto'ya götürüldü.
16 Nisan günü Varto'da ilk ifadesi alındı.
6 Mayıs 1925'te Diyarbekir'e getirildi, 21 Mayıs 1925 günü Ahmed Süreyya Örgeevren tarafından ikinci kez ifadesi alındı ve 92 kişinin yargılaması 26 Mayıs 1925 günü başladı.
28 Haziran 1925'te 92 kişinin Şeyh Said ile birlikte 47 kişisi idama mahkum edildi ve infazlar aynı günün gecesi (28/29 Haziran) yapıldı.
Sadece Diyarbekir'deki Şark İstiklal Mahkemeleri ile ilgili değil, diğer İstiklal Mahkemeleri ile ilgili olan arşivin yayımlanmasını da yıllarca bekledik.
2010 yılından sonra tasnifi yapılan bu belgeler nihayet 2015 yılında araştırmacıların hizmetine sunuldu ve parça parça da olsa yayınlanmaya başlandı.
İlk etapta 18 Eylül 1920 ile 7 Mart 1927 arasında faaliyet gösteren Ankara 1, Eskişehir, Kastamonu, Konya, Isparta, Pozantı, Yozgat, Amasya, Elcezire, İstanbul, Şark ve Ankara 2 İstiklal Mahkemelerinin tutanakları yayımlandı.
Birinci ciltte İstiklal Mahkemelerinin Kanun, Gerekçe ve Genel Kurul Tutanakları, ikinci ciltte beş ayrı cilt olmak üzere, Kararlar ve Mahkeme Zabıtları, üçüncü ciltte Elcezire İstiklal Mahkemesi, dördüncü ciltte Eskişehir İstiklal Mahkemesi Kararlar ve Mahkeme Zabıtları, beşinci ciltte ise Isparta İstiklal Mahkemelerinin evrakları bulunuyordu.
Ancak en çok merak edilen Şeyh Said ile birlikte 47 kişiyi aynı gece idam eden Şark İstiklal Mahkemesi ile ilgili zabıtlar ise en sona bırakıldı ve tüm uğraşılara rağmen bir türlü yayımlanmadı.
2017 yılının ortalarında TBMM Başkanı İsmail Kahraman'dan bir randevu talebinde bulundum. Birkaç gün sonra görüşmeye gittiğimde oldukça sıcak bir şekilde karşılandım.
Bir an önce meramımı anlatarak çıkmak istememe karşın Sayın Kahraman sohbeti uzatmak istedi, ikramlarda bulundu.
Samimi bir sohbet ortamında;
"Sayın Başkan;
Şu ana kadar bütün İstiklal Mahkemeleri ile ilgili mahkeme tutanakları yayımlandı. Ancak her ne hikmetse Diyarbekir Şark İstiklal Mahkemesi ile ilgili olanlar yayımlanmadı.
Birçok Meclis başkanı geldi geçti, en son TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek de yayımlamadı.
Anlaşılan 'iyi saatte olanlar' henüz 'tamam' demiyorlar.
Duyduğumuza göre tüm incelemeler tamamlanmış, tasnifler ve düzeltmeler yapılmış durumda, Cumhuriyet tarihinin bu en önemli döneminin aydınlatılması için sadece siyasi irade gerekiyor.
Sayın Başkan;
Bu şeref zat-ı alilerinize nasip olsun.
Lütfen emir buyurun da yayımlansın" dedim.
Başkan konu ile ilgilendiğini ve en son Sayın Prof. Dr. Sevgi Kurtulmuş (Numan Kurtulmuş'un eşi) Hanımefendi'yi görevlendirdiğini söyleyerek beni nazik bir şekilde yolculardı.
Hakikaten de birkaç ay sonra tüm belgeler çok ciddi bir çalışmanın ürünü olarak orijinal metinleriyle 5 cilt halinde yayımlandı.
Fotoğraf: AA
Bu sefer de başka bir sorun ortaya çıktı.
Birer sayfalık kısa mahkeme kararları Latin alfabesi ile yayımlandı; ancak esas merak edilen ayrıntılı ifadeler ve sorgulamalardan oluşan tüm orijinal metinler, zabıt ve mektuplar ise Arap alfabesi ile (Osmanlıca) yayımlandı.
Memleketimizin okuryazarlarının yüzde 99'dan fazlası eski harfleri okuyamadığından istenilen netice yine eksik kaldı, maksat tam olarak hasıl olmadı.
Fotoğraf: AA
Neyse ki TBMM'de görevli olduğu dönemde bu çalışmada bizzat bulunmuş olan Prof. Dr. Abdülhakim Koçin ve halen TBMM'de görevli Eyüp Ertüren, Şark İstiklal Mahkemesi'nin 5 cildini olmasa da Şeyh Said ile ilgili bir cildini 'Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said Davası Mahkeme Tutanakları' adıyla Latin harflerine çevirerek kitap olarak yayımladılar.
Umarız ki diğer ciltler de en kısa bir zamanda ve aynı titiz çalışmayla araştırmacıların hizmetine sunulur.
Bu belgelerde birinci elden oldukça ilginç bilgiler var.
İnşallah devam edeceğiz.