Barzani Davos'ta: 'Bağımsızlıktan vazgeçmem'

Trump yönetiminde yer alan isimlerin çoğu Kürt meselesine aşinadır ve şahsen ayrıca Kürdistan Bölgesi’yle iyi ilişkileri vardır.

Başkan Barzani Davos’ta Kürdistan’ın bağımsızlık sürecinden vazgeçmeyeceği vurgusunda bulundu.
 
Başkan Mesud verdiği röportajda, bağımsızlık ve referandum konusuna da değindi. 
 
Barzani, “Bağdat’ı  ziyaretimde bu konuyu konuştuk. Eğer Bağdat'la bu yönde anlaşabilirsek başka ülkelere de örnek oluşturacağız. Sorunsuz bir şekilde bizi tanıyacaklar” şeklinde konuştu.
 
Bağdat’la sonuna kadar diyalog içerisinde devam edeceklerinin altını çizen Barzani, “Diyalog yolu varken başka bir yola başvurmamıza gerek yok ancak bu yönde umudumuzu yitirirsek, kesinlikle başka adımlar atacağız” ifadesini kullandı. 
 
Başkan Barzani, “Biz Irak’la ortak olamadık ama gelecekte iyi bir komşu olabiliriz. Bu bir gerçektir, bunu görmek istemeyen ise gerçekleri görmek istemiyor demektir” dedi.

“KDP ve KYB’nin anlaşması şart”

Başkan Mesud Barzani, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) anlaşmasının önemli olduğunu, sıkıntıların çözülmesine az kaldığını kaydetti. 

Barzani, “KYB’yle anlaşmak diğer partileri de etkileyecek ancak KDP bir daha beşli toplantı dedikleri görüşmelere geri dönmeyecek. Toplantılara bütün partiler katılmalı” dedi.

Devamında Barzani şunları söyledi:

“Ben bu beşli dedikleri tanımı kabul etmiyorum ve bir daha da bu isim altında toplantıya katılmayacağız. Toplantı daha geniş olmalı, hükümet ve parlamentoda yer alan partiler de katılmalıdır. Toplantılara en azından hükümette yer alan partiler katılmalı ve parlamentodaki partilerin de ayrıca fikri alınmalı. Ben şahsen hepsi katılsın isterim ve buna engel olmam ancak beşli toplantıya hayır diyorum.”

Başkan Mesud Barzani'nin Rûdaw’ın sorularını yanıtladı:

Musul alındıktan sonra, Kürdistan Bölgesi’ne destek sürecek mi?

Zirveye katılan çok sayıda yetkiliyle görüşmelerimiz oldu. Bu sayede düşüncelerimizi kendilerine iletmemiz için önemli bir fırsat yakaladık. Aynı zamanda onlar da kendi düşüncelerini bize açık bir şekilde ilettiler. Hepsi peşmergenin mücadele ve emeğini, halkımızın direnişini saygı içerisinde karşılıyorlar. Bu, bizim için onur verici bir durum. Ayrıca hepsi, şimdi ve gelecekte Kürdistan Bölgesi’yle ilişkilerinin devam etmesine önem verdiklerini dile getirdiler.

Kürdistan Bölgesi’nde süregelen ekonomik krizle ilgili nasıl yardım edebilirler?

Onlar Kürdistan Bölgesi’nde yeni bir ekonomik reform ve düzgün bir ekonomi sistemi oluşturulmasında bize yardım edebilirler. Gelip para vermeleri bekleniyorsa bu çok zor. Her ne kadar bazı ülkeler göçmenler ve bazı sosyal yardım konularında maddi destek verseler  bile bizim için asıl önemli olan Kürdistan’a özel sağlam bir sistem kurulması için destek olacaklarını söylemeleriydi.

IŞİD Şengal ve Kobani’de yenilgiye uğratıldı. IŞİD’in bir kez daha türememesi için dünya ülkeleri daha çok destek verecek mi?

Bu önemli bir soru, görüştüğümüz yetkililerle bu konuyu geniş bir şekilde konuştuk. Eğer IŞİD’in Musul ve birkaç yerde daha yenilgiye uğramasının ardından, IŞİD’in tekrar ortaya çıkması algısı yaratılıyorsa bu büyük bir hatadır. IŞİD bu kadar kolay ortadan kaldırılamaz. Doğrudur yüz yüze savaşta büyük yenilgiler yaşandı ve yaşamaya devam edecekler ancak IŞİD başka terör eylemlerine başvuracak. 

Başka isim altında IŞİD’den daha beter grupların ortaya çıkma ihtimali var. Terör bir cephede kazanıp veya kaybetmekle son bulabilecek bir şey değildir. Uzun soluklu bir savaş ve herkesin destek vermesi gerekir. 

Kürdistan Bölgesi’ndenki ekonomik krize rağmen 2016’nın diplomasi ve peşmerge açısından başarılı bir yıl olduğunu söyleyebilir miyiz? 

Kesinlikle 2016 Kürdistan Bölgesi’nin siyasi ve askeri yönden başarılı olduğu bir yıl oldu. Umarım bu yıl ekonomik krizi atlatacağımız yıl olur. 

IŞİD’in Suriye’de kalması Kürdistan ve dünya üzerinde tehdidin devam etmesi anlamına gelmiyor mu? Ayrıca Suriye’de IŞİD’in temizlenmesi için Kürdistan Bölgesi olarak destek vermeye hazır mısınız? 

IŞİD Irak ve Suriye’de tamamen temizlenmesi gerekiyor aksi halde bir yerde kalması demek tekrardan güçlenmesi ve tehlikenin sürmesi anlamına geliyor. Bu nedenle Irak ve Suriye’de aynı anda temizlenmesi çok önemlidir. 

Ancak bu ikisi farklı meselelerdir. Suriye’deki durum Irak’taki durumla karşılaştırılamaz. Bizim yapabileceğimiz bir yardım ve destek varsa hazırız ancak bu ne bizim işimiz ne de görevimiz. Suriye’de bu işi yapması gereken başkaları var. 

Irak Başbakan’ Haydar Abadi’ye Musul meselesinde destek verdiniz. O ise hala bazı konularda özellikle bütçe ve Kürdistan Bölgesi’nin geliri hususunda olumlu adım atmış değil. Bu sorun nasıl çözüme kavuşabilir? 

Bizim askeri açıdan işbirliği ve desteğimiz çok iyi ilerliyor ancak diğer konularda ilerleme yok. Daha fazla detaylara girmek istemiyorum.

Son zamanlarda bağımsızlık meselesi fazla konuşulmuyor. Bu yıl referandum yapılacak mı?

En iyi şey, bu konuda az konuşup çok şey yapmaktır. Çok konuşup az çalışmanın ne faydası olacak ki? Biz her türlü çabamızı ortaya koyuyoruz ancak bu gibi önemli konularda tarih belirlemek doğru olmaz. En kısa zamanda olması için çalışacağız.

Bazı ülkeler bu süreci desteklemeseler de 'Karşısında durmayalım' modundalar. Özellikle de Avrupa ülkeleri. Bu konu hiç konuşuldu mu?

Bağdat’ı  ziyaretimde bu konuyu konuştuk. Eğer Bağdat'la bu yönde anlaşabilirsek başka ülkelere de örnek oluşturacağız. Sorunsuz bir şekilde bizi tanıyacaklar.

Diyalog yolu varken başka bir yola başvurmamıza gerek yok ancak bu yönde umudumuzu yitirirsek, kesinlikle başka adımlar atacağız.

Biz Irak’la ortak olamadık ama gelecekte iyi komşu olabiliriz. Bu bir gerçektir, bunu görmek istemeyen ise gerçekleri görmek istemiyor demektir.

Batılı ülkeler bağımzılığa nasıl bakıyor, ben Rûdaw muhabiri olarak katıldığım konferans ve oturumlarda bu soruyu yöneltiyorum ancak kamera önünde bunu cevaplamaktan kaçınıyorlar. Kamera arkasında ise destekleyeceklerini söylüyorlar. Size ne diyorlar?

Bize de aynı şeyi söylüyorlar.

Kuzey Kürdistan’la (Türkiye Kürdistan’ı) ilgili daha önce bu sürecin yerine oturtulamayacağını dile getirmiştiniz. Şu anda Türkiye’de Kürt parti yetkililerinin tutuklandığını görüyoruz. Türkiye daha yumuşak bir siyaset uygulamak zorunda değil mi?

Ben daha önce katıldığım her yerde, 'Savaş olmamalı, savaş kötüdür. 1 yıl diyalog 1 saat savaştan daha iyidir' diyordum. Tam da şimdi yaşanan bu sonuçtan korkuyordum.

Şu anda barış sürecinin başlaması gibi bir durum yok ancak böyle bir durum tekrardan ortaya çıkarsa gözardı etmeyeceğiz ve destekleyeceğiz. Ancak ne yazık ki Türkiye’de çok kötü şeyler yaşandı.

ABD’nin yeni Başkanı Trump’tan beklentiniz nedir? Trump’ın yardımcısı sizinle diğer dünya liderleri gibi konuştu mu?

Trump yönetiminde yer alan isimlerin çoğu Kürt meselesine aşinadır ve şahsen ayrıca Kürdistan Bölgesi’yle iyi ilişkileri vardır. Yeni seçilmiş Başkan’ın yardımcısıyla da telefon görüşmemiz oldu. İlişkilerimizin geliştirilmesine vurgu yaptı. Biz desteklerinin eskisinden daha fazla olacağını umuyoruz.

Rojava’nın ve Suriye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Yakında Astana görüşmeleri yapılacak, Kürdistan Bölgesi de bu toplantıya katılmayı talep etti mi?

Kürdistan Bölgesi katılmayacak. Biz Kürt tarafların katılımı için yardımcı olmak istemiştik. Kürdistan Bölgesi katılmayacak ve davet edilmedi.

Suriye durumu hakkında karamsarım çünkü çok karmaşık bir hal aldı. Ne yazık ki ne Suriye ne de Kürtler için umutlu bir gelecek görmüyorum.

Peki ne yapılmalıdır?

Bu zor bir soru. Rusya ve Amerika gibi iki büyük ülke işin içinden çıkamıyor ve çözemiyorlar. Çok karmaşık ve zamana ihtiyaç var.

Taraflardan bazıları, toplantıların partilerin ilk ismi yani başkanları tarafından gerçekleşmesi halinde sorunların daha erken çözüme kavuşabileceğini düşünüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bu krizi partiler yarattı ama çözebilecekler mi bilemiyorum. Ancak emin olduğum konu şudur; bu sıkıntıları bizzat partiler ortaya çıkardı. Parti liderleri toplansın. Kim  buna engel ki? Politbüro üyeleri de parti yöneticisidir ve her zaman biraraya geliyorlar ancak liderlerin toplanmasından yana değilim. Bir partinin politbüro üyeleri bu konuları görüşür. Eğer mesele şahıs üzerineyse, peki neden bu kadar diktatör ve tek adam meselesini dillerine dolayıp duyurmaya çalışıyorlar? Bunlar ne anlama geliyor?

Kürdistan Bölgesi’nin iç meselelerini çözmek neden bu kadar zaman aldı? Halk sıkıntıların giderilmesini istiyor neden çözülemiyor?

Ben de aynı şekilde soruyorum, neden çözülmüyor? Neden öne çıkmıyorlar? Kaç kez onları çağırdım? Ben çağırdım, gelsinler bu sıkıntılara bir çözüm bulalım istedim. Ama gelmiyorlar ve anlaşmak istemiyorlar. Allah’a şükür şimdi havalar düzeldi gibi. Sanırım sıkıntıları çözmek için şimdi daha bir hazırlar. Şimdi durum daha müsait ve ben de sizin gibi soruyorum neden gelmiyorlar? Ben öncülük yaptım ve bütün kapıları araladım. Ancak böyle devam ederse o vakit bizim de başka planlarımız olabilir. Bazı partilerin liderlerinin kim olduğu bile belli değil. Birlikte oturması ve sıkıntıları çözmesi gereken liderler kimdir? Önce bulmamız gerekiyor acaba liderleri kim?

 

Neden şimdiye kadar Tahran ziyaretini gerçekleştirmediniz?

Ne zaman durumlar elverişli olursa o zaman giderim.

Halep’in alınmasından sonra Batı Kürdistan’ın (Rojava) durumunu nasıl görüyorsunuz? Bu anlaşmazlıklar yüzünden çok şeyi kaçıracaklarını düşünüyor musunuz?

Batı Kürdistan’ındaki anlaşmazlıklar durumu çok olumsuz etkilemiştir. Ne yazık ki Kürdistan’ın batısında ilginç teröristler ortaya çıkmış. Bunlar iktidara mensup değiller. Halep meselesi bir anlaşma sonucunda ortaya çıktı ve ben bunun içeriğini bilmiyorum. Perde arkasında çok şeyler oluyor ve biz bilmiyoruz. Tekrar söylüyorum Batı Kürdistan konusunda hiç umutlu değilim.

Amerikalılar Rojava’da kime yardım edeceklerini bilemediklerini söylüyorlar?

Amerika PYD’ye çok iyi yardım ediyor nasıl bilmiyorlar...

Rojava Peşmergeleri için koridor açılmadı mı?

Hayır. Biz de istemiyoruz ki daha önce birçok kez dile getirdik; Kürt kanı Kürt eliyle akmamalı. Aksi halde biz onları çoktan geri döndürmüştük. Ama her şeyin bir sınırı var, Arapların deyimiyle sabrın da bir sınırı var.

Yarın Davos’ta bir panele katılacaksınız ki ana konu Irak ve Suriye. Dünya liderlerinden ekonomik ve siyasi olarak ne gibi istekleriniz olacak?

Benim isteyeceğim hazırladığım belli bir şey yok. İlk olarak onları dinlerim, onların konuşması doğrultusunda da düşüncelerimi sıralarım. Yoksa dediğim gibi belirlediğim belli bir şey yok ki bunu yapın bunu yapmayın diyeyim. Az önce size söylediklerimin aynısını orda da söylerim, Irak ve Suriye konusunda. Başka söyleyecek bir sözüm yok.

Peki Suriye krizini çözmede dünyanın rolü ne olacak?

Artık Suriye meselesi böyle bir zirvede oturulupp konuşularak çözülmekten çıkmıştır. Bana öyle geliyor ki ABD ve Rusya arasında bir ittifak var. Bir bölümünde Türkiye, İran veya Ürdün ve Irak bulunabilir. Ancak ana anlaşma Amerika ve Rusya arasındadır ve hiç kimse detaylarının ne olduğunu bilmiyor. Bu onların ne yaptığını ve ne yapacağını konuşarak sadece kendimizi yorarız.

Özellikle bazı uluslararası kuruluşların bazen olumsuz şeyler söylemesi beklenirken aksine Kürdistan Bölgesi hakkında övgüyle söz ediyorlar. Zirvede böyle bir şey yaşandı mı?

Bizim için bu kuruluşların en güvenilir ve saygını Uluslararası Kızıl Haç’tır. Başkanları bir hafta önce Kürdistan Bölgesi’ne geldi. Onlar Kürdistan Bölgesi’nin tavırlarından çok memnun kalmışlardı. Özellikle polis ve emniyet birimlerimize büyük bir hayranlık duymuşlardı. Bizim açımızdan onların şahitlik vermesi önemli. Bazıları ise taraf tutuyor, bazen kin güdercesine rapor hazırlıyorlar. Dediğim gibi bizim için önemli olan Kızıl Haç’tır.Onlar da bize karşı çok olumlular ve Kürdistan Bölgesi’nden memnunlar.

Her Avrupa ziyaretinizde ve özellikle de böyle büyük zirvelere katıldığınızda Kürdistan halkı geri dönüşünüzü ve onlara ne ileteceğinizi bekliyor. Şu anda Kürdistan Bölgesi’nde durumlar o kadar kötü ki umutlar size bağlı.

Şu ana kadar yapabildiklerimi yaptım ve yapabileceklerim varsa da yaparım. Ancak elimde sihirli değnek taşımıyorum. Beklentiler de yerinde ve zamanında olmalıdır. Bana kalsa çok şey yapmıştım. Biz bu kadarını yapabildik. Her ziyaretimin ardından köklü bir değişim yapmam beklenmemelidir. Halkımız da biraz gerçeklerle hareket etmelidir.

Kürtler siyaset ve diplomaside oldukça başarılı ilerliyor. Birçok ülke sizi üst düzeyde karşılıyor ve bir devlet başkanı gibi ağırlıyor. Ancak bazı Iraklı taraflar özellikle de Irak içerisinde bu diplomasıyi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu girişimleri birkaç kez oldu. Bunda başarılı olabilirler mi?

Ne yazık ki sadece Iraklı Araplar değil, bazı Kürtler de onlarla bir olup bu tür çabalara girişiyorlar ancak Allah’a şükür başarılı olamdılar ve olamayacaklar da.

Maliki Tahran’a ziyareti sırasında peşmergenin IŞİD’den kurtardığı bölgelerden çekilmesini söylemişti.

Bırakın Maliki kendi kendine konuşsun. Peşmerge ne Maliki’nin ne de başkasının sözüyle çekilir. Olmaları gereken yerlerde kalmaya da devam edecekler.

Belirlenen yerlerden çekilmeyecekler mi?

Sınırlar gayet bellidir ve biz Sayın Abadi, Irak Ordusu ve Amerika ile anlaşma sağladık. Başkaları ne derse desin.

Musul’un geleceğiyle ilgili hala bir korku ve endişe var mı? Verdikleri sözden geri adım atmaları konusunda...

Ben Musul sonrası için de planlı olmamız gerektiğini düşünüyordum, askeri alanda olduğu gibi. Ancak diğer taraflar aceleci davrandı. Anlaşmamıza göre Bağdat ve Erbil arasında ortak bir komite oluşturulacak ve beklenmedik bir durum ortaya çıktığında hemen müdahale edip başka yerlere sıçramasını engelleycekti. Çok şükür peşmerge bu anlaşmaya tamamen sadık kaldı ve aynı şekilde Irak Ordusu da sadakat gösterdi. Plan çok düzenli bir biçimde yürütülüyor. Sizinle buluşmaya gelmeden beş dakika önce Tılkef kasabasının da kurtarıldığı haberini aldım.

Peşmerge uluslararası camiada tanınan bir güç. Kürdistan Bölgesi dışında da peşmergeden destek istenirse, istenen yerlere yardım ve destek için giderler mi?

Peşmergeyi Kürdistan Bölgesi dışına göndermemiz kolay bir iş değil. Ancak etik olarak peşmergeyi Kürdistan Bölgesi dışına göndermemiz çok zor.

Peşmerge Güçeri’ne yönelik övgüler bütün ülkelerden duyuluyor ki Fransa Cumhurbaşkanı bunu hep dile getiriyor. Birçok uzman Musul’un alınması konusu açıldığında Irak’ın bir aç krizle karşı karşıya kalacağı yönünde tahmin yürütüyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Irak çok sayıda krizle karşı karşıyadır. Irak’ta sorun ve kriz o kadar çok ancak şu an dikkatler IŞİD ve Musul üzerinde. Bizim de bu konudaki anlaşma ve desteğimiz işin olumlu tarafıdır. Geri kalanının hepsi kriz ve sıkıntıdır. Fransa Cumhubaşkanı yeni yılın ikinci günü Erbil’e geldi ve birlikte Musul’a 12 kilometre mesafedeki bir yere kadar gittik. Savaşın en ön cephelerini gördü. Çok mutlu oldu ve bizi de mutlu etti, kendisine büyük bir saygımız var. Daha sonra Türkiye Başbakanı geldi ve onlarla da tekrar aynı yere gittik. Bu ziyaretler Kürdistan Bölgesi ve peşmergeye önem verdiklerinin birer göstergesi.

Fotoğraflarınız dünya medyasında yayımlandı ve özellikle de Fransa’da çok konuşuldu. Ben Musul sonrasında o ideolojiyle nasıl mücadele edeceğinizi soruyorum...

Destek olmalıyız. Bağdat ve BM’yle birlikte sorun yaşanmasına izin vermemeliyiz. Biz yapıcı bir rol üstlenmek için elimizden geleni ortaya koyacağız ve sıkıntıların çözümü adına elimizden geleni yaparız. Henüz savaş bitmedi, bir bakalım ne olacak? Muhtemelen Dicle Nehri’nin diğer tarafında çatışma daha da ağırlaşır.

Şengal konusuna son zamanlarda Amerika’da dahil oldu. Siz daha önce birkaç kez kardeş kavgasının tekrar yaşanmaması gerektiğini vurgulamıştınız. PKK Şengal’de kalmakta ısrar ediyor. Bunun çözümü ne olmalı ve ne yapılmalıdır?

Peşmergenin Kobani’ye gitmesi gerektiğinde, gitti ve kendi rolünü oynadı. Bunu bütün dünya biliyor, Kobani’nin düşmesini peşmerge engelledi. Görevlerini bitirdiklerinde geri döndüler. PKK de aynı şekilde davranmalı. Aynı zamanda Şengal halkı kendi kararını kendi vermelidir. Biz onlara bu fırsatı tanıdık ve daha fazla tanıyacağız. Kendi seçimlerini yapsınlar. Ne seçerlerse biz saygı duyacağız ve bütün taraflar buna saygı duymalıdır. PKK’nin oradaki halkı tek bir karara mahkum etmesine izin vermeyeceğiz.

Bunun için bir referandıum yapılır mı?

Kendileri neye karar verirlerse biz destek veririz.

rudaw

SÖYLEŞİ Haberleri

Mustafa Aydoğan: Kürt nüfus çoğalıyor, Kürtçe konuşanlar azalıyor
30 yıl sonra tahliye olan Rojbin Perişan: Vazgeçmediğin sürece umut vardır
İstanbul Sözleşmesi, İngiltere’de yürürlüğe girdi
Mücahit Bilici: 'Kürt demokrasisinin de Kürt askeriyesine 'haddini bil' diyebilmesi lâzımdır'
Kürt korkusu Kürtlerle ilgili hak taleplerini güvenlik meselesine indirgiyor