Yaklaşık 4 ay önce 7 Haziran da Irak Kürd bölgesi yönetimince kararlaştırılan "25 Eylül bağımsızlık referandumu kararı" 15 Eylül'de IKBY parlamentosu tarafından 110 Milletvekilinden 65'inin oyu ile kabul edildi.
Son 200 yılda 40 milyon Kürt'ün en çok sevinç duyduğu, onur duyduğu bir karar olmuştur. Tabii ki başrolü de Mesut Barzani oynamıştır. Bu karar dört parçada, Avrupa’da, metropollerde, sevinçle karşılanmış, parti ve örgütler STK'lar bütün siyasi kararlarını, organizasyonlarını askıya almış, programlarını bugüne endekslemişlerdir.
Dört parçanın dşrt faşist devleti, hükümeti dünyanın bazı devletlerini de yanına alarak, sözüm o'na " Irak devlet bütünlüğü" kapsamında tehditler savurup yaptırımlardan bahsettiler. MHP gibi faşist partilerde referandum, savaş ilanı gerektirir demiştir. CHP gibi ulusalcı partiler de kışkırtmalardan geri durmamış, askeri müdahale kararında terörü bahane ederek,mecliste hükmete destek vereceklerini açıklamışlar, "Barzaniyi Diyarbakıra getirip alkışlarla şımarttılar" demişlerdir.
Bütün bu düşmanlıklara karşın, Türkiye demokrasi güçleri, STK'lar, HDP-DBP gibi sözümona Kürt partileri de suskun davranmış, hiçbir açıklama da bulunmamışlardır. PKK'nin kandil şefleri, "devletçilik Kürtlerin işine yaramaz, Barzani ve çevresine hizmet eder vb. açıklamalar da bulunmuşlardır. HDP grup sözcüsü Osman Baydemir ise, zaman zaman referandumu savunur gibi açıklamalar da bulunmuş ise de, HDP hep karşı durmuştur.
Kürdistan Bölgesi Yönetimi başkanı saygın Mesut Barzani ise, herzaman ki gibi olgun, soğukkanlılığını korumuş, aklı selim açıklamalarda bulunmuştur. "Özgürlük açlıktan iyidir.Sömürgeciler Kürdistan ı
parçalarken bize sormadılar. Bizler de özgürleştirip bütünleştirirken onlara sormayacağız" demiştir.
Bakur Kürt partileri ve hareketleri, PAK, PSK, PDK-Bakur, ÖDP, Azadî Hareketi ve Bağımsız şahsiyetler, HEVKARİ olarak bilinen güçler hemen alel acele "Referandum İnsiyatifi" adı altında 13 kişilik bir komisyon kurmuş, referanduma destek adı altında bir dizi eylem kararları almışlardır.
İstanbul, Urfa, Batman, Mardin, Antep, Adıyaman' da konferanslar düzenlemiş, Diyarbakır, Van, Batman'da ise olağanüstü hal kapsamında valilikçe yasaklanmıştır. Bu "Referandum inisiyatifi" kısaca dşrt parça da en doğru ve onurlu tavrı koymuş, kardeşçe eylemler, destekler sunmuştur. Tabii ki daha farklı çalışmalar da yapılabilirdi. Olanakların kısıtlı oluşu,yasaklar yapmaları gerekenleri de engelleyebilirdi. Yine de PAK'ın yaptığı gibi özel arabalarla, otobüslerle daha fazla insanları kardeşlerinin yanlarına taşıyabilir, daha iyi bir sinerji yaratılabilinirdi. Burdaki büyük salonlarda müzikli destek eğlenceleri düzenleyebilirdi. Halkımız ve aydınlarımıza gelince de PKK-HDP-DBP güçleri gibi sınıfta kaldılar. Bağımsızlık referandumunu red etmeseler bile desteklerini belli etmediler. Sokaklara dökülmeliydiler. Korkak ve pasif kaldılar, savunanlar da savunmaya çekindiler. PKK-HDP-DBP güçleri referandumu tamamen red ettiler, karşı durdular, düşmanlık yaptılar.
PAK'a (Partîya Azadîya Kurdistanê) gelince PAK, gerçekte örgütlemesi fazla büyük, ,zengin bir parti değildir. Ama vizyonu, organizasyonları, cesareti, kafası ve yüreğiyle, eylemleri ile büyük bir partidir. Bu referandum kardeşliğinde bir yanı ile HEVKARÎ grubu "Referandum İnsiyatifi" diğer yanıylada partisel çabalarıyla önemli işler yaptılar. Tv açıklamalarına göre Bakur'dan ve Türkiye den toplam 42.000 kişinin Başura gittiği söyleniyor. Bunlardan en az 450-500ünün PAK tarafından (Avrupa da dahil) uçak, otobüs, özel arabalarla arkadaşları ve dostları taşındı. Hewlér deki otellere düzenli organizeli yerleştirildiler. 200-300 kişilik yemekli, müzikli, siyasi toplantılar organize ettiler. Önemli Kürd sanatçılarla Civan Haco, Rojîn, Brader, Faté ile biraraya gelip kutlama yaptılar. Referandum günü toplu şekilde hem gòzlemciler, hemde arkadaşlar destek ve başarı dileklerin de bulundular, sevgi gözyaşları döktüler, çekimler yaptılar. Referandum akşamı caddeler, parklar, meydanlar, Hewlêr kalesi coşku seliydi. Dilanlar, danslar karnaval havasıydı. Arabalar,insanlar gelinler gibi ulusal kıyafetlerle süslenmişlerdi. Herkes bu mutluluktan nasibini aldı denebilir. Bütün bunlara rağmen diğer en sevindirici yan da bir tek silah sesi duyulmadı, taşkınlık yaşanmadı, bir tek nahoş olaya şahit olmadık. Bu da çok açık gösteriyor ki Başur'lu kardeşlerimiz bu işi çok çok ciddiye almışlardı.
Son olarak Amed’ten kalkan otobüslerden, grubumuzdan kısaca bahsetmek gerekirse de 80 civarında arkadaşlarla yola çıktık. Polisin müdahalesi her an sözkonusu idi. Değişik taktiklerle aştık. Herkes çok heyecanlı idi, herkesin gözlerinin içi gülüyordu. Biran önce o topraklara varma telaşı ve heyecanı, sabırsızlığı vardı. Şıvan Perver, Alin'in "pêşmerge" türküleri bizleri mest etti. Arkasından hareketli parçalarla Habura nasıl vardığımızı anlamadık. Gümrükten bizleri geçirme istekleri pek yoktu, fakat alıkoyma bahanesi de bulamıyorlardı. Yeşil pasaportlardan dolayı iki saate yakın gereksiz bekletildik. Haburu geçer geçmez bayram havası başladı. Kürt memurlarla polislerle şakalaşmalar başladı. Şen şakrak Halil İbrahimi de geçtik. Kontrollerde müzikler çalıyor, şakalaşmalar devam ediyordu derken vardık. Ordan dönüşte de bazı arkadaşlar da katıldılar. Yine şen şakrak Amed'e döndük. Amed te Sanat Sokağında karşılaştığım iki yol arkadaşı abiye nasılsınız yorulmadınız mı, cevapları hayli dikkat çekiciydi " O da ne, ne yorgunluğu… 24 saat uykumuz gelmedi" dediler. Ve Sanat Sokağı’nda tur atmaya devam ettiler.
Ve sözün kısası demem o ki "Bağımsızlık referandumu" desteğine gelmeyenler, Kürdlerin en önemli tarihi gününü kaçırdılar. Ömürboyu onun üzüntüsünü taşıyacaklardır. Gelenler ise özellikle Avrupa'dan, metrepollerden büyük bir özveri vefa örneği gösterdiler, onları canı gönülden kutluyorum. Kardeşlik görevlerini, ulusal görevlerini yerine getirme mutluluğu içinde olsunlar. Bağımsızlık referandumu, başta 40 milyon Kürd'e, Başur'lu kardeşlerimize kutlu olsun. Şimdi de Bağımsızlık ilanı gününü dört gözle bekliyor Kürtler...
Amed'ten sıcak selamlarımla,sevgi ve dostlukla