Anayasa Mahkemesi, güvenlik gerekçesiyle yasaklanan basın açıklamasına katılmaktan verilen idari para cezasının, “toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleme hakkının” ihlali olduğuna hükmetti.
Diyarbakır Valiliği’nin, ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında 17 Ağustos 2016’da aldığı kararla kentte gösteri ve yürüyüşleri ikinci bir emre kadar yasaklamasına dair hak ihlali kararı verildi. Anayasa Mahkemesi, valiliğin, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17.’nci Maddesi” ile “1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’na” dayanarak aldığı yasak kararının, “toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleme hakkının” ihlali olduğuna hükmetti.
Darbe girişimi gerekçesiyle alınan yasak kararından yaklaşık 11 ay sonra 29 Haziran 2017’de Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi, Ergani Devlet Hastanesi’nde zihinsel engelli bir çalışana yönelik cinsel saldırıyla ilgili açıklama yapmak istedi. Kaymakamlık, Diyarbakır Valiliği’nin aldığı yasak kararını gerekçe göstererek, Ergani Devlet Hastanesi önünde yapılmak istenen açıklamaya izin vermedi.
Yerel mahkeme idareyi haklı buldu
Aynı gün KESK’e bağlı sendikaların 80 üyesi, kolluğun yasak kararı hatırlatmasına karşı hastane önünde açıklama yaptı. Açıklamaya katılanlara “Kabahatler Kanunu’na” göre 227 TL idari para cezası kesildi. İdari para cezası kesilenler arasında bulunan Ramazan Sümer, Ergani Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazda bulundu. Hakimlik, bildirimde bulunulmadığı ve açıklamanın kamu hizmeti görülen bina ve tesislerinde yapıldığı gerekçesiyle idareyi haklı bularak, Sümer’in itirazını reddetti.
Somut olgu yok!
Bunun üzerine Sümer, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu kabul eden Anayasa Mahkemesi, başvuruyu Anayasa’nın “savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde, belli hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasını” düzenleyen 15’inci maddesi kapsamında ele aldı. Gösteri ve toplantıları sınırlayan kanunda daha az sınırlayıcı tedbirlere yer verildiğine işaret eden Anayasa Mahkemesi, valiliğin belirsiz süreli olacak şekilde tüm toplantı ve gösterileri yasakladığını hatırlatarak, Diyarbakır’ın genel olarak tüm ilçelerinde toplantı ve gösterilerin belirsiz ve öngörülemez süreyle yasaklanmasının gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesine işaret etti. Düzenlenen toplantı ve gösteriye yönelik tehdidin varlığı nedeniyle alınan yasaklama kararının somut bir olgudan bahsedilmeden alındığının altını çizen Anayasa Mahkemesi, yetkili makamların güvenlik risklerini varsayım ve geçmişte yaşanan olaylar nedeniyle süresiz şekilde Diyarbakır’da gerçekleştirilecek tüm toplantı ve gösterileri yasaklamanın anayasal bakımdan yeterli görülemeyeceği değerlendirmesi yaptı. Anayasa Mahkemesi, kararında “Somut olayda olduğu gibi muhtemel veya somut güvenlik mülahazaları olduğunda bu riskler sıralanmadan anayasal hakkın belirsiz bir süreyle yasaklanması ve bu süreçte kararın hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmaması, hakkı sınırlamanın gerekliliği ve dolayısıyla müdahalenin ölçülülüğü ile bağdaşmaz” değerlendirmesine yer verdi.
Toplantı imkanı sağlanmalı
OHAL’in ilan edilmesinin orantısız müdahaleyi meşru gösteremeyeceğini vurgulayan Anayasa Mahkemesi, “Bu sebeple idare, toplantının barışçıl bir şekilde yapılmasının imkânlarını sağlamalı ve varsa tehditleri etkisiz hâle getirmek için gerekli önlemleri de almalıdır” belirlemesinde bulundu.
‘Cezalandırma ihlale yol açar’
Valiliğin en ağır tedbire başvurduğu tespitinde bulunan Anayasa Mahkemesi, kararında “Bu şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin kategorik olarak yasak olduğunun kabulü ile cezalandırma yoluna gidilmesi de toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlaline yol açar” diye belirtti.
‘Hak imkansız hale getirilir’
Anayasa Mahkemesi, başvuru konusu olayda, somut olguları ve koşulları gözetmeksizin süresiz şekildeki yasaklama kararının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını anlamsız ve imkânsız kılacak bir dereceye ulaştırdığı sonucuna varıldığını kaydetti.
İhlal ve tazminat kararı
Sümer’in toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar veren Anayasa Mahkemesi, Sümer’e 10 bin TL tazminat ödemesine hükmetti.