İnsanları diğer hayvanlardan ayıran bir özellik de bizlerin, evrimsel nedenlerle, neredeyse bütünüyle aciz doğmamız ve hayatımızı sürdürmek için türümüzün daha olgun üyelerinin, genellikle de anne ve babalarımızın bakımına muhtaç olmamızdır.
Hepimiz "prematüre" doğarız. Böyle dolaşırız ve sürekli bakım olmasa, hemen ölebiliriz. Anne ve babalarımıza duyduğumuz, bu epey süren bağımlılık, öncelikle beslenme ve tehlikelere karşı korunmayla ilgili bütünüyle maddi bir bağımlılıktır.
Anlaşılan o ki, bizim gibi hukukun gerçek manada üstün olmadığı toplumlarda ya da coğrafyalar da, anne ve babalarımızın, özellikle de annelere olan bağımlılığımız, ömür boyu sürüyor. Anneler, devletin ve yasaların işlevsizliğini idrak ederek, bir tür içgüdüsel bir refleks ile, çocuklarını korumak amacıyla, toplumun ahlak ile bütünleşen vicdanını zorlayarak, her yerde ve her biçimde sorumluluk üstleniyor.
Normal koşullarda devletin ve yasanın yerine getirmesi gereken bir görevi, anneler her şeyi göze alarak, evlatlarını yeniden bağırlarına basmak istiyor. Unutmamak gerekir ki, anne yüreği istismara gelmez. Evladının, hayatı söz konusu olduğunda, hiç kimse, hiçbir güç hatta dünyanın bütün devletleri kuvvetlerini birleştirse bile, annelerin bu kutsal amacını kendi siyasi amaçları için istismar edemezler. Anne evlat ilişkisi öyle hakiki, öyle saf ve çıkarlardan uzak bir ilişki ki, bu ilişkinin içine sızıp onu siyaset, zehri ile zehirlemek mümkün değil.
Evladını arayan annenin arayışı her türlü hukukun üstündedir. Ve her türlü hukuk zaten yazılı metin olarak, evladın hayatını garanti altına aldığını söylüyor, yazıyor. Bütün hukuk metinleri, yaşama hakkını, hayatta kalma hakkını kutsal görüyor ve bu uğurda her çabayı destekleyeceğini ilan ediyor.
Normal koşullarda hiçbir hukuk devleti sorunların bu kadar derinleşmesine izin vermez. Sorunların derinleşmiş olması demokrasi ve hukuk eksikliğini ifade eder. Bu yanıyla, demokrasi ve hukuk derinleşen bu ve benzer sorunları çözemiyorsa, bu sorunlar karşısında çaresiz ve edilgen kalıyorsa, anneler inisiyatif alır.
Cumartesi anneleri ve HDP Diyarbakır İl binası önünde toplanan annelerin, inisiyatif alması son derece doğal ve meşrudur. Evladı kaçırılmış ya da kaybedilmiş annenin yaşadığı trajedi, her türlü kötü niyetli eleştiriyi boşa çıkaracak güçtedir. Yaşanmış trajedinin etkisi, kötü niyetli her türlü girişimi mutlaka hüsrana uğratacaktır.
Annelerini kendi trajedilerini temsil etmeye hakları vardır. Hiç kimse bu hakkı gasp edemez. Bir annenin yüreğinde duyduğu acıyı hiçbir söylem teskin edemez. Anneler evlatlarına kavuşmadan, bu meselenin kapanacağını hiç düşünmüyorum. Anneleri evlatlarıyla buluşturmak herkesin görevi ve sorumluluğudur.
Av. Aysel ABA KESİCİ-HUKUKİ HABER