Yusuf Kaynak
Kız kaçırma geleneği Anadolu Kürdleri arasında eskiden çok sık görülen sosyolojik bir vakaydı. Şimdilerde ise nadir görülen bu gelenek ile ilgili bir kısa değerlendirme yapmak istedim. Konuyu sade bizde görünen bir gelenek olmadığını kısaca kız kaçırma hikayesine baktım. Meğer Türkiye'de de bir vakıa olduğu gibi dünyanın dört bir tarafında da halen gerçek bir sosyal vakıa olduğu kadar toplumsal bir yara imiş. Konu hakkında yüzlerce belki de binlerce araştırmalar, incelemeler, tezler sosyologlar, antrapologlar, toplum bilimciler tarafında yazılmış. Bu konunun ülkesel ve küresel çapta açtığı yaraları dünya genelinde işlenen bu sosyal vakıalar olduğu için de Kürd kültürü içindeki boyutunu örneklemelerle kısaca bahs edeceğiz. Kız kaçırma geleneğini biraz geçmişi ile başlayalım.
Tanzimat ve Islahat fermanların sonrasında hukuk ve sosyal alanlarında yaşanan çarpıcı değişimler ve dönüşümler ile fermanların vadettiği eşitlik kavramı toplumsal ilişkileri de etkilemiştir. Yaşanan bu gelişmelerin gündelik hayattaki etkilerini kız kaçırma konusu üzerinden izlemek mümkün. Bu çalışma Osmanlı İmparatorluğu'nda (1856-1908) tarihleri arasındaki hukuki vede sosyal açıdan kız kaçırma davaları üzerinde duruyor. Kaynakça olarak öncelikle mahkeme kayıtları, istintaknameler ve müfettiş raporları kullanılmaktadır. Devlet bir asayiş meselesi olarak gördüğü kız kaçırmaları engellemek için yeni ceza kanunlarına maddeler eklemiş ve zaman geçtikçe bunu detaylandırarak daha etkili bir ceza sistemini uygulamaya çalışmıştır. Bunlara bakarken kız kaçırma davaları üzerinden Tanzimat sonrası kurulan mahkemelerin işleyişi ve çıkarılan yeni ceza kanunlarının tatbiki hakkında da daha geniş bilgiler elde edilmiştir. Devletin modernleşme sürecinde hükümet sadece kız kaçırma kanunlarını detaylandırmakla sınırlı kalmamış kız kaçırmanın sebeplerine de eğilmiş, gündelik hayatın bir parçası olan düğün ve evlilik masrafları gibi kültürel hayatında bir parçası olan geleneklere de bazı sınırlamalar getirmeye çalışmıştır. Ayrıca eşitlik prensibinin uygulamasında Müslüman ve farklı cemaatlerden olan çiftlerin davalarında zorluk çekildiği açıktır.!
Kız kaçırma yoluyla evlilik veya da yakalanarak evlilik olarak da bilinen gelin/eş yapmak, yuva kurmak için kız kaçırmak, bir erkeğin evlenmek istediği kadını yada kızı kaçırması uygulamasıdır.
Bu nedenle gelin veya kız kaçırılması, tüm dünyada ve tarih öncesi ve tarih boyunca, Güney Asya, Meksika ve Avrupa'daki Romenler gibi farklı halklar arasında uygulanmaktadır. Kızların kaçırılması dünyanın bir çok yerinde hala yaşanıyor ancak en yaygın olanı Kafkaslar, Orta Asya'dır diyebiliriz.
Çoğu ülkede, kız kaçırma, geçerli bir evlilik biçiminden ziyade imaa edilen tecavüz olayı nedeniyle bir cinsel suç kabul edilir. Bazı türleri, zorla evlilik ile görücü usulü ile evlilik arasındaki süreklilik içinde yer alıyor da görülebilir. Terim bazen bir çiftin birlikte kaçtığı ve daha sonra ebeveynlerinin rızasını istediği kaçışlarla karıştırılır. Bazı durumlarda, kadın, tipik olarak kendisinin veya ebeveynlerinin itibarını kurtarmak için, kaçırma olayıyla işbirliği yapar veya buna razı olur. Pek çok yargı alanında, bu sözde tecavüzcü ile evlenme yasaları tarafından teşvik ediliyordu. Uygulamanın yasalara aykırı olduğu ülkeler, adli uygulama zayıfsa örf-adet hukuku (geleneksel uygulama) geçerli olabilir.
Kız kaçırma genelliklede bir tür çocuk evliliğidir. Başlık parası uygulamasına, damadın ve ailesinin gelinin anne, babasına ödediği zenginliğe ve bunu ödeyememesi ya da isteksizliğine de bağlanabilir.
Kız kaçırma ve raptio (kadın kaçırma) farklı şeyler, çünkü ilki bir kadını bir erkek (veya arkadaşları ve akrabaları) tarafından kaçırılmasına atıfta bulunur ve hala yaygın bir uygulamadır, oysa ikincisi kadınların erkek grupları tarafından büyük ölçekli kaçırılmasınada atıfta bulunur, muhtemelende bir savaş durumunda olabilir. Kaçırma (raptio*) tarihsel bir uygulama olduğu varsayılıyor, dolayısıyla latince terimdir, ancak 21nci yüzyılda, bazılarında kız kaçırma unsurları içeren, savaş tecavüzünün yeniden canlandığı görülen durum; örneğin Nijerya'da Boko Haram ve Ortadoğu'da İŞİD tarafından kaçırılan kadınlar ve kız çocukların onları kaçıranlar tarafından kendilerine eş olarak alınması gibi...
Sembolik bir kız kaçırmayı gösteren ritüeller, bazı kültürlerde (Çerkezlerde çok oluyor) bir düğünü çevreleyen geleneklerin bir parçası olarak hala mevcuttur. Bazı kaynaklara göre balayı, kocanın akrabalarının misillemesinden kaçınmak için karısıyla birlikte saklanarak, kadının ay sonuna kadar hamile kalması niyetiyle, yakalanma yoluyla evliliğin bir kalıntısıdır. Yani ataerkil bir gelenek denir.
Gelin (bazı ülkelerde ve bölgelerde gelin kaçırma deniliyor) kaçırmanın ardındaki motivasyonlar da bölgeye göre değişiklik gösterse de, kaçırma yoluyla evlilik geleneklerine sahip kültürler genellikle ataerkildir ve evlilik dışı cinsel ilişki veya hamilelik veya gayri meşru doğumlar üzerinde güçlü bir sosyal damgası vardır. Bazı modern vakıalarda, çift, bir kız kaçırma kisvesi altında, ebeveynlerine bir oldu bitti de sunarak kaçmak için gizli anlaşmalar yapar. Bununla birlikte, çoğu durumda, bir eş yakalamaya başvuran erkekler, yoksulluk, hastalık, kötü karakter veya suçluluk nedeniyle genellikle daha düşük sosyal statüye sahiptirler. Bazen kadının ailesinin beklediği başlık parası (kadının ailesi tarafından ödenen çeyizle karıştırılmamalıdır) nedeniyle yasal olarak bir eş aramaktan caydırılırlar.!
Gelin/kız kaçırmanın en yaygın olduğu toplum özellikle tarım ve ataerkil** toplumlarda çocuklar aileleri için çalıştırılıyor. Bir kadın/kız evlendiğinde kendi öz ailesini coğrafi ve ekonomik olarak terk ediyor ve bunun yerine gidip damadın ailesinin bir üyesi oluyor (Antropolojik bir açıklama için babaerkil kelimesinin anlamına bakınız). Bu iş gücü kaybı nedeniyle, kadınların aileleri kızlarının erken yaşta evlenmesini istememekte ve onları terk ettiklerinde ekonomik tazminat (yani yukarıda bahsedilen başlık parası) talep etmektedirler. Bu durum, evliliğin sosyal statünün yükselmesi anlamına gelmesi nedeniyle erken yaşta evlenmek isteyen erkeklerin çıkarları ile aile çiftliği, iş yeri veya ev bir çift el daha kazanacak olan damadın ailesinin çıkarlarıyla çelişmektedir. İçinde yaşadığı hukuk sistemine bağlı olarak kadının rızası evliliğin geçerliliğinde karar vermede bir faktör olmayabilir.
Zorla evlendirme konusuna ek olarak, kız kaçırmanın genç kadınlar ve toplum üzerinde başka olumsuz etkileride olabilir. Örneğin, kız çocuklarının eğitim sistemine katılımının düşük olmasının nedeni olarak kaçırılma korkusu gösteriliyor. Tabi bu durum çok eskilerde idi. Şuanki Kürd toplumu değişti.
Kaçırma yoluyla evlilik mekanizması bölgeye göre değişir. Bu makale, kalıplar için ortak kültürel faktörlerden yararlanarak, ancak ülke düzeyindeki farklılıklara dikkat çekerek, fenomeni bölgeye göre inceliyor. Burada ele aldığımız konuyu bölge olarak İç Anadolu Kürdleri ile sınırlı tutuyoruz.
Xelikan'da kız kaçırma olayları çok eskidir ne zamandan beri devam edegelmiş bir tarihi ve belgesi yok; varsa da devletin en yakın il ilçe arşiflerinde olabilir; araştırma yapılmamış bir konudur; tabii bu tür sosyal konular uzman ve bilenler tarafından mutlaka yapılacaktır. Kız kaçırma Xelikan'da bir zamanlar çok vuku bulan günü birlik hadiselerdendi. Eğer geçmiş araştırması gerekirse Xelikan'ın yerleşim yeri olarak kuruluşuna kadar gider. Bu gelenekle ilgili ileride vesika olması için konuyu yeni nesillere aktarmak için kısa da olsa bir örnekle giriş yapalım. Bunu bir sosyolog ve antropolog edasiyle değil, kendi bilgi ve şahidliklerimden örnek vereceğim. Bu örnek kız kaçırma olayı da ''Bin dokuz ellilerde gerçekleşmiş'', zamanin aşıkları davullu ve zurnallı bir köy düğününde karşılaştıkları ve bakıştıkları söylenir. ''Merdan'' birgün düğünde gördüğü ve bakıştığı ''Zelal''ın evinin önünden geçerken tekrar karşılaşırlar, hemen aşık olur, Merdan Zelal'a vurulur, gönüldür bunun adı, hemen aşk-ı ferman ilan eder: ''Benimle kaçar mısın?, Zelal'a der. Zelal'ında gönlü Merdan'da var ama belli etmez, olur, der''. Böylece aşklarını etrafa belli etmeden epey zaman uzaktan bakışırlar, başkalarının vasıtasıyla haberleşirler. Sadece çeşmeye giderken ayna tutarak, mendil sallayarak, kaş ve göz işaretleriyle mesajlaşırlar. Düğünlerde de halaylarda da iyice göz göze gelirler, durumu kimselere hissetirmeden gün sayarlar, zaman geçirirler. Artık aşıklar kaçma hesabı yaparlar, çünkü iki aile de varlıklı bunların evlilklerinden yana değiller; üstelik Zelal akrabası ile nişanlıdır. Merdan durumun farkındadır. Kız kaçırmanın Xelikan'da ne kadar tehlikeli iş olduğunu ve üstelik Zelal nişanlıdır ama o da Merdan'a aşıktır, her ne kadar tehlikeli bir iş olduğunu bilselerde tehlikeyi göze alırlar, gençlik çağları yiğitlerin cirit attığı, elektriğin olmadığı karanlık bir gecede sözleşirler, Merdan: ''Zelal'a yarın gece evinizin önünde seni alıp kaçıracağım'' der. Zelal başı ile kaçma olayına evet der onayla
Akşam olur zifiri karanlık bir gecede, Merdan bohçası elinde kendisini bekliyen Zelal'ı kaçırır; Xelikan'ın iler gelen varlıklı ağalarından birinin evine sığınır. Adettendir bir ağanın arkasına sığındığın da kızı geri almak o ağanın şanından şerefinden sayılırdı. Onun için Merdan hesabını iyi yapmıştır. Tabi kale gibi bir ağanın evine sığınsada Zelal'ın akraba ve nişanlısı olayı duyarlar gece vaktidır her taraf karanlıktır. Merdan kız kaçırdı haberi erken yayılır, nereye saklandığı hemen duyulur, Hemo ağanın evidir ama ağa da olsa bir kız kaçmış evine sığınmış, hemde kız tarafıda hal hatırı sayılır bir ailedir, gelin olacak oğlunun nişanlısını bir başkasına yar ederler mı?, köyde ceng sesleri duyulur, Merdan ile Zelal'ın saklandığı Hemo ağanın evi dört taraftan muhasaraya alınır; Zelal tarafıda yalnız değil nişanlısı tarafıda silahlı, kuşattıkları Hemo ağanın evinden zorla kız çıkarılmaz. Hemo ağanın boynu kıldan incedır, arkasına sığınan genç aşıkları ailesine teslim etmek namustan sayılmaz, bu bir insanın şanına şerefine yakışmaz, istemiyerekte olsa arkasına sığınan bu aşık gençleri eli ile teslim etmek istemez. Yalnız evde muhasaraya alınmış, her an kan dökülebilir!. Zaten ev dışarıdan saldırıya uğramış taşlarla camlar indirilmiş, az kalsın Zelal'ın akrabaları içeriye baskın yapıp kızı alacaklar, az bir zaman kalmış dışarıda kıyamet, Xelikan ağaları büyükleri araya girmiş, cemaatler toplanmış kimse zarar görmeden anlaşmaya varılır, ileri gelen başka bir ağa Hesê Bekê ile Hemo ağa birlikte kan dökülmeden olayı sulh yolu ile çözerler. Zelal'ı da ailesine teslim ederler. Merdan da ölümden kurtulur, hemen o gece kaçırırlar bilinmeyen bir yere götürülür. Hemen Zelal'da eski nişanlısına verilmek şartıyle ailesine teslim edilir, böylece olay kansız biter. Aşıklar sonra evlenirler, çocukları olur; bu dillere düşmüş aşıkların aşk hikayesi türkülerle halen de anlatılır.
Bu tür kız kaçırmalar geçen yüzyıllara ait; o zamanlar yoksulluk, içe kapalı sosyal yaşam ve köylü toplumun içindeki çelişkiler kadar, kız kaçırmalara esas sebepler geri feodal aile ilişkileri idi; ufak bir mahalli alanda herkes birbirini tanır, gençler evlenmek ister, ya aileler birbirine karşı iseler, bir tarafın maddi durumu iyi diğeri kötü ise birbirine denk yani layık görülmezler; gençlerin önünde başka ikinci bir yol bırakmazlardı; onun için kız kaçırmalar gelenekselleşmişti, sonra sıradan bir evlilik halini aldı. Bir başka unutulmayan kaçırma olayı ise aynı kıza iki kişi gönül verirse; kız biri ile kaçmak ister fakat diğeri de gurur yapar kendi sevdasından vazgeçmez, bu gönüldür, gençliktir, delikanlılıktır, aynen Aleksandr Puşkin'in duelosu gibi birbirine girerler köy ikiye bölünür, gençlerin aşklarını herkes köyde duymuştur. Kızın kapısını önünde rakip sevdalılar çekerler silahları guruplar halinde, karanlık bir gecede duelo sonucu biri mezara biri mahpusa düşer; sevda çekenler muradına eremezler; bu savaşın sonunda dilber bir başkasına yar olur hem de aşkları dillere destan olanlar aşkından sonra güzelim bir kuma olarak başkasına verirler, uğruna sevda çekenler ermez muradına!.
Xelikan de kız kaçırmak anlatımlara göre bir zamanlar mode değil ise de gelenekselleşmiştir. İç Anadolunun Kürdlerinin genelinde bu türden kaçırmalar neredeyse mode halini almıştır. Xelikan da halk arasında yaygın şekli ile bir gecede yedi buçuk kızın kaçtığı söylenir mizahi bir dille. Yedisini anlamışlar, buçuğu anlamamışlar ilkin soranlara, o buçukta yolda kaçarken kaçıran gencin elinden geri alınmış belki kaçarken yarı yolda pişman olmuş ailesine geri dönmüştür. İşte buçuğun hikayesi.
Xelikan'da nişanlı bir kız kaçırmak cürüm işlemenin sebebidir. Birinin nişanlısına laf atmak, ters bakmak, laf atanın başına gelecek kötülüğün hesabı yapılmaz. Kız kaçıran hemde zorbalıkla kaçıran mahkeme kapılarında, hapishanelerde ömür çürüttürler. Kaçan kızların babaları genelikler rûsipileri dinler, aracılar işleri tatlıya bağlar, sulh eder, belli bir başlık ödenir, olay tatliya bağlanır.! Bazen kaçan kıza karşılık karşı tarafa da bir kız berdêl verilir. Yoksa barış olmaz kız ömür boyu babasının kapısından içeriye adımını atamaz. Bu zor ve çetin gelenek şuan tarihe karıştı denebilir. Mezara giden gitti, dört duvar arasında mahkum olanlar kaldı. Bu maceralı ataerkil gelenekte modernleşme, sosyal bilinçlenme ile değişime uğradı. Artık kimse de kız kaçırmıyor, istiyen istediği ile evleniyor.!
Yusuf Kaynak, Lahey- 26.01.2023
* Raptio (arkaik veya edebi İngilizce'de tecavüz olarak çevrilmiştir), kadınların büyük ölçekli kaçırılması, yani evlilik, cariyelik veya cinsel kölelik için kaçırma anlamına gelen Latince bir terimdir.
** Ataerkil kavramı nedir?: Ataerkillik, daha geniş tanımıyla, genelde toplumda kadın üzerindeki erkek egemenliğini arttırma, ailede çocuk ve kadın üzerinde erkek egemenliğinin kurumsallaşması ve gösterimi anlamına gelmektedir.