Avrupa Parlamentosu 2021 Türkiye Raporu’nda Kürtlere Dair Bir Tek Kelime Yok

Şerif Karakurt

Avrupa Parlamentosu(AP),  2021 Türkiye Raporu’nu,  Strazburg'daki genel oturumda oylayarak kabul etti. 

Mevcut 622 parlamenterin oy kullandığı Strazburg’taki oturumda 448 'evet', 67 'hayır' ve 107 'çekimser' oyla rapor kabul edildi.

Raporda  bir çok konu ele alınmış. Ama en temel  konuları şu şekilde özetlemek mümkündür:

•    Türkiye'de demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı alanlarında elle tutulur ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor. Bu olmadan da AB ile üyelik müzakerelerinin yeniden başlama şansı olmadığı mesajı veriliyor.

•    Gereken reformlar konusunda siyasi iradenin bulunmadığı ifade ediliyor.

•    Raporda Türkiye'deki mevcut ekonomik durum 'kaygı verici' olarak tanımlanıyor.

•    Cumhurbaşkanlığının,  bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve İstatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale ettiği belirtiliyor ve bu kurumların bağımsızlığının AB üyeliği için vazgeçilmez kriterler olduğu hatırlatılıyor.

•    Hukuksal güvenliğin olmamasının, yabancı yatırımları ciddi biçimde tehlikeye sokabileceği ifade ediliyor.

•    Geçen yıl olduğu gibi bu yılda raporda üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması isteniyor.

•    Türk Hükümeti’nin , Osman Kavala davasında AİHM kararına açıkça meydan okuduğu dile getiriliyor.

•    Ankara'nın, AB’ye aday ülkeler arasında AB'nin dış ve güvenlik politikasına 'en uzak ülke' olduğu belirtiliyor.

•    Türkiye ve AB'nin, Kafkasya, Suriye, Irak ve Libya politikalarının 'çeliştiği' not ediliyor. Ankara'nın Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları kınanıyor.

•    Ukrayna'ya desteği için Ankara'ya teşekkür ediliyor, ancak Rus yöneticiler ve Rus oligarkları hedef alan yaptırımlarla ilgili tutumunu gözden geçirmesi ve Rus sermaye ve yatırımları için 'sığınak olmayı bırakması' isteniyor.

•    Raporda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile 'tam dayanışma' mesajı verilirken, Ankara'ya da "Kıbrıs'ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç" mesajı veriliyor.

•    Ankara'ya bir kez daha 'Ermeni soykırımını tanı' çağrısında bulunulurken, Erivan ile Ankara arasındaki son zamanlarda yürütülen diyaloğun olumlu görüldüğü de belirtiliyor.

Evet, Avrupa Parlamentosu 2021 Türkiye Raporu’nda öne çıkan konular bunlar.

Türkiye ile ilgili onlarca konunun ele alındığı bu raporu okuduğumda, kendi kendime sordum. Türkiye Devleti sınırları içinde hiç Kürt yaşamıyor mu ki bu raporda Kürtlere dair bir tek kelime bile yer almamış? 

Ben mi uzayda yaşıyorum, Avrupa Parlamentosu mu?

Türkiye Devleti sınırları içinde 25 milyonu aşkın Kürt yaşıyor.

25 milyonu aşkın Kürdün varlığı, dili Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yok hükmünde, hatta yasak.
Hala da Kürtçe konser ve tiyatrolar yasaklanıyor.

PAK dahil Kürdistan isimli 4 parti hakkında isimlerinden ve programlarından dolayı kapatma davası açılmış.

Bırakalım Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’ni, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin de mi Avrupa Parlamentosu için hiç bir önemi yok?

25 milyonluk Kürt nüfusunun yaşadığı katliamları, asimilasyonu, sürgünleri, talan ve yağmaları, ülkelerinin işgal edilmiş olmasını bir yana bırakalım. Tüm dünya milletleri gibi, 
Kürtlerin de kendi kaderlerini tayin hakkına, kendi ülkelerinde siyasi, coğrafik, milli bir statü ile kendilerini yönetme hakkına sahip olduklarını da bir yana bırakalım. 25 milyonluk böyle bir milletin varlığına, diline ve ana dille eğitim hakkına konulan yasak ve engeller bile Avrupa Parlamentosu için ‘görülemeyecek kadar önemsiz’ kategorisinde midir ki, bu konuda bir tek kelime dahi AP 2021 Türkiye Raporu’nda yer almamış.

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Parlamentosu ve benzer bir çok devletler ve uluslar arası  kurum, kendi kuruluşlarından bugüne, Kürtlerin varlığı ve dili gibi en temel milli demokratik hak ve özgürlükleri konusunda bile , Türkiye Devleti’ne hiçbir tutum almamış, hiçbir müeyide uygulamamışlardır.

AP 2021 Türkiye Raporu da ne yazık ki, bu anlayış, tutum ve siyasetin bir devamı niteliğindedir.

Avrupa Parlamentosu’nun sadece Kürtlere ilişkin değil, dünyayı ilgilendiren bir çok sorunda yanlış, tek taraflı ve dünya halklarına zarar veren siyaset ve uygulamaları da elbette ki biliniyor.

Ama, İnsan hakları, demokrasi, özgürlük, adalet, eşitlik vb. temel bir çok konuda insanlık için Avrupa Parlamentosu’nun sergilemiş olduğu saygıdeğer tutumlara, yarattığı geleneklere elbette ki büyük önem veriyoruz. 

Özellikle de kimi totaliter, tekçi, diktatörlük rejimlerinin sadece kendi halkları  için değil, tüm dünya halkları için de büyük bir tehlike oluşturdukları günümüz sürecinde, Avrupa Parlamentosu’nun yarattığı insani ve demokratik değerler büyük bir önem taşımaktadır.

Peki, bütün bu alanlarda büyük bir tecrübe, gelenek ve önemli kazanımlara sahip olan  Avrupa Parlamentosu’nun , 2021 Türkiye Raporu’nda Kürtleri yok saymış olmasını nasıl yorumlayalım?

Bunu sadece Avrupa Parlamentosu’nun bir eksiklik ve yanlışlığı olarak değerlendirmek  sorunu tanımlamaya yeter mi?

Bence  Kürtler olarak bizlerin de bu konuda kendimizi merceğe vurmamız, gözden geçirmemiz lazım.

Yüzbinlerce insanını yitirmiş, binlerce köy, kasaba, şehri yakılmış, yıkılmış,haritadan silinmiş, 99 yıldır dili ve varlığı bile Türk Devleti’nin anayasa ve yasalarında yasak kalmış 25 milyonu aşkın bir millet olarak Kürtler hala da kendi gerçekliğimiz konusunda Birleşmiş Milletler’e, Avrupa Parlamentosu’na bir etkide bulunamamışsak, bir milletin temsilcileri olarak, en azından varlığımız ve dilimize konulan yasaklar  konusunda bu iki kurumu harekete geçirememişsek; elbette ki suçu sadece dışımızdaki aktör ve faktörlere yükleyemeyiz. 

Bizler Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de yaşayan 25 milyonu aşkın Kürt nüfusu olarak, hala da, bu en temel hak ve özgürlüklerimiz konusunda el ele verip  bir taraf olarak ortak davranış gösteremiyoruz. Kürtlerden 6 milyon oy alan HDP, hala da ‘demokratik ulus, ortak vatan, demokratik cumhuriyet’ diyerek, kendisini bir ‘Türkiyeli Parti’ olarak tanımlayarak, Kürtlerin bir taraf olmamaları yönünde bir siyaset izliyor, pratik sergiliyor.

Evet, ‘yeter artık’ diyerek, 25 milyonu aşkın nüfusuyla Kuzey Kürdistan ve Türkiye’deki Kürtler olarak en temel, acil taleplerimiz etrafında kenetlenelim ve bir taraf olalım diyoruz.

Bizler, en acil taleplerimiz etrafında  bir Kürt Tarafı olarak davranabilirsek, hem Türkiye Devleti’ne karşı elimiz daha bir güçlenecek, hem de Avrupa Parlamentosu ve  Birleşmiş Milletler nezdinde daha güçlü bir etkide bulunabiliriz.
08.06.2022

Şerif Karakurt