AK Parti'nin Meclis'e sunduğu yargı paketinde AYM'nin "keyfi uygulamalara yol açıyor" diyerek iptal ettiği, "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" düzenlemesi yeniden getirildi.
Adalet ve Kalkınma Partisi, 8. Yargı Paketi'ni Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na sundu. 42 maddelik teklifle özellikle Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce verilen iptal kararları uyarınca bazı yasalarda yeniden değişikliğe gidildi.
DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın haberine göre teklifte en dikkat çeken düzenleme, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) 26 Eylül 2023'te iptaline karar verdiği Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 220/6 maddesinde yer alan "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçuna ilişkin oldu.
İptal edilen fıkrada, "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır" şeklindeydi.
AYM'nin iptal gerekçesinde "Kuralın kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır" denilmişti. Kararda, söz konusu maddede "örgüt adına işlenen suç" kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığı savunulmuştu. "Örgüt adına" kavramının belirsizliğinden kuralın geniş yorumu nedeniyle ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratıldığı vurgulanmıştı.
AK Parti tarafından TBMM'ye sunulan teklifle, TCK'nın "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçunu düzenleyen 220/6 maddesi "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır" şeklinde yeniden düzenlendi. Böylece "terör" dışında bu suçu işleyenlere verilecek cezanın üst sınırı 6 yıl olarak belirlendi. Ancak "örgüt adına" kavramına teklifte açıklık getirilmedi.
Teklifle, 'terör' suçlarında örgüt adına suç işleyenlerin örgüt üyesiymiş gibi cezalandırılmasının önü açıldı. Bu kapsamda TCK'nın "devletin güvenliğine karşı suçlar ile anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar" bakımından "silahlı örgüt" maddesini düzenleyen 314. maddesine "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçu eklendi.
Maddeye eklenen yeni fıkrayla, "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir" hükmü getirildi. Böylece silahlı örgüte üye olanlar ile örgüt adına suç işleyenlere verilecek ceza aynı oldu.
Ancak yeni teklif metninde, "örgüt adına suç işleme" suçunun somutlaştırılmasını isteyen AYM'nin gerekçelerinin dikkate alınmadığı görüldü.
Anayasa Mahkemesi, makul sürede yargılanma hakkıyla ilgili ihlal kararı vermiş ve bu konuda TBMM'den çözüm istemişti. Teklifle, artık ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla yapılacak manevi tazminat talepleri AYM yerine yerine tazminat komisyonuna yapılacak. Komisyon, 9 aylık sürede karar vermek zorunda. AYM'nin önündeki mevcut derdest dosyalar için de komisyona başvurma hakkı getiriliyor.
Anayasa Mahkemesi, sorgusu yapılmayan kaçak sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesine izin veren düzenlemeyi iptal etmişti. Yeni teklif metninde, bu sanıklara mahkumiyet kararının yanı sıra ceza verilmesine yer olmadığı kararının da verilemeyeceği hüküm altına alındı.
Teklifle, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenen ve 2 yıl altı hapis cezalarında verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" uygulaması da yeniden düzenlendi. Buna göre HAGB kararlarına karşı İstinaf yolu açıldı. Yargılama aşamasında sanığa, HAGB'den yararlanmayı isteyip istemediğinin sorulması uygulamasından da vazgeçildi. Bu düzenlemeler 1 Haziran 2024 tarihinden sonra verilen HAGB kararları hakkında uygulanacak.
AYM'nin bir diğer iptal kararı uyarınca ceza infaz kurumunda bulunma hali doğrudan doğruya kısıtlama nedeni olmaktan çıkarılacak. Ergin kişilerin fiil ehliyetinin bulunduğundan hareketle iradeleri ön plana çıkarılarak kesinleşmiş hapis cezasının infazı amacıyla ceza infaz kurumunda bulunan hükümlünün kısıtlanması esas olarak kendi isteğine bırakılacak. Ancak toplam beş yıl veya daha fazla kesinleşmiş hapis cezasının infazı bakımından hükümlünün kısıtlanması konusu kişiliğinin veya malvarlığının korunması kriterine bağlanarak, bu konuda vesayet makamına takdir hakkı verildi.
TCK'nin 52. maddesindeki adli para cezaları da artırılıyor. Bu kapsamda hapis cezasının 1 gün karşılığı 30 TL yerine 100 TL üzerinden adli para cezasına çevrilecek. Üst sınır ise 500 TL.
Haksız tutuklamaya karşı devlete açılan tazminat davalarının da kapsamı genişletiliyor. Teklif uyarınca konutunu terk etmemek veya bağımlılıktan arınmak amacıyla hastanede tedavi olmaya ilişkin adli kontrol yükümlülükleri uygulandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen kişiler de tazminat talep etme imkânına kavuşuyor.
Emeklilere bayram ikramiyenin de 2 bin TL'den 3 bin TL'ye çıkarılması teklifte yer aldı. (Kaynak)