Son olarak Mersin ve Adana’da oyunları yasaklanan Amed Şehir Tiyatrosu'ndan Emektar: Bize iletilen hiçbir tebligatta fiili bir gerekçe yok. CHP belediyeleri sorumluluğu üstünden atmak istiyor.
Son dönemde birçok Kürt sanatçının konserleri “kamu güvenliği” gerekçesiyle peş peşe yasaklandı. Konser yasaklarına Kürtçe tiyatro oyunları da eklendi. Amed Şehir Tiyatrosu’nun (AŞT) Adana ve Mersin’de sahnelemek istediği Molière’in 'Tartuffe' adlı oyun, valiler tarafından yasaklandı.
Yasaklarla ilgili bilgi veren AŞT oyuncusu Berfin Emektar, yasakların naifçe ‘kamu güvenliği’ öne sürülerek iptal edildiğini söyledi. Bu yasaklarla yıllardır karşılaştıklarını belirten Emektar, “Sadece son dönemde bu yasaklar üst üste geldi. Daha önce Mardin’de valilik tarafından oyunumuz yasaklandı. Adana’da Elizabeth oyunumuz engellendi ve 3 günlük bir tiyatro etkinliği yasaklandı. Sonra İstanbul’da, şimdi de Mersin ve Adana'da 'valilik izni yok' denilerek oyunlarımız iptal edildi” dedi.
'TRAJİKOMİK GEREKÇELER'
Pazar gece vakti bir güvenlik görevlisinin arayıp, ‘kamu güvenliği açısından oyununuz iptal edildi’ dediğini aktaran tiyatro oyuncusu Emektar yaşananları şöyle anlattı: “Adana Valiliği'nin almış olduğu kararı boşa çıkarmamak için Mersin Valiliği de oyunu yasakladı.
Kocaeli Belediyesi'nden o gün bize salonu veren kadın arkadaşın mazereti trajikomikti. Bize ‘ben ilaç alıyorum, o gün kendimde değildim ve yanlışlıkla salonu verdik’ diyerek oyunumuzun yasaklandığını ilettiler. Aslında bize iletilen hiçbir tebligatta fiili bir gerekçe yok."
Kapalı mekan etkinliklerinde valilikten izin alma gibi bir durumun söz konusu olmadığını ve bunun Türkiye’nin her yerinde geçerli olduğunu hatırlatan Berfin Emektar, “Buna rağmen valilik izni bahane edilerek oyunlarımız iptal ediliyor. Bu yasadışı talebi gerekçeli bir zemine oturtmak için de ‘biz herkesten bunu istiyoruz’ diyorlar. Bu yasaklar, ülkede muhalif sanat yapan ve dilleri meşru görülmeyen herkese bir saldırıdır” diye konuştu.
'CHP BELEDİYELERİ SORUMLUĞU ÜSTÜNDEN ATMAK İSTİYOR'
Bürokratın kendi insiyatifine göre hareket ettiğinden söz eden Emektar şunları şöyle devam etti: “Bir bölgede izin verilirken bir bölgede keyfi müdahalelerde bulunabiliyorlar. Hiçbir yasal çerçeveyi göz önünde bulundurmadan sadece bürokratın kafasıyla ilerleyen bir durum var. Bu yasaklar, bürokratın yaptığı işgüzarlıktır.
CHP belediyeleri de söz konusu Kürtçe bir etkinlik olunca sorumluktan kaçınıyor ve valilik izni istiyor. Kaç yüzyıldır devam eden bilinçaltları devreye giriyor. ‘Tartuffe’, 400 yıl önce yazılmış bir metin. Kürtçe olunca herkesin başka güdüleri devreye giriyor.
'MESELE İÇERİK DEĞİL, KÜRTÇE'
Mesele oyunların içerikleriyle ilgili değil. Yasaklar Kürtçeye yönelik. Bürokratlar Kürtçe yapılan etkinliklerin sorumluluğunu alamıyor. Söz konusu Kürtçe olunca ‘kamu güvenliği’ gerekçesiyle oyunlar iptal ediliyor. Bu ülkede 4 yılda 140 kez Tartuffe oynadık. Nerede kamuya zarar veren bir şeyle karşılaştınız?
'DEVLET TİYATROLARI DA TARTUFFE OYNUYOR...'
Tartuffe oyunu Devlet Tiyatroları'nda Türkçe oynanıyor. Peki, oyun Kürtçe olunca mı güvenlik problemi haline geliyor? Mesele Kürtçe... Biz bunu söylediğimizde bize ‘aman ne alakası var’ diyorlar. ‘TRT Kurdî var’ diyenler oluyor. Bu ülkede ötekinin yaptığı Kürtçe sanatsal faaliyetler var. Bu sanatsal çalışmalara topyekûn bir saldırı var. Kendisinden olmayan, alternatif olan tüm kurumlara bir saldırı söz konusu. İktidarda kendinden olmayandan korkma hali var.”
'SANATIMIZI ANADİLİMİZDE HER ZAMAN YAPACAĞIZ’
“Bu yasaklar ülkedeki tüm muhaliflerin başına geliyor ve bu baskılara karşı daha gür bir ses çıkarılmadıkça da gelecektir” diyen Berfin Emektar, “Bu artık herkesin kapısındaki bir mesele. Sanat dünyanın hiçbir yerinde sansürlenemez ve anayasal olarak güvence altına alınmıştır. Bu meseleye karşı ortak bir tavır alınmalı. Bu yasakların sonunun nereye gideceğini herkes çok iyi bilmeli. Tarihe dönüp baktığımızda bunun sonunun ne olacağını herkes bilmeli. Bunu İran örneğinde gördük” dedi.
Yasaklarla bir algı yaratılmak istendiğine dikkat çeken Emektar, şunları söyledi: “Bu ülkenin vatandaşında bir kırılma yaşatmak istiyorlar. Ancak bu yasaklarla tam tersi bir durum gelişiyor. Aynur Doğan’ı Kocaeli’de yasakladılar ama İstanbul’da on binlerce kişinin konsere gitmesini engelleyebildiler mi? Ya da Mem Ararat’ı Ankara’da yasaklayınca başka bir ildeki konserine giden kitleyi engelleyebilirler mi? Biz tiyatromuzu da sanatımızı da yapmaya devam edeceğiz. Biz halkla beraber, asla geri adım atmayacağız. Sanatımızı anadilimizle yapmaya devam edeceğiz ve bu ülkede seyircimizin olduğu her yere gideceğiz.”